Kabbalah ya da dilimizde
kullanılan adıyla Kabala, Yahudiliğin
ezoterik
ve
teozofik
yorumu olup, içsel bir yolculuğu
yani inisiyasyonu işaret eden; kutsal simgeleri, evrenin
doğasını ve insanın kaderini Yahudi terimleriyle açıklayan
ruhsal bir öğretidir.
Ruhsal
akışlar yoluyla elde edildiği kabul edilen bu bilgiler, Yahudi
inisiyasyonunun ketumiyet geleneğine bağlı olarak, asırlarca
dışarıya sızdırılmadan devam etmişse de artık günümüz
şartlarına ve bilginin her an her araştırmak, öğrenmek
isteyene ulaştırılması prensibine dayanarak; öğrenmek isteyen
araştırmacılar bu öğreti hakkında da genel bir bilgiye sahip
olabilmekteler. Astroloji ile ilgili araştırma yapanların da
hiç olmazsa genel hatlarıyla Kabala öğretisi hakkında bilgi
sahibi olmalarında okült ve ezoterik sembolleri çözme, mikro
ve makronun düzenini daha iyi anlama açısından büyük yararlar
vardır. Araştırdıkça görülür ki, çeşitli yörelerde ve farklı
çağların spiritüel ve kültürel gereksinmelerine göre, ezoterik
ve metafizik bilgiler elbette değişimlere uğramıştır. Ama
ilkeleri ve temelleri bellidir. Uzun ve geniş bir zaman
aralığına yayılan kadim evren tarihi içinde; kozmoloji,
astroloji ve diğer ezoterik gizli öğretilerin tümünün
Kabalistik etkiler taşıdığını bilmekte fayda vardır.
İslam
gizli bilimciliği için Sufilik ve Tasavvuf nasıl bir yol ise
Yahudi ezoterizmi için de Kabala aynı anlamı taşır ve inisiye
adaylarına yani evrensel gerçeklere uyanmak isteyen insanlara
yol gösterir. Günümüzde de dürüstlük ve doğruluk yolundan
ayrılmayan ruhsal öğretiler, kendi izleyenleri için
görevlerini sürdürmekte, ışıklarını insanlığa yaymaktadırlar.
Yol içinde kalmayan ve bilgileri dejenere edenleri ayırt etmek
de günümüz çağdaş insanının bilgisine, aklına emanet
edilmiştir. Eskiden insanlardan bucak bucak kaçırılan bu
bilgilerin günümüzde bu kadar ulaşılır olmasının bir nedeni
artık insanlık ailesinin bilgi ve vicdan ölçülerini kullanma
açısından belli bir olgunluğa ve yetkinliğe ulaşmış olmasıdır.
Öze inmeye çalışan tüm bu tip çalışmalarda ve gruplarda akıl
ve mantık ilkeleri ile bilgileri kontrol etmek, her insanın en
doğal görevi olmalı ve kendisine sunulan öğretiye tam bir
güven duymalıdır ki iç mabedinin basamaklarında güvenli
adımlarla yükselsin, yeni kapıların önüne gelsin.
Kabalistik
geleneğe göre Tanrı, Hiçlik hakikatinin içinde, Tanrının her
şey ve hiç bir şey olduğu boşluğundan, tezahür etmemiş
mevcudiyetin yani Hakikatin ilk oluşumunu yarattı. Adam ve
Hayat ağacı aynı taslağı içerir. Bu düşünce (tasarım) kitabın
ilk bölümü
“Genesis”
teki (Başlangıç)
“Tanrı insanı kendi suretinde yarattı”
tanımı ile gayet açık ifade bulur. Kabalistik geleneğe göre
”Bu sonsuz dünyadan, sonsuz ışıktan oluşan ve ortasında ilk
taç olarak adlandırılan boyutsuz bir nokta bulunan bir alem
kristalize oldu.”
Tezahür
etmemiş mevcudiyetin üç oluş hali, maddi evrenin ilk hali,
soyuttaki arka tasarımıdır. Görünür evren, ışımanın arşetipik
yani ilk örnek dünyasına doğru gelişmek için ilk taçtan,
boyutsuz ilk noktadan, sonsuzluktan yayılır eski deyimiyle
tezahür eder.
