Tanınmış Yunan gezgin ve tarihçi
Herodot, bugünkü Sahra’da
yaşamış olan garip bir halktan söz eder ve onların
Atlantisli
olduğunu söyler. Bu efsanevi ülke zaman
zaman yerküremizin,
birbirleriyle hiç ilgisi olmayan noktalarına yerleştirilmeye
çalışılmıştır.
Yunanlı tarihçi gibi günümüz romancılarından
Pierre
Benoit gibi yazar araştırmacılar, bu ülkenin, Sahra’nın Fas
Atlaslarına yakın bölümünde bulunduğunu iddia etmişlerdir. O
zamanlardaki Sahra bu günkü gibi çöl değil, aksine yemyeşil ve
bereketli bir yerdi. Bu ülke insanlarının torunları
tuaregler
olmalıdır, zira mavi derileriyle meşhur bu insanların
kökenleri saptanamamıştır.
Diğer bazılarına göre de Atlantis,
Baltık Denizinde veya
İzlanda ile Grönland
arasında yer almaktadır. Bazen ise Kafkasya’da bulunduğu iddia
edilmektedir. Bütün bu tezler içinde en çok rağbet göreni ise
Atlantik Okyanusu’nun ortasında yer aldığıyla ilgili olanı. Bu
tezden ilk söz eden Platon (Eflatun) olmuştur. Platon,
Atlantis’le ilgili
‘Timea’ adlı eserinde bu konuyu çok detaylı ele almıştır. Ama bu
tradisyona
birbiri ile ilgisi olmayan pek çok uygarlıkta da
rastlanmaktadır. Öne sürülen ifadelerin çoğunun birleştiği
nokta, bu uygarlığın çok yüksek bir evrim seviyesine erişmiş
olduğu. Tip olarak siyah saçlı ve çıkık elmacık kemikli olan
Atlantisliler, maddeye hakim olacak güçte sihirli bilgiye
sahiptiler. İnanılmaz derecede yüksek bir teknolojileri vardı,
başkentleri olan
Poseidon ’da altın
tapınakları vardı. Tunçtan yapılmış geniş bir sur ile
çevriliydi ve bolluk, bereket içindeydiler.
Atlantis’in yok oluşuna, işte bu ileri teknoloji ve o doymak
bilmez iktidar hırsı neden oldu.
Atlantisliler, dikkatsiz
davranarak,
“negatif güçleri”
uyandırdılar ve
kim bilir, belki de atomik bir
bir
tufan sonucunda dalgalar arasında yok olup gittiler. Atlantis,
üzerinde yaşayan halk ile birlikte bir gün ve bir gece içinde
volkan ateşleri, yer sarsıntıları ve her şeyin yutan suların
arasında kayboldular… Atlantik
’de
yer alan bu günkü
Azor ve Kanarya adaları, her halde Atlantis’in
sular üzerinde kalmış olan izleridir ve
Tenerif adasındaki
Teide
Tepesi de Atlantislilerin
büyük kutsal dağının en yüksek tepesi olmalıdır.
Kayboluşundan 10000-12000 yıl sonra Atlantik Okyanusunda bu
efsanevi ülkeye ait kalıntılar bulunmuştur. Aniden okyanusun
içinden fışkırmış olan volkanik adalar, Bahama adalarındaki
Bimini
’de görülenlere benzer (taş döşeli devasa bloklar
gibi).
Bilmediğimiz efsanevi bilgilerin anahtarına sahip olan bu
esrarengiz uygarlık konusunda,
ezoterizm, gizemcilik ve
okültizmle
ilgilenenler, kulakları kirişte yeni haberleri beklemekteler… Meraklı araştırmacıların kulaklarına kar suyu kaçtı mı?
Bilmiyoruz ama şimdilerde Atlantis'in kalıntılarının İspanya’nın
güneyinde olduğu iddia ediliyor. Belki de hepsinde doğruluk
payı var. Bir kıta mı yoksa tüm gezegen mi değişime uğradı
henüz tam olarak bilemiyoruz ki?
Tek bir kıta değilse elbette pek çok yerde kalıntılara
rastlamak mümkün. Bu kalıntıların
birinden gerçek tarihi belgelere ve kanıtlara ulaşıncaya kadar
beklemek zorundayız.
Sorular yanıt arıyor… Atlantis efsanesi gerçek mi?
Araştırmalar devam ediyor…
|