Astrolog Gözüyle

WWW.ASTROSET.COM

DOLUNAY - TSİ 14:26 - 12 Temmuz 2014 OĞLAK

Çevrendeki dünyayı değil, zihninin içinde davranış ve düşünce alışkanlıklarınla oluşturduğun dünyayı değiştir.  Astrolog Gürgün


  Oğlak burcunda oluşan yerberi (Dünya'ya en yakın) Dolunay Uranüs Mars zıtlığını da için
e alan öncü büyük kare oluşturmasıyla daha da öne çıkıyor. Önümüzdeki günlerde yeni adımlar atma konusunda itilimler hissetmeye hazır olmalıyız. Her yeni gün kendimizi yenileme fırsatlarını getirir. Bu fırsatları yakalayabilmek için sıçrama yapılmalı… Çevremizde bir dünya var derken aslında zihnimizin içindeki dünyayı (illüzyon dünya) yaşadığımızı fark edip bilinçli bir şekilde davranış ve düşünce alışkanlıklarımızı yıkmaya çalışmalıyız.  

 
DOLUNAY Yengeç – Oğlak aksında ve 3′üncü ev ve 9′uncu ev arasında gerçekleşiyor. Bu süper dolunaya yüksek bir enerji ile giriyoruz. Yüksek enerji bazen basınç, kafa karışıklığı, gidilen yoldan tereddüt yaratabilir, aldırmadan siz kendi doğru bildiğiniz yolda devam edin! Arınmak, bazı konularda netleşmek için hayat sorular sorabilir bu dolunayda. Yeni bir titreşim alanına giriyoruz temmuz ayından sonra, eskileri ve işe yaramayan davranış ve düşünce kalıplarını dışarı atarak, yeni parlak ve ışıklı olanı kalbimize alma zamanımız geldi.

  Daha önce Gündönümü enerjileriyle aktive olan Yüksek Enerjilerin etkisiyle bütünleşmeye devam ediyoruz. Temmuz ayı süptil adeta sihirli, ince tesirlerin gezegene akmakta olduğu bir ay. O yüzden de pek sıradan olaylar beklemiyor bizi, dolabın ya da çekmecenin en arkasına ittiklerimiz, bir anda önümüze düşmeye başlayabilir. Yüksek ve aşkın bilinç yolunda yeni deneyimler yaşamaya hazırlandığımız bir sürece girdik.
 
  Yüksek ve aşkın bilinç yolunda deneyimlenmekte olduğumuz şey, kendimizi sadece “ İlahi Sevginin” bir yansıması olarak hatırlamanız değildir. Biz artık gerçekten “Tek ve Birleşik Bir Yapı”dan oluşan birimler olduğumuzu idrak etme yolundayız. Olmakta olan olaylar bu “Birlik” bilincinin oluşmasına destek verecek türden olaylar olarak deneyimlenecek. 

  Çağlar boyunca sevgi, şefkat, merhamet ve birlikle iligili yönlerimizi ihmal ettik. Buna Evrensel İlahi Dişinin baskılanması adı veriliyor. İçimizdeki İlahiliğin bu denli yok sayılması bizlerde değersizlik, sevgisizlik ve iyi bir şeyleri hak etmediğimiz duygusu olarak dışarı çıkıyor ki, yolumuzu hayli zorlaştıran bu etkileri taşıdığımızda, gölge yanımızı, negatif yanımızı sürekli aktive etmiş oluyoruz. Bu değersizlik ve hak etmeme duygusunu, gölge yanımız verir. Onu ışıklandıralım ki, hayatımıza rahatlıkla devam edelim.

  Bu gezegende bedenli olarak yaşarken kutupluluğun var olduğunu hepimiz biliyoruz ama iki kutup arasındaki dengenin kurulmasının ne kadar önemli olduğunu unutuyoruz. Yaşanacaklar ve bugünlerde yaşamakta olduklarımız, kutupluluğun yeniden dengelenmesidir ruh ve madde arasında… Şöyle bir örnek vermek mümkün; varlığımızın derinliklerindeki kutsal bilinçle, insani bilincimiz ve alt bilinç arasında bir mücadele ortaya çıkabilir. Bu alt bilinç bize bir tür “akıl karartması” da yaşatabilir. Alt bilinç kurban ve zalim rolünü çok sever, bu tuzağa düşmemeye gayret edelim, kurban değilsiniz, hayat sizi kurban etmiyor o yüzden de zalim olmanız hiç gerekmiyor, zulmet ancak karanlığı çoğaltır.

