|
YAŞAM VE HEDEFLER
|
Başarmak, daha iyiye
doğru büyümek, gelişip açılmak, her yönden başarıya erişmek ruhsal
bir görevdir. Ve yaşamın bizim aracılığımızla ifade gücüne destektir. Mekan
ve zaman içindeki misafirliğimizin biteceği zaman nasıl olsa
gelecektir. Yazgı izin verdiğinde saf şuurluluk deryasına dalmayan mı var? Ama o güne kadar görevimiz
mümkün olduğunca şuurlu olmak, farkındalığı
arttırmak ve dünyamıza cömertçe, sevgiyle hizmet verebilmek için
kendimizi geliştirmeye çalışmak neden
olmasın?
Bu
anlamda başarılı bir yaşama ilişkin ilkeler ve hedefler gençlere
erken yaşta öğretilmelidir. Hedef çok önemlidir. Yaşama dair hedefi
olmayanlar mutsuzluğa ve depresyonlara mahkum
olurlar. Hedefin büyüklüğünün ya da küçüklüğünün hiç önemi yoktur.
Hedefimiz toplu iğne başı kadar küçük de olsa, insanlığın gelişimine
katkıda bulunacak kutsal bir hedef kadar büyük de
olsa ; hedefe ulaşmak için önemli olan
programlı disiplinli bir çalışmanın ürünü olmasıdır.
Programlı çalışmak ve disiplinin gence küçük yaşta verilebilmesi
için ebeveynin de, işaret ettiği prensipleri uyguluyor olması
gerekmez mi? En iyi model yaşanarak gösterilen model değil midir? Yetişme
çağındaki gençlere bu prensipler ve yaşamın hedefi anlatılmalı,
hizmete
yönelik bir yaşam sürmeye teşvik edilmelidir. İstisnalar kaideyi
bozmaz, gençler genellikle ailelerinden gördüklerini kopya ederler
ve bu uzun bir süre devam eder.. Kendi
yaşamı için çalışıp çabalamayan başkaları için hiçbir şey yapamaz.
Çalışkanlık ve disiplin önce bize yarar sağlar. Bu şekilde belli
hedefler doğrultusunda yetiştirilen genç insan günlük yaşamın
rüzgarlarında kaybolmaz; hem mutlu, sağlıklı olur, kendini
yetiştirir, hem de topluma yararlı bir
birey olarak büyür, olgunlaşır ve yaşama katılır.
Unutulmamalıdır ki, hedeften ve yaşamın temel ilkelerinden haberdar
olmayan insanlara ulaşmaya ve onları bilgilendirmeye çalışmak da bir
hedeftir.
Yaşamı değerli kılma fırsatı herkese verilmelidir…
Bir hedefin olmasına dair bilgiler ve önerilen yöntemler, kim
olursak olalım, görevimiz veya mesleğimiz ne olursa olsun,
doğuştan bizde var olan kapasitenin
ortaya çıkmasını sağlayarak başarıya erişmemizi garantiler.
Gezegende yedi milyara yaklaşan sayıda insan yaşamaktadır ve büyük
çoğunluğun özellikle gençlerin hedef ve doğru yaşam konusunda bilgi
edinmeye ihtiyaçları vardır.Kabul
edersiniz ki, kendimizin uygulamadığı bir bilgiyi başkasına
sunamayız? İlkelere
uyularak yaşanın doğal bir yaşam, gelişmeyi ve kişisel yazgının
hedefine ulaşmasını destekleyecek sağlam temellerin atılmasını
sağlar. Birey bir yandan aile
yaşamından, işinden, hobilerinden, sosyal yardım çalışmalarından
zevk alarak yaşamaya devam edip diğer yandan araştırmayı,
irdeleyerek öğrenmeyi ve gelişmeyi yani büyümeyi sürdürebilir.
İnsanın ne
gibi dış koşullar içerisinde bulunursa bulunsun; kendi gelişimi için
bir hedef saptaması ve ihtiyaç duyulan ortama ait değişiklikleri
yaratacak içsel dönüşümü deneyimlemesi
her zaman mümkündür. “Eskiden insanlar manastırlara,
mabetlere, tapınaklara gider orada
değişim yaşarlarmış, gelsinler de şehir yaşamında bu değişimi
yapsınlar”
demek, inanın ki yolu uzatan bir kaçıştan başka bir şey
değildir. Aslında aradığımız mabet ya da
tapınak içimizde olduğundan ve tüm dış şartlara rağmen
aslında her zaman kendimizle iç içe yaşadığımızdan; eğer dilersek
yapılamayacak bir şey olmadığı gibi, yapılacaklar da sanıldığı ya da
abartıldığı kadar da zor değildir. Bunun aksini ısrarla iddia
etmek,
‘birey şuurunu, zihinsel-mantal
durumlarını hep dış şartlara göre ayarlar’
demek anlamına gelir ki,
bu olağanüstü bir güç ve yeteneklerle donatılarak yaratılmış insanın
yapabilme kapasitesi için bir sınırlama getirir.
Berrak ve temiz bir vizyona ve saf bir yüreğe sahip bir ruhun özlemlerine direnebilecek hiçbir dışsal sınırlama yoktur.
Yeter ki bilgilerini yenilemek istesin.
Bilgileri yenilemek esasen ruhsal boyutta yapılan bir işlemdir, bir manada adeta frekans ayarı gibi yeni enerjilere hazırlık ve onları sindirmedir, bu da ancak bilgiyle olur, bilgi nüfuz ettikçe varlık genişler, büyür, anlama-algılama-alma kapasitesi açılır, gelişir. Aslında tüm bilgiler toplumsal hatta evrenseldir. Çünkü evrenin herhangi bir küçücük noktasındaki gelişim bir diğerini hazırlayacak ve tetikleyecektir. Bu yüzden evrenseldir, kelebeğin kanat çırpışı ve evrendeki yansımasını hatırlayınız.
Bu nedenle bir bilginin bir kanaldan inmesi demek artık onun bir gruba yada şahsa ait olamayacağı demektir. İsteseniz de tutamazsınız çünkü bilgi kanal aracılığı ile yeryüzüne inmiştir. Hem bir enerji dalgası gibi yayılmaya hem de, etraftaki ihtiyaç sahibi alıcılar tarafından emilmeye hazır hale gelmiştir. Kanalların bilgi indirmesinin maksadı ve amacı budur."Gerekli bilgi ve enerjileri yüklenerek trafo gibi aşağıya dağıtmak. Bu yüzden aşağıya inen her bilgi dalga dalga, hare hare yayılmakta açılmakta, hiç bilmediğiniz kişiler tarafından emilmektedir. Sizin hiç haberiniz olmadan… Lütfen unutmayınız; inen her bilgi dağılmak, yayılmak ve başkalarına da akmak için inmiştir. Ve kim bilir nice yaşamlara değerek, ne iyi işler olmuş, ne yaşamları etkilemişlerdir. Görünmeyen planda görünmeyen ordular vardır bu şekilde çalışan…”
Arzu edilen şuurluluk ve farkındalık seviyesine yükselme, insanın yaratıcılığını ve esnekliğini arttırır. Ve işin sırrı da buradadır. Belli bir hedef doğrultusunda, disiplinli ve çalışkan bir yaşam süren kişi, hangi şuurlukta, hangi varoluş farkındalığında ise, karşısına çıkacak deneyimlerde ona göre olacaktır. Yani bir anlamda deneyimleri kendimize çağıran biziz. Kendi şuursal genişliğimizi ne kadar arttırır, farkındalığı ne kadar yükseltirsek faydası yine bizedir.
|
|
|