Astroloji geçmişten
günümüze yansıyan kadim bir disiplin dalı olduğu için akıl-mantık-duygu
üçgeninde insanın en iyi yardımcısı konumundadır. Günlük yaşam
olaylarına yanıt verirken bu üçlemede oluşturmamız gereken dengeler
oynaktır ve sık sık değişir. Bazen aklı bazen de duyguyu ön plana almak gerekebilir.
Mantık ise sık sık devreye girmek ister.
Hatta tüm devreleri ele geçirmek bile ister… Bu üçlüyü
iyi tanımak ve ayarlarını iyi yapmak
gerekir. Üçgendeki öğeler iyi bir zamanlama yapılamadan değiştiğinde
ise problem başlayacak, ardı arkası kesilmeyen sıkıntılı olaylara çözüm
arama sorunu yaşayacağız demektir. Düşüncelerin yerli
yerinde ve zamanında aktif yaşama geçirilişi başlı başına bir yaşam
disiplini hatta yaşam sanatı sayılır.
Felsefeden
örnekleyecek olursak; ünlü filozof Descartes düşünce yani eski
deyimiyle fikir kavramını üç alanda inceler.
Birincisi doğuştan sahip olduğumuz düşünceler, ikincisi öğrenilen
düşünceler, üçüncüsü ise gözlemler sonucunda,
deneyimlerle oluşturulan düşünceler.
Astrolojik açıdan her üçünün
de bir arada dengeli, yerinde ve zamanında
kullanımı bizi başarıya ve mutluluğa götürecektir.
Öncelikle aklın sınırları konusunu irdelemek
yararlı olur. "Aklın
sınırı var mı ki ortadan kalksın"
diyeceksiniz. Aslında evrensel aklın sınırı yok. Fakat bizim aklımızın
sınırları var. Çünkü aklımızı öğrendiklerimizle sınırlandırıyoruz ve bu
sınırların içinden olaylara ve kendimize bakıyoruz. İşte bu noktada
Astroloji bizim kendi kendimize koyduğumuz bu sınırları zorlaması daha
doğrusu ortadan kaldırması açısından günlük yaşam için önemli bir rol
oynuyor.
Aklımız sınırsız olabilir fakat bizim
düşüncelerimiz sınırlı olduğu için aklımızı da sınırlandırmış oluruz.
Bunun sonucunda reddedemeyeceğimiz bir durum karşısında aklımız
zorlanır. Yani daha açıkçası bizim kendimizi korumak için koyduğumuz
sınırlar, dönüp dolaşıp yine bizi zorlar…
Aslında
‘aklım niye zorlansın ki,
istemediğim, benim akıl-mantık dengeme uymayan her şeyi reddetme
özgürlüğüm var’ desek bile;
yani içinde yaşadığımız toplumun kabul gösterdiği bir şeyi
akıl-mantık-duygu üçgenimiz şiddetle reddetse bile; sırf topluma ya
diğerlerine uymak ve dışlanmamak için, o kavramı kabul etme eğilimi
içine gireriz. Yoksa bunalımın ortaya çıkması an meselesidir. Ama dışsal
olarak gerçekleşen bu kabuller daha sonraki yıllarda, kemikleşen
sorunlar olarak karşımıza çıkacaktır.
Aslında kabul etmek ve reddetmek arasında gidip gelen bu tip
düşünceler aklımızın sınırlarını ve daha önemlisi yaşamımızı zorlamakta
hatta tehdit etmektedir… Çünkü zorlanmayan aklın gelişmesi ve
sınırlarının genişlemesi mümkün olamayacağı gibi fazla zorlanan akıl da
günlük yaşamı zorlaştırabilir, hatta daha ileri bir aşamada çekilmez
hale de getirebilir.
