Ezoterizm ve Gizemcilik

WWW.ASTROSET.COM

KABALA’DA SİMYA-SEMBOLLER-RİTÜELLERİN ÖNEMİ

  Zohar/ Aydınlık Kitabı, Sefer Yetzirah/Oluşum Kitabı birlikte tüm Kabalistik öğretinin, meditasyon ve ritüelinin temelini oluştur.
  Kutsal Kitaplar üzerinde yorumları nedeniyle Batı Mistisizm öğrencileri yani Batı Teozofisi ve Ezoterik çalışmaları  için de Kabala derin bir bilgelik hazinesidir.
Bu gerçek ayrıca tüm ezoterik öğrenciler hatta astrolojiyi iyi öğrenmek isteyenler için de önemlidir; zira batı, Kabala'nın kardeşleri Simya ,ritüeller ve semboller hakkındaki bilgilerinin çoğunu bu dönemde Arap İspanya'dan aldı. Ezoterik semboller, simya ve ritüel hakkında genel bilgiler olmadan bu tip öğretileri araştırmak hatta astrolojiye vakıfım demek pek yeterli olmaz çünkü kadim bir bilgeliğin uzantısı olan astrolojiyi derin manada çözmek ve evren yasaları ile olan bağlantılarını tespit etmek için daha önceki çağları etkisi altına almış temel inisiyatik öğretileri ve sembolleri bilmek gerekir.

   Astroloji işleyişi gereği bir yönü ile kozmoloji ile ilgilenirken diğer uygulama yönü ile de, “ruhtaki düğümleri çözmeyi” hedefler.
Hermetizm
 ve Neo platonizm’den Kabala’ya uzanan bağ ve felsefenin desteği gerçekten önemlidir. Bazı öyle arşetipik semboller vardır ki, bu  öğretileri hatta Jung’ un arşetiplerini ve onların ne anlama geldiğini  bilmezseniz sığ sularda kalır, derinleşemezsiniz. Bu üç ekol ile  birlikte
"Fama Fraternitatis", "Confessio Fraternitatis", ve "Christian Rosenkreuz'ün Kimyasal Evliliği" gibi  araştırmalarla, Gül Haç öğretilerinde belirtilen Hermetik felsefe ve uygulamaların temeli olmuş oldu. Birçok mistisizm öğrencisi için bu okullara gitmek, eski bilgi ve bilgelik adaylarının yaptığı Mısır mabetlerine yolculuk etmek kadar güç ve tehlikeliydi.

  Raymond Lull, Villanova'lı Arnold ve kitapçılıktan katedral yapımcılığına dönüşen ünlü Fransız mistik, simyager ve Gül Haç’ın bilinir ismi Nicolas Flamel, Kabala'nın bir parçası olduğu Hermetik bilimlerin inisiyasyonlarını İspanya'da aldılar ve bilgilerini Avrupa'ya getirdiler.    

  Bazı Yahudi ve Hermetik okulların iddia ettiği ilk Adem'e/Adam Kadmon’a  verilen saf ve değişmez Kabalistik düşünce ve tekniğin günümüze dek aktarılıp var olduğu düşüncesi, adeta kutsal bir tür efsane ve mit  özelliği taşır. Sadece, Okült bilimlerle ve ezoterik öğretiyle ilgilenenlerin anlayabileceği bir mit ya da efsanedir bu. Hatta bazı alimler Kabala için; ‘Doğada her şey değişim ve uyuma tabiidir, Kabala da bu değişen ve gelişen şeylerden biridir.’ derler. 

  Bu değişimin çok iyi bir örneği erken Yahudi metinlerin engizisyon tarafından yok edilme tehdidini yaşadığı dönemlerde, varlıklarını korumaya ve onlardan pratik yarar sağlamaya çalışan mistikler tarafından Kabalistik fikirlerin Hıristiyanlaştırılmasıdır. Bundan dolayı 15. asırda bir tür Hıristiyan Kabalası gelişmiştir. Amaç, Kabala ile Hıristiyan doktrinleri birbirlerine uyumlu şekle getirmekti. Bu şekilde Kabalistik ağacın üst üçlemi Hıristiyan teslis doktrini ile eşleştirilir ki tüm öğretilerin aynı kaynaktan çıktığını bilip, hisseden bir inisiye ya da ezoterik için bu hiç de anlaşılması zor bir bilgi değildir.       

