Astroset olarak soruyoruz? Dünyanın baş döndürücü bir hızla
değiştiği bu dönemde tüm dünya ülkelerinde yaşayan milyarlarca
insanın "Yarın ne olacak,
ortak iyilik ve kardeşlik için ne yapabilirim? Ekonomik
krizdeki kişisel hatalarımız neler?
Çok mu aç gözlü olduk acaba? "
sorularına yanıt aramaları gerekiyor mu sizce de?
Yeni Parametreler
Hepimizin görüp izlediği gibi
bugünkü ekonomik sistem üretimi
değil spekülasyonu ve tüketimi teşvik ediyor. Gelirinin
üstünde yaşama çabası, lüks tüketim ve sürekli alış-veriş
yapma tutkusu orta sınıfı yok etti, yoksulluk sınırına
dayandırdı. Piyasa daima haklıdır görüşü de son yaşananlardan
sonra artık tarihe karışıyor. Yeni ve ahlaki bir yapı için
dünya liderleri acilen toplanma çabası içinde, umarsızca kár
peşinde koşmanın sonuçlarını hepimiz fark etmeye başladık ama
olan oldu. Şimdi kurulacak yeni çok kutuplu bir sisteme acil
gerek duyuluyor; ancak çok kutuplu bir sistem ihtiyaçlara
yanıt verebilir, dünya ciddi bir sarsıntı içinde. Artık hiçbir
ülke süper güç iddiası taşıyamayacak, yeni parametrelerle tüm
sistemin mecburi bir değişime yöneldiği çok hareketli günler
bekliyor gezegenimizi… Dünya
üzerindeki pek çok kurum ve lider değişik görüşler ileri
sürüyorlar birkaç örnek verecek olursak nasıl da çarpıcı bir
değişim ile karşı karşıya olduğumuzu gözlemlemek daha rahat
olur.
Anglikan Kilisesi:
Karl Marx
haklıymış. Kapitalist sistem dünyayı bu hale getirdi.
İngiltere Başbakanı Brown:
IMF ve
Dünya Bankası yeniden yapılandırılmalı. Dünya finansal sistemi
değişmeli.
Financial Times:
Finansal
sistemi bu duruma getiren zengin New Yorklu bankerlere yüz
milyarlarca dolar yardım planı Amerikan halkında öfke
yaratıyor.
Washington Post:
Kapitalizm
ölmüyor, değişim yaşıyor. Cebimizdeki paranın artık güvende
olmadığını kabul edip daha iyi bir finansal demokrasi
yaratmamız gerek.
New York Times:
Önce
Avrupalı liderler kapitalizmi topa tutmaya başladı, şimdi din
adamları. Tartışalım ama kapitalizmi çöpe atmanın zamanı
değil.
Warren Buffett:
Ekonomik
Pearl Harbor'ı yaşıyoruz.
Papa 16, Benedikt:
Kriz bir ilahi uyarı. Papa’nı bu sözü insanın kendi kendine
yaptığı uyarının bir sembolü gibi ve diyor ki: “Büyük bankaların
çöküşünde, paraların yok oluşunda, tüm bunların bir hiç
olduğunu görüyoruz kumdan kaleler gibi bir dalga gelip hepsini
bir anda götürüveriyor. Yaşanan kriz maddiyata aşırı bel
bağlamanın, açgözlülüğün ve bitmek, doymak bilmeyen bir egonun
ürünü. Yaşamlarını sadece başarı, kariyer ve para gibi gözle görülür
ve hissedilebilir şeyler üzerine bina edenler, evlerini kum
üzerine kurarlar, gerçekmiş görünen bu şeyler dalgalara
açıktır ve eninde sonunda denize, toza, toprağa karışırlar.”
Görülen o ki, Maya kehanetleri doğruyu söylüyor Dünya 2010
hatta 2012 yılının sonuna dek ekonomik açıdan duraklama, hatta
gerileme yani düşüş dönemi yaşayacak. Dürüstçe kendimize
itiraf edelim, kehanetler bir bir çıkmaya başladı, aslında
görünen köy kılavuz istemezdi ama gören iç gözümüz açılamadı
maalesef… Belli ki, kriz küresel kriz olduğu için bütün
ülkeleri şu veya bu şiddette etkileyecek ve süper güç
dediğimiz ülkelerin göreceli gücünü değiştirecek.
