“Bir varlığın gelişmesi demek; insanlık ailesinin
gelişmesi demektir.” bilgisi birleştirici sevecen ve yüksek
enerjili bir bilgi ve birlik ruhunu herkese yaymayı, herkesi
mümkün olduğunca merkezi bir noktada birleştirmeyi
amaçlıyor. Bilimin
morfo genetik alanlar dediği alanlar ve atom altı parçacık
düzeyindeki gözle göremediğimiz iletişimi nedeniyle;
birbirimizin yaşam planlarını doğru gerçekleştirmeden
etkileniyoruz yani bireyler kendi planlarına uygun bir duruş
içinde olduklarında, ortaya çıkarttıkları, evrenle uyumlu
enerjiyi önce en yakın arkadaşlarına sonra çevrelerine ve
genel anlamda da dünyanın herhangi bir yerinde bu tip bir
enerjiye ve duruşa ihtiyacı olan herhangi birine de
göndermekte ve yararlanmasını sağlamaktadır.
Aslında dünya üzerindeki tüm ışık işçileri veya ruhsal yollarına uygun yaşayan tüm insanlar, gezegenin iyileşmesine
ve enerjisini yükseltmesine katkıda bulunuyor. Dünyanın
beklenen gelişiminin sağlanabilmesi için üzerinde yaşayan
varlıklarında kitlesel bir gelişimle katkıda bulunmaları
gerekmektedir ki bir sıçrama meydana gelebilsin.
Bu sadece, varlıklar gelişirse gezegende gelişir
gibi basit bir açılımla açıklanamaz. Dünya gezegeni de canlı
olduğu için kendiside bir gelişim, değişim süreci
geçirmektedir.Tıpkı her şey gibi. Ama gezegenin kendi kendine
değişmesi ve gelişmesi yeterli değildir.
Varlıklarında kitlesel değişimleri gerekmektedir. Bu tip
büyük değişimler her anlamda canlı varlıkların değişimine
neden olmaktadır. Var olan türlerin bir kısmı yeni enerji
biçiminde var olmamakta ya da var olmayı sürdürenler ise pek
çok genetik değişime uğramaktadır. Moleküler düzeyde
değişimler görülmektedir. Bunlar fizikteki yansımalardır
elbette. Yani bizlerin fizikte rahatlıkla tespit edebileceği
şeylerdir. Tabi bunların olmasının altındaki ana neden,
enerjilerin ve frekans aralıklarının değişmiş olmasıdır. Ve
böylece yeni enerji alanları, yeni sistemler doğurmaktadır.
Ve var olan canlılarda değişimler izlenmektedir.
Işık
işçilerinin katkısı nedir?
Işık işçileri ve kendini ışığa hizmet ediyor kabul eden
herkes, aslında kritik etkiyi ve sıçramayı oluşturabilmek
için uğraşmaktadır. Bu tip uğraşlar, gezegenin ihtiyaç
duyduğu kitlesel yenilenmelere katkı sağlar ve bir yandan
da her birey kendi yaşam planlarının gereği olan gelişim
icaplarını yaşayarak hem kendinin aydınlanmasına hem
diğerlerinin aydınlanmasına hizmet eder.
Kitlesel değişimler çok büyük operasyonlar olduğu için,
bizim görebileceğinizden çok daha geniş ve büyük kolları
vardır. Bunlardan bir tanesi de ışık işçileriyle bağlantılı
çalışılan bölümdür. Amaç, onlar aracılığıyla, gerekli olan
değişimin gerekli bazı işlerini yerine getirmektir. O yüzden
ışık işçilerinin nasıl durduğu çok önemlidir elbette. Henüz
kendisi değişimi idrak edememiş, o bilince varamamış,
ilkelerden uzak, belli bir şuur halinden uzak ve uyanmamış
bir ışık işçisi ile ne yapılabilir ki? O zaman o da tıpkı
diğerleri gibi uyandırılma ihtiyacı içinde olduğundan, diğer
ışık işçilerinin onu da uyandırması gerekecektir.
