“Bu çağ sona erdikten sonra
bizler tekrar başa döneceğiz; bu çağ spiritüel bilimlere,
mistisizme, şuura ve genel olarak ruhsallığa yönelik bir
anlayışın ve yüksek bilginin dünyada bulunduğu zamandan beri
görülmemiş bir çağ.
Tüm bunlar; günümüzde gerçekleşmekte olan kolektif şuurdaki
kitlesel değişimin bir parçası gibi görünüyor…”
Astroloji kadim bir sanattır ve
geçmişi binlerce yıl öncesine uzanır. Pekçok toplumda ortaya
çıkar ama çok kadim bir bilgelik olarak, taşıdığı pekçok
bilgi toplumdan gizlenmiştir. Gizli topluluklar, hem
kalpleri insanlık için iyilik isteği ile dolu olanlar ve hem
de öfke ve kişisel çıkarla motive olanlar bu tip bir kadim
bilgiyi kullanmışlardır. Atlantis’ten kadim Sümer’e, Vedik
astrolojiden kadim Yunan’a, Romaya ve Mısıra kadar pekçok
büyük zihin çağlar boyunca astrolojiyi uyguladı ve bunu iyi
niyetle yaptı. Pekçok şüpheciye karşın astrolojinin
insanlığa verebileceği çok şey vardır.
Burada şunu da ifade etmek önemlidir ki; modern bilimin
kurucu babalarının pekçoğu, özellikle de matematik ve
fizik/kuantum fiziği alanlarında olanların hepsi spiritüel
mistiklerdi.
“Bilim fiziksel olmayan
fenomenler üzerinde çalışmaya başladığı gün, onyıl içinde,
varolduğu yüzyıllardır ilerleyemediği kadar ilerleyecektir”
Nikola Tesla
Astrolojik olarak konuşmak gerekirse,
insan için yeni bir çağ başladı. Bundan once, gizli
toplumlarımız, Felsefe Taşı ve de büyü ve büyücülük gibi
kavramlarımız vardı. Tektanrılı dinlerle birlikte Tanrı
kavramı onların yerini aldı, yine de modern dinlerin
başlangıcından önce kullanılan ve uygulanan kavramlar bir
kez daha ortaya çıkıyor ki bu ilginçtir çünkü hepimiz bir
çağın sonuna geldik ve artık yeni bir çağın başlangıcına
geçiş yapıyoruz. Şu an tam olarak hangi noktada bulunduğumuz
konusunda farklı iddialar olsa da konuyla ilgili pekçok
araştırmacı çok önemli bir geçiş sürecinde olduğumuz
konusunda hemfikirler.
Batı Astrolojisinde bizler Balık Çağından
Kova Çağına geçiş yapıyoruz. Kadim Vedik astrolojiye göre
300 yıllık bir siklusun sonunun başlangıcına gelmiş
bulunuyoruz (şu anda Kaliyuga Çağı’nın sonunda geçiş
dönemindeyiz).
Vedik Öğreti aynı zamanda bize Batı Astrolojisi
felsefelerinin ne yaptığını da anlatır ve içerdiği bilgi
Kadim Kızılderili Bilgeliği’nin tanımladığı sikluslarla da
ilişkilidir. Bu, Mahabharata’da da tanımlandığı gibi bu
psişik yeteneklerin en düşük noktasına ulaştığı ve ahlaki
erdemlerin dünyadan uzaklaştığı bir çağ.
Bağımsız araştırmacı Bibhu Dev
Misra’nın yazdığına gore, “Dünya Ruhu siyahlıkla ve
bozulmayla dolup taştığında ve dünyada erdem çok
azaldığında, Kali Yuga’nın sonundaki bir sıfır noktasına
kadar bu devam eder. İnsanlıkta bir kötülük, hastalık,
uyuşukluk, öfke hali, doğal felaketler, ıstırap ve kıtlık
korkusu hüküm sürmeye başladı. Günah çıkarmanın bedeli
olarak kefaret ödemek, fedakarlıklar ve dini gözlemler artık
terkedilmeye başlandı. Tüm canlılar dejenere olmaya başladı.
