Aslında son
günlerin değil de, son yılların en çok tartışılan konularından
biri de “New Age”
adıyla anılan Yeni Çağ Akımı. Doğal
olarak özü iyi anlaşılmadığında sadece dışsal uygulamalar ve
yapılacak birkaç hareket olarak ele alındığında, bu konuda tüm
diğer düşünsel ya da pratik uygulama gerektiren konular gibi
popüler bir akımdan, rahatlamayı amaçlayan bir moda görüş
olmaktan öteye geçemiyor ve yozlaşmaya da çok uygun bir ortam
hazırlayabiliyor. Oysa
“New Age”
sadece popüler bir akım değil, aynı zamanda da disiplinli bir
yaşam felsefesi de içeriyor. Ama tüm felsefi konuların
gerektirdiği gibi bu konuyu da iyice anlamak için derinine
inmek ve özde ne söylemeye çalıştığını anlamaya çalışmak
önemli. Gösteriş için yakılan tütsüler, mumlar ve sık sık
tekrarlanan
‘farkındalık, gevşeme’
sözcükleriyle elbette kimse bir adım ileriye gidemez. Sadece,
‘ben de varım’
demek için bir moda akıma katılmış olur.
Arayanın Ne Aradığını Bilmesi
Yaşam öyle bir
bütün ki, hiçbir akımın, size bir anda bugüne kadar
duyduklarınızdan apayrı şeyler söylemesi mümkün olamıyor. Siz
arayansanız, aradığınız yolu Tao ’da ,
Buda ’da, Ezoterizm 'de, Astroloji 'de yahut tercih ettiğiniz
herhangi bir felsefi ekolde veya binlerce yıldır gezegenimize
hizmet veren manevi eğitim metotlarının tümünde
bulabilirsiniz. Bu noktada en
önemli konu:
“Arayanın Ne Aradığını
Bilmesi ve Arayanın Bakışı”…
Amaç
bakışı yenilemek, yeni perspektif, yeni bir görüş kazanmaksa,
bu yeni görüşü size bir film, bir dost sohbeti, bir insanın
başına gelen anlamlı bir olay ya da dünyanın her gün yaşamakta
olduğu tüm olaylar fısıldayabilir. Yani kısacası her şey,
‘Bizde başlıyor, bizde bitiyor’..
Her akım o dönem için pozitifi ile negatifi ile izleyenlerine
mutlaka bazı bilgiler verir, bazı anlayışlar aktarır. Bunları
nasıl değerlendireceğiniz, sizin sağduyunuza kalmış. Sağduyu
eksikliğinin zarar vermediği hangi konu var ki!...
NEW AGE BİREYSEL
GELİŞİMİN HABERCİSİ
Bizim çağımız öncelikle zihinsel anlamda bir değişimi
gerçekleştirme çağı… Çevremizde olup bitmekte olan olayların
tümündeki bütünleşme ve küreselleşmeyi, teknoloji aracılığıyla
her an izleme şansına sahibiz.İçinde bulunduğumuz bu hızlı
süreçte birbirimizle iletişim içinde olmaya zorlanıyoruz. Yani
“bana dokunmayan yılan bin yaşasın”
tarzındaki anlayışlar yerini bütünsel anlayışlara terk ediyor. Toplu haberleşme
ve iletişim araçlarının yaygın bir ağ şeklinde dünyanın dört
bir yanını sarmasının en büyük faydası, kitleleri ilgilendiren
toplumsal, sosyolojik, ekonomik ya da jeolojik olayları anında
duymamızı sağlamasıdır. Kitle iletişim araçlarının bu noktada
büyük faydası var. Öyle anlaşılıyor ki yeni bir çağa girerken
bireyin kişisel değişimi ön plânda yer alacak ve ekip ruhu tüm
çalışmaların merkezî noktası olacak. Düşünce ve
anlayışta meydana gelecek olan bu değişim hepimize tek bir şey
öğretecek:
“Kim olursan ol, nerede olursan ol; eğer yalnızsan, enerjini,
bilgini, aklını ve vicdanını kendi dışında olan diğerleriyle
paylaşamıyorsan değişimini birey olarak gerçekleştiremiyor,
Bütün’e katılmanın zenginliğini, bereketini ve ahengini
yaşamıyorsun.”
Birlik ve
Beraberlik New Age adı da
verilen Yeni Çağ akımının kaynağı; Ruhsal Bilgi, Ruhsal Görüş,
Bütünsellik, Birlik ve Beraberlik. Daha açıkçası insanlık
yaşamını birleştirme, bütünleştirme idealini taşıyor ve
herkese, tek başına hiçbir şey yapılamayacağını, evrimleşmenin
bütünsel olduğunu, insanlık ailesi olarak hep birlikte bir
sıçrama yapabileceğimizi anlatmaya çalışıyor. Yeni Çağ akımı,
bütün varlıkların “Bir’in ve
Bütünsel Olan ’ın” bir parçası
olduğunu ifade ediyor. Yeni Çağ
akımının öncüleri, uygulamada
‘Birliğin Mükemmel Yasaları’na
uymakla kozmik dengenin kurulabileceğini çok iyi biliyorlar ve
bu bilgiyi uygulamaya çalışıyorlar. Gerçek uygulayıcılardan
söz ettiğimizi belirtmeye gerek yok sanırız.
Sevgi ve Sevinç Evren sonsuz
sayıda birbirinin içine girmiş halkalar gibidir. Bu girişimde,
her birimiz diğerini tamamlar ve sürekli olarak diğerleriyle
birlikte değişir ve yenileniriz. Evrende her şey Tek’e, Bir’e,
Bütün’e aittir. Hiçbirimiz istesek de istemesek de bu Bütün’ün
dışında kalamayız. Bize bu Birlik
ve Bütünlük kavramını anlatabilmek için her gün pek çok olayla
karşılaştırılıyoruz.Olaylar hızlanacak,bir süre sonra herkes
kendi özgür iradesiyle, sevgiyle,sevinçle yaşama katılmayı ya
da katılmamayı seçecektir.Bütün’e ait bilgiye katılmak ya da
katılmamak için özgür vicdanımızla kendi kişisel kararımızı
verdikten sonra dünya yaşamımızdaki farklılıkları ve
ayıklanmaları da sevgi ve sabırla kabullenmek kolaylaşır.Buna
dalgayla birlikte akmak, bir tür sörf hareketi demek de
mümkün. Sörfümüzdeki başarı sadece bize aittir. Dalgalarla
akmayı sevmiyorum, sahilden seyretmek daha güzel demek
şansımız da vardır elbette…
Yaşama sevinçle katılmak, dalgalarla
akmak dileği ile…
|