PATH Dergisi’nin
Haziran sayısında London Lodge T. S. tarafından yayınlanan
bir kitapçıkla ilgili bir eleştiri yayınlandı ve her ne
kadar eleştirmenin isminin ilk harfleri yorumlara
eklendiyse de bu derginin belki de söz konusu
kitapçıktaki her şeyi onaylama amacıyla bu yazıyı
yayınladığı düşünüldü.
Bahsedilen kitapçık, Madam Blavatsky’nin eseri olan
The Secret
Doctrine’in birinci cildinde
yer alan ve 162’den 168’e kadar devam eden bilgiyle
ortaya çıktığını düşündüğümüz eski bir tartışmayı
açığa çıkarmaktadır. Blavatsky’nin öğretmeni, “meraktan
memnuniyet duymak bazıları için bilginin sona ermesi
demektir” yazmıştır ve bu merak, birkaç yıl önce
Esoteric
Buddhism ve The Secret
Doctrine’deki tüm önemli konuları ana hatlarıyla
ortaya çıkaran ustaların zihninde görünen gezegenlerle
ilgili yeni bir sorunun belirmesine neden
oldu.
Esoteric
Buddhism’in
yazarı bunun üzerine Mars ve Merkür’ün dünya
gezegenler zincirinin yedi gezegenden ikisi olduğunu
ifade eden bir yorum yazdı. Blavatsky,
Üstatlarla gerçek ve sürekli bir iletişim içinde olan tek kişi
olarak Mr. Sinnett’in The
Secret Doctrin’in
yukarıda bahsettiğim sayfa 164’teki hatalı
cümlesini şöyle düzeltmiştir:
“Ne Mars ne de
Merkür bizim gezegen zincirimize ait değildir, onlar
diğer gezegenlerle birlikte sayısız gezegen
zincirleri içerisinde yedili birimlerdir ve üst
küreleri ne kadar görünmezse onlar da o kadar
görünürdürler.” Yanlış
anlaşılmanın düzeltilmesi, ona Esoteric Buddhism’de
yazan yazıları gönderen aynı üstatların yazılı izni ile
yapılmıştı.
Teozofi yazarlarının hiçbirinin
haberlerinin olmadığı üstatların yazdıklarından
bağımsız olarak bu soru ile ilgili şunu da ilave
etmemiz gerekir; The Secret Doctrine’deki
ifade en son halidir. Başka noktalara da dokunmuyor olsaydı
konuyu daha da ileri vardırmanın bir gereği yoktu, ama
felsefe biliminin tutarlılığı bakımından bu meseleye
yine dönmek gerekiyor.
Esoteric Buddhism
veThe Secret
Doctrine ile
ilişkisi olan iki üstat ayrı ayrı şöyle söylemiştir:
öncelikle, dünya zincirinin diğer kürelerinin
hiçbirinin yüzeyleri görünür değildir; ikinci olarak,
gökyüzünde birçok gezegen bize görünürdür çünkü onlar
dördüncü kademe gezegenleridir ve bizim görüş alanımızda kendi
yedili zincirlerini temsil etmektedirler; üçüncü
olarak da, dünyaya eşlik eden diğer altı gezegen
dünyayla birleşiktir ve maddelerinin sınıfları
itibariyle dünyadan farklılaşmaktadırlar; dördüncü olarak, Mr.
Sinnet Mars ve Merkür’ün dünyaya eşlik eden altı
gezegenden ikisi olduğunu düşündüğünde bu bir yanlış
anlamaydı ve bu düzeltme The
Secret Doctrine’de
son derece pozitif olarak yapılmıştır; son olarak da,
tüm felsefenin benzerliklerden ibaret olduğunu ve her
yönünde böyle olması gerektiğini
söylemişlerdir.
Eğer Mars ve Merkür’ün, dünyanın yedili
zincirinin iki görünür gezegeni olduğunu kabul
edersek, felsefenin tutarlılığı zarar görmüş olur,
çünkü gezegenler için geçerli olan neyse insan için
geçerli olan da odur. Bir an için her gezegeni insan gibi
kabul edersek, onlar da tıpkı bir insan gibi analiz
edilmeli ve bir insanın tabi olduğu yasalara tabi
olmalıdır. Dolayısıyla, eğer dünyanın ilkelerinden ikisi,
yani Mars ve Merkür de görülebilenlerdense, neden insanın
yedi ilkesinden ikisi de bedeni gibi görünür değil?
Yedi katlı yapısında bedeni yedili zincirindeki
dünyayı temsil etmesine rağmen insan diğer ilkelerinin
hiçbirini oldukları gibi görememektedir. Felsefe her noktada
tutarlı olmalıdır, eğer sadece tek bir noktada tutarsız
olursa diğer bütün noktalarda da tutarsız, dolayısıyla
da başarısız olacaktır.