Değişim-Dönüşüm Dünya
liderleri, ülke sorumluları ve çeşitli yayın organları tüm
gezegen için
"yeni ve ahlaki bir
yapı"dan
söz etmeye başladı, demek ki hepimizi bunalıma ve ekonomik krize taşıyan bu yapı ahlaki değilmiş. Müthiş bir itiraf bu!
Dünya liderleri bir anda Doğu Bilgelik okullarının önderleri
gibi konuşmaya başladılar… Oysa, 1990’ların ilk yarısından
itibaren daha
"dün"e
dek tek kutuplu, tek pazarlı, teknolojinin yön verdiği, temel
çelişkilerin aşıldığı liberal bir dünyanın egemen olduğuna
inanıyorduk. Ana parametrelerimizde devlet kavramını
tartışıyor, ekonomiden elini eteğini çekmiş bir
devletin ekonominin daha verimli çalışmasına yardımcı
olacağını düşünüyor, atıp tutuyor, özel girişimcinin kârı hep
kendine yontma kapasitesini göz ardı ediyorduk, meğerse öyle
değilmiş, bu yol çıkmaz sokak yoluymuş ve tüm dünya
ülkeleriyle hep birlikte çıkmaz bir sokakta büyük bir aile
gibi karşılaşmak varmış. Süper güç niteliği taşıyan devletler
önderliğinde uluslar arası işletmelerin yön verdiği, finansal
yapının tamamen küreselleştiği, muazzam bir teknoloji ve her
gün yenisi keşfedilen finans modelleri ile dünyanın her
yerinde paradan para kazanılan bir dünya kurulmuştuk da ne
oldu? Sonuç açık ve net
“hep
birlikte battık, iflas ettik”
kimbilir belki bu kez gemisini kurtaran kaptan deyiminin
tamamen gerçek dışı olduğunu öğreniriz…
Yeni Dünya Düzeni
Bu olanların olumlu bir yanı yok mu? Elbette var! Tüm bu
karmaşa bizleri
Yeni dünya düzenine yönlendirecek ve yeni parametrelerle genel
paradigmanın yön verdiği tüm eski ön kabuller değişime
uğrayacak, yeni anlayışlar, yeni ilkler oluşacak.
Değişim
ekonomiden başladı yani isterseniz buna mutfaktan başladı da
diyebiliriz. Açgözlülük, hırs, bencillik ve yaşamı sadece daha
çok kazanmak, kar elde etmek üzerine kuran tüm sistemlerin
batmaya mahkum olduğu; binlerce yıldır söylense de bunu
anlamak, uygulamak hiç de kolay değil izlediğimiz gibi döne
döne aynı gerçeklerle karşılaşmaya ve krizlere gerek duyuluyor
demek ki…
Gerçek şu
ki:
Bir
ülkenin kudretini gösteren gerçek ölçü, halkının, doğruluk
temellerine dayanan ahlaksal ve zihinsel yapılanması içinde
gayrısafi mili gelirinin ya da diğer deyişiyle ekonomisinin
artışıdır. Karakter yozlaşması ülkelerin ruhsal ve maddesel
gelişimleri açısından düşüşü gösterdiği için çok önemli bir
göstergedir. Bencillik ve doymak bilmeyen bir hırs yüzlerce
yıldan beri tüm dünya ülkelerinde toprak elde etti ve kâr
amaçlı büyüme histerisi milli bir hastalık halini aldı ve işte
dünyamızın şimdiki hali hepimizin el emeği, göz nuruyla
oluştu… Mortgage krizinin asıl nedeni ihtiyaçtan fazlasını
tüketme arzusu değil de ne? 700 milyar
dolarlık paketle ABD hükümetinin Wall Street'e aktardığı
kaynak 1.7 trilyon dolara çıkıyor. Bankalara 10 trilyon dolar
mortgage borcu olan sokaktaki ABD'li öfkeli ama sadece devleti
