Bugün
‘astroloji’
adı verilen, gök cisimlerinin
hareketinden geleceği öğrenme merakına İslam dünyasında
‘ilm-i nücüm’
yani
‘yıldızlar ilmi’
denirdi ve İlm-i nücüm, astrolojinin
temeli ama çok daha kapsamlı hali idi. Murat bardakçı,
Hürriyet gazetesine hazırladığı yazı dizisinde
kütüphanelerimizde asırlar öncesinden kalma elyazması olarak
saklanan yıldız namelerden alıntılar yapmış. Bu değerli
bilgileri Astroset'in yorumlarıyla birlikte sizinle paylaşmak
istedik.
İlm-i nücümün üstatlarına
‘müneccim’,
müneccimler tarafından kaleme alınmış eserlere de
‘yıldız name’
adı
verilirdi ve yıldız namelerde gök cisimleri vasıtasıyla akla
gelebilecek hemen her sorunun cevabını bulmak mümkündü. İlm-i nücüm’, ‘müneccim’ ve ‘yıldız
name’... Bu üç söz, asırlar boyunca kadın-erkek, her yaştan
hemen herkesin merakını çekmiş, sıkıntıların hallinde ve
gelecek konusundaki merakın tatmininde hep bu kavramlardan
medet umulmuştu.
‘İlm-i nücüm’ ‘yıldızlar ilmi’;
daha
doğrusu
‘yıldızlar vasıtasıyla geleceği öğrenme
işi’ demekti ve bugün
‘astroloji’
diye bilinen yıldız gözlemleriyle
birlikte bireyin doğum tarihinde onu etkileyen spiritüel tesir
kuşaklarının tespiti işi, eskiden yıldız ilmi olarak anılırdı.
Astronomik esaslara dayalı temeli çok daha kapsamlı ele
alınırdı. Bu işin üstadına
‘müneccim’, müneccimler
tarafından kaleme alınmış eserlere de
‘yıldız name’
denir ve yıldız namelerde gök cisimlerinin hareketlerinin
hemen her derde deva olduğu anlatılırdı.
İyi
bir müneccimin iki özelliğe sahip olması şarttı: Astronomiyi
çok iyi bilmesi ve yıldızların hareketinden geleceği okuma
yeteneğini taşıması... Biz buna okuma değil de yorumlama
yeteneğini taşıması desek daha doğru olur kanısındayız. Yıldız
hareketlerini mikroya yani insana ve onun doğum tarihindeki
kesişmeye indirgeyebilmek, gerçekten astrolojiyi neredeyse bir
sanat haline getiren en önemli özelliktir. Belli burçların,
gezegenlerin ve evlerin ne anlama geldiğini bilmek yeterli
değildir. Önemli olan o genel bilgiyi, karışınızda oturan,
biraz da şaşkın gözlerle size bakan o insana
indirgeyebilmektir. Dolayısıyla bir müneccim aynı zamanda
astronom, yani gök bilimcisiydi. Nücüm ilmi bugünün
astrolojisinin temel aldığı burçlarla ve gezegenlerle sınırlı
kalmaz, o devirde bilinen yıldızlar ve bütün öteki gök
cisimleri de işin içine girerler, gökyüzü
‘menzil’ denilen 28 parçaya
taksim edilir ve binlerce yıldızın menzillere göre dağılımı
ayrıntılı bir şekilde yorumlanırdı.
SARAYIN
KADROLUSU
İslam dünyasında Emevilerden itibaren Osmanlılardın son
dönemine kadar hükümdar saraylarında kadrolu müneccimler
bulunurdu ve saray münecciminin iki ana görevi vardı: Takvim
hazırlamak ve zamanın hükümdarının yıldızına bakmak, yani
geleceğini tahmin etmek...
Müneccim, yıldızlardan geleceği iki aşamada okur, hükümdarın
veya bir başka kişinin doğumundan ölümüne kadar başında
geçecek olanları tahmine ‘mevalid’, o kişi için uğurlu ve
uğursuz anların belirlenmesine de
‘İhtiyarat’ denirdi. Saray
müneccimleri, hükümdarlar için bu maksatla listeler hazırlar
ve listelerde uğurlu zamanları saatlere ve dakikalara kadar
yer verirlerdi.
İşte, bütün bu tahminlerin ne şekilde yapıldığını anlatan
bilgilerin yer aldığı eserlere
‘Yıldızname’
denir ve yıldız namelerde burçlarla yıldızların özellikleriyle
uğurlu ve uğursuz saatlerin yanı sıra hangi işin ne zaman
yapılması ve hatta hangi cinlerden yardım istenmesi gerektiği
de anlatılırdı.
