|
BİR ALEGORİ
Hieronymum
Çeviren: Işık UÇKUN |
Yüreğinin bahçesinde yürürken öğrenci aniden Üstada geldi,
mutluydu çünkü O’nun verdiği ve biran önce bitirip kendisine
sunmak için can attığı bir görevi daha henüz bitirmişti.
“Gördüğünüz gibi Üstat” dedi, “bu iş bitti, şimdi bana başka
bir görev verin”
Üstat öğrencisine anlayamayan bir çocuğa bakar gibi üzgün ama
anlayışlı gözlerle baktı.
“Gerçeği
zihinsel olarak kavramaya yönelik çok öğreti vardır” diye
yanıtladı. Bunları sayıca artırmakla çok mu iyi hizmet
ettiğini düşünüyorsun?”
Öğrenci şaşırmıştı. “Gerçeği bütün çatılardan haykırmamız
gerekmiyor mu, ta ki tüm dünya duyana kadar?” diye sordu.
“Bunu yapınca ne olacak?”
“O zaman bütün dünya bunu mutlaka kabul edecektir”.
“Hayır” diye yanıtladı Üstat, “Gerçek zihinle kavranamaz,
yürekle kavranır. Bak şimdi!”
Öğrenci baktı,
gerçeğin tüm dünyayı saran bir beyaz ışığa
benzediğini gördü, ama beyaz ışık ona çok ihtiyacı olan yeşil
bitkilere ulaşamıyordu çünkü bulutların yoğun katmanları araya
girip buna engel oluyordu.
“O bulutlar insan zihnidir” dedi Üstat.
“Tekrar bak”.
Öğrenci dikkatle baktığında bulutların içinde dağılmış yer yer
küçük aralıkların olduğunu gördü, ışık buradan kopuk, zayıf
ışınlar halinde girmeye çabalıyordu. Her aralık, titreşimlerin
yarattığı küçük bir anafordan oluşuyordu ve bunlara bakmak
öğrencinin, her anaforun kökeninin insan yüreği olduğunu
anlamasını sağlamıştı.
“Ancak bu aralıkları artırmakla ve onları büyütmekle ışık
dünyaya ulaşabilecektir” dedi Üstat.
“ Öyleyse en iyisi bulutlara daha çok ışık akıtmak
mıdır, yoksa yürek gücünden anaforlar oluşturmak mı?
ikincisini görünmeden, farkedilmeden ve hatta teşekkür
beklemeden yapmalısın. İlki ise sana insanlar arasında dikkat
çekmeyi ve övgüyü getirecektir. Her ikisi de gereklidir: her
ikisi de bizim işimiz ama ne yazık ki bu aralıklar çok az! Sen
övgüden vazgeçip kendini saf ve kişisel olmayan bir gücün
merkezi yapacak kadar güçlü müsün?”
Öğrenci içini çekti. Bu hassas bir soruydu.
|
Yayın Tarihi: 02.Temmuz.2008 http://www.theosociety.org |
|