Ezoterizm ve Gizemcilik

WWW.ASTROSET.COM

 

Mars'ta Marduk piramitleri var

  12. Gezegen Marduk'un yazarı Zecharia Sitchin, 'Marduklular binlerce yıl önce Mars'ı üs olarak kullandı' diyor ve ekliyor: 'Nitekim NASA da Mars'ta piramit izlerine rastladı'.

  Kitaplarıyla, Dünyaya, Marduk gezegenini tanıtan Zecharia Sitchin 'in en çarpıcı iddialarından biri de, binlerce yıl evvel dünyayı ziyaret eden Marduklar'ın, Mars gezegenini bir istasyon olarak kullandıkları yönünde. Dünyayı bekleyen tehlikeler hakkında yönelttiğimiz sorulara ilginç cevaplar verdi.
* Biz yaşarken bu felaket yaşanacak mı?
  Birçok şey olabilir ve olacak da... Çünkü eski uygarlıkların kaynaklarına göre ve İncil'deki kehanetlere göre gezegeninin geri dönüşü ile o gezegende yaşayanların dünya ile kendi gezegenleri arasındaki yolculukları ayrı noktalar. Sümerler bu astronotları "Nibiru Anunnaki astronotları" olarak adlandırdılar ki bu da cennetten dünyaya gelenler olarak çevrilir. Babiller ise onlara yüce olan anlamına gelen "ILU" adını verdiler. Bu gezegenden gelen astronotlar her 3600 senede, bir kereden fazla kere kendi gezegenleri ve dünya arasında yolculuk yaparlardı, çünkü Mars'ı bir istasyon ya da transfer üssü olarak kullanırlardı.
* Marduklular 'ın Mars'ı üs olarak kullandıklarının bir kanıtı var mı?
  Mars'ı ve oradaki durumu gösteren eski yazıtların yanı sıra, Rusya'nın St. Petersburg kentindeki Hermitage müzesi silindir şeklinde bir mühür sergiliyor. Bu mührün üzerinde Mars'tan bir astronotun dünyadaki bir astronota tebrik mesajı gönderdiği ve aralarında bir uzay aracı olduğu gösteriliyor. Mars geçmişte ırmaklarıyla, denizleriyle ve atmosferiyle yaşayan bir gezegen olarak bulunmuştu ve şimdi de hala çeşitli bölgelerinde su var. Hatta NASA'nın kendi uzay mekiği 1970'li yıllarda Mars yüzeyinde bina kalıntılarını ve piramitleri fotoğrafladı. Yani orada birileri vardı ve bunu dünyadaki eski uygarlıklar biliyordu. Ben Zodyak'ın balık burcu çağı sona ermeden onların geri geleceğine inanıyorum. 07.04.2005/Sabah

  MARS MARDUK' LULARIN ÜSSÜ  MÜ?
  Ünlü Dünya Tarihçisi ve araştırmacı Zecharia Sitchin Marduk' luların Dünya’ya gelirken Mars’ı üs olarak kullandıklarını iddia ediyor.

  Ünlü yazarın “Kozmik Tohum” adlı eserinde Mars’la ilgili hayli ilginç araştırmaları var:  “Nasa için çalışan Arizona Devlet Üniversitesindeki jeologlar Sovyet bilimcilere iniş bölgeleri önerdiklerinde, bir arazi aracının ‘eski nehir yataklarını ziyaret edip havzaya akan eski bir nehir deltasındaki tortuları kazabileceği’ ve sıvı su bulabileceği Laune Planum havzasındaki büyük kanyonu işaret etmişlerdi.
 
 James Lovelock ve Michael Allaby, "The Greening of  Mars" (Marsın Yeşillenmesi) adlı eseri yazarlarken biyolojik zinciri başlatmak için mikroorganizmaların ve Mars atmosferinde bir kalkan yaratması için “holokarbon gazları”nın roketlerle nasıl dünya’dan Mars’a gönderileceğini tarif etmek için bilim kurgudan yararlanmışlardı.

  Bugün soğuk ve çorak olan gezegenin üstünde, atmosferde asılı duracak böyle bir holo karbon gazları kalkanı, Mars’ın Güneş’ten aldığı sıcaklığın ve iç sıcaklığının uzaya dağılmasını engelleyecek ve yapay olarak harekete geçirilen bir ‘sera’ etkisi yaratacaktır. Isınan ve kalınlaşan atmosfer Mars’ın donmuş sularını eritecek, bitkilerin büyümesini artıracak ve böylece gezegenin oksijen desteğini arttıracaktır. Yapay olarak başlatılan bu evrimdeki her adım süreci daha da güçlendirecektir, böylece Mars’a Yaşam getirmek mümkün olacak ve onu yaşamaya uygun hale getirecektir.

