Kanadalı
bir şifre kırıcı, İngiltere’nin
Staffordshire kentindeki Çoban Anıtı’nın üzerindeki
şifreyi çözerek dünyanın en büyük sırlarından biri olan
"Kutsal
Kase"nin
yerini bulduğunu öne sürüyor. 2 yıl önce şifrenin çözülmesi
için yarışma başlatan komisyon da sonucun umut verici olduğunu
söyledi.
Dan
Brown’un "Da Vinci Şifresi"
kitabıyla gündeme gelen Hıristiyanlığın kutsal emanetlerinden
sayılan
"Kutsal Kase"nin
sırrının çözüldüğü iddia ediliyor. Kanadalı bir şifre kırıcı,
İngiltere’nin Staffordshire
kentindeki bir parkta bulunan Çoban Anıtı’nın üzerinde yer
alan 10 harflik şifreden yola çıkarak Hıristiyanlığın ilk
dönemiyle ilgili belgelerden oluştuğu sanılan Kutsal
Kase’nin yerini belirlediğini öne
sürdü.
11 Eylül sonrasında şifrelerin çözülmesinde ABD’li
yetkililere yardım ettiğini iddia eden Louis
Buff Parry,
eski Yahudi mezarlarıyla ilgili sırları çözmeye çalışırken
Shugborough efsanesinden ve
malikanenin bahçesinde bulunan
Çoban Anıtı isimli rölyefin üzerinde yer alan
"DOUOSVAVVM"
şeklindeki 10 harfli şifrenin çözülmesi için başlatılan
yarışmadan haberdar olmuş. Shugborough
Malikanesi’nin Genel Müdürü Richard
Kemp,
Louis’nin şifre ile ilgili çalışmaları etkileyici ve
şimdiye kadar aldığımız ve ’hayır’ diyemeyeceğiz tek teori.
Tam çözümünü görmek için heyecanlanıyoruz ve gerçekten Kutsal
Kase’nin anahtarını bulup
bulmadığını merak ediyoruz dedi.
Çoban
Rölyefi
Lichfield
Kontu’nun malikanesinin 365
hektarlık arazinde yer alan Çobanın Anıtı, 1748 yılında Thomas
Anson tarafından yapılmış 6 metre
yüksekliğindeki bir abide ve üzerindeki çoban rölyefinin öteki
dünyayı sembolize ettiğine inanılıyor. Tapınak Şövalyelerinin
büyük üstatlarından olan ressam Nicholas
Poussin’nin tablosunun tersi
olduğundan bu rölyefin üzerinde yer alan harflerin, Kutsal
Kase ile ilgili bir şifre olduğu
sanılıyor.
Dan Brown’un kitabıyla bu
konunun tekrar hararetlenmesi üzerine iki yıl önce
Shugborough malikanesi, kodun
çözülmesi için bir yarışma başlatmıştı. İkinci Dünya savaşı
sırasında Naziler’in
Enigma kodunu çöken
Bletchley Park’ın şifrecileri de
kodu çözmeye çalışmış, ancak fazla yol alamamışlardı.
Malikaneden bir sözcü,
Masonik bir sırla alakalı
olabileceğini ya da bir aşk mektubu olduğunu öne sürdüler,
ancak tam bir neticeye varamadılar. Tüm bu tartışmaların
ortasında Louis bizimle bağlantı kurdu. Bize çok heyecan
verici haberler vereceğini söylüyor. Bunu söylemek için
Shugborough’u seçmiş " dedi.
Kutsal
Kase nedir?
Hıristiyan dünyasında İsa’nın son yemeğinde kullandığı kupaya
’Kutsal Kase’ deniyor. Çarmıha
gerilmesi sırasında İsa’nın akan kanının bu
kasede toplandığına inanılıyor.
Bütün yaraları iyileştirme gücü olduğuna inanılan
kase yüzyıllardır aranıyor. Kutsal
Kase, Hıristiyan dünyasında birçok
söylence ve halk hikayesinin de kaynağı. Günümüzde Indiana
Jones dahil,
birçok filme ana tema oldu. Ama Kutsal Kase için bu
kadarcık tanımlama yeterli
değildir, onu bir de ezoterik
açıdan inceleyelim.
Ezoterik Açıdan Kutsal
Kase
Kutsal Kase, Son Akşam Yemeği’nde
İsa'nın içmek için kullandığı ve
Arimatea’lı Yusuf’un çarmıha gerilen İsa’nın kanını
doldurduğu kadeh olarak geçer. Kutsal Kase,
İsa’nın kadehi olarak kabul ediliyor. Ama tarihte
Sangreal Belgeleri adıyla anılan
belgeler de inanışa göre Kutsal Kase
ile birlikte gömülü. Belgelerin bin
yıllardır Tapınak Şövalyeleri adı verilen gizli bir örgüt
tarafından korunduğuna inanılıyor.
Belgelerin Tapınak
Şövalyeleri’ne bunca güç vermesinin nedeni, bu saklı belgelere
ait sayfalarda Kase’nin gerçek
doğasının açıklanması ve bu sırrın taşıdığı güç…
Tapınak Şövalyeleri’ne göre Kutsal Kase
bir kase değil. Kase efsanesinin
yani ayinde kullanılan kadehin dahice düşünülmüş bir alegori
olduğunu iddia ediyorlar. Kase
efsanesindeki ayinde kullanılan kadeh, başka bir şeyin, çok
daha güçlü bir şeyin sembolik hali. Kutsal
Kase insanlık tarihinde en çok aranan hazine.
