Kibele ’nin 10 bin yıl kadar önce ortaya
çıkışı çok ilginç. Kadının hamile kalmasında kendi rollerinden
bihaber olan erkekler, toprak gibi doğurgan kadınları görüp,
"Ana Tanrıça"
inancını geliştirmişler.
Kendilerini
"Bin tanrılı dinin insanları"
olarak
gören Hititler ise Anadolulu Kibele ’yi alıp, Arinna ve daha
sonraki dönemde de Kubaba olarak adlandırmışlar. Adları
Tevrat’ta geçen ve Van civarında yerleşmiş uygarlıklardan biri
olan Urartular, Hititler gibi sayısız tanrıya sahip bir
medeniyet olarak, en önemli tanrılarına Haldi, onun karısına
da Arubani demişler. Başkentleri Ankara yakınındaki Gordion
olan Frigler de Ana Tanrıça Kybele’ye tapmışlar. Güney
kıyılarımızda yaşayan Likyalılar ise Ana Tanrıça geleneğini
korumuş ve Işık Ülkesi olarak geçen bu bölgede Ana tanrıça
rolünü Letoon şehrine de adını veren Leto üstlenmiş. Leto baş
tanrı Zeus’tan Anadolu kıyılarında Işık Tanrısı Apollon ve
Bereket Tanrıçası Artemis ’i dünyaya getirmiş. Küçük Asya
olarak da geçen Anadolu’nun ana tanrıçası olan Artemis için
dünyanın yedi harikasından biri olan Artemision Efes’te
yapılmış.
Tanrıça Artemis
ve Artemision Tapınağı
Tanrılara, tanrıçalara,
değişik yaratık ve kahramanlara ait hikayelerden oluşan
mitoloji ise Anadolu’nun farklı köşelerini plato olarak
kullanmış. Bugün Yunan mitolojisi söz konusu olduğunda, bahsi
geçen olayların bir kısmı günümüzün Türkiye’sinde
gerçekleşmiş. Anadolu’da
yer alan Uludağ, Erciyes, Hasan ve Kemer’deki Tahtalı Dağ
dahil 12’nin üzerindeki dağın tarihteki adının Olympos olması
da bir tesadüf değil. Romalılar
ise önce Yunanlılardan esinlendikleri tanrı ve tanrıçalarla
kendi mitolojilerini yaratmışlar,
o zamanlar
hüküm sürdükleri Mısır uygarlığından bazı tanrı ve tanrıçaları
da listelerine katmışlar. İşin ilginç tarafı MÖ 204 yılında
Kartacalıları yenmek için Kybele’nin kendilerine yardım
ettiğini düşünen Romalılar, Anadolu’nun Ana Tanrıça’sına da
inanç sistemlerinde bir yer açmışlar.
|