Milyonlarca insan günlük burcunu okusa da, bilim adamları
astrolojiyi ciddiye almıyor. Ancak, İngiliz astronom
gezegenlerin karakteri etkileyebileceğini iddia ediyor.
Gezegenlerden gelen çekim gücünün insan üzerindeki etkisi
yeniden tartışılıyor. Başını gök yüzüne kaldırıp yüzyıllık
bilimsel araştırmaların tersini, gezegenlerin kaderimizi
etkilediğini söyleyecek kadar cesur bilim adamı sayısı azdır.
Bu ender bilim adamlarından biri de Percy
Seymour oldu.
Plymouth Üniversitesi'nin eski astronomi okutmanı ve
İngiliz Kraliyet Astronomi Birliği'nin üyesi
Seymour,
'Astrolojinin Bilimsel
Kanıtı' isimli kitabında, burçlara inanmadığını belirttikten
sonra, Güneş'in, Ay'ın ve bazı gezegen hareketlerinin
üzerimizde etkileri olduğunu anlatıyor. Bu da, Charles de
Gaulle,
Ronald Reagan gibi liderlerin bir gözünün yıldızlarda
olmasını açıklıyor.Seymour'un
ortaya koyduğu kanıt, Güneş, Ay ve
Jupiter'den Mars'a, belirli gezegenlerin Dünya'nın
manyetik alanını etkilediği yönündeydi. Bu da, Dünya'nın
değişik yerlerinde ana rahmine düşen bebeklerin beyin gelişimi
sırasında farklı manyetik etkiler altında kaldıklarını
gösteriyor.
Seymour'un
"yıldızlar ve
gezegenler bizi yönetiyor" savı, bilim adamları arasında çok
az taraftar buldu. Kraliyet Astroloji Birliği'nden
Jacqueline
Mitton, "Söyleyebileceğim tek şey, henüz
Seymour'un görüşlerine katılan bir
bilim adamına rastlamadığımdır" dedi.
Greenwich'teki Kraliyet
Gözlemevi'nde çalışan Robert Massey'e
göre de Seymour'un iddiası,
"tarlalarda görülen garip daireleri uzaylıların yaptığı"
iddiasına benziyor.
Seymour'un kitabı, bilim adamları
ile astrologlar arasındaki bitmez tükenmez tartışmayı yeniden
alevlendirdi. Bilim adamlarının büyük çoğunluğu bilimsel
çalışmalarla astrolojinin birbirine karıştırılmamasından yana.
Onlara göre, astroloji, bitkilerle tedavi gibi bilimsel
olmayan bir dal. Bazı bilim adamları astrolojiyle yüzeysel
olarak ilgilense de, Seymour gibi
bu geleneksel alanın derinine inen çok az bilim adamı var.
Michel
Gauquelin de bu bilim adamlarından biri. Mars Etkisi
adını verdiği 1955 tarihli araştırmalarında, büyük spor
yıldızlarının doğdukları tarihlerde Mars'ın belirli bir
konumda olduğunu saptadı. Araştırma önce ilgiyle karşılandı;
ancak, detaylara bakınca Gauquelin'in
teorisi bazı bilim adamlarının gözünde çöktü.
Gauquelin'den bu yana, bazı küçük
bilim dergilerinde astrolojiyle ilgili makaleler düzenli
olarak yayınlandı. Örneğin, 1991/92 yıllarında yapılan bir
araştırma, İngiliz futbol liginde oynayan oyuncuların yarıdan
fazlasının eylül-kasım arasında doğduğunu gösteriyordu. Bir
başka araştırmaya göre de, kriket oyunundaki en hızlı atıcılar
yılın ilk yarısında doğanlardı. Bu yılın başında,
Hertfordshire Üniversitesi'nden
psikolog Richard Wiseman, yaz
aylarında doğanların kendilerini daha şanslı gördüklerini
ortaya koyan bir araştırma yayımladı.
Bilim adamlarının çoğu, Seymour'un
kanıtlarını reddediyor; çünkü, gezegenlerin Dünya üzerindeki
manyetik etkisinin çok anlık olduğunu belirtiyorlar. Robert
Massey bu konuda şunları söylüyor:
"Eğer Dünya'nın kendi manyetik alanı sıfıra inseydi, o zaman
uzaydan daha yüksek radyasyon alırdık ve belki bu bizim
davranışlarımızı etkilerdi. Ama, yine de birkaç hafta içinde
paraya kavuşacağınız yolunda tahminler yapılabileceğini
sanmıyorum. Aslında, cep telefonunuz, televizyonunuz, çamaşır
makineniz veya aklınıza gelen herhangi bir elektrikli araç
daha fazla manyetik alan yaratıyor."
Seymour, son araştırmasıyla bilim
adamları cephesinden astrologlar cephesine geçmiş biri olarak
görülürken, karşı cepheyi terk edenler de oluyor.
Geçtiğimiz yıl,
Perth'te bilim adamı olmak için
astrolojiyi terk etmiş olan Geoffrey
Dean, birkaç dakika arayla doğmuş
2 bin kişi üzerinde bir araştırma yaptı.
Dean, bu kişilerin IQ'larından
karakterlerine, spora ve sanata yatkınlıklarından mesleklerine
kadar birçok konuyu inceledi ve astrologların dediği gibi aynı
zamanda doğmuş insanlar arasında benzerlikler bulunmadığını
saptadı.
