Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

TANRI BİZDEN NE İSTİYOR?

  Sonsuz imkanlar içindeki bir evrende sonsuz seçme özgürlüğüne sahip sonsuz sayıdaki varlıklar olarak bize yaşam adıyla sunulan fırsatlardan yararlanmak hepimizin doğal hakkı.
Peki bu doğal haklardan yararlanmak için hiç olmazsa bir kez durup,
‘Tanrı Bizden Ne İstiyor?’ acaba diye düşündük mü?
  Her doğuş yani maddeyle olan her temas varlığın madde üzerindeki hakimiyetini ve gücünü arttırır. Şuurlu varlık maddeyi çeşitli şekillerde yönetir, ona etki gönderir, gelişimini sağlar. Madde de kendi enerjisini yükseltmek için bizlerden çeşitli etkiler almak ve bu etkilerle iç içe olmak ihtiyacındadır. Bu nedenle madde bin bir türlü maske altında işvebaz bir dille bedenlenmiş varlığı cazibesi altına almaya onu kendisiyle bir arada tutmaya çalışır.

  Yaşamın amacı varlığın madde üzerindeki hakimiyetini arttırmak ve maddeyi de geliştirmektir. Yaşama geliş amacımızı, kim olduğumuzu, varlığımızın esasını öğrenmek, spiritüel bilgilerle donanmak bizleri bu çekim alanına karşı koruyacaktır. Kısacası yaşama geliş amacımızın esası; maddenin her türlü ezici baskısı ve cazibe alanına rağmen spiritüel bilgilerle donanmak ve aynı anda da Ruhsal Dünyaya olan sorumluluğumuzu unutmamaktır.

Tanrı Ruhsal dünyaya olan sorumluluğunu unutmayanların peşindedir.

  İnsanın Tanrı’yı ve kendini bilmeyi öğrenmek için gösterdiği çabalar; kendi varlığı hakkında dolayısıyla evren, madde, oluşum hakkında bilgiye ulaşması demektir.
Mikro kozmosu
tanımaya çalışan makro kozmosun da bilgisini edinir. Ama bu bilgiyi edinmek çok zordur. Aşırı çaba (sürefor), samimiyet, içtenlik, esneklik, uyum kısacası kendini bilme çalışmalarını gerektirir. Bizim asıl amacımız hiç bitip tükenmek bilmeyen evrensel gelişim ve değişim olgusuna katılmaktır. Burada elde ettiklerimizi yine onlara ait olan yerlere iade etmeliyiz yoksa
‘niye geldik niye gidiyoruz?’ soruları hep yanıtsız kalır…
  Evrim için (Tekamül) bilerek isteyerek sürefor  harcayanların yaşamın mucizelerini, sürprizlerini, yardımlarını kendilerine çekmelerinden daha doğal ne olabilir ki?

  İKİYİ BİR ETME
 
Evrim yolunda ilerleyen insanoğlu yolda giderken evet-hayır, siyah-beyaz seçeneğiyle hep karşılaşır.
Bu iki seçenek arasındaki zıtlıklar ise birliğe yöneldiğinde düzelir. Tanrı’ya teslim olmakla, kendini kendine rehber edinmek arasındaki denge bütün mistiklerin binlerce yıldır peşinde koştukları simya sırrı gibidir. Yani kaba ve atıl maddeyi saf altına çevirmenin sırrı…
  Tanrı’ya teslim olmak, görülüp gözetilmek, yasayla ahenk içinde yaşamaya çalışmak, korunup yol gösterilmeye kavuşmak gibi oldukça yüksek seviyeli bir anlayışa ulaşmak çok zordur çünkü genellikle Tanrı’ya teslim olduğumuzu zannederken bile Dünya’ya, dünya nimetlerine, egoya ve maddeye teslim oluruz. Kendini kendine rehber edinmekse sık sık yanlış anlaşılan bir kavramdır. Bu seçme özgürlüğü demektir. İnsan kendi seçimiyle gerçekleştirdiği istek ve davranışlarının sonuçlarıyla karşılaşır.
İşte en önemli, en kritik nokta; görülüp gözetilmekle kendi seçimlerinin sonuçlarına katlanmak arasındaki dengede direnç ya da esneklik gösterme noktasıdır.

Her şey insanoğlunun fizik evrenle yumuşak ve tatlı ilişkisini, geçişini sağlamak için var.
Fizik evrenle spiritüel uyumun nasıl kurulacağını öğrenmek için burada uygulama yapıyoruz.
Ve gelecek bütün insanlık ailesinin bu yumuşak uyumu, geçişi severek, isteyerek yaptığı bir gelecek olacak!...

Bu bağlamda Tanrı’yla işi olduğunu iddia edenlerin aslında ne ile işi olduğuna karar vermek bireysel seçme özgürlüğünün bir ifadesi olacak… 

 

© Astroset 2004-2010