ADAM
KADMON VE EVRENSEL İNSAN
Bu
tezahür tam olarak bittiğinde artık o, başlangıçtaki ilk
evrensel insan olarak adlandırılan
Adam Kadmon'dur.
Yaratıcının
on görünüşünden ibaret olmasına karşın Adam, evrenin yaşayan
bir mikro kopyası
ve yaratıcının
prensiplerinin dünya üzerindeki yansıması olduğu
için, içsel birliğin
ve evrende işleyen bütünlüğün
sembolüdür.
Bu
tezahür etmiş dünyada Adam Kadmon’un fonksiyonu, Hakikatin
tezahür etmemiş yanını sürekli bir tezahür
haline getirme vazifesini görmektir. Ve bu tezahür
yani oluşum, evrensel enerjilerin Adam Kadmon’a akışı
süreklidir. Her anda oluşur. Bu süreç tam şimdidedir,
bu andadır, ve her bir an Evrensel Yaratım’ın
değişime uyum sağlamasıdır. Bu denge sürecinin boyutu o kadar
kapsayıcıdır ki, en muazzam kozmik olaydan boşluğun
kıyısındaki en ufak olguya kadar bütün olanları içine alır.
O’nda her şey varlık olarak ve hiçlik olarak, varoluşun ve
yokluğun kutupları arasında süzülür. Tüm Hakikat, bu nedenle
her haliyle bir varoluş yani mevcudiyet barındırır.
Her
şeyden önce şunun üzerinde düşünülmelidir; göreceli/ rölatif
dünya hiç durmayan, son bulmayan bir hareketle, devinimle
varolmaktadır, fakat buna rağmen
“Mutlak”,
içine nüfuz eden bir suskunluk, sessizlik ve boşluk olarak her
zaman onun içinde bulunur ve onu kapsar.
Manifestation
Tanrı Tanrıdır. Hiçbir şey onunla kıyaslanamaz. Tanrı
Tanrıdır. Kabala'da Tanrı
“Ayın”
diye adlandırılır.
Ayın
’ın İbranice anlamı
"Yokluk"tur
yani hiçbir şey, Tanrı için ise Varoluşun Ötesinde olarak
kullanılır. Ayın ne alttadır ne üstte, ne durur ne
hareket eder, Ayın hiçbir yerde değildir. Tanrı Mutlak
Yokluk'tur.
Ayınsof; sonu olmayan demektir. Tanrının
her yerde olan ünvanıdır. Ayınsof,
Ayın ’ın bir’den sıfır’a kadar olan halidir. Ayınsof zaten
varolmuş olan Tanrıdır, mutlak her şey'dir. Ayınsof’un
özellikleri yoktur, çünkü varoluşta açığa çıkar ve varoluş
aynı zamanda sondur.
Kabala’nın sözel geleneği varoluşu şöyle açıklar;
“Tanrı
kendini
göstermek istedi.”
Yazılı
geleneklerde, varolmaktan önceki durum
“Yüz yüze devamlı bakmaz”,
tam özgürlük ise
“Tanrının her şeyi geri çekmesi”
yani
Ayınsof ’un geri çekilmesi, aynanın içindeki görüntünün
dışarıya çıkması şeklinde açıklanır.
Zimzum’un
bu eylemi ise Rabbinicol’un (Yahudi ezoterizminde Kabala
bilgesi) söylediğinde gizlidir. Buna göre, Tanrının yeri
dünyada da olabilir, ancak dünya Tanrının yeri değildir.
Kutsal davranışlar sembollerle ifade edilir; Örneğin, boşluğu
çevreleyen Ayınsof veya sonsuz ışıktan yayılan huzmeler
çevreden merkeze akar. Bu Kav veya kutsal arzu huzmeleri 10
değişik yayılma katmanından dağılır.
Başka bir
ezoterik söyleyişine göre ise, dünya 10 kutsal sözle
adlandırılır. Binlerce yıldan beri bu 10 katman
“Sefirot”
olarak bilinmektedir.
|