Uyanış, ayağa kalkış sanıldığı kadar kolay değil aksine sancılıdır!
Uyanacak olan ister bir insan, ister bir toplum ister bir ülke olsun
sonuç değişmez, uyanış yine de sancılıdır…
İnsanlar gibi toplumların ve ülkelerin de yol haritaları vardır. Onlar
günlük yaşamın içinde iken bu yol haritasının işaret levhalarını her
zaman görmeseler bile derinden derinden hissederler ve yaşamak
istedikleri deneyim için bu ihtiyaçlarına yanıt verecek kişi veya
kurumları kendi istekleriyle çağırırlar. Duruş ve ilke uygulaması
öğrenmek isterler…
Peki! Ya henüz bu
ilkelerin uygulanmasının aciliyetini hiç fark edememiş kitleler varsa
onlar ne yapacak? Nasıl öğrenecek? Bu sorunun yanıtını hiç düşündünüz
mü?
En doğal hakkını
kullanarak eğitmenini, öğretmenini yaşamının içine çağıracak, onunla
sıkı bir işbirliği yapacak, birlikte o tezin her yönü ile eni konu
ilgilenecek ve belki de hep çalışmayı ihmal ettiği dersini çok acı
bedeller ödeyerek tamamlayacak. Üstelik uyanmak için kendi kanından,
canından, emeğinden, alın terinden vererek yapacak tüm bunları… Ne
saygın ne kutsal bir öğrenim bu! Kim ne diyebilir ki? Öğrenmek ve yapmak
istiyor, evet ilk başlarda vura vura kıra kıra… Ama sonra bunun bir de
sonrası var, sabırlı olup hemen karar vermemek daha iyi değil mi?
Bunun spiritüel adı DURUŞ’tur.
Duruş öğrenmek ya da ilke uygulamak anlamına gelir. Bu ilkenin ne olduğu
çok önemli değildir. İlke ilkedir, siz isterseniz bunan adına Atatürk
İlkesi deyin, isterseniz doğru, dürüst ve erdemli insan olmanın ilkeleri
deyin, inanın sonuç hiç değişmeyecektir…
Uyanış
sancılıdır, oturduğunuz yerden hiç kılınızı kıpırdatmadan, parmağınızı
oynatmadan uyanamazsınız. Daha uyanıklar gelir, doğru-yanlış,
eksik-fazla demeden sizin ayağınızı kaydırır, alaşağı ediverirler bir
anda, neye uğradığınızı şaşırıverirsiniz… Ya da dürtüp dürtüp zorla
uyandırıverirler, bazen de tekme ile…
Ülke dengelerinde ne değişti ki, ekonomimiz hala çok hassas dengelerle
ayakta duruyor... Pamuk ipliğine bağlı dengeler üzerinde yol almaya
çalışıyoruz. Sürekli borç alma, elinde ne varsa satıp savma sarmalı
içinde yuvarlanır hale geldik. Ama çok iyi bir durumda olduğumuzu
sanıyoruz. Çeşitli kaynaklardan ülkeye akan sıcak para girişi durduğu
anda Türkiye’nin duvara toslayacağını yetkili ağızlar bile söylüyor.
Kaderimiz dünyadaki likidite bolluğunun sürmesine bağlı. Son 5 yıl
içinde yatırım yaparak, daha çok üreterek büyümedik. Sürekli borçlanarak
ve ithalat yaparak yükselttik Türkiye’yi !.. Gelir dengeleri daha
bozuldu. Varlıklılar ile yoksullar arasındaki uçurum iyice derinleşti.
Dış politikada karşı karşıya olduğumuz sorunlar ise daha da zorlu. Kuzey
Irak konusunda elimiz kolumuz bağlı. Terör can almaya devam ediyor. Kıbrıs ve Ege sorunu
giderek daha karmaşık hale geliyor. Avrupa Birliği ile ilişkilerin
nereye gideceğini ise kimse kestiremiyor. Bir zamanlar AB’ye umutla
bakan Türk halkı artık tam üyeliğin gerçekleşmeyeceğini görüyor.
Peki! Bütün bu verilerden sonra uykuda değiliz demek mümkün mu? Pek
değil galiba o yüzden bu uyanış sancılı, tüm uyanışlar gibi… Çok daha
zorlu ve karmaşık bir döneme gebeyken, sivil toplum örgütlerine ve birey
birey herkese çok iş düştüğünü görmek gerekir. Yani o derin uykudan
uyanıp, gözlerdeki çapakları alıp daha dikkatli, daha keskin bakmak
gerekir.
Seçimler yaparız, iktidarlar gelir gider ama ülkenin makus talihi
değişmez. Oysa bu kısırdöngüyü, bu makus talihi değiştirebiliriz,
ülkemizin doğum haritasında bu güç potansiyel olarak saklı, sadece
uyuduğumuz derin uykudan uyanmak, ülke sorunlarına gerçekçi gözlerle
bakmak lazım. Güven ve istikrar arayışının da gerçek karşılığını bulması
önemli! Değer üreten çalışkan bir topluma dönüşmeden başarı hayal
!
Dönem öyle bir dönem, değişen satıh öyle bir satıh ki; bu ülkede
yaşayan hiç kimsenin zafer sarhoşluğuna kapılma ya da yenilgi
kompleksiyle saldırgan, içe dönük veya hesapsız, sorumsuz davranma yani
bencil olma lüksü yok. Türkiye’nin geleceği söz konusu... Ülkemizle
ilgili tüm gerçeklere uyanık bir zihinle bencillikten uzak bir bakış
açısıyla bakamadığımız sürece uyanış daha da sancılı olacak…
Uyanış,
ayağa kalkış sanıldığı kadar kolay değil aksine sancılıdır! Uyanacak
olan ister bir insan, ister bir toplum ister bir ülke olsun sonuç
değişmez, uyanış yine de sancılıdır…
İşte tam böyle zamanlarda
sorumlu ve sağduyulu olmak lazım...
Yayın
Tarihi: 08.Nisan.2008 |