Bilim adamları, insanlığı ve dünyayı yakın gelecekte bekleyen
en büyük tehlikenin kolay para kazanma hırsı ve
"daha verimli
oldukları" gerekçesiyle ithal edilen bitki ve hayvanların yol
açtığı "biyo istila" olduğu uyarısında bulundular.
NEWSWEEK Dergisi, son sayısında "biyo istila tehdidi"ni kapak
konusu yaptı ve geldikleri yerde önü kesilemez bir şekilde
doğayı yok eden canlı türlerinin binlerce yeni hastalığın
ortaya çıkmasına da neden olduğunu vurguladı.
Amaç sadece para kazanmak
Newsweek’in haberine göre, birkaç yıl öncesine kadar dünyanın
en güzel sahillerine sahip Brezilya, şimdi kumları kaplayan
milyonlarca dev Afrika salyangozu ile mücadele ediyor. Afrika
salyangozları, 19 yıl önce 1988’de ekonomiye katkı olması
amacıyla bir kasa dolusu ithal edilmişti. Brezilyalı salyangoz
üreticileri, kısa sürede bir kiloya ulaşan ve her bir
seferinde 2 bin yumurta veren dev Afrika salyangozlarını büyük
bir keşif ve mucize olarak değerlendirerek ithal etmiş ve tüm
dünyaya ithal ederek iyi de para kazanmışlardı.
Doğal düşmanı yok
Ancak
doğal düşmanlarının bulunmadığı ortamda kısa sürede çoğalan
dev salyangozlar, fare artıklarından, çöplere varıncaya kadar
her şeyi yemeye başladılar. Fare artıklarından alınan
parazitler ise, içme suyu ve bitkiler aracılığıyla insanlarda
menenjitin en ölümcül türlerini insanlara bulaştırıyor. Önce
bir eyalete gelen salyangozlar, şimdi Brezilya’nın 27
eyaletinin 23’ünü kaplamış durumda. Her yerde ortaya çıkan
salyangozlar, kendilerini yiyen fareler üzerinden tahıl
ürünlerine binlerce Afrika kökenli bakteriyi bulaştırmış
durumda.
İçme suyuna da karışan salyangozların yarattığı tahribatın
büyüklüğü maddi olarak hesaplanamıyor. Brezilyalılar, şimdi
yeri geldiğinde bitkileri yakarak, yeri geldiğinde de sulara
ve çevreye zehir atarak salyangozlardan kurtulmaya çalışıyor.
Ancak bilim adamları iş işten geçtiğini belirtiyor.
Küreselleşmenin zararı
Cornell Üniversitesi öğretim görevlilerinden biyoloji uzmanı
David Pimentel, bulundukları doğal ortamlarda, düşmanları
olması nedeniyle kontrollü bir şekilde çoğalan binlerce tür
hayvan ve bitkinin, ithal edildiklerinde, yeni geldikleri
ülkelerde dengesiz bir şekilde çoğaldığına dikkat çekiyor.
"Verimliliği yüksek" gerekçesiyle ithal edilen tahıl ve
bitkilerin de milyonlarca farklı bakteri ve mikrobu
beraberinde getirdiğine dikkat çeken Pimentel,
"biyo işgal"in
küreselleşmenin yan etkisi olduğuna dikkat çekiyor.
Arizona Üniversitesi çevre ekonomisti Charles Perrings ise,
biyo işgal tehdidinin büyüklüğünün tahmin bile edilmediğini
belirterek "Küreselleşmenin kaçınılmaz sonucu, maalesef tam
bir kıyamet senaryosu" yorumunu yapıyor.
Biyo-işgalcilere karşı yılda 120 milyar dolar
Yapılan araştırmalara göre ABD, biyo-işgalcilerin neden olduğu
tarım ürünlerindeki yeni hastalıklarla mücadele için her yıl
120 milyar dolar harcıyor. Sadece ABD’de her yıl 50 bin yeni
bitki hastalığı ortaya çıkıyor.
Hindistan, İngiltere, Avustralya, Güney Afrika ve Brezilya’da
tahıl ve bitki hastalıklarına geçen yıl 228 milyar dolar
harcadı. Biyo-işgalcilerin zararları, fakir ülkelerde doğanın
yok olması, tarımın yapılamaması ve açlık olarak ortaya
çıkıyor.
