“
Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fizik Bölümü
araştırma görevlisi Afşar Kabaş, mevcut burç tarih aralığının
2 bin 300 yıl önce tespit edildiğini, dünyanın güneş
etrafından dönerken yalpalanması sonucu burçların yer değiştirdiğini
söyledi.
Astrolojide fala bakıyorlar. İlginç olan da fala
yanlış bakıyorlar. İyice bu astrolojinin ne kadar anlamsız
olduğu oraya çıkıyor. Bu güneş saatine bakanlar, doğru
takımyıldızı ve burcunu bulabilirler. 26 kasımda doğanlar
kendilerini akrep olarak biliyor ama şu anki durumda
yay burcunda. Gazetelerde yay burcu olarak bilenler şu anda
gerçek burçları akrep. Burçlara inanılmamasını tavsiye
eden Kabaş, yine de gerçek burçlarını öğrenmek
isteyenlerin hazırladığı güneş saatine bakmasını
istedi.”
22 Temmuz 2013
Burçların
tarihleri değişti
Minnesota Gökevi
Topluluğu'nun yeni düzenlemesi ile burçların tarihleri değişti.
Minnesota
Gökevi Topluluğu, tarihleri yenidendeğerlendirerek ve dünya
eksenindeki ince sapmaları hesaba katarak, antik Babil zodyağını
revize etti. Bunun üzerine herkesin burcu değişti. 14
Ocak 2011
BURCUMUZ
DEĞİŞTİ Mİ?
4
bin yıl içinde takım yıldızların yer
değiştirdiğini belirten astronomlar, astrolojik bilgilerimizi
alt üst edecek çağdaş burç haritası
çıkardılar. Astronomlar 13.burç Yılancının
astrolojiye katılmasını savunuyor. Bu durum
diğer 12 burcu da etkiliyor ve neredeyse herkesin burcu
değişiyor. 17
Kasım 2004
Yukarıda
son on yıl içinde astrolojiye ait spekülasyonlardan örnekler
görüyorsunuz.
Belirli yıllarda düzenli bir şekilde karşımıza gelen bu
spekülasyonların konusu hep aynı. Aslında 12 burç yokmuş,
13 burç varmış; kendilerini aslan olarak bilenler yengeçmiş
mevcut bilgiler 2300-2500 yıl öncesine aitmiş ve güncellenmiyormuş,
astroloji diye bir bilim yokmuş falcılar varmış, Yılancı
burcu görmezden geliniyormuş, gazete astrolojisi, psikolojik
etki,vs.
Ve sanki her seferinde büyük bir keşif yapılmışçasına
verilen haberler... 13. burç spekülasyonunun yanı sıra dünyanın
ve Türkiyenin çeşitli üniversitelerinin yeni bir burç takvimi hazırlandığı
yönünde çıkan haberler. Yakın zamanda "yeni burç sistemine göre
haritanıza bakılır" türünden haberlere de rastlarsanız
sakın şaşırmayın. Tekrarlanan bu spekülasyonların nasıl
bir amacı olabileceği konusunda yorumu sizlere bırakırken
sitemiz astroloğu Murat Gürgün'ün konuyla ilgili yazısına
bakılacak olursa "Yine dağ fare doğurdu" demek
yanlış olmayacak galiba.
Astrolojinin
Tanımı
Günümüzde
astrolojinin dışa vurumu mevcut değişimlerle yeniden yapılanıyor
ve kendisini tanımlama konusunda, kendi yerini ifade etme
konusunda yeni açılımlar yaşıyor. Öncelikle Astrolojinin
tüm kültürlerde kullanılan ortak bir dil olduğunu söylemek
doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu onun evrensel bir dil
olduğu gerçeğini şaşmaz bir nitelikte göstermektedir.
Astroloji, insan yaşamını kolaylaştırmak, onun soracağı
“ben kimim, bu yaşamın anlamı ne ve niçin buradayım”
gibi en derin sorularına cevap vermek ve hepsinden önemlisi
yaşamını düzenlemek için kozmik verileri gözlemleyen
soyut bir disiplindir.