YILDIZIN
KOKUSU
Bir yıldız namede, akla gelebilecek hemen her sorunun
cevabını bulmak mümkündü. Savaşa güneş
hangi burçtayken girilmesinden hayırlı evladın hangi gün saat
ve kaçta dünyaya geleceğine, karşılıksız aşk çekenlerin
dertlerine deva bulabilmek için hangi yıldızın doğmasını
beklemek zorunda olduklarından kokuların ve buhurların
yıldızları nasıl etkilediğine, günün hangi saatinde hangi
buhurun yakılması gerektiğinden hangi yıldızın hangi cinle
ilişkisi bulunduğuna ve yıldızlar vasıtasıyla nasıl yardım
isteneceğine kadar her derdin devası yıldız namelerdeydi.
YILDIZ NAME SÖZLÜĞÜ
SA’D
DURUMU:
Yıldızın göğün en yüksek derecede bulunması hali. Yıldızı sa’d
anında iken doğan çocuğun talihi son derece açık olur.
NAHS:
Yıldızın,
göğün en aşağı derecesinde olması hali. Yıldızı bu durumda
ilen doğan çocuğun talihi kapalı ve hayatı felaketlerle
doludur.
MÜSTEVLİ:
Yıldızın kendi mekanında bulunması
hali. Bu anda doğan çocuğun talihi son derece açık olur.
SEHİM:
Yıldızların boylam dereceleri arasındaki ilişkiden hareket
ederek çıkartılan sayı.
Sayı ne kadar büyük olursa, talih de o kadar açık olur.
İTTİSAL:
Bir yıldızın
başka bir yıldıza yetişmesi.
Talihi ittisal halindeki yıldıza bağlı
olan kişi, rakiplerini her zaman bertaraf eder.
İNSIRAF:
Bir yıldızın
başka bir yıldıza yetişmek üzereyken hızını kaybedip geri
kalması. Talih, bu durumda geriler ve kişinin şansı kapanır.
NURDAN IRAK
YILDIZ:
Birbiriyle uyumlu bir ilişki içerisinde bulunan yıldızlardan
birinin ışığını kaybetmesi.
Nurdan ırak kalma halinde
áşıklar arasındaki sevgi biter,
hükümdarlar savaşta yenilir ve dostlar düşman olurlar.
HALİ
YILDIZ:
Karanlık bir bölgede bulunan yıldızın harekete geçmesi ama
aydınlık bölgeye ulaşamaması.
Bu durumda kişinin talihinde hiçbir
değişiklik olmaz ama yıldız aydınlık bölgeye geçmeyi başardığı
takdirde, talihte düzelme görülebilir.
KETHÜDA:
Uzaklardaki bir yıldızdır ve dünyaya yeni gelmiş çocuğun kaç
sene yaşayacağı, bu yıldızın parlaklık derecesine ve diğer
bazı yıldızlarla arasındaki orana göre hesap edilir.
Kethüda’nın derecesine ‘hilac’ denir ve ömrün uzunluğu ile
hilác arasında doğru orantı vardır.
REDDÜ’N-NUR:
Bir yıldızın
başka bir yıldıza yetişmesi, yani İttisal halinde ortaya
üçüncü bir yıldızın çıkması ve iki kişi arasındaki iyi
münasebetleri bir anda bozması.
CEMÜ’N-NUR:
Reddü’n-nur durumunun tersi, yani birbiriyle uyuşan iki
yıldızın arasına üçüncü bir yıldızın girmesi ama ilk iki
yıldızın muhabbetinin daha da artması. Böyle bir durumda
hükümdarlar dünyaya hakim
olurlarken sevgililer arasındaki aşk daha da artar.
İŞKAL:
Birbiriyle uyuşan iki yıldızın arasına vaziyeti şüpheli bir
başka yıldızın girmesi. Üçüncü yıldız diğer ikisinin ışığını
keserse, talihleri bu yıldıza bağlı olan kişiler düşman
olurlar. Yıldızın gitmesi halinde münasebetler iyiye döner ama
mutlaka bir soğukluk yaşanır.
"Astroset
olarak kişinin aklı, özgür vicdanı, kararları ve yapabilme
gücüyle beraber geçmişin bilgilerinin günümüz
gerçekliğiyle yeniden yorumlanması halinde uygulamada da
başarılı sonuçlar alınacağı inancındayız." |