  "Hıristiyanlaşmış Kabala"nın iki önemli kaynağı İspanya'da Katolik mezhebine alınan Yahudilerin veya dönme, "conversio" (bazen gizli veya örtülü / "Kripto Yahudilerde" denilir) yazıları ve Floransa'da Medici ailesinin hamiliğini yaptığı Platonik Akademi idi.

   Floransa okullarının, Kabala öğretisinin yayılmasına, İspanya'daki Yahudi araştırmacılardan daha fazla etkisi olmuştur. Floransa okulu Hıristiyan, Yeni Platoncu, Pitagorcu ve Orfik görüşlerinin nihai ve inkar edilmez kanıtının Kabala'da birleştiğini, bu anlamda da Kabalanın ezoterik ve teozofik araştırmacılar için önemli olduğunu düşündüler. Her ne kadar bu tip ruhsal öğretilerin tümümün, evrensel anlamda inisiyatik bir zincirin, ilk insandan bu yana yayılan halkaları olması gerçeği temel gerçekse de araştırmacıların ve o dönem o bilgileri izleyenlerin ya da ihtiyaç sahiplerinin bu tanımlamaları da yadırgayıcı değildir. Ayrıca, Kabala'da uzun süre kayıp Katolik sırların ve olası olarak da esas Hıristiyan dininin yeniden keşfedildiğine de inanıyorlardı. Hıristiyan Kabalistik okulun esas kurucusu  Giovanni Pico della Mirandola (1463-94) idi. Bu genç dahi, Kabalistik etütlerine 1486 yıllında 23 yaşında başladı, Katolik mezhebini alarak dinini değiştiren Samuel ben Nissim tarafından çok sayıda Kabalistik eserin Latince'ye tercüme edilmesine neden oldu.

  Kayıp ya da daha doğrusu  bilinmeyen bir Yahudi ezoterik doktrini olarak Kabala, Hıristiyan entelektüel dünyasının tartışma konusu olmaya günümüzde de devam ediyor.
  Bu dönem zarfında, yeni ortaya çıkan Hıristiyan Kabalistik geleneğin en etkin ezoterik-mistik Kabalistik eseri Nettesheim'li Cornelius Agrippa'nın dört ciltlik
"Okült Felsefe" ("De Occulta Philosophia" - 1531) kitabıydı. Pratik Kabala üzerinde bu dizi eser, günün biliminin okült ve majikal edebiyatının ansiklopedisiydi. Hıristiyan dünya Kabala'nın teozofi, maji ve numeroloji  bağlantıları hakkındaki bilgisini bu eserlerden almıştı.

  Tüm bu alimler arasında en etkili, anımsanan ve İbrani kaynaklara en yakın olan Guillaume Postel (1510-1581) idi. Postel bir Fransız mistikti ve İbranice'leri daha basılmadan önce Zohar ve Sefer Yetzirah eserlerini Latince'ye tercüme etti. Onun tercümeleri kendi Kabala'ya uyarlanmış teosofik felsefesinin notlarını da içeriyordu. Yayınladıkları eserler arasında memorah'ın mistik sembolizmi üzerine bir Latince yorum (1548) ve daha sonra İbrani bir baskısını içeriyordu.

  16. asır boyunca Hıristiyan Kabala Avrupa'nın Yahudi topluluğu üzerinde nüfus sağlamak yerine kendi teozofik gelişme üzerinde odaklanmıştı. 17. asırda Jacob Boehme ve Knorr von Rosenroth'un yazılarıyla, Hıristiyan Kabala İbrani kaynaklardan uzun süren belirgin bir mesafe açmaya başladı. Bir yandan, Rosenroth'un "Kabbalah Denudata" (1677-84) eseri "Zohar"ın önemli kısmını Hıristiyan okuyuculara sunarken, Adam Kadmon ve "prototip İsa" ile ilişkisi üzerine yazısı Zohar'ı birçok bakımdan sanki arka plana itmekteydi. "Denudata"nın sonuna konulan Hollandalı Teozofik düşünür Franciscus Mercurius van Helmont'un yazdığı "Adumbratio Kabbalae Christinae" makalesi bu tezi oldukça yoğun bir şekilde ortaya koymuş. Kabala’nın tarih içindeki gelişiminden çok kısa adeta özet şeklinde söz ettikten sonra daha felsefi ve ezoterik yönlerini de aktarmaya başlayabiliriz.

 
 

© Astroset 2004-2010