Astroloji
ezoterik bir disiplindir. Gezegenler ve
felekler konuları kadim astrolojide derinlemesine işlenmiştir. Günümüz
astrolojisi kadim kökeninin yanı sıra elbette pek çok alandanda
yararlanmaktadır ama astrolojiyi bütünsel Hermetik
kökeninden uzaklaştırma çabası doğru bir çaba
değildir. Hermetik kökeni bilerek,
günümüz modern araştırma alanlarından da yararlanıp yeni sentezler
yaparak alışmak astroloğu eşzamanlı olarak
güncel ve kadim kılacaktır. Hermetizm
kavramı, daha önce de belirttiğimiz gibi Eski Mısır inancındaki
tanrılardan biri olan
"Thoth"un
Yunanca'daki karşılığı olan
"Hermes"
kelimesinden gelir. Bir başka deyişle Hermetizm,
Eski Mısır felsefesinin Eski Yunan'daki karşılığıdır. Eski Mısır'daki
Hermes Öğretisi tamamen
ezoterik, inisiyatik ve astroloji
kökenli bir öğretiydi. Yine eski Mısır'dan kökünü alan İskenderiye Okulu
ve eski Yunan'dan çıkan Yeni Platonculuk gibi
felsefi öğreti ve düşün sistemlerinin kuruluş biçimi, öğretiyi sunuş
şekilleri ve düşünce yanları için de hermetiktir
diyebiliriz. Hermetik öğretinin kökenleri Mu ve Atlantis
inisiyelerine kadar uzanır.
İlk Mu kökenli ezoterik ve tradisyonel
bilgiler zamanlar içinde, özünü bozmadan, belli bir koruma altında yani
hermetik/ezoterik etkisini kaybetmeden Eski
Mısır’a kadar gelmiştir. Ezoterik astrolojinin ilk kurucusu
Ptoleme’den bin yıllar önce Haberci
Hermes’tir.
Ezoterik
astrolojiye göre önemle belirtmek gerekir ki burçlar ve gezegenler
özlerinde belirli titreşimleri ifade ederler, işte
ezoterik astrolojinin anahtarı buradadır.
Ptoleme'nin belirttiği yedi gezegen ezoterik
anlamda yedi titreşim skalasını ifade eder. Müzikteki
yedi oktav, haftanın yedi günü, gökkuşağının
yedi rengi, enerji bedenimizdeki yedi şakra aynı enerji skalalarının
değişik ifadeleridir. Ptoleme
astrolojisinde hakim olan dünya merkezli
evren modeli astroloji tarihinin işaret noktası gibidir. Dünyanın güneş
etrafında döndüğü kanıtlanıncaya dek bu model kabul
görmüşse de, ezoterik astroloji
açısından bu modelin Kopernik ve Galileo’nun
buluşları ile pek ilgisi yoktur. Çünkü Ptoleme
yedi gezegenli ve dünya merkezli modelini astrolojinin insan için daha
rahat kullanım alanında olmasını sağlamak istemiş ve bizim gezegenimizle
ilgili her şeyin yedi enerji skalasının, yedi titreşim frekansının
ve yedi feleğin arasında olup bittiği
gerçeğini ifade etmek istemiştir ki, bu kadim bilgi de yüzyıllar içinde
dejenere olmuş, kaybolup gitmiş ve Kopernik ten
sonra Ptoleme’nin dünya merkezli-yedi
gezegenli modeli demode oldu diye anılmıştır. Ptoleme'nin astrolojisinde insan dünya üzerinde yaşadığı için
yaşamı ve dünyayı merkez alıyor çünkü araştırdığı konu insan ve insanın
diğer gezegenlere göre konumunu dünya merkezli bir astrolojik konumdan
alması doğal, aynı şekilde burçlar da dünya merkezli konumlara göre
ortaya çıkmakta.
Bu gravürdeki evren modeli
şöyledir; ortada dünya dört elementin, toprak, su, hava ve ateşin
bulunduğu küredir. Ondan sonra yedi klasik gezegen yedi feleği idare
eder. İlk felek en hızlı hareket eden aya aittir. Sonra dünyadan
gözlenen gezegen hızı olarak Merkür, Venüs,
Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn yerlerini alır, ondan sonra üç felek daha
yer alır. Bunlardan birincisi burçlar kuşağıdır, sabit yıldızlar
kuşağı ve onların da üstünde yer alan
kürsidir. Sonra da Arş gelir. Bu sıra
ezoterik astrolojide önemli bir yer tutar. Kürsi ilahi iradenin
tezahürü anlamına gelir.