  Sitchin “Kozmik Tohum” adlı kitabında görüşlerini aktarmaya devam ediyor: “Demek ki Yaşam Mars üstünde tutunabiliyordu, acaba daha önce tutunmuş muydu? Mars’ın elinin altında 4,6 milyar yıllık evrim süresi olduğunu düşünürsek, sadece bazı mikroorganizmalar değil, daha yüksek yaşam biçimleri neredeydi? Yoksa Dünya üstünde yaşamın, gezegenin hemen oluşmasından hemen sonra başlamış olmasının nedeni “Yaşam Tohumu”nun bu gezegene Nibiru tarafından getirilmiş olmasıdır derken, Sümerliler haklı mıydılar?
 
Anlatmaya, Mars’ta değil Dünya’da bulunan Mars kayaları ile başlayabiliriz. Bu meteoritler ya da kayalar Dünya’ya nasıl ulaşmıştı? Niçin sadece 1,3 milyar yaşındaydılar? Mars’ta bir afet yaraktan bir çarpma onların yerçekiminden kurtulup Dünya’ya uçmalarına neden olmuş olabilir miydi?
  Antarktika’da keşfedilen kayalar daha da bilmece doluydu. Nasa tarafından dağıtılan ve 1 Eylül 1987’de The New Yok Times’ta yayınlanan ve bu kayalardan birini gösteren bir fotoğraf; bunun hiç de bu kayalardan söz edilirken kullanıldığı gibi “futbol topu büyüklüğünde” olmadığını, sanki
yapay olarak biçimlendirilmiş ve birbirine oturtulmuş köşeli taşlara benzeyen dört tuğla benzeri bir bloktan kopmuş bir parçayı andırdığını göstermektedir: Böyle bir şeyi Peru’daki Kutsal Vadi’de İnka harabelerinde bulmayı bekleyebilirsiniz ama Mars’ta değil. Yine de kaya üstünde yapılan tüm testler, Mars kökenli olduğunu göstermektedir.
 
Gizemi daha da derinleştiren şey, Mars yüzeyi fotoğraflarını gören astronotların İnka Şehri” adını takmalarına yol açan yüzey şekillerini ortaya çıkartmış olmasıydı. Gezegenin güney kanadında yer alan bu şekiller, karemsi veya dikdörtgenimsi parçalardan oluşturulmuş bir dizi dik duvarı göstermektedir.

  İnka Şehirleri Peru-Cusco
  Bir Nasa jeologu olan John McCauley “çıkıntıların”, “sürekli, kırılma izi göstermeyen ve çevresindeki düzlükler ve küçük tepeler arasında sanki eski bir kalıntının duvarları gibi belirgin” olduğu yorumunda bulunmuştu. Bu muazzam duvar ya da şekillendirilmiş taş bloklar dizisi, Dünya üstünde yer alan büyük ve muamma dolu yapılarla şaşırtıcı benzerlik taşımaktadır.
  Lübnan’da Baalbek’teki muazzam platformun tabanını oluşturan devasa taş bloklardan oluşan kocaman duvar ya da  Peru’daki Cusco üstündeki  Sacsahuaman’ın zikzaklar çizen paralel taş duvarları gibi The Stairway to Heaven ve The Lost Realms adlı kitaplarımda her iki yapıyı da
Anunnaki / Nefilimlere bağlamıştım. Marstaki yüzey şekilleri doğal bir fenomen diye açıklanabilir ama uzunlukları beş ila sekiz kilometre arasında değişen taş blokların boyları insan elinden ya kaynak her neyse ondan ziyade doğanın elinden çıkmış olduklarını gösteriyor olabilir. Ancak öte yandan, akla yatkın hiçbir açıklama ortaya çıkmadığından, bunlar yapay yapıların kalıntıları da olabilirler; hele Yakın Doğu ve And inanışlarındaki “Devler” Mars’ı da ziyaret ettilerse…

  Mars’taki Yüz
 
Mars fotoğraflarını tarayan araştırmacılar tarafından daha çok sayıda, yumuşak kenarlı çeşitli
“piramitler” görüldü. İlgi ve tartışma, Cydonia adlı bölgeye yoğunlaşmıştı çünkü yapay olabilecek bir grup yapı, bu yapıların doğusunda bulunan ve bir Mars “sfenksi” denilebilecek bir şeyle hizalanmış gibiydi.
  Dikkati çeken şey düzgün oranlı bir insan yüzünün hatlarını taşıyan bir kaya, görünüşe göre bir tür miğfer giymiş, ağzı hafifçe açık ve gözleyerek dimdik izleyenlere bakan bir insan. Tabi eğer izleyenler Mars üstündeki göklerde iseler.

