Ölüm
tarihi 1914 olan Robert Hugh BENSON, Amerikalı medyum Anthoni
Borgia aracılığıyla, öte alemde içinde bulunduğu ortam ve
kendi durumu hakkında bilgiler verdi. 1989’ da medyum da ( 93
yaşındayken ) öte aleme geçmişti.
İnsanın,
kendisini birden bire ruhsal aleme geçmiş buluvermesi;
kuşkusuz, sözcüklere dökülmesi çok zor bir deneyim. Dünyada
bedenli haldeyken bir kimse öte alem hakkında ne kadar çok
okumuş olursa olsun, ‘ bedensiz’ duruma geçtiği zaman yinede
çok şaşırtıcı ( hatta teşevvüşe sokucu ) süprizlerle
karşılaşabilir. Aslında fizik ötesinde nereye giderseniz gidin
‘bedensizlik’ söz konusu değildir. Ruh varlığı hiçbir mekanda,
sözcüğün tam anlamıyla ‘bedensiz’ olarak bulunmaz; hangi
mekanda ise, oranın maddelerinden oluşmuş bir bedeni muhakkak
vardır ve bu bedenler bazen o kadar süptil ( yüksek titreşimli
) dir ki, biz ( dünyalılar ) onları ruh zannederiz.
Şimdi ben burada
bulunduğum ortamı tanımlamada çok zorlanıyorum; dünyaya
benziyor ama çok çok farklı; dünyadaki bilinen renkleri 100
kat parlak ve manzaraları 100 kat berrak olarak tasavvur
edebilirseniz, benim anlatmak istediğime biraz nüfuz
edebilirsiniz. Örneğin, 100 kat parlak bir mavi ya da yeşil ve
100 kat berrak bir deniz manzarası yada gökyüzü…
Bulunduğum ortam,
deyimin tam anlamıyla ‘nefes kesici’ … bu renk zenginliğini
dünyada bulmak olası değil; çok çok daha donuk ve bulanık
olarak, dünyanın temiz kalmış birkaç yerinde belki… kuşkusuz
bulunduğum yer sadece göz alıcı manzaradan ibaret değil; benim
gibi varlıklarla dolup taşan çeşitli mabetler ve öğrenme
salonları da var.
Buraya ilk
geldiğim zaman beni Edwin adlı eski dost karşılamıştı.
Dünyadayken o da rahipti ve birlikte çalışmıştık. Sonra Ruth
da çıktı karşıma. Bu ikiside benden önce fizik bedenlerini
terk etmişlerdi. Ruth ile bir göl kenarında karşılaşmıştık;
birlikte dünyasal anılarımızı gözden geçirdik. Ruth , benim
kadar kiliseye bağlı değildi; en azından bir konuda
kilisenin katı tutumunu
beğenmiyordu. O da , kilisenin ölüm ötesi hayata dar açıdan,
hatta gerçekle pek bağdaşmayan
tutucu yaklaşımı ve
öğretisiydi. Bunları ve başka konuları Ruth ile uzun uzun
gözden geçirmiştik. Kilisenin ‘günah’ ve ‘hesaplaşma’
kavramlarının ve bunlarla ilgili öğretisinin ne kadar gerçek
dışı olduğunu burada daha iyi anladık.
Ruth dünyadayken,
ölümün korkulacak bir şey olmadığını ve her türlü şeyi
kusurlarımıza rağmen Allah’ın affediciliğini çok iyi biliyordu
ve burada bu bilgisinin sağlamlığını şimdi, görmenin de
ötesinde yaşadı. Bu bilgisinden dolayı buraya uyumlanması da
kolay olmuştu; birkaç yardımla, hemen kendine gelivermiş ve bu
yeni yaşamının tadını çıkarmaya hemen başlamış. O göl
kıyısında bunları kana kana uzun uzun anlatmıştı. |