suçlamak mümkün mü? Bugün elde edilen bu sonucun ilmiklerini
hepimiz tek tek örmedik mi? Bugünü hep birlikte hazırlamadık
mı, şimdi ise de hep birlikte çıkmanın yollarını aramanın tam
zamanı değil mi?… Bu sarsıcı kriz uzun vadede,
“Birlik”
bilincimizi arttırmaya ve bize gezegen üzerinde yaşayan
herkesin özde kardeş olduğunu hissettirmeye yarayacak,
küreselliğin gerçek anlamını tanıtacak, kelebek etkisinin
gerçekten ne demek olduğunu daha iyi anlayacağız…
Şöyle bir baktığımızda
süper devlet denilen
toplumlarda bu büyüme
hırsını, egoizmasını görmemek mümkün değil. Bu tüketim kökenli
genişleme sonucu vergilerin korkunç derecede artması, buna
paralel olarak fantastik bütçelerle yapılan delicesine
harcamalar, uzay araştırmaları, güzellik ürünlerine harcanan
paranın trilyonları geçmesi, giyim, eğlence ve giyecek
masraflarının da aynı paralelde artması ve bir de insanların
ihtiyaç fazlası ev sahibi olmak arzusu üst üste çakışınca
bugünkü sonuçla karşılaştık. Gezegende akmakta olan yeni
enerjilerle birlikte akamadık, bilişim sektörü gibi daha
akışkan ve küresel alanlara yatırım yapmak yerine, çok klasik
ve demode bir yönteme yatırım yaptık yani olmak yerine sahip
olmak ve mal-mülk arttırmak üzerine yapılan yatırımlar, çağın
enerjileri ile uyumlu olmadığı için geri tepti. Mal ve mülke
aşırı yüklenmenin gezegen halklarının gelişimi ile birebir bir
bağlantısı olmadığının anlaşılması için yaşanıyor bütün
bunlar. Çünkü bir halkın karakteri bir ulusun ekonomik
büyüklüğünden, zenginliğinden çok daha önemlidir. Babil, İran,
Yunan, Roma, İspanya, Osmanlı ve Fransa gibi çeşitli ülkeler
tarih içinde, sırayla dünyanın en zengin ülkeleri oldular. Bu
onları kurtaramadı ve sonunda, zenginlikleri onlara bazı
yıkıntılar getirdi. Tarih şunu gösteriyor ki, vergi, borç ve
enflasyonun anlamsız artışı gururlu Roma İmparatorluğu’nun ve
diğer ona benzeyen tüm imparatorlukların da yıkılmasını da
hazırlayan sebeplerdendi.
İnsanların seviyelerinin
üstünde yaşamak arzuları düzenli olarak borçlanmalı ve sık sık
yaşanan iflaslar değişimin ve dönüşümün kesinliğinin ekonomik
ifadesi… İnsanoğlunun bu sahte gerçekler peşinde koşmasının
diğer adı da, suni ve gerçek ihtiyaçları ayıramamaktır. Tüm bu
aldım-verdim-biriktirdim-sakladım hesapları burada yaşarken
çok gerçekmiş gibi görünse de, evrensel gerçekler karşısında
gerçeklikleri ikinci derecede ve bunlar üzerine bina yapmak,
kum üzerine ev kurmaya benzer gerçekten…
İdeal Düzen
Beyaz
göçmenlerin Kuzey Amerika kıtasına ve beğenmedikleri amerikan
yerlilerine taşıdıkları ‘Kapitalist Ahlak’ yaşamakta olduğumuz
"para ve ekonomi" krizinin ilk mayası oldu. Kontrolsüz para
kazanma hırsı, sınırsız özgür girişim ruhu ve piyasalara
tapınma ahlakının doğal sonuçlarını yaşayarak yeni bir düzene
geçme şansı ile karşı karşıyayız.