Herkes düşündüklerinden ve yaptıklarından sorumludur ama
sorumluluğu da bu noktada belirlemeye çalışmak çok
yararlıdır. Gereksiz sorumluluk duygusu da yük oluşturur ve
yürüyüşü ağırlaştırır.
Örneğin siz gelişmek ve geliştirmek
şuuru ile aydınlanmış ve açılmış iseniz ve herkese de bunu
verebilmek ve yayabilmek düşüncesi içinde iseniz ama vermeye
çalıştığınızı herkes alamıyorsa siz daha fazla ne
yapabilirsiniz ki!... Önemli olan sizin çabanız ve iyi
niyetli destek çalışmanızdır. Ama varlıkların özgür irade ve
seçimleri vardır. Almak istemeyen bir varlık için fazla bir şey yapamayabilirsiniz ve bunun için de üzülüp kendinizi
yıpratmamanız, ona da anlamıyor diye kızmamanız ve olayı
akışına sevgiyle bırakmanız daha verimli sonuçlar sağlar. Herkesin
birbirinden sorumlu olduğu doğrudur. Gelişmek ve geliştirmek
yasası dahilinde bu doğrudur ama bu sorumluluğun, iyi
niyetli düşünce ve çaba sınırlarını korumakta fayda vardır.
Aksi halde siz kendi yaşam programınızı nasıl
yaşayacaksınız? Bu kadar etrafınızla ilgilenirseniz, kendi
içinizde neler olup bittiği ile nasıl ilgileneceksiniz?
Sorumluluğun şuurunda olmak ve öyle davranmak, kendi
programını gerektiği gibi uygulama çabası içinde olmak
herkes için yeterli ideal bir ölçüdür.
Bir olayın veya olgunun ortaya çıkabilmesi için kritik bir
etkinin, bir sıçrama hareketinin bulunması gerekir.
Evrensel yasalar bu şekilde çalışmaktadır. Eğer bu kritik
etki oluşmuyorsa olay gerçekleşmez. Yani varlığın hem
oluşumunda hem de dağılımında kritik etki yasasından söz
edebiliriz. Dolayısıyla, hem düzenli hem de düzensiz
rastlantıların gerisinde duran yasa
Kritik Etki yasasıdır.
Öyleyse her bir birey kendi yaşamı ve ilkeler karşısındaki
evrenle ve yasalarla uyumlu veya uyumsuz duruşu ile bu
sıçrama hareketinin oluşmasına zemin hazırlıyor ya da
gecikmeye katkıda bulunuyordur yani buradan hepimiz istesek
de istemesek de bütünü etkiliyoruz anlamı çıkmaktadır.
Dünya gezegeninin enerjide bir kuantum sıçrama yapabilmesi,
kitlesel şuuru yükseltebilmesi için Bireysel Gelişim oldukça
önemli aşamayı işaret eder. Sadece varlığın gelişimini
amaçlayan tüm yollar ve araçlar kullanılabilir. Bu yolların
herkese göre değişik olması da çok sağlıklı ve olumlu bir
göstergedir. Günümüzde yaşanan kaosun ve kaotik etkilerin de
bu perspektifte ele alınması çok yararlı olur. Bu da Kaos’un
bir anlamı olduğu ve düzenin ancak ondan ortaya çıkabileceği
ve kendiliğinden kurulabileceği bilgisidir. Kaos ve
dejenerasyon da gereklidir ki yeni bir yapılanmaya geçme
arzusu bireylerde ve toplumlarda büyük isteğe dönüşecek
şekilde uyansın. İnsanlık ailesinin yaşadığı tüm olayların,
dinamik sistemler halinde hayal bile edemediğimiz girift
kurallara göre çalıştığı bilgisini kuantum fiziği günümüzde
çok net anlatmaktadır. Atom altı parçacıklarda olup
bitenleri bütüne yansıtmak mümkündür. Öyleyse hareket
noktamızı oluşturan en temel veri
“Koşulsuz Sevgi”
verisidir.
Tüm
olup bitenleri kabul için tek nitelik; koşulsuz sevgi
atmosferinde iş gören saf bir itilim ve amaç sahibi olmayı
istemekten geçmektedir. |