Değişim, hiçbir istisna tanımadan herkesi yoksaymaktadır”.
Tüm bu tanımlamalar toplumumuzun
işleyişini doğru bir şekilde yansıtmaktadır. Modern
tarihimizde ilerledikçe, yaklaşık 2100 yıl süren bu son çağ,
artık bir sona doğru geliyor, bu son, global gerilimlerin
hiçbir zaman çok yüksek olmadığı bir zamanın ortaya koyduğu
bir sonuçtur. Bu çağda insanlık yoğun karanlığı deneyimledi
ve öyle görünüyor ki bir uygarlık ne kadar eskiyse, ruhsal
olarak (ve de teknolojik olarak) da o kadar ileri seviyeli
oluyor. Bu da ilginçtir çünkü bu çağ sona erdikten sonra
bizler tekrar başa döneceğiz; bu çağ spiritüel bilimlere,
mistisizme, şuura ve genel olarak ruhsallığa yönelik bir
anlayışın ve yüksek bilginin dünyada bulunduğu zamandan beri
görülmemiş bir çağ.
Tüm bunlar; günümüzde gerçekleşmekte olan kolektif şuurdaki
kitlesel değişimin bir parçası gibi görünüyor.
CARL JUNG’UN AÇIKLAMASI
Dr. Young yazıyor:
“Kadim Mısır tarihinden bildiğimiz gibi, bu olaylar bir *Platonik
Ay’ın (*Jung’a ait ve
yaklaşık 2160 yıla tekabül eden bir zaman dilimi)
sonunda ve bir sonraki platonik ayın başlangıcındayken
meydana gelen psişik değişimlerin semptomları. Onlar,
görünüşe göre, ifade edildiği şekliyle arşetiplerin veya
tanrıların psişik açıdan hakim olan takım yıldızlarının
değişimleri gibi görünüyor ve kolektif psişede uzun süren
dönüşümler meydana getiriyorlar ya da böyle değişimlere
eşlik ediyorlar. Bu dönüşüm tarihsel tradisyonlar içerisinde
başladı ve arkasında izler bıraktı. İlk olarak Torus
döneminden Koç burcu çağına, ardından Koç burcundan Balık
burcu çağı’na bir geçiş yaşandı. Balık Çağı’nın başlangıcı
Hıristiyanlığın yükselişine tekabül eder. Şu anda ise büyük
bir değişime doğru yaklaşıyoruz, bunun, bahar noktasının
Kova burcuna girdiği zaman gerçekleşmesi beklenebilir”.
Yukarıdaki sözler, Jung’un “Uçan Daireler:
Göklerde Görülen Şeylerin Modern Miti” kitabından alıntıdır.
1958 yılında Jung’un yazdığı kitabın çevirisi yapılmayan bir
versiyonunu bulmak mümkün değil. Bu nedenle Jung ve onunla
ilişkisi olan Mainly Hall, zamanlarının en büyük zihinleri
olarak tanınıyorlar.
Hall; din, mitoloji, mistisizm ve okültizm ile ilişkili
alanlarda dünyanın en büyük bilim insanlarından biri olarak
tanınıyor. Pek çok aydın kişi onun çalışmasına çekilim
duymuştur ki bunlara Carl Jung da dahil olup, “Psikoloji ve
Simya” adlı kitabını yazarken Hall’un özel koleksiyonundan
materyal ödünç almıştır.
Hall’un en tanınmış kitaplarından biri, önemli bir bilgi
kaynağı olan “Tüm Çağların Gizli Öğretisi: Masonik,
Hermetik, Kabalistik ve Rozkruva Sembol Felsefesi’nin bir
özeti” adlı kitabıdır.