"Sınırsız
ve denetimsiz bireysel girişim ve mülkiyet özgürlüğü",
demokrasinin temel ilkeleri olan
eşitlik
ve
kardeşlik’i
de nerede ve nasıl kökten sarsar, onu da hep birlikte izleme
şansımız var. Denetlenmeyen özgürlüğün kaos getirmesinden daha
doğal ne olabilir ki? İstediğini yapmak; piyasa ekonomisinin
ve
"özgür
girişimciliğin"
önünü ardına kadar açarsa ülkelerin tüm organları ve
bireyleri yara alabilir ve aldı da… Birey/devlet çelişkisi
kuşkusuz belli bir yere kadar birey lehine desteklenebilir;
ancak devlet niyetine toplumsal ve kamusal olanı bireyin
karşısına koyarsanız anarşi başlar. Şu anda yaşamakta olduğumuz
parasal-ekonomik bunalım bu anarşinin sonucudur.
Demokrasi için, toplumsal barış ve refah için özgürlük,
eşitlik ve kardeşliğin bir arada bulunması gerekmiyor mu?.
Sosyal hukuk devletini ancak bu üçlünün ortak gücü yaratmaz
mı? Bu sorulara hepimizin tek tek yanıt arama zamanı değil
mi?!... Bu yanıtlar değişimin, dönüşümün ve insan olmanın
gerçek mucizesinin de ilk adımları olacak bize göre…
Son
günlerde yine hepimizin gözü önünde bir mucize gerçekleşiyor.
Ekonomik bunalımın ceremesini çeken süper güçlerden birinin
halkı, sistemi sorgulayıp politikasını yeniledi ve kendi
yorumuna göre bir mucize, bir devrim gerçekleştirdi. ABD'de
kadınlar, gençler, zenciler ve ezilen halkın yarattığı bu
devrimi ülke çapında doğru okuyabilirse artık çok kutuplu
dünyanın bir örneğini yaşayabilir. Yeni dünya düzenine gidişin
ilk mucizesini yaratan ülke konumunda diğer ülkelere de umut
olabilir! Kelebek etkisi gibi bundan etkilenen diğer ülkelerde
kendi mucizelerini yaratmak için yeni paradigmaların peşine
düşebilirler… Değişim rüzgarları 2009 da tüm dünyada etkisini
gösterecek. Ülkemizde de gençler anneler ve kadınlarımıza her
zaman olduğu gibi çok daha fazla iş düşüyor.
Dönüştürücü Etki: Umut ve Yeni bir Yol
Astroset olarak diyoruz ki,
1960'lar
dan bu yana dünya üzerinde etkisi giderek hissedilen Yeni
Çağ-Kova Çağı'nın doğuşuna tanıklık ediyoruz. İnsanlığın
anlayışında "Devrim"
niteliğinde değişimlere hazır olma zamanındayız. Bildiğimiz
tüm kuralları ve teorileri yerle bir edecek anlayışlar son 50
yıldır tek tek açığa çıkıyor. Bilim'de, teknoloji'de ve hatta
gündelik yaşantımızda bile hızlı değişimler yaşıyoruz. Bundan
30 sene önce hayal olarak düşündüklerimiz artık günlük
hayatımızın bir parçası durumunda. İnsanlık sınırlarını her
anlamda aştı. Şimdiler de
insanlığı
içine almaya hazırlanan bu yeni çağ karşısında öncelikle
üzerinde yaşadığımız gezegen ve yaşayan diğer canlılar ile
barışarak, eşitlik ve kardeşliği yok etmeyen özgürlüğe, yeniden
yapılandırılmış ahlaklı bir düzene gereksinim var. Bu
ideal düzen ancak BİR'lik,
kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ilkelerini doğru okuyarak
sağlanabilir.
Her şey
mümkündür. Ülke olarak giderek yaklaşan yeni çağın
ilk modelleri içinde yer almamız da mümkün. Sahip olduğumuz
değerlerimiz, tarihimiz ve kültürümüz bu anlayışa bizim çoktan
hazır olduğumuzu söylüyor. Yeter ki korkmadan açık olalım,
uyanalım ve kendimizi hatırlayalım...
|