  Gize’deki Sfenks ve Annunakiler
  Dünyalıların on binlerce ve hatta yarım milyon yıl kadar önce uzay yolculuğuna girişmelerine izin veren yüksek bir uygarlığa ve gelişmiş teknolojiye sahip olup ta, Mars’a gelip, yüz dahil birçok anıt diktiği varsayılmadığı takdirde, mantıklı iki seçenek kalmaktadır.
  Birincisi, Mars üstünde evrimleşmiş zeki varlıkların sadece megalitik inşalara girişmekle kalmayıp, aynı zamanda bize de benzedikleridir. Ama Mars toprağında mikro organizmaların bile yokluğu veya insan benzeri Marslılara gıda sağlayacak bitki ve hayvan yaşamından eser bile olmaması karşısında, dünyalılara benzeyen bir marslı nüfusunun ortaya çıkması ve dünya üstünde de bulunan yapısal biçimleri taklit etmesi hiç de muhtemel görünmemektedir.
  Geriye kalan tek akla yatkın seçenek, ne dünya’dan ne de Mars’tan olan ve yarım milyon yıl kadar önce uzay yolculuğu yapabilen birilerinin Güneş Sisteminin bu kısmını ziyaret edip kaldığı ve hem dünya’da hem de Mars’ta ardında anıtlar bıraktığıdır.
  Sümer metinlerinde, kutsal metinlerde ve tüm kadim
mitolojiler”de mevcudiyetlerine dair kanıtlar olan tek varlıklar Nibirru’dan gelen Annunnakilerdir. Onların neye benzediğini biliyoruz; bize benziyorlardı; Tekvin’in sözleriyle, kendi suretlerinde ve kendi benzeyişlerinde.
  Onların insana benzeyen suretleri, Gize’deki ünlü Sfenks dahil sayısız kadim betimlerde ortaya çıkar. Sfenks’in yüzü Mısır yazılarına göre Horem-Akhet’inkiydi, yani
“Ufkun Şahin Tanrısı” Enki’nin ilk doğan ve Göksel sandalı ile en uzak göklere uçabilen oğlu Ra’nın unvanı idi.
 Gize sfenksi öyle yerleştirilmiştir ki, bakış; Sina yarımadasındaki Annunnaki uzay limanına doğru, otuzuncu paralel boyunca tam olarak doğuya doğru yöneliktir. Kadim metinler iletişim işlevlerini Sfenks’e ve altında olduğu iddia edilen yer altı odalarına atfederler.

Gökten bir mesaj gönderilir; Heliapolis’te duyulur ve Güzel Yüz tarafından Memfiste tekrarlanır.  Thot’un yazısıyla yazılmış bir mesajdır Amen şehriyle ilgili…

  Tanrılar emre göre davranıyorlar
  “Güzel Yüz”ün, Gize Sfenksi’nin mesaj aktarmadaki rolüne yapılan gönderme, Mars’taki Yüz’ün amacının ne olduğu sorusunu ortaya çıkarır, çünkü eğer zeki varlıkların elinden çıkmış ise, o zaman tanım gereği mantıksız bir nedenle Yüz’ü ortaya çıkarmak için zaman ve çaba harcamazlardı. Acaba amaç, Mısır metninin önerdiği gibi, “gökten bir mesajı” dünya’daki sfenkse mi göndermekti? Tanrıların ona göre hareket ettiği bir “emir”, bir Yüz’den diğer bir Güzel Yüz’e mi yollamaktı?
  Eğer Mars’taki Yüz’ün amacı bu idiyse, o zaman gerçekten de yakınlarında piramitler olmalıdır, tıpkı Gize’de bulduğumuz biri küçük diğer ikisi devasa olan, birbirlerine ve Sfenks’e göre simetri içinde yükselen üç özgün ve sıra dışı piramit gibi. İlginç olan, Dr. Evinski’in Mars’taki Yüz yakınındaki bölgede üç gerçek piramit ayırt ediyor olmasıdır.

Kozmik Tohum-Zecharia Sitchin- Ruh ve Madde yayınları Sayfa 249-285

 

© Astroset 2004-2010