Astrologlar ve bilim adamları arasında sürüp giden ağız
dalaşına karşılık, astrolojinin bir saçmalık olduğunu söylemek
için bile bilimsel verilere ihtiyaç var. Bilim adamlarının
çoğu, hala sorulması gereken çok fazla soru olduğu görüşünde.
Oxfordshire
Laboratuvarı'nda çalışan Rutheford
Appleton, manyetik alanların insan
davranışlarını etkilediğine dair gerçek bir kanıt olmadığını
söylüyor ve "Bu ilginç bir konu ve henüz anlaşılabilmiş bir
şey değil" diyor. Charles Hapgood'a
göre ise bu konu tamamen reddedilemez.
Hapgood "Somut bir şey bulmak için bilimi düzgün
yapmanız gerekiyor. Herhangi biri bir sebep bulursa, konu
iyice ilerleyecek ve ilginç bir noktaya gelecektir" diyor.
Buradaki anahtar kelime sebep. Astrolojiyi destekleyen
çalışmalar sebep-sonuç ilişkilerinden çok bağlantıları
gösteriyor. Manyetik alanlar, gerçekten doğmamış bir bebeğin
beyin gelişimini etkiliyor mu? Eğer bu alanlar etkiliyse, ne
kadar etkili? Ve manyetik alanlardaki değişimlerin
davranışlara yansıyıp yansımadığını nasıl biliyoruz? Basit bir
manyetik alan değişimi çocuğunuzun ünlü bir futbolcu olmasını
sağlıyorsa, o zaman tüm ders kitaplarını bir kenara atmak
gerekir.
Ancak, astrolojiyle ilgili değişmeyen bir şey var ki, o da
popüler olması. Yeryüzünde, geleceği söyleyen sayısız
astrolog, site ve telefon hattı var.
Seymour'un bilim-astroloji kitabı ise şüphesiz birçok
insanın büyük ilgisini çekecek.
Astrolojiye duyulan ilgi de, din ihtiyacı gibi, insanın
hayatının tamamen kendi ellerinde olmadığına inanma isteğinden
kaynaklanıyor. Massey, bu konuda
"Dini inançlarda ne zaman bir gerileme olsa, insanlar başka
şeylerin arayışlarına giriyor. Bu bazen kristal küreler
oluyor, bazen de günlük burçlar" diye konuşuyor.
Eminiz ki, Seymour'un kitabı bu
alanda sonuncu kitap olmayacak. Her iki taraftan birini haklı
çıkartacak kanıtlar olmadığı sürece bu tartışma sürüp gidecek.
Bu konuda da Massey,
"Belki yaz
aylarında doğmak size belirli davranışlar sağlıyordur,
bilmiyorum. Ama, gökyüzünde bu gece görünecek Mars, Satürn,
Jüpiter ya da Venüs'ün bizimle
alakası olmadığını biliyorum"
diyor.
http://www.tempodergisi.com.tr/life_style/05653/
YILDIZLARIN ALTINDA BİRLEŞME ZAMANI
Geleneksel olduğu için ve katı tanımlamalara sığmayan soyut
bir alanı da kullandığı için bilim adamlarının uzak kalmaya
çalıştığı Astroloji gibi derinlik gerektiren bir konuyla
ilgilenme ve bu konuda ,
‘Astrolojinin Bilimsel Kanıtı’
adlı
bir kitabı yazma cesareti gösteren ender bilim adamlarından
biri Perc
Seymour.
Astroset
olarak amacımız ayırmak, bölmek
değil,
“Birleştirmek”
ve bilimsel ciddiyetten de asla uzak
kalmamak. Bu gezegende ne varsa, şu anda tam olarak
çözümleyemediğimiz,
evrensel bir bilimin ürünü olarak var. Gezegenlerin
dünyanın manyetik alanını etkilediğini astronomi bir bilim
dalı olarak zaten biliyor. Ama bu gezegenlerin doğum anımıza
göre bizi nasıl etkilediği ve bu
verilerden karakter analizi yapmanın nasıl gerçekleştiği biraz
daha derinlikli bir çalışma. Tabii ki basit bir
manyetik alan değişimi çocuğunuzun ünlü bir futbolcu olmasını
sağlayamaz.
Sadece çocuğunuz bu potansiyeli taşıyarak doğar. Bizler
kuantum fiziğinin de anlatmaya
çalıştığı gibi olasılıklar evreninde yaşıyoruz. Çocuğunuzun
ünlü bir futbolcu olması sadece ve sadece
olasılıktır. Ciddi bir şekilde futbola konsantre olması
ve ünlü olacak kadar da çok çalışması gerekir. Aksi takdirde,
kozmik yasaların işleyişinden kuşkuya düşeriz ki, bu tip
gereksiz yanılgıların çağ olarak hiç zamanı değil… Zihni
dağıtmak değil toparlamak zamanı.
Elbette kozmosta olağanüstü bir düzen ve adalet var. Hiç
kimse oturduğu yerden bazı hakları elde edemiyor… Bu
bilimsel yazıyı bize göndererek sizin de yararlanmanızı
sağlayan, Astroset ziyaretçimize
teşekkür ederiz.
|