Büyük İnsanlık destanında, insan hayatının
bir tek temel amacı vardır; Evren Yasaları’na göre
tekamül etmek.
Eski geleneklerde, eskiden bir Altın Çağ’dan,
Kristal Çağ’dan söz ederler. Bu çağda insanoğlu kendi
ilahi boyutuyla bütünleşecek ve hayret verici bir değişim
sonucu zihinsel olanaklarında en yüksek
derecede bir artış olacaktır denmiştir. Kova Burcu
Devri’ne rastlayan bu “Kristal
Çağ” a girmek, astrolojik hesaplara göre, sadece bir
an meselesidir ve bazı astrologlara göre de başlamış
bulunmaktadır.
Her gün üzerinde yaşayıp durduğumuz dünya, kendi
mukadderi yönünde, “nicelik yasalarının
artma süreci”ne göre tekamül edip durmaktadır. Kütle hükümranlığı,
aşırı çoğalma, ateşli sosyal karışıklıklar insanın
tekamül hamlesini azaltmakta, dehasını yere vurmaktadır.
Ruh ve beden kargaşasından kaçmak isteyen berrak görüşlü
insanın yalnızca bir vasıtası var: “Kristal Çağ”ının
gelişinden önce kendinde şuur değişimini meydana
getirecek.
Bu uyanış bize kendini göstermiyor değil, karanlıklar
yavaş yavaş dağılıyor. İnsanlığın berrak bir eşiğe
ulaşacağı günler yakındır.
Balık Burcu Devri’ni izleyen Kova Burcu Devri, çelimsiz
ruhları görünüyor ki, çok sarsacak, onları oluşmaya
zorlayacaktır. İnsan beyninde birikmiş olan tozları
silkeleyecektir. Dövdüğü demirin ruhunu değiştiren
demirci gibi, insan da bu dehşetli uygulamayı yapacak olan
ve insan bataklığının tepesinde parıldayıp duran şahane
bir yıldız gibi, Kova devri insanı gibi olacaktır. Bu
devrin insanı, “Nitelik Devri” ni yıkılan yapay
uygarlıkların yıkıntıları arasında bulacaktır.
Arkeolog ve antropolog Fernand Schwarz, “İnsanın Merkezine
Seyahat” isimli eserinin 20.sayfasında şunları söylüyor
bizlere: “Devri tarih Arslan-Yengeç devri ile başladı,
yarı mitolojik devredir, eskiler Atlantis’in batışını,
ilk sıcak su akıntılarının tezahürünü, büyük gelgit
olaylarını, ana tanrıçalara tapınmayı, Ay’ın gizli
etkileri altında belirlediler. Sonra İkizler Devri geldi; bu
değişim girişimlerini dengelemek, bir insanın ilk
kelimelerini söylercesine bu ilk çağları tespit etmek
iradesi, isteği vardı bu devrede. Bu tespit, astrolojik
zaman içinde değişimin eksiksiz olarak gerçekleştiği Boğa
Devri’nde tamamlandı. Koç Burcu ile insanın macerası başlar.
Bu macera, ruhun araştırılmasını amaç edinen büyük
Hint-Avrupa gözlemidir İnsan dünyadaki rolünün nefes alıp,
gezinip durmak olmadığını anladı yada hissetti. Kendi
ruhsal memleketini fethetmeli, devre devre geçerek onu Kova Devri’ne ulaştıracak
tekamül derecelerini dolaşmalıydı. Koç Burcu’nu Balık
Burcu devri izledi Hristiyanlıkla beraber “Demir Çağı”da
başladı. İnsan yavaş yavaş Balık Burcu’nın çalkantılarından
çıkarak, karanlığın elverdiği kadar Kova Burcu’na doğru
yürüdü. Berrak, geçirgen, saydam olan devreye dönüştü
bu.”
Yeni devrin gelişini, yıldızların hareketiyle insanlık
tarihi arasındaki ilişkileri inceleyerek ulaşıyorlar.
Kova Burcu insanı
nasıldır, ne olacaktır? Ruhsal zayıflık ve gevşeklikten
doğan “sosyal mutluluk felsefesi”nin dokunaklı alayı,
bizzat kendine ve kaderine hakim Kova Burcu insanı’nın
gelişini bildirmektedir.
Bu geleceğin insanının morfo-psikolojisi acaba nasıl düşünülmektedir?
Geleceğin gereksinimlerine uyumlanmış bu adam hakkında
kesin bir fikre sahip olamayız belki, ama Marielle Clavel’e
kulak vermekte fayda var sanıyorum:
“Uzun boy, ince silüet, ciddi sima, tetkik eden bakışlar,
ileri çıkık alın… Kova Burcu devri insanının Uranüs
tarzı morfolojik karakteristikleri ve zihinsel bilginin
sembolü böyledir. Bu morfoloji, bir kroki vasıtasıyla
temsil edilen Uranüs gezegeninin işaretine karşılık
gelir. Bir daire, çemberin dışına taşan dik bir çizgi;
bu çizgi, aynı zamanda bir H işaretinin orta çizgisini
ortalıyor. Dar anlamda da olsa bir fikir vermektedir. Uranüslü,
tüm heyecansal kudreti, tüm duyusal biçimleri reddederek,
temelden objektif olmayı istiyor. Bütün kabul edilen
fikirleri aşıp geçmek ve tamamen anlaşma dışı orijinal
bir stil meydana getirmek istiyor. Bu anlamda, önce
teorileriyle yenilikçi ve hazırlayıcı olarak davranır.
Disiplin altına aldığı tüm güçleri bir tek amaca, bir
tek ihtirasa, benzersiz bir ciddiyete yoğunlukla yöneliktir.
Eğer Uranüslü’nün yüzünde gergin çizgiler ve sinirli
bir ifade ortaya çıkıyorsa, bundan dolayı tartışmalarında
belirli bir sertlik, çevresinde soğuk bir gerekircilik havası
ve tek bir arzuya yönelik mutlak bir istikamet görülebilir.
Bazen fanatik bir tutuma da girebilir.”
Dinamik astroloji çalışmalarını yürüten Olivier
Clouzol, insan psikolojisinin en karanlık bölgelerini aydınlatmak
için araştırmalar yapmaktadır. Dinamik astroloji için şunları
söylüyor: “Dinamik astroloji ne bir psikoloji, ne de bir
kehanettir Gezegen hareketleri ve devreleriyle kendi
bedenindeki enerjiyi hissetmeyi, heyecansal karışıklıkları
düzenlemeyi, eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmeyi ve
kendinde her şey gibi mevcut olan tanrılık şuur ile temasa
geçmeyi öğrenen kimsenin hayatında meydana gelen değişimler
arasındaki ilişkiyi inceler. Bu öğrenim, ani değişiklikler
olmadan, heyecan verici buluşlar ve de güç olmakla beraber,
psikolojik ve fizyolojik deneyler yapılmadan yapılamaz.”
Anlaşılıyorki, bu yeni devirde yaşayan Kova Çağı insanı,
geleceğin karanlıklarından çıkıp gelecek değildir. Güncel
değişimdeki aşırı hız bize, onun şimdiden var olduğunu,
oluşmaya ve bizde kendi tekamül etmiş şeklini kurmaya çalıştığını
göstermektedir.
Zihinsel rahatlığımız pahasına onu kabul edebilecek
miyiz? Çünkü onun macerası bize aittir, büyük insanlık
destanında insan hayatının bir tek temel amacı vardır;
Evren Yasaları’na göre tekamül etmek.
|