İnsan doğduğu andan itibaren sahipsiz bir yere doğmuyor,
yaratılmış olan her şey gibi insanın da yaratılışının
bir sebebi bir gayesi var. İnsan kendi tekamülü kendi yolculuğu kendi gelişimi için
bir planla, kaderle, yazgı ile doğmuş oluyor.
Yol Haritası’nın özdeki anlamı
bu… Kendi yolunu bulman için
sana yol gösteren bir takım işaretler ve kavramlar gibi değerlendirip,
harita aracılığıyla yeryüzündeki yaşam ve gökyüzündeki düzen
arasındaki bağlantıyı insana aktarıyor. Bu bağlantıyı görmemizi sağlıyor, ya da
bu bağlantıya bakış açısını çevirmemizi sağlıyor.
İşte
bu nedenle de Astroloji aslında; sistemi, evrensel bir düzeni
yansıtan, bir bilgi birikimi. İnsanın bedeninde ruhunda nasıl
bir düzen varsa evrenin ve doğanın o düzeninin ikisi arasındaki
uyumunu ikisi arasındaki alış
verişini anlatmaya çalışan bir bilgi birikimi.
Astrolojinin insandaki karşılığı aslında bir düşünce
bir fikir bir felsefe, bakış açısı. Ama doğadaki karşılığına
bakarsanız kanun.. Mesela güneşe baktığımda güneşin
bende çağrıştırdığı bir fikir ama güneşin hareketleri
açısından baktığımızda o bir doğa yasası o bir kanun ve onun kendi sistemi içersindeki
işleyişi.
Doğa
kanunlarının yorumlanması da diyebiliriz bu yönüyle
Astroloji için. Dünyanın
her yanında Astroloji denilen o ortak dilin karşılık bulduğunu
görüyoruz bu sebeple. Çünkü insanlarda yarattığı düşünce
ortak bir sistemi çağrıştırdığı için mutlaka ki herkes farklı
açıdan da gelse benzer bir noktaya geliyor.
Yaşamda hiçbirşey
göründüğü gibi somut değil, her şeyin bir titreşim, enerji ve o enerjinin yansıyan hali olduğunu
biliyoruz artık. Gözümüzün madde eşya olarak gördüğü her şeyin
aslında bir enerji olduğunu biliyoruz. Bu sebeple düşüncelerimiz
duygularımız çok değer verdiğimiz maddi dünyamız hatta
bedenimiz hepsi aynı temel enerjinin çok farklı versiyonları.
Astrolojinin kökeninde ateş, toprak, hava, su gibi bildiğimiz unsurlar aslında
bu enerjinin tanımlanmasını sağlayan eski bilgiler günümüze
aktarılmış halde.
Günümüzdeki
hayata bakınca aslında mikro ve makro diye tanımlanan bir bütünün
içersinde yaşıyoruz. En küçük birimler bile birbiriyle her
tarafta etkileşim halinde. Kelebek etkisi. Titreşimler aracılığıyla
burada yaşanan bir şeyin başka yerde karşılığı var. Bu
anlamda mikro ve makro düzenler aslında birbirinin tamamlayıcısı,
benzeri. Tek bir bütünün değişik yansımalarını görüyoruz. Gökyüzü diye baktığımız yer aslında
yeryüzünün yansıması ya da yeryüzü dediğimiz gökyüzünün yansıması. Yani her
biri aynı unsurlardan oluşan bir düzeni yansıtıyor. Bu anlamda da
farklı farklı görünen
şeyler bütünlüğü oluşturuyor. Bu geniş bakış açısı
içersinde böylesine mucizevi nerdeyse böylesine sonsuz bir
bilgi içersinde hayatımız olarak adlandırdığımız çok minik böylesine
bir sistemin içersinde hiç yer doldurmayacak bir yaşam yaşıyoruz.
Öte yandan mikro düzeyde bir varoluşa sahip olsak da, her birimizin kendi
potansiyeli kendi kimliği ve kendi ruhsallığı açısından bir o kadar önemli
yaşamımız. Evrensel anlamda belki hiçbir şey
ifade etmiyor ama
bizim açımızdan çok önemli bir hayatı yaşıyoruz. Yani şu
anda bizim için tek fırsat gibi gördüğümüz yaşadığımız
bu an çok kıymetli ve biz sadece bu ana tanık olabiliyoruz, o
yüzden bizim için çok değerli bir şeyi paylaşıyoruz bu
an.
Zamanımız, yaşamımız en değerli şeyimiz. İnsanın yaşam
yolculuğuna baktığımızda küçük bir ceninden bugün bu dünyayı
oluşturan belli yaşlardaki insanlara dönüşüyoruz.
O cenin halimizi, doğum anımızı hatırlamıyoruz hiçbirimiz,
ama biz oyduk, oralardan geçtik. Öyle düşününce bir yaşamın
içine ne kadar çok şey sığdırıyoruz. Bebeklik, çocukluk
dönemlerimizde bambaşka insandık sonra gençlik dönemlerimize geldik, ergenlik dönemlerimiz
orada başka insana dönüştük sonra orta yaş kısımları
geldi, buralarda hayatımız başka bir gerçeklik başka bir anlam kazandı. Sonra
ileri yaşlara doğru geldikçe yaşlılık dönemleri de belli
ki bize başka bir farkındalık getirecek başka bir şey yaşayacağız.
Bu mucizevi yaşam öyküsünü her birimiz kendi adımıza
deneyimlemiş olacağız, deneyimlemeye gayret ediyoruz zaten.
Bundan zevk almak, mutlu olmak, tadını çıkartmak ama bir
yandan içinde yaşadığımız dünyayı tanımak, anlamak,
niye burada olduğumuzu düşünmek ben kimim sorularını
sorabilmek bunun cevaplarını alabilmek daha sonra barış içersinde
sevgi içersinde kardeşçe birlikte yaşamayı başarabilmek
yani bunlarla uyumlu yaşam yaşamayı başarabilmek. En büyük
sorunlarımızdan bir tanesi; içinde bulunduğumuz topluma bir
türlü uyamayız, sanki kendimiz değil gibi, yabancı gibi,
kimse biz anlamıyor gibi hissederiz.
Bu sebeple insanın yaşam
yolculuğu dediğimiz kesit o kadar değerli bir kesit ki;
hakikatten yaşantım benim yaşadığıma değdi diyebileceksek
bu tatmini doyumu alabileceksek, biraz olsun bir şeyler
anlayabileceksek, bir şeyler çıkartacaksak bu hayattan ne
kadar mutlu her birimize. O yüzden herkesin kendi yolculuğu çok
değerli, çok saygılı ve bir o kadar da çok önemli….
|