Kozmos
’un Bütünlük ilkesini iyi bilen, bizim eski dediğimiz
ama aslında eski değil kadim olan bilgelik okulları ve
ezoterik çalışmalar; görünmeyen etkileşimlerin işleyiş
etkileri, insanların ve cisimlerin enerji dengeleri, enerji
hatları ve bu etkileşimlerin, enerjilerin nasıl kullanılacağı
hakkında bir hayli geniş bilgilere sahipti.
Bu kozmik inceleme ve araştırmaların bir yönünü oluşturan
astroloji de gök cisimlerinin pozisyonlarının, yaydıkları
titreşimlerin insan yaşamı üzerindeki etkilerini inceleyen
aslında ruhsal bir araştırma alanıdır. Günümüze ulaşan
ve halen yozlaşmamış haliyle korunan sağlam temelli
astroloji bilgileri de, kadim astrolojinin temel ve ezoterik
bilgileridir.
Titreşimlerden
ve enerjilerden ibaret bir evren anlayışına sahip olan eski
astrologlar, astrolojiyi bilim adamlarına şirin göstermek
ya da onların tepkilerinden çekinerek, astrolojinin bu kadim
özelliklerinden taviz vermek yerine, gerçeğe bir adım daha
yaklaşmışlar ve özellikle geleceğe yönelik öngörülerinde,
sadece yıldız haritalarının yorumlarıyla yetinmeyip,
sezgilerini ve tüm psişik yeteneklerini de çekinmeden
kullanmış ve bunu saklamak gereğini duymamışlardır. Örneğin
Nostradamus bunlardan bir tanesidir. O yıldız haritalarından
elde ettiği tüm verileri derinleştirip, geleceğe uzanarak
kehanetlerde bulunma özelliğini elde etmiştir. Kadim
astrologların pek çoğunda geleceğe uzanma yani kehanet
yeteneği; işte bu ezoterik bilgileri değerlendirmelerinden
ve bu bilgilere sahip çıkmalarından ötürü doğal olarak
çok gelişkindi. Günümüz astrologlarının da yola çıkmadan
önce, kadim astrolojinin ezoterik bilgilerini incelemelerinde
ve araştırmalarında büyük yararlar vardır.
Ezoterik astrolojiye göre önemle belirtmek gerekir ki burçlar
ve gezegenler özlerinde belirli titreşimleri ifade ederler,
işte kadim- ezoterik astrolojinin anahtarı buradadır. Bizi etkileyen gezegenlerin astronomik konumlarından ziyade;
doğum anımıza göre ifade ettikleri titreşimler ve o titreşimlerin
karşılığıdır ki bu da burçları ve Zodyak kuşağını
oluşturur. Her insanın bir burcu vardır ve onun genel
etkilerini taşır.
İnsanlık
tarihi boyunca var olan bu disiplin son yüz yıllarda ortaya
çıkan somut bilimler ve kurulan yeni dünya düzeni içinde
kendi yerini daha da sağlam bir şekilde göstermeye başlamıştır.
Dikkat edildiğinde astroloji hakkında ortaya çıkartılan
spekülasyonlarda astrolojinin bir bilim değil de falcılık
olduğu konusunda ısrarla durulmaktadır. Bu oldukça manidar
bir yaklaşımdır. Kimi somut bilim adamlarının astrolojiye
yönelik bu yaklaşımları astrolojinin psikoloji ile tanımlanmasına
gönderme yaparak insanları fizik-psikoloji arasında sıkışmaya
doğru itmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Oysa
astrolojinin bulunduğu nokta ne bir makine nede çeşitli
testler sonucunda ortaya konulan karmaşık bir psikolojik tanımın
içinde kalan bir insan tanımı değildir.
Astrolojide
İnsan
Astroloji
de insan, doğanın kendisidir ve yeryüzü yaşayan bir canlıdır.