Esoteric Buddhism
için
Blavatsky
aracılığıyla Mr. Sinnett ile iletişim kuran söz konusu
üstatlar tekrar tekrar pozitif bir şekilde bu
felsefede benzerlik yasasının hükmünün geçtiğini
belirtmişlerdir. Dünya bir dördüncü kademe gezegenidir.
Üzerindeki canlılar şu anda dördüncü aşamadadır ve bu nedenle
aynı gelişim aşamasında olmayan hiçbir gezegeni
olduğu gibi görememektedirler ve dolayısıyla
gördükleri her gezegen bir dördüncü kademe gezegenidir.
Bu
doğru ise, Mars ve Merkür de dördüncü kademe
gezegenleri olmalıydı, dolayısıyla bu gezegenler
dünyanın küreler zincirinde olamaz.
Eğer Mars ve Merkür’ün, dünyanın üçüncüsü olduğu
bütüne ait iki gezegen olduğu konusunda sözkonusu kitapçığın
yazarının görüşünü kabul edersek şu soru açığa
çıkıyor; bu iki gezegen hangi ilkeyle benzerlik gösteriyor?
Zira bu durumda ya prana, kama, astral beden, Manas, Buddhi
ya da Atman ile
benzerlik göstermelidir. Bu soruyu yanıtlamak için yapılan
her deneme, bu varsayımdaki karmaşayı açığa çıkaracaktır,
çünkü Mars’ın belirsiz olduğu kabul edilmektedir ve bu
durumda doğal olarak dünyanın ilkelerinden hangisi
belirsizlik ile benzerlik göstermektedir sorusu açığa
çıkmaktadır. Başlangıçtaki kabulden yola çıkarsak
bunun cevabı, Mars’ın son yaşadığımız gezegen
olduğudur çünkü terkedilmiş bir gücü ya da ilkeyi
temsil etmesi gerekir, geliştirmek üzere olduğumuzu değil.
Manas tamamen geliştirilmesi gereken bir sonraki
ilke olduğundan Mars’ın onu temsil etmediği
söylenebilir ve bu da konunun tamamının
karmaşıklaşması anlamına gelmektedir. Çünkü ilk dört ilke
zaten gelişmiştir ve terkedilmiş değildir. Bunu da,
yanlış bir kabul olarak Mars’ın sekizinci ilkeyi
temsil edeceği düşüncesi izler.
Üstatların ve Blavatsky’nin belirttiğine
göre Mars şu anda belirsiz bir konumda. Bunun nedeni,
gelişim zinciri içinde Mars küresinin dördüncü devrini
tamamlamış olması veya gezegenin başlı başına bir
yaşama alanı oluşunun haricinde henüz dördüncü devrinin henüz
başlamamış olmasıdır, Mars küresi o zincirin bir
sonraki küresine geçtiği için ve tıpkı bizim bir
sonraki küremizin şu an yüzeyden görünür olmaması gibi
Mars’ın yüzeyinden görünmemektedir. Merkür için de
belirsizlik haricinde aynısı söylenebilir, çünkü onunla ilgili
verilen bilgi, onun küresinin yokluğunun neden olduğu
belirsizlikten çıkmaya başladığını
gösteriyor.
Bu noktada The Secret
Doctrine’den yukarıdaki meseleye kaynaklık edecek
bir referans faydalı olacaktır. Bu kitabın birinci
cildinin 163. sayfasında aynı zamanda üstatların
otoriteleri hakkında “hiçbir eşlikçi gezegen yok, yani güneş
sisteminde hiçbir zincirin üst küresi görünmemektedir”
denmektedir. Mars ve Merkür’ün dünyayla olan
ilişkileri üstatlar tarafından açıklanmayacak, bahsi
geçmeyecektir. Ayrıca, üstatlardan biri, Esoteric
Buddhism’in yazarına bu konuyla ilgili şöyle
yazmıştır, “bana
en yüksek inisiyasyon aşamasıyla ilgili sorular
soruyorsunuz. Size sadece genel bir bilgi verebilirim
ama detaylara girmeye teşebbüs bile
etmeyeceğim.”
Bizlerin Mars, Merkür ve Dünya
arasındaki ilişkiyi bilmesi gerekli değil, özellikle
de Mars ve Merkür’ün herhangi bir özel durumunun olup
olmadığı ile ilgili, bilmemiz gereken tek konu, bizim
gezegen zincirimize ait olup olmadıklarıdır ve hem bu konuda
yetkili otorite tarafından ve hem de tutarlı bir
felsefe zemininde ayrı ayrı açıklama yapılmamıştır.
Otorite tarafından dedim çünkü bu bilmeceyi başka bir
şekilde çözemeyiz; felsefe zemininde, yetkililerin
ifadelerinin bu zeminde mantıklılığının gösterilmesi gerekli.
Böyle tüm zorluklar yasaları hatırlayarak ve
üzerlerinde çalışarak gerçekleştirilebilir çünkü
insanla, ilkeleriyle ya da araçlarıyla ilgili olan her
şey aynı şekilde gezegenlerle de ilgilidir.
|