Kürsi bir açıdan bir fiil ve
işlem yeridir yani emir edilenin yapılma
yeri gibi. Kürsi
aracılığıyla kozmik irade fizik evrene, canlı adını verdiğimiz
sistemlere, şuurlu insana, dünyaya diğer
gezegenlere, güneş sistemine ve sonuçta samanyolu galaksisine
kadar ulaşır. Fizik planda aklımıza gelebilecek en basit şeyden, dünya
ile diğer gezegenler arasındaki kozmik dalgaların ya da çekim güçlerinin
kontrollerine kadar her şeyi kapsamına alır. Kürsi'
den sonra gelen Arş ise, Kuran’da
Arş-ı Ala, En Yüce Arş yani en yüce gök katı olarak ifade edilir. Arş
sürekli oluş mekanı demektir, zuhur yeridir.
Her şeyin sürekli olarak ortaya çıktığı, İlahi
Muradın sürekli olarak teşekkül ettiği, hep var olduğu yerdir.
Arş sistemi, bütün varlıkları; fiziksel ve ruhsal
alemleri kapsamına alır. Arş, adeta bir kubbe gibidir. Ve aşağı doğru
iner, yani bu da, İlahi Kudret bütün her şeyi kapsamı içerisine
almış olduğu anlamına gelir.
Eski çağlarda yani
kadim öğretilerde bu felekler belli seyyal
alemlerle iliştirilirdi ve gezegensel enerjilerin bu feleklerden yer
yüzüne indiği, astrolojinin de bu gezegensel enerjileri burçlar, evler,
gezegen etkileri olarak matematik hesaplamalarla ölçüp biçip ortaya
koyduğu esası kabul edilirdi. Ezoterik astrolojide adeta dünya etrafında
örülmüş bir nevi ince enerji alanlarının olduğu varsayılırdı. Bu
bilgiler ne kadar değişmiştir, ne kadarı demode olmuştur, bu
henüz pek belli değildir. Astronominin yeni
araştırmaları, bazı kadim bilgelik okullarının bilgileri ile tarihsel
açıdan da belgelerle ve kanıtlarla gerçekten örtüştüğünde karşımıza
nasıl bir tablo çıkacak acaba?
Zodyak,
gezegenlerin ya da hareketli yıldızların izlediği yoldur. Tüm gezegenler
Zodyak’ın on ki burcundan birbirin ardınca geçer, ancak hepsinin hızı
farklıdır. Kopernik sisteminde ise, Güneş,
gezegensel alemimizin merkezinde yer alır. Güneşten dışarı doğru
sıralayacak olursak, gezenler şöyle bir sıra izler;
1.
Güneş
2.
Merkür
3.
Venüs
4.
Dünya ve Ay
5.
Mars
6.
Çok sayıda asteroit
7.
Jüpiter
8.
Satürn
9.
Uranüs
10. Neptün
11. Pluto
Kaldı ki, bugün
batıda da Ptoleme'nin,
Hipokrat'ın, Manilus'un
ve hatta Kopernik'in astroloji çalışmaları
dahi sadece uzmanlık araştırmaları için saklanmaktadır. Günümüz
astroloğu için referans değildirler.
Araştırmalarda insanların Astrolojiye ilkinde deneyerek ve sonuçları
kontrol ederek veya güdüsel olarak veya geleneksel ve yöresel etkiler
altında kalarak inandıkları ortaya çıkmaktadır ki, gerçek bir astrolog
danışanından inanç değil, astrolojiye güven duymasını bekler. Astroloji´nin
zaman zaman çok başarılı olması dilerseniz
elbette ki rastlantı kurallarıyla
açıklanabilir ama Astrolojinin temel yasaları içinde
rastlantıların şuursuz olmadığı, aksine
belli bir sayısal düzene ve periyoda dayandığı
mantığı ve matematiği saklıdır. Demek ki astroloji
çalışmalarında,güneş sistemindeki
gezegenlerin hareketleriyle, insanın dünya yaşamındaki olayların
zamanlamaları arasında bir ilişkinin varolduğu
temel unsur olarak kullanılarak insan yararına sonuçlar elde edilir. |