İşte bu noktada devreye giren astrolojik bilgi ve astrolojik veriler;
düşünce biçimini değiştirmek suretiyle aklın sınırlarını genişletirken
yaşadığımız hayatı da kolaylaştıracaktır. Bir pratik örnekleme yapacak
olursak şöyle diyebiliriz: akıl-mantık-duygu üçlemesini doğru kullanmak
için çözümsüz kaldığımızı hissettiğimiz zaman düşüncelerimizi serbest
bırakalım. Karşılaştığımız durum her ne olursa olsun, kabul etmesek bile
reddetmekten de kaçınalım. Yani ne kabul gösterelim ne de
reddedelim.
"Olur ya da olmaz"
demeyelim. Anlamaya çalışalım. Düşünce yürütmeyelim, işi daha da
zorlaştıracak yorumlar yapmaktan kaçınalım. Bildiğimiz kavramlarla
anlayamadığımız bir durumla karşılaştığımız zaman bunun boşuna
olmadığını düşünelim ve içindeki anlamı bulmaya çalışalım. Böylece hem
akıl, hem ruh, hem de beden sağlığımız mükemmel olacak, hem de
gelişmekte olan dünyanın bir parçası olmayı başaracağız.
Astrolojik
bir deyişle
'Karakterimiz kaderimiz'
olduğuna göre kendi kaderimizi kabullenip
evrenle uyum içinde yaşayabilmek için kendimizi tanımamız zorunludur.
Ancak biz genellikle bundan kaçıp bir başkasının bize geleceğimizle
ilgili olumlu haberler vermesini bekleriz.Yani
bizim kullanmaktan vazgeçtiğimiz üçgenimizi bizim adımıza onun
kullanmasını isteriz. Bazen bu konuda şanslı da olabiliriz. Bizi bu
açıdan tamamlayacak bir ailemiz, eşimiz ya
da dostlarımız olabilir ama ne yazık ki yaşam dönüp dolaşıp bizi yine
kendimizi tanımamız noktasına getirecektir. Bu kaçınılmaz bir kaderdir.
Eskiler buna,
”Deveyi iğne deliğinden geçirmek”
demişlerdir. Deveyi iğne deliğinden geçirirken yalnız olmadığımızı bir
gün herkesin bu işlemi yapmak zorunda kalacağını unutmadan yaşamın bize
rehberlik etmesi için geliştirdiği tekniklerden ve metotlardan
yararlanmayı da seçebiliriz. Bu metotların en kişiye özel ve eşsiz olanı
“ASTROLOJİDİR."
Astroloji
yükseltici bir disiplin ve modern bir kendini tanıma metodudur.
ASTROLOJİ ÖZEL DANIŞMANLIK SEANSININ BİZE YARDIMCI OLABİLECEĞİ
KONULAR ŞUNLAR OLABİLİR;
- Yaşamımızdaki DÜŞÜNCE AKIMLARINA uyumlu çalışabilir, isabetli
zamanlamalar yapabiliriz
-
Yaşam üçgenimizde, akıl-mantık-duygu çatışması
yaşarken veya karmaşa, değişim, geçiş dönemi içindeyken; daha
tarafsız bir gözle kendimizi izleme fırsatını, doğum haritası
aracılığıyla bularak yeni adımlar atabiliriz
- Düşünsel, duygusal, zihinsel ve fiziksel açıdan güçlü ve zayıf
yönlerimizin farkına varıp, psikolojik yapımızı daha iyi tanıma fırsatı
bulabiliriz
- İnsan
ilişkilerinde, iletişimde, işimizde, eğitimimizde, eş
seçiminde ve yaşam hedeflerimizin doğru
tespitinde daha bilinçli seçimler
yapabiliriz
-
Sadece bize özgü olan yaşam amacımızı çok net keşfedip, ona doğru
yönelebiliriz
-
Huzur denge ve mutluluğa ulaşmamızın önünde engel olarak duran şuuraltı
birikimleri ve onların yaşam üçgenimiz üzerinde yarattığı
dengesizlikleri anlayabiliriz
|