Sürekli değişim
içindeki fiziki alem ile onun sınırladığı alan
içindeki ontolojik karaktere sahip bulunan insan
arasında tabii birliktelik söz konusudur. Bu birlikteliğin
insan üzerinde etkin olduğu boyut, nesnel dünyayı ve
kendisini yorumlamasıdır. Yaratılmış bir varlık olarak
insan medeniyetlerin başlangıcından bu yana göksel bir
düzenin varlığını fark ederek, kendi yorumlama boyutunda bu
göksel düzenle fiziki alemi birleştiren tasvirlerde
bulunmuştur.
Babil ve Asur dönemlerinde ilk
yazılı kaynaklarına ulaştığımız Astroloji bilgileri,
yeryüzü ve gökyüzü arasındaki ilişkiyi Ziggurat
yapılarında somut olarak ortaya koymuştur.Yeryüzünde
yaşam bulmuş tüm medeniyetlerin kozmogonilerinde
Astrolojik unsurlara rastlamak mümkündür. Mayalardan,
Hindistan'a, Çin'e, Mezopotamya'dan Uygurlara kadar
bütün uygarlıklarda Astroloji, tabii ilimler arasında
kabul edilmiştir.
Aristo astroloji ilmini, ilmi
disiplin içinde ele almış ve kimya, tıp,simya ve rüya
tabirlerinin arasında ilmi bir konuma yerleştirmiştir.
Ona göre yıldızlar insan üstü aklı bir mahiyete sahip
olarak, yeryüzüne makul bir takım tesirleri mevcuttur. Bu
tesirler, bütün varlıkların özünü teşkil eden ateş, toprak,
hava ve su gibi unsurları ve burçları oluşturmaktadır.
Batlamyus(Ptolemaios) ise astrolojiyi matematiğin bir
alt gurubu olan yıldız ilminin bir branşı olarak
tanımlamıştır. Bu iki yaklaşımdan da görebileceğimiz gibi
Astroloji hem soyut, felsefi bir alana, hem de somut ve
pozitif bilimler alanına dahil edilmişti.
Babil ve Sümer dönemi ile
birlikte kurulan göksel gözlem mekanları ve bu
gözlemlerden kazanılan bilgiler, M.Ö 2800 lerde Nil
vadisine, oradan Girit'e ve farklı kollardan İndus vadisine
ulaşıyordu. Aynı gelenek Antik ve Helenistik dönemde
batıya doğru yayılım içine girdi. MÖ 7.YY 'da Babilli
bilgin Berossos Kos(İstanköy)da bir okul açmış ve bu
okuldan yetişen Thales ve diğer filozoflar ve onları
takip eden dönemlerde Pisagor, Platon ve Aristo ile Astroloji
en açık anlamda ifade edilmiştir. Mesela Platon'a göre
zaman kavramı gökyüzü ile başlamıştır. Zaman
mefhumunun mahiyetini belirlemede gezegenler birer
vasıtadır. Helenistik dönemde felsefi bir sistem
olarak ortaya çıkan stoacılık da gezegenlerin erkek, dişi,
öncü, sabit, değişken olarak tasnifi yapılmıştır.
Günümüze Zodyak olarak adlandırılan gök haritası bu
şekliyle ilk kez MÖ 2.YY'da İskenderiyeli Hipparkhos
tarafından oluşturulmuştur. İslam coğrafyasında ise El-Kindi,
Fahreddin-i Razi, El-Buruni gibi filozoflarda
Astrolojik göndermelere rastlamak mümkündür.
Hıristiyanlığın çıkışıyla birlikte astrolojiye şiddetle karşı
çıkılmasına rağmen, Roma döneminde astrolojinin
kurumsallaştığını görmekteyiz. Ortaçağ boyunca rağbet
bulan astroloji, Kopernikle birlikte gerçek manada
değişim göstermeye başlamış ve içe kapanma dönemine
girmiştir.
Astroloji
tarihler boyunca hem teozofi hem de bilim yönünü
içinde barındıran bir alan olduğu için bu süreç boyunca hem
teozofik hem de bilimsel reddedişlerle mücadele etmek
zorunda kalmıştır. Aziz Paulus ve onu izleyen kilise
papazlarının astrolojiyi şeytanca olarak
nitelendirmelerinden yüz yıllar sonra ve 18. yüzyıldan sonra
gelişmeye başlayan modern bilimin artan baskıları
sonucunda astroloji yakın geçmişimizde üniversitelerin
müfredatından çıkarılmış ve en son 1975 yılında sırf
bu amaçla bir araya gelen 186 kişilik bilim heyetinin
çoğunluğunun verdiği kararla Astrolojinin kabul edilemez bir
ilim olduğu deklare edilmiştir. Aristo'dan günümüze
sayısız filozof ve bilim adamının yaptığı yanlışı
düzelten 186 bilim adamı. Ne sorumluluk ama !
"Evet modern dünyada artık
astroloji kabul edilemez bir ilimdir. Yeni dünya yeni
bilgilerle kurulacaktır." Adeta
insanın varoluşla ilgili kaygıları kalmamıştır yada
bu kaygıların cevaplarını modern bilim ve değiştirilmiş
din ona eksiksiz vermektedir. Karanlık çağ çok gerilerde
kalmış ve aydınlanma çağı gelmiştir. O halde karanlık
çağa ! ait bilgilere de ihtiyacımız kalmamıştır.
Elbette bu iyimser bir yorum. Ancak bu yorumun anlam
taşıması için geçmişimize hak ettiği değeri vermemiz gerekmez
miydi, onu yok saymak yerine. Geçmişimizi onurlandırmak
daha doğru olmaz mıydı !
"Hayır bize artık geçmiş gerekmiyor. Onu
onurlandırmak da lüzumsuz. Gününü yaşa hızlı tüket,
geleceği düşünme. Astroloji geçmişte kullanılmış olabilir ama
yanlıştı ve biz şimdi bu yanlışı düzelttik. Artık
Astroloji geçersiz."
O halde sizin yaptığınız yanlış
da günü geldiğinde silinecek ve adınız yaptığınız bu
yanlışla anılacak. Geçmişin bilimi bilindiği kadarıyla
on binlerce yılı içinde barındırırken henüz yüzlü
yıllarla anılan modern bilimin küresel ısınma ve diğer
tehlikelerle nasıl başa çıkabileceği şüphe ve çaresizliklerle
dolu gibi görünüyor. Haydi hayırlısı...
Gürgün
Aralık
2005 |