Bir süredir
gündemde yer alan bu anket değişik kanallardan uygulandı ! ve
sonuç olarak, halkın büyük çoğunluğunun
"Para"
tercihine öncelik verdiği ortaya konuldu. Yine son günlerde
dikkatimizi çeken başka bir husus ise, genç kızların erkekleri
en çekici yapan özelliklerinin başına
"Para"yı
getirmeleriydi. Bu anketler gösteriyor ki, tüm dünyada giderek
artan bir şekilde hüküm sürmeye başlayan para anlayışı
ülkemizde de giderek yaygınlaşıyor. Elbette yaşamın bize
sunduğu olanaklardan faydalanmak açısından para gerekli bir
araç ancak onun vasıtasıyla elde edeceğimiz bütün zevkler
satın alma kurallarını içermekte. Maddi ve somut nesneleri
esas kabul edersek, ihtiyaçlarımızın tatmini için gereken
paraya her zaman gereksinim duyacağız. Ancak başarıyı ve
yaşamdan aldığımız tatmini ölçmek açısından parayı kullanmaya
başlamamız bizi özümüzden uzak bir kayboluşa götürebilir.
Sevdiğiniz bir insanla parası olmamasına rağmen yaşayacağınız
bir an, sevmediğimiz bir insanla büyük bir servetin içinde
geçireceğiniz bir ömre bedel olamaz mı ? Elbet parasız
mutluluk hayal diyebilirsiniz. Ancak bu seferde sahip
olduğumuz en büyük değerlerden birisi olan
"Hayal Gücü"müzü
durdurmuş olmuyor muyuz? İnsan maddi ve nesnel boyutu kadar
manevi ve duygusal boyutu içeren bir varlık. Kişinin
kendisiyle barışması toplumun ve çevresinin ona empoze ettiği
ölçütleri kabul etmesinden mi geçiyor ? Onu değerli kılan
serveti değil, yalnızca varoluşu ve yaşantısından zevk
alabilme kapasitesi olamaz mı ?Evet! İnsan sadece yaşıyor
olmaktan ötürü bir değerdir. Ona zevk verecek şeylerin sadece
ona öğretilenler yada gösterilenler olmadığını fark ettiği
noktada özgürlüğü yolunda büyük bir adım atmış
demektir. Bu anlayış aslında çok kolay elde edebileceğimiz
doğal bir yönümüz olmasına karşın yaşadığımız dünyanın
etkileri bunu zorlaştırmakta hatta imkansız hale
getirmektedir. Ne paradoks ama
!
Bu büyük adım öncesindeki ilk
küçük adımı, kendimize ve diğerlerine verdiğimiz değeri somut
başarılarla yada başarının toplumdaki moda ölçütleriyle (ünlü
olmak,servet sahibi,kariyer sahibi olmak gibi) ölçmekten vaz
geçerek atabiliriz. Koşullara bağlı bir sevinçten,
kabullenmeden ve başarıdan ziyade kendimizi koşulsuz olarak
kabul etmekle bu güne başlayabiliriz. Ve bunu da yapmak için
kendimize sahip çıkıp elimizde olan yegane servet olan
yaşamımızın hakkını vermeye gayretli istekli olabiliriz. "
Artık kendimi, benliğimi, kişiliğimi veya özümü bana
gösterilen değerlerle ölçmeyeceğim"
demek büyük adım için atacağımız ikinci
küçük adım olacaktır. Yaşamın bir yarışma olmadığını ve
hepimizin yaşam içinde aynı süreçleri yaşadığımızı aklınızdan
çıkarmayın. Böylece sizden iyisi yada sizden kötüsü
anlayışından uzak sahte puanlamalardan ötede durmayı
başarabilirsiniz. Gerçek başarı, yalnız size ait olan
yaşamınıza sahip çıkıp, onu daha güzele ulaştırabilecek tek
kişi olduğunuzu bilmeniz ve yaşamın bize sunduğu olanakların
sınırsız olduğunu hatırlamanızla gelecektir. Elbette bu yolda
en önemli etken göstereceğimiz gayretimizdir. Düşüncelerinizi
netleştirin ve neyle karşılaşırsanız karşılaşın sizin izniniz
olmadan kimsenin size bir şeyi kabul ettiremeyeceğini
unutmayın. Zorluklar vardır ancak bu zorluklar yalnız sizin
başınıza gelmiyor. Dünyanın her yerinde insanlar zorluklarla
karşı karşıya yaşam mücadelesi vermekte. O halde sadece
kendiniz için değil onlar içinde üzülmelisiniz.
Hangi iş bir diğerinden daha
önemli olabilir ki? Alış veriş merkezinde kasiyer olarak
çalışan birisinin yaptığı işin bir doktor yada avukattan daha
değersiz olduğunu nasıl söyleyebiliriz. Değerler görecelidir.
Yaz sıcağında susuz kalmış birisine soğuk su veren onun için
en değerli işi ona sunmuştur. Yada ev arayan bir aileye
yaşayabilecekleri kendi ölçütlerinde sıcak ve güzel bir ev
sunabilen emlakçı o anda en değerli işi yapmış olacaktır. Bunlar gösteriyor ki yaşantımızda
gerçekten sevebileceğimiz ve gönül vereceğimiz bir işi yapıyor
olmak bir başarı ölçüsü olabilir. Bu işin içinde gelecek
başarılar ise hazzımızı daha yükseltmemizi sağlayacaktır.
Ancak yarışma ve kendimizi kanıtlama duygularından arınmış
olmak oldukça önemli. Aldığımız ve alacağımız zevk sadece o
işi yapmaktan doğmalı, sonuçlarından değil.
Anket tüm görüş ve düşüncelerimizi
yansıtır nitelikte değil elbette. Aşk mı para mı
seçeneklerinden birisinin öne çıkması diğerinin değerini
küçültmüyor ancak burada belirtmek istediğimiz bizim icadımız
olan parayla yaşamımızın bize sunduğu aşk arasında bir tercih
yapıyor olmanın tehlikeleri. Paramızın büyümesi, çoğalması
sürecine yaşam adını verdiğimiz takdirde bu tehlike hep yanı
başımızda var oluyor olacak. Para sadece yaşam yolculuğumuzda
bir araç olabilir amaç değil. Yaşam yaşamak içindir. Paranın
getirdiği olanaklardan yararlanma süreci değil. Hedeflerimiz
veya gerçekleştirmek istediğimiz hayallerimiz olabilir bu
doğaldır ama bunların gerçekleşmesi bir gereklilik yada
başarımızın bir ölçütü değildir. Artık Kova çağı
zamanlarındayız. Bireylerden oluşan bir toplum anlayışı
giderek daha önem kazanıyor. Bu yüzden bireysel olarak
kendimize sahip çıkmamız toplumsal alanda da gelişmeleri
destekleyecektir. Zamanımızın akıp gitmesine izin vermeyelim.
Zamanın akıp gitmesi, yaşamımızın akıp gitmesi anlamına da
gelir. İstesek de istemesek de yaşamda gittiğimiz yönden
yalnızca biz sorumluyuz.
" Bu yaşam elimizdeki tek servet ve onu doğru değerlendirmek
için önceliklerimizi de doğru belirlememiz gerekir."
|