Kase efsanelere, savaşlara ve
bitmek tükenmek bilmeyen sorulara neden oldu.
Dikenli Taç,
Çarmıhta kullanılan Gerçek Haç, Titulus
hepsi bin yıllarca arandı ama tarih boyunca aralarında en
özeli Kutsal
Kase.
Prieure de
Sion tarikatında (Tapınak Şövalyelerinin diğer adı) gül
sembolü kase için kullanılmış bir sembol. Gülü
Kase sembolü olarak kullanmalarının
nedeni ise gizlilik. En eski gül türlerinden biri olan
rosa
rugosa’nın, aynı Venüs
yıldızı gibi beş yaprağa ve beşgen bir simetriye sahip olması
güle, kadınlıkla güçlü ikonografik bağlar sağlıyordu. Bununla
birlikte gülün
‘Doğru
Yön’
ve
“Yol
bulmak”
kavramlarıyla çok yakın bağları vardı. Pusula gülü, aynı Gül
Çizgisi gibi, seferilere haritalardaki boylamlara bakarak yön
bulmakta yardımcı oluyordu. Bu yüzden
‘dişi
kadeh ve gizli gerçeğe götüren yıldız’
anlamındaki gül, pek çok açıdan gizliliğin, İsa’nın
bilgilerinin ezoterik açılımının,
doğru yönün ve bilgeliğe giden kadim bilgilerin bir işaret
sembolü olarak kabul edilmişti. Venüs yıldızının beşgen bir
simetri ile anlatmaya çalıştığı şey, beş sayısı ile sembolize
edilen yer-gök evliliği, yeryüzü ile gökyüzünün birlikteliği
yani gökte bilinenin yerde de bilineceği gerçeğinin, kadim
bilgeliklerin çok önem verdiği zıtların birliği bilgisinin bir
işareti miydi?
Zıtların
Birliği
Zıtların Birliğini ifade etmek için kullanılan
Yin ve
Yang’ın sembolünün özünde de güçlü bir yaşam görüşü
var. Yin ve
Yang arasındaki denge, batıda anlaşıldığı dışrak şekli
ile sürekli huzur ve denge
değildir. Daha içrek yani ezoterik/hermetik
bir bakış açısı ile eski bilgeliklerdeki denge anlayışını
yeniden gözden geçirmemizde büyük yarar var. Bu denge, çelişki
ve gerilimle, farklılık ve çeşitlilikle yani zıt kutuplarla
baş edebilmeyi ve bundan uyum yaratılması gerektiğini
anlatıyor. Yani “Zıtların Birliği”.
En zor olan ama kurulduğunda asla sarsılmayacak ve onu
yaşayan kişiyi de sarsılmaz yapan hatta
ölümsüzlüğe, ölümsüzlüğün kapısına taşıyacak olan
yapacak bir denge bu. Güçlükleri yok sayan,
‘hiç anlaşmazlık
olmasaydı, yaşam ne güzel olurdu’ tarzındaki saf ve çocuksu
bir görüş değil. Tam tersine, çelişkilerle baş etme ve
farklılıkları dengeleme ve bundan
sarsıntı duymama, sarsılsa bile çok kısa sürede yeniden
toparlanma bilgisi ve bir denge anlayışı.
Yaşam sürekli bir
mücadeledir. Kavramamız gereken ise, hiç hoşlanmadıklarımız da
dahil olmak üzere çevremizdeki bütün varlıklarla ve çeşitli
çelişkilerle yürüme bilincinin, bir
ezoterik bir noktayı ifade ettiği ve bu çelişkileri
çözerek geliştiğimizdir. Kendi içimizde, kendimize uzak
gördüğümüz diğerlerine ait özellikleri de taşıdığımızı ve
içimizdeki yin-yang
dengesinin böyle kurulduğunu fark edebilirsek önce kendimizle
uyumlu olabiliriz ki diğerleri ve çevre ile uyum sağlayalım.
Dünyanın geleceği; eril ve dişilin ortak değerlerini
özümseyebilecek değişmiş, farklılaşmış kadınlara ve erkeklere
aittir. Feminizm tüm zararlarına ve aşırılıklarına rağmen
kadını, aşağı bir statünün dar çerçevesinden çıkarmaya
uğraştı. Şimdi ataerkil düzenin kullandığı kalıplardan,
rekabetten, kendini beğenmişlikten ve her ne pahasına olursa
olsun üstünlük elde etme düşüncesinden kurtulup, kaçma sırası
erkeğe geldi. Yeni insan eril ve dişilin uyumlu bütünlüğünü
kendinde toplamış insandır. Bin yıllar içinde
ademoğlu güçlendi, artık bin
yıllardır sembollerle örülmüş gerçekleri yaşabilecek onur, güç
ve kapasitede… Bu güç onda saklı sadece açılmayı bekliyor.
Biraz silkinmesi ve uykudan uyanması yeterli…
Gerçekten Tapınak
Şövalyeleri bazı gizli bilgilerin belgelerini binlerce yıldan
beri saklıyorlar mı? Sırlar çözülecek mi?
Bulunursa belgelerdeki saklı ve kadim bilgiler neler
ve bize neleri işaret edecek? Şimdiden bu sorulara yanıt
vermek pek mümkün değilse de yine de hiç vazgeçmeden sormak
gerçeği aramak açısından çok değerli…
|