Bizlere yaşam veren bu gezegen bizim yaşam merkezimizdir. Astroloji gökyüzünü gözlemler ve gökyüzünün değişimleri
ile insan hayatı arasında bağlantı kurar. Bir astroloğun
gözünde gökyüzü somut taş ve gazlardan oluşan bir evren
değil ışıklar ve değişimlerle dolu bir evrendir. Gelin
Johannes Kepler (1571-1630)’in ne dediğine bakalım: “Gökyüzünün
mü yoksa dünyanın mı hareket ettiği şüphesi astroloji için
bir şüphe yaratmaz çünkü bu konunun astrolojiyle bir
alakası yoktur. Astrolog için ışık ışınlarının nasıl
önce doğudan, sonra öğlen pozisyonundan ve en sonunda da
batıdan gelip kaybolduğu bilgisi yeterlidir. İki gezegenin
ne zaman yan yana, ne zaman zıt konumda bulunduğunu ve
birinin diğerine göre hangi açıda olduğunu bilmek
yeterlidir. Neden astroloğun ya da dünya üzerindeki tüm
doğanın bunun nasıl olduğunu öğrenmesi gereksin ki? Çiftçi
yazın ve kışın nasıl meydana geldiğini ne kadar az
bilmeye ihtiyaç duyarsa duysun, zaten bu dönemlere
uyumlanmaya çalışacaktır”
Astroloji
aynı zamanda astronomiyi kullanır. Yani astrolog gökyüzüne
bakar, gözlemler, değerlendirmelerde bulunur. Günümüzden
2000 yıl öncesinde Ptolemy'nin gözlemlediği gibi,
teleskoplarla değil astroloji disiplininin yöntemleri ile
bunu yapar. Yalpalanma hareketini Yunanlı astronom
Hipparcus’un M.Ö.
150
keşfettiği bilinmektedir. Yani bu yeni keşfedilmiş bir
bilgi değildir. Ve kapsamlı bir astroloji haritası yorumlanırken
bütün bu veriler göz önünde bulundurulmaktadır.
Soyutla
uğraşan insanlar yani bilinmeyeni araştıranlar belirli bir
disiplin içinde ilerlemezlerse kaybolacaklardır. Bu kaçınılmaz
bir durumdur. Astroloji bilinmeyenin bir disiplinidir. Çeşitli
disiplinler arasında bir disiplin. Durum bundan ibarettir. Bu
disiplini izleyen uygulayan insanlar belirli aşamaları
tamamladıktan sonra astrolog olurlar. Ama bu günümüzde
anlaşıldığı gibi 3-4 senelik okullara giderek sertifika
almak yoluyla olmaz. Astrolojinin soyut bir dili vardır ve o
dili anlamak farklı aşamalardan geçmeyi gerektirir. Ama
konumuz bu değil, şimdi 13. Burç konusuna gelelim.
Astroloji
semboller bütünüdür. Eski metinlerde, yılan tutan tıp
adamı olarak resmedilen Yılancı (Ophiuchus) takımyıldızı
astrolojide akrep burcuna dahil edilmiştir ve yorumlarda
akrebin yılan ve kartal sembolleri ile vücut bulmuştur.
Yani astrologlar Yılancı burcunu bilir ve 12 aylık evrensel
dönüş içerisinde haritalarında bu burca da yer verirler tıpkı
diğer takımyıldızlara yer verdikleri gibi, ancak genel
literatürde bu kullanılmaz. Astroloji takımyıldızlara göre
oluşturulmuş zodyağı değil mevsimlere göre oluşturulmuş
zodyağı temel alır şeklindeki görüşle birlikte, farklı
Zodyak sistemleri kullanan astrologlar da vardır.
Evet,
günümüzde
ilkbahar ekinoksu balık burcundadır. Astroloji sistemi içerisinde
ise ilkbahar hayatı başlatan ateş ve öncü karakteri özelliği
ile Koç olarak adlandırılır. Bu nedenle astrologlar günümüzde
de ilkbaharda doğan bir kişinin burcunu Koç olarak
isimlendirilir. Gelecekte de bu böyle olacaktır. Ancak
ilkbahar noktasında balık takımyıldızının yükseldiğini
de bilirler. Tıpkı birkaç yüz yıl sonra ilkbahar noktasının
Kova takım yıldızında olacağını bildikleri gibi. Literatürde geçen bu kavramları bu konuyla ilgisi olmayan
yada az çok bilen birisinin anlaması zor olduğundan bunlar
bu şekilde ortaya konulmaz.
