Hıristiyanlar Tevrat’a "Eski Ahit", İncil’e de "Yeni Ahit"
derler. Dört İncil yazarının değişik sembolleri vardır. Matta
(Aslan), Markos (Boğa), Luka (Kartal) ve Yuhanna’dır (İnsan).
Bunları Trabzon’daki Aya Sofya veya Kars’taki Oniki Havariler
kilisesinde görebilirsiniz. Trabzon yakınlarındaki Meryem
Ana’ya adanmış manastır bir dağın yamacında yer alır ve
Anadolu’da insanların inançları uğruna ne fedakarlıklara
katlandıklarını gösterir. Kars ise Ermeni Bagrat Krallığı’na
başkentlik yapmış olan Ani ile ön plana çıkar. Halaskar
kilisesinden Fethiye Camii’ne tüm eserlerde Ermeni taş
ustalarının alınterleri vardır. Anadolu’nun ilk Selçuklu camii
olan Arpaçay manzaralı Ebul Menuçehr de bu güzel şehirde yer
alır.
Van gölü üzerindeki Akdamar adasındaki kilise ise dış
cephesindeki kabartmalarla Hıristiyanlık tarihinin ipuçlarını
sunar. Dört İncil yazarından bahsetmişken, Konstantin’in
325’te İznik’te, eski adıyla Nicaea’da topladığı konsilden de
bahsetmek lazım. İmparatorluğun her bölgesinden gelen 300
piskopos İznik’te Hıristiyanlığın çerçevesini belirlemiş.
"Hz. İsa’nın
Tanrı’nın kendisi mi yoksa bedenlenmiş oğlu mu"
olduğu sorusuna cevap
aranmış. Ayrıca dört İncil’in dışında İncil bulunduranların
öldürüleceğine karar verilmiş. Bu toplantıya katılanlardan
biri de Demre’de görevli Aziz Nikola imiş.
Aziz Nikola fakirlerin bacasından para atıp, onlara yardımcı
olurmuş. Bu gelenek zamanla Hıristiyanlığın Noel’i haline
gelmiş. Karların üzerinde kayıp giden bir kızak, elinde bir
çan, kırmızı şapkalı Noel Baba, fonda çam ağacıyla bu resmi
tamamlamış. Hıristiyanlığı bir şekle sokan ve önemli
kararların alındığı Konsil toplantıları hepsi de Türkiye
sınırları içinde bulunan beş yerde (İznik, Efes, Kadıköy,
İstanbul ve Bergama) yedi kere yapılmış.
Anadolulu dini şöhretler sadece bunlarla da kalmıyor.
Konstantin’in annesi Azize Helena, Aziz Pavlus’a inanan ilk
kadın olan Azize Thekla, fresklerde kesik elli savaşçı olarak
gösterilen Aziz Hieron, Nysa piskoposu olarak görev yapan Aziz
Gregorios da Anadolu’da doğmuşlar.
İnsan Tevrat, İncil ve Kuran’ı okuduğunda üç tek tanrılı
dinde çok sayıda benzerlikler görüyor. Birinde Solomon olan
diğerinde Süleyman diye geçiyor. Birinin Eva dediğine diğeri
Havva diyor. Abraham Müslümanlıkta İbrahim’e dönüşüyor. Tüm
dinlerde sabit olan tek bir şey var ki o da iyi insan olmak ve
diğerlerine iyi davranmak. Anadolu binlerce yıldır değişik
uygarlıkları bağrına basmış. Bugün de milyonlarca turist bu
zenginlikleri görmek, kendi veya diğer insanların inançlarıyla
ilgili dini yerleri ziyaret etmek için bu topraklara geliyor.
YEDİ KİLİSE DE BU
TOPRAKLARDA
Aziz Yuhanna’nın
"Vahiy"
kitabında Hz. İsa’nın yeniden
dirilişinden sonra dünyada olacak felaketlerden bahsedilir.
Aziz Yuhanna’nın Anadolu’da cemaatlerine mektup yazdığı yedi
kiliseden biri ve Hıristiyanlıkta çok önemli bir yere sahip
olan şehir Efes’tir. Efes’teki ünlü liman ya da diğer adıyla Arkadian caddesine geldiğinizde Anadolu’nun en büyük
tiyatrosuyla karşılaşıyorsunuz. Liman manzaralı bu tiyatro o
kadar meşhur ki İncil’deki
"Efeslilere Mektuplar" bölümünde
bile yeri var.