Biyo-işgalciler, uzun yıllar uykuda da kalabiliyor. Güney
Afrika Cumhuriyeti’nden bir yüzyıl önce bir avuç tohum olarak
İngiltere’ye getirilen kırmızı ve sarı renkte çiçek açan özel
bir çim, küresel ısınma sonucu iklimin yumuşamasıyla aniden
ortaya çıktı. Güney Afrika çimi o kadar hızlı yayıldı ki,
İngiltere’nin güneyindeki birçok bölgeyi tamamen kapladı.
İngiliz bilim adamları, her yerde biten bu yeni çimi şimdi
nasıl yok edeceğini düşünüyor.
ABD’nin Hawaii Adaları ise, iki yüzyıl önce adaya farelerle
mücadele için getirilen yılanlarla bir türlü baş edemiyor.
Filipinler’in, sivrisineklerde mücadele için getirdiği
balıklar ise, göl ve sahilleri kaplamış durumda. Neredeyse
deniz ve akarsulardaki tüm balıkları yok eden sivrisinek
katili balıklar içen Filipinliler, şimdi tüm canlıları yok
etme pahasına sularını zehirliyor.
Çin, ülkeye gelen Amerikan güvesinin yok ettiği 1.3 milyon
rektar bambu ve ormanlık alanı nasıl kurtaracağını düşünüyor.
Çinlilerin bu yılki karabasanları ise, Filipinliler gibi
sivrisinekle mücadele için ithal ettikleri kontrolden çıkan
egzotik balıklar.
Küreselleşmenin kaçınılmaz sonucu mu gerçekten?
Çevre ekonomistlerimiz bu olup bitenleri
"Küreselleşmenin
kaçınılmaz sonucu, maalesef tam bir kıyamet senaryosu" diye
tanımlıyor ama her zaman bu tanımlara katılmak mümkün değil
çünkü bu biyolojik istilayı küreselleşmenin yan ürünü olarak
kabul etmekte de ayrı bir hata. Olup bitenlerin nedeni
açgözlülük, doymazlık, hırs, daha fazla parayı her ne pahasına
olursa olsun kazanma tutkusuna denetleyemeyen insanoğlunun
dramatik halinin giderek hangi seviyelere inmekte olduğu
gerçeği.
Doğanın kendi içindeki kozmik dengesini asla hesaba katmadan,
daha yüksek satış ve kazanç için dev salyangozları başka bir
ülkenin sahiline taşımanın küreselleşme ile ne ilgisi olabilir
ki? Nerede ne var? Şeklindeki haber ve iletişim ağına
küreselleşme adını veriyorlarsa bu da başka bir yanılgı.
Teknolojik bir ağı bütünsel ve yaşam felsefesi öneren bir
kavramla üst üste çakıştırmak ne kadar doğrudur o da ayrı bir
tartışma konusu…
Küreselleşme Nedir?
Küreselleşmenin en kısa tanımıyla ne demek olduğunu tekrar
gözden geçirirsek görürüz ki, bu olgunun temel prensibi
BÜTÜNLÜK yani şöyle açıklarsak;
“Küresel
anlayışta bütünsellik ön plânda yer alıyor. Ve insan hem iç
dünyasına hem de dış dünyaya eşit oranda açılıyor. Bölünmüş
bir dünya anlayışı yerine daha bütünsel bir yaşam için çaba
sarf ediyor. Bölünmüş bir zihnî yapıya sahip olan insan
kendisini diğer varlıklardan ayrı bir bütün olarak görür.
Kendini çevresinden, doğadan, dünyadan ve içinde bulunduğu
galaksiden ayrı bir varlıkmış gibi algılar. Oysa evrende her
şey bir bütünlük arz etmektedir. Zaten hiçbir varlık tek
başına var olamaz. Ve bu anlayışın temel felsefesinde ‘Gemisini
Kurtaran Kaptan’ yoktur çünkü bu dünya gemisi hepimizin ve
batarsa toptan hepimizi de batıracak”
diyen bir anlayışa tamamen zıt bir uygulama söz konusu bu
haberde. Yine hırsın ve para tutkusunun getirdiği bölünmüşlük
duygusu bu biyo istilayı oluşturmuş eğer hırslarımıza egemen
olmayı öğrenme çabası içine girmezsek ki hiç de gireceğe
benzemiyoruz, önümüzdeki yıllarda çeşitli boyutlarda daha pek
çok bu tip şaşırtıcı kıyamet alameti sayılabilecek olayla
karşılaşacağız belli ki…
Önemli olan aşırıya kaçan bireysel zaafların, hırsların,
tutkuların gezegen olarak hepimize zarar verdiğini çok geç
kalmadan anlamak ve gezegeni korumak adına bireysel
sorumlulukları yerine getirmek değil mi?
|