Jung, popüler inancının aksine, UFO’lar konusunda ciddi bir
araştırmacıydı; kitabını yayınladığı dönemde Hava
Kuvvetleri’ni, konuyla ilgili bilgi sakladıklarını
söyleyerek suçlamıştır.
Hall Jung’un yukarıdaki sözlerini açıklıyor:
“Jung bize Platonik yılın bir zamanlama sorunu olduğunu
söylüyor ve ekinoksların işleyişsel hareketinin hemen her
2100 yılda değişen bahar ekinoksuyla sonuçlandığını ve bu
değişimlerin büyük platonik yılın ayları olduğunu, bu
döneminse 25 000 yıldan sonra oluştuğunu belirtiyor.
Dolayısıyla bize bu değişimlerin doğada, kozmosta, uzayda
meydana geldiğini ve arşetiplerin belirli dönüşümlerine
bağlı olduğunu, doğadaki bu saatin aktif olduğunu, sürekli
hareket halinde olduğunu, bir siklussal bölünmeden diğerine
geçtiğini ve bireylerin yaşamlarında önemli sosyal
psikolojik değişimler yarattığını ispat edebilecek güçlü
birtakım bilgileri toplamasının mümkün olduğunu söylüyor”.
Hall sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bireyin hayatı, kollektif yaşamla
ilişkilidir, öyle ki bu uçan daire fenomeni bahar ekinoksu
Kova burcu noktasına doğru ilerledikçe artacaktır ve bu da
sonuç olarak Mısırlılara, Yunanlılara ve Romalılara ve de
pekçok Asya halkına, dünya şuurunun temel hareketini,
dünyanın bir basınç altında olduğunu ve bu hareketin su
burcundan hava burcuna doğru olduğunu işaret ediyor…
Dolayısıyla da, atmosferik gizem, havanın gizemi ve havada
saklı olan 2000 yıldan daha uzun zaman sonra gelecek bir
zamanda psikolojik olarak hakim olacaktır.
İnsan Şuuru & Uzay
Bilimsel literatür şu noktada nettir ki;
birkaç fizyolojik ritm ve global kollektif davranışlar güneş
ve jeomanyetik aktivitesiyle sadece senkronize olmakla
kalmıyor, aynı zamanda bu alanlarda olan bozulmalar insan
sağlığı ve davranışı üzerinde ters etkiler de yaratabiliyor.
Biyolojik bir seviyede dünyadaki tüm yaşamın bir şekilde
Güneş, Ay sikluslarıyla ve muhtemelen diğer sikluslarla da
bir şekilde bağlantılı olduğunu biliyoruz.
Kuantum fiziğinde büyük rol oynayan insan şuurunun ve de
maddi olmayan bilimlerin astrolojiyle doğrudan olmaktan çok,
kendine özgü şekillerde bağlantılı olduğuna ilişkin çok
sayıda kanıt bulunuyor.
“Kuantum mekaniğinin kanunlarını tamamen istikrarlı bir
şekilde, şuura değinmeden formüle etmek mümkün değildi”.
Max Planck
Örneğin; Collective Evolution III: Değişim’de güneş
patlamalarının sadece dünyadaki izleyiciler için güzel ışık
gösterileri üretme yeteneğine sahip olmakla kalmadıkları,
aynı zamanda büyük dünya olayları ile de aynı zamana denk
geldikleri ve insan şuuru üzerinde güçlü bir etkilerinin
olduğu söylenebilir.
Büyük güneş aktivitesi insanlık tarihinde önemli olaylarla
çakışır ve bu oldukça ilginçtir, ayrıca kadim insanlar bu
çakışmaları görmüş ve muhtemelen insanlık tarihinde önemli
olayların sıkça olduğu dönemleri kolaylıkla tahmin
edebilmişlerdir.
UFO konusuna son zamanlarda artan ilgi ve varlıklarının
doğruluğunun kitleler tarafından kabulünden (gerçekleşen
diğer pek çok şeyle birlikte) anlaşılması gereken; insan
şuurunda bir kitlesel değişimin gerçekleştiğidir.
|