Daha önceki bölümlerde de
bahsedildiği gibi, din adamları bir dinin ya da bir dini düşüncenin
doğru olup olmadığını araştırıyor değildirler. Bu konuda yalnızca bazı
dinsel deneyimleri ve düşünceleri bildiren kişilerin olduğunu
söyleyebiliriz. Astroloji açısından ise dinsel yönüne ilave olarak
bilimsel bir yanının da olduğu öne sürüldüğü ve bilimsel yargılamalara
konu olduğu bir gerçektir.
İçinde bulunduğumuz çağda
astrolojinin varolma hakkı sık sık sorgulanıyor çünkü doğru olmayan bir
bakış açısıyla astroloji, astronomi biliminin batıl inançlara saplanarak
yorumlanmış hali olarak değerlendiriliyor. Bu görüş hiçbir
değerlendirmeye tabi tutulmadan astroloji için doğrudan kabul edilse,
astrolojinin hiçbir güvenilir deneysel ve teorik kanıt sunamadığı sürece
din adamlarının bakış açısına göre reddedilmesi meşru sayılabilirdi.
Ama, astrolojinin dini
düşüncelere ne kadar sıkı sıkıya bağlı olduğunu gördük ve bu yüzden
astrolojiyi aynı zamanda dinsel açıdan da değerlendirmek gerekir.
Astrolojinin bize öğrettiği
"doğal-dinsel" bir kozmos imajı; göksel cisimlerle insanlar
arasındaki gizemli bağlantının önemi, ölümden sonra hayat, araf, karma
ve tekrardoğuş kavramlarında olduğu gibi, günümüzdeki bilimsel
yöntemlerle çözülememektedir. Astroloji kozmosu canlı bir organizma gibi
gördüğü için bu, doğal dinlerden bilip gözettiğimiz dinsel bir fikir
olmaktadır.
Ne var ki, astroloji deney
vasıtasıyla kanıtlanabilir olduğunu iddia etmektedir. Bu konu ile
ilgili, yalnızca astroloji lehine göstergeleri olan bilimsel kanıtları
gözlemleyebildiğimiz gibi, kişisel deneyimleri de dikkate alabiliriz,
zira bunlar bilimsellik konusunda birbirleriyle yarışmaktadırlar. Dinsel
çalışmalarda da kesin bir hüküm verilmesi yakın gelecekte bu açıdan
beklenemez.
Dolayısıyla
“astroloji gerçeğini”
sorgulamamak daha iyi olacaktır. Bunun yerine, astrolojinin pratik
uygulamalarına bakabilir ve buradan pratik bir yanıt arayabiliriz.
Modern astrolojinin popüler ve
daha ciddi bir pratik formunun kabaca kendinden ayrılarak branşlaşması
mümkündür. Ama bu bölünmenin belirlenmesinin zor olduğu da bir
gerçektir. Astroloji alanında sunulanların çoğu bu aradaki gri bölgede
kalır ve ayırma konusunda gerçekten hakkını vermek adına ayrıntıları
araştırmak zordur. Bununla beraber iki uç noktada bulunan farklılıklar
oldukça iyi belirlenebilmektedir.
Şu anda astrolojinin en yaygın formu
kendini günlük gazetelerde ve birtakım ezoterik dergilerde ortaya koyan
popüler astrolojidir. Sözkonusu astroloji türü genellikle somut
deneyimlerle o kadar çelişmektedir ki bu konudaki her ciddi kurum
bunları reddetmelidir. Burada her birey karakter tanımlamalarının ve
tahminlerin gerçekten doğru olup olmadığını ya da neredeyse her zaman
doğru çıkacak kadar genel ifadeler olup olmadıklarını kendisi kontrol
edebilir. Şurası çok açık ki, popüler
astroloji ister dinsel ister bilimsel olsun ciddi bir açıklama ya da
araştırmayla nadiren ilgilenmektedir.
Diğer yandan, ciddi bir
uygulamalı astroloji vardır ki bu astroloji türü de kendini temel olarak
"uygulamalı-teşhis koyucu"
(pratik-diyagnostik) olarak algılamaktadır. Bu şekilde, bugün bu
astroloji türü psikolojik danışma ve alternatif tıbbın bazı türlerinde
kullanılmaktadır. Etkileri ile ilgili olarak sadece bu konuda çalışmakta
olanlar tarafından hüküm verilebilir. Bu tür astrolojinin savunucuları
sürekli olarak, horoskopun bir kişinin başına gelecekleri asla gerçekten
öngöremeyeceğini, sadece gezegenlerin aldığı pozisyonlara göre bilgi
verebileceklerini vurgulamaktadırlar. Diğer yandan, bu ciddi astroloji
çok sayıda deneyime sahip olan ve sonuçları henüz daha bilimsel kabul
edilmeyen deneysel çalışmaların üzerine temellenmektedir. Bu düşünce
çizgisinin savunucuları aynı zamanda bunu da kabul ediyor ve böylelikle
söz konusu astroloji türünün, anlamlı bir şekilde uygulanabilmesi için
kişisel deneyim yoluyla yeterince teyid edildiği iddiasıyla
pozisyonlarını sağlamlaştırıyorlar.
Dolayısıyla bu ciddi astroloji
türünün “bilim” ile
“kişisel deneyim” arasında bir
sentez oluşturmaya çalıştığı söylenebilir, ki bu da bazı kesin
standartlara sahip olan bilim adamlarının astrolojiyi de bilim olarak
kabul etmelerini zorlaştırmaktadır. Ne var ki, astrolojinin var olduğu
ve uygulanmaya devam ettiği gerçeği de varlığını korumaktadır.
Güney Amerika’daki, Asya’daki
ve Afrika’daki bazı üniversitelerde (örneğin Kahire’deki gibi) ve aynı
zamanda da Letonya’daki Riga Üniversitesi’nde, astroloji
öğretilmektedir. Bunun nedeni aynı zamanda, sözkonusu üniversitelerde
verilen ve Hıristiyanlık tarihini de içine alan dinler tarihindeki
öneminden dolayıdır ve bu astroloji türü burada yeniden
keşfedilmektedir. Genellikle eleştirilen pratik uygulamasından ayrı
olarak, dinsel-tarihsel anlamı, dinsel çalışmalar kapsamında da
ilgilenilmesi için yeterince büyüktür.
Bununla ilgili olarak, klasik filolog Franz Boll kendini astrolojinin
tarihi önemi ile ilgili olarak şöyle ifade etmektedir:
"Astroloji
tarihi ile ilgili en önemli husus, insanların bağlantılarını başka
hiçbir yerde olmadığı kadar net ve reddedilmez bir biçimde ortaya
koymasıdır. Olasılıkla, astroloji tarihinde Doğu ve Batı, Hıristiyanlar,
Müslümanlar ve Budistler birbirlerini zorlanmadan anlayabilmişlerdir.”
[80] |