19. yüzyılda yaşayan Alman rahibe Anna Katherina Emmerich,
Meryem Ana’nın kendi hayallerindeki evini bir yazara anlatmış
ve bu bilgileri içeren kitabı okuyup bir araştırma yapan
İzmirli bir Hıristiyan, Efes’in yukarısında yer alan bir yapı
bulmuş. Meryem Ana’nın son zamanlarını geçirdiğine inanılan
evde yapılan araştırmalar temellerinin İS I. yüzyıla ait
olduğunu göstermiş, bu da çarmıha gerilirken Meryem Ana’yı
havarilerinden Aziz Yuhanna’ya emanet eden Hz. İsa’nın
annesinin Efes’te yaşadığını kanıtlayan en önemli ipuçlarından
biri olmuş. Ayrıca Meryem Ana’ya adanan ilk kilisenin de
Efes’te yer alması bu savı güçlendiriyor. Selçuk’ta ölen Aziz
Yuhanna’nın mezarı da bu ilçede bulunuyor.
Yedi kiliseden diğerleri ise İzmir, Sart, Akhisar (Thyatira),
Alaşehir (Philadelphia), Bergama ve Laodikea. Sard aynı
zamanda Anadolu’daki en eski sinagoglardan birine sahip eski
bir yerleşim olarak ön plana çıkıyor. Denizli’den Pamukkale’ye
giderken sol tarafta tabelasını göreceğiniz Laodikea daha
ziyade arkeoloji meraklılarına hitap ediyor. Bir tarafta 2571
metre yüksekliğinde karlarla kaplı Honaz dağı, diğer tarafta
bembeyaz Pamukkale ve tam ortada iki nehir tarafından
kuşatılmış Laodikea.
AZİZ PAVLUS TURLARI Hz. İsa’nın on iki havarisi
arasında yer alan ve en önemlilerinden olan Aziz Pavlus (İ.S.
10-67) Tarsus doğumlu. Başta Anadolu olmak üzere Akdeniz
çanağında çok sayıda yolculuk yapmış ve Hıristiyanlığı yaymaya
çalışmış. Anadolu, Pavlus’a ve evrensel Hıristiyanlığa merkez
olmuş, Pavlus’la beraber yeni bir dinin de temelleri atılmış.
Hz.İsa’nın havarilerinden Filipus, Petrus, Yakup ve Yuhanna da
Anadolu’da vaazlar vermiş.
Hıristiyanlığın, Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olarak
kabul edilmesi de İstanbul’un kurucusu Konstantin zamanına
denk düşüyor. Dolayısıyla Hz. İsa’nın özelliklerine atfedilen
ilk kiliselerden bazıları da Aya Sofya (Kutsal Erdem), Aya
İrini (Kutsal Barış) ve Aya Dinamo (Kutsal Enerji) İstanbul’da
inşa edilmiş. Doğu ve batı kiliseleri ayrıldıktan sonra
kurulan Rum Ortodoks Patrikhanesi varlığını kurulduğu şehir
olan İstanbul’da halen devam ettiriyor. Bugün çok sayıda
yabancı
"Aziz Pavlus’un İzinde"
veya benzeri adları taşıyan
turlarda onun gittiği yerlere gidip, Anadolu’daki ilk yedi
kiliseyi ziyaret ediyor.
SÜRYANİLER, NASTURİLER,
KELDANİLER
Hz. İsa ve onun konuştuğu
Aramice’ye en yakın topluluk olan Süryaniler Hıristiyanlığı
havari Petrus ve arkadaşı Thomas ile onların müridi Mara’dan
öğrenirler ve 38 yılında Hıristiyanlığı kabul ederek en eski
Ortodoks cemaatini oluştururlar. Kudüs kilisesinden sonra
kurulan ikinci kilise olan Antakya Süryani Kilisesi Roma ve
İskenderiye kiliselerinden eski. Bugün Anadolu’da Tur-Abdin
(İnananların Ülkesi) olarak geçen Mardin, Midyat ve Diyarbakır
arasındaki bölgede çok sayıda Süryani kilise ve manastırları
bulunuyor. Antakya Kilisesi Suriye’ye taşındığından,
Mardin’deki Deyrül Zafaran manastırı bir metropolitlik olup
önemli bir dini merkez niteliği taşıyor. Hem Deyrül
Zafaran’daki hem de Diyarbakır’daki Meryem Ana kilisesinde
Süryanilerin daha önce taptığı güneş tapınağının kalıntılarını
görebiliyorsunuz. Doğu Hıristiyanlığının en önemli ekolü olan
Antakya İlahiyat Okulu’nda eğitim gören Nastur bugünkü
Nasturiliğin kurucusu. İstanbul patrikliği de yapmış olan
Nastur, Efes konsilinde Meryem Ana’nın tanrı annesi değil,
insanoğlu İsa’nın annesi olduğunu savunduğu için aforoz
edilmiş. Nasturilerin evinde resim, ikon ve heykele
rastlanmıyor. Vaftiz ayini çok önemli. Nasturilerin Roma
Katolik kilisesine bağlı olanlarına ise Keldani deniyor. Bugün
çok küçük bir azınlık grup olan Keldaniler zaman, uzunluk ve
ağırlık ölçülerini bulan ve Tevrat’ta da adları geçen çok eski
bir kavim. Hz. İbrahim de Keldani olan Azer’in oğlu.
|