  Bağışlayabildiğiniz, sevebildiğiniz ve suçlamayı bırakabildiğiniz zaman, Yüksek Bilinç Yolunda sonsuz bir yolculuğa başlayabilirsiniz. Bu nedenle günümüzdeki öğrenimlerin çok büyük bir bölümü “Güvenmek ve Teslim Olma”yla ilgili öğrenimler. Şu ara, pekçok kişi için en gündemdeki konu bu, çünkü alt bilinci üst bilince çıkartma savaşı veriliyor içsel olarak… İlahi Olana güvenmek ve teslim olmak, Hayata güvenmek ve teslim olmakla aynı şeydir. Bu sizi İlahi Olan ile daha derin uyumlanmaya, denge ve ahenge götürür. Grup halinde yoga-meditasyon-tai-chi gibi uygulamalar yapmanız tavsiye olunur.

  Yüksek benliğimizin bizim için bir planı olduğunu anlar ve idrak edersek, bu planı, Sevgi olarak dışlaştırmayı becerdiğimiz zaman, hem kendimizi hem başkalarını daha fazla kucaklama ve kalbimize alma olanağı buluruz. Bu dönem kendimizin dışındaki insanlara da, sanki bizmişiz gerçek bir ilgi duyma dönemi, birlik bilinci ya da diğer adıyla Mesih bilinci ancak böyle oluşur, aidiyet hissetmek ve grupları önemsemek önemlidir.

  Işık ve gölge yanlarımızı kabul ettiğimiz onlarla birlikte yürümeye karar verdiğimiz, gölgeyi aydınlatma uygulamalarına başladığımız zaman, nerede bulunursak bulunalım, “Varoluşun” İlahi Planındaki, her insanın en yüksek hayrına olan, yüksek sonuçları ve bu sonucu getirecek, değişimi etkileyebilir ve kendi dünyalarınızda yaratarak, başkalarına da faydalı ve örnek kişiler olabilirsiniz.

  Fiziksel bedenlerimizde daha fazla Işık aktive olmasık için uygulama ön plana çıkarken, kucaklanmaya, sevilmeye, görülmeye ve işitilmeye gereksinim duyan gölge yanlarımızı da sevgiyle kabullenme çok önemlidir. İlahi bir Plan olduğu, Şimdi, şu anda, bugün, burada olmamızın bir amacı olduğunu bildiğinizde, ya da buna gerçekten ikna olduğumuzda, yeni ye ve geçişe izin vermiş oluruz. Unutmayalım ki, bunu hem kendimiz hem de En Yüksek Hayır için yapmaktayız…

  Duygularımızdaki bu iniş çıkışları, gidip gelmeleri kabullenmekle “hissettiklerimizin hepsinin illüzyon olduğunu” anlamak arasında sıkı bir bağ vardır. Öfke, panik atağa neden olacak kadar aşırı hayatta kalma arzusu, sevgi yokluğu, depresyon, hayal kırıklığı, karamsarlık, terk edilme duygusu olarak ortaya çıkabilen bu duygular alt benlikten, gölge yanımızdan gelmektedir. Bunu bilirsek, ışık yanımıza yönelmenin ne kadar derin bir anlamı olduğunu daha iyi anlarız. Alçakgönüllülük, kendini sevme, bağışlama ve kabullenme önemlidir; Ruhumuz, Yüksek Benliğimizi ya da Sevgili Ben’imiz, siz adına ne derseniz deyin isimler çok önemli değildir, önemli olan tek şey alt ve üst benliklerin sevgiye ihtiyacı olduğudur.

  Sadece Sevgi vardır ve bu deneyimlediğimiz her duygu ve hissin saygıyla karşılanmasını gerektirir. Değişimlerin yumuşak geçişler halinde olmasında fayda vardır, eğer kendi kendimizi çok korkutuyorsak, değişim için arzu duymayabiliriz ya da daha doğrusu arzu duyacak halimiz kalmayabilir. İnsanın kendini aşırı yıpratması da eskiye ait bir bilgidir ve değiştirilmelidir. Duygularımızın bu gel-gitlerini kabullenirken, algıladığımız zorluklara tepki göstererek değil, hemen an içinde ya da daha sonra kendimizi gözleyerek , anlamaya çalışarak ve severek yanıt verebiliriz. İşte o zaman biz yeniyi, yeni olanı ve onun getirdiği tüm olumlu tesirleri yaşamaya ve yaşatmaya başlarız…

Astroset Astroloji

 

© Astroset 2003-2023