Astroloji
Paradoksları Çözer
Astrolojinin
falcılık olması konusuna gelince; evet soyut konularla uğraşan
alanlarda disiplin ihtiyacı bundan dolayı vardır. Eğer
disipline uymazsanız falcılık kaçınılmaz bir durumdur.
Geleceği kimse bilemez ama insan geleceğini görmek de
ister. Ne paradoks! İşte astrolojinin konusu da tam da
budur. Astroloji disiplininin uygulayıcısı falcı değildir.
Gelecekten haberler veren kimse hiç değil. Ama karanlıkta
kalmak isteyen bir kişi hiç değil. Önünü görmek isteyen
birisi için evrensel olanla uyum içinde gelişmek için bir
ışıktır astroloji.
Günümüz
dünyasında niceliğin ön planda olduğu bu dönemlerde
astroloji içinde en büyük sıkıntı popülerliktir.
Gazetelerde, internette sayfalar kaplayan astroloji yorumları
sadece bilgi kirliliği yaratmaktan başka hiçbir işe
yaramamaktadır. İnsanları kalıplar ve yığınlar içinde
gösteren bu anlayış astroloji adı altında medyada boy göstermektedir.
Günlük yıldız falları ile astroloji bilgiye ve emeğe değer
vermeyen bu anlayış çerçevesinde hemen tüketilen bir konu
olarak kullanılmaktadır. Kendilerini tanıtmak isteyen
bilgili ya da yarı bilgili insanlar tarafından hazırlanan
bu bölümler tüketim toplumunun insanları tarafından fala
duyulan ilgi ile körüklenmekte ve bu alışveriş devam
etmektedir. Bu yüzden astrolojinin gazete köşelerinde yer
alan günlük yıldız falı olarak adlandırılmasının önüne
geçilememektedir. Gerçek astrologlar günlük fal gibi saçmalıklara
şiddetle karşı dururlar. Öte yandan gazetelerde boy gösteren
bu kişiler en büyük sıkıntıyı popüler yıldız falcıları
olarak etiketlenmekle yaşamaktadırlar. Ama bu saçmalıklar
astrolojinin sağlamlığına gölge düşürmek şöyle
dursun görüyoruz ki sadece bazı günümüz bilim adamlarının
bu konu ile popülerliğinin artırmasına yardımcı olmaktadır.
Ama bu türden bir popülerlik onlara da fayda sağlamaz.
Özetle
astroloji evrenin düzeni ve insan arasındaki ilişkiyle ilgilenen
kadim bir
disiplindir. Günümüz
astronomları ile astrolojinin yolları yüzyıllar öncesinde
ayrılmıştır (astronomi ile değil) . Bu
nedenle bugünün
astronomlarının astroloji ve burçlar hakkında söyledikleri
hiçbirşey bu kadim bilgiyi bağlamaz. Bu spekülasyonların astroloji dünyası
için bir önemi yoktur.
Astrolojide Gökyüzü 12 eşit parçaya bölünmüş
ve her bir bölüme burç adı verilerek isimlendirilmiştir. Burç
tarihleri ise güneşin gökyüzündeki takım yıldızların
alanından geçişlerine göre değil, mevsimsel döngülere göre
belirlenmiştir. O halde yıllardır süregelen bu spekülasyonlar
bitmeyecek olsa da bir kez daha yinelemekte fayda var.
-
Astrolojik açıdan 13.
burç diye bir şey
yoktur.
-
Astroloji haritalarında belirlenmiş tarih aralıklarında sabitlenmiş
burçlar
dünde,
bugünde aynıdır, değişmemiştir; gelecekte de değişmeyecektir.
|