Birinci
Kural: Her
işe mümkün olan en kuvvetli inisiyatif ile (kişisel girişim)
atılmaya çalışınız.
Doğru yöndeki
etkenleri kuvvetlendirmeye yarayacak bütün koşulları
toplayıp, alışılmış yollar dışında davranınız,
kararınızı bildiğiniz her türlü olanaklarla sarınız,
kuvvetlendiriniz. Bunlar, kararınızda vazgeçmek üzere karşınıza
çıkacak kötü eğilimleri yenebilmek için size kuvvet ve
enerji verecektir. Böylece önünüze çıkacak her engeli
erteledikçe, onların bir daha ortaya çıkma şansları da
gittikçe azalacaktır.
İkinci
Kural: Yeni
alışkanlık hayatınızda bir kere sağlam bir şekilde kök
salmadıkça küçükte olsa onu zayıflatabilecek herhangi
bir taviz vermeyin.
Her türlü sapma,
büyük bir özenle sarmaya çalıştığınız ipten bir yumağın
yere düşmesi gibidir. Ufak bir hata sardığınız sargılardan
çok daha fazlasının açılmasına neden olur. Eğitimin sürekliliği,
sinir sistemimizin hatasız ve tam devinime geçmesini sağlayan
biricik vasıtadır.
Başlangıçta başarı
zorunludur. Başarısızlık gelecekteki bütün girişimler için
gerekli olan enerjiyi frenler. Oysa geçmişteki başarılar
gelecek için sinirlerimizin kuvvet kaynağı olur. Alman şairi
Goethe kendisine bir girişimle ilgili danışmaya gelen,
fakat kendi yetenek ve kuvvetine güveni olmayan birine,
“dostum senin yapacağın şey şöyle derin bir nefes alıp
derhal işe girişmektir.” demiştir. Bu sözler onun başarılarla
dolu meslek hayatını etkileyen ruhu en güzel yansıtır.
İçki içmek gibi
alışkanlıklardan yavaş yavaş kurtulmak konusu da bu başlığın
altına girer. Bu uzmanların kişilere göre fikirlerinin değişik
olduğu bir meseledir. Bununla beraber asıl olarak bütün
uzmanlar böyle bir alışkanlıktan kurtulmanın eğer onu
uygulamaya olanak olursa en iyi yolun yeni bir alışkanlığın
derhal kabulü olduğunda hemfikirdirler.
Yalnız biz
irademize, daha başlangıçta başarısızlığa uğrayacağı
böyle güç bir görev vermemeye dikkat etmeliyiz. Fakat bir
insan buna dayanabildiğinde, kesin bir ıstırap devresi ve
bunu izleyecek serbest bir zaman elde edilmeye çalışılabilecek
en iyi amaçtır. Bu ister içki içmek gibi bir alışkanlıktan
vazgeçmek veya sabah bir saat daha erken kalkmak olsun. Bir
arzunun hiç beslenmediğinde ne kadar çabuk söneceği şaşılacak
bir şeydir.
"İnsan ikinci adımını
atabilmek için ilk önce birinci adımı iyice atmayı öğrenmelidir"
der Dr. Bahnsen.
Hergün yeni bir
karar veren kimse atlamak üzere bir hendeğin yanına gelen
ve her seferinde durup yeniden hız almak için geriye dönen
bir adama benzer. Sürekli bir ilerleme olmadan yapıcı
kuvvetlerin toplanması diye bir şey söz konusu olamaz.
Üçüncü
Kural: Verdiğimiz
her kararı uygulamak için olası her uygun koşullardan
faydalanınız.
Kararların beyine
yeni oyunu haber vermeleri onların meydana geldikleri anda değil,
hareket etkilerini oluşturdukları andadır. İnsan istediği
kadar çok güzel söz ve kurala sahip olsun ve insanın
hisleri istediği kadar olumlu ve iyi olsun, eğer harekete geçmek
için ortaya çıkan elle tutulabilir her fırsattan
yararlanmazsa, karakteri daha iyinin etkisinden bütünüyle
uzak kalabilir.
J.S Mill’in dediği
gibi “karakter tamamıyle şekillenmiş iradedir.” Ve onun
anladığı manada da irade, hayatın başlıca güçlüklerine
karşı sabit, ani ve belirli bir biçimde hareket etme eğilimlerinin
bir toplamıdır.
Yapmak, harekete geçmek
eğilimi ancak gerçekten yaptığımız eylemlerle orantılı
olarak içimizde kökleşebilir ve beyin onların uygulanması
ile büyür. Eğer bir karar veya ateşli bir duygunun pratik
hiçbir meyve taşımadan buhar olup uçmasına izin
verilirse, bu kaybedilmiş bir fırsattan daha kötüdür,
çünkü böylece o gelecekteki bütün olumlu karar ve
duygularını ortaya çıkmasına engel olur.
Zayıf duygularına
düşkün ve hayal dünyasında yaşayan ömrünü hassaslığın
ve telaşın dengeli denizlerinde geçiren ve hiçbir zaman
elle tutulmuş bir iş yapmamış olan bir insan kişiliğinden
daha alçak bir olgu düşünülemez.
Eski zamanlardaki
bir Rus markisinin dışarıda arabacısı soğuktan donarken
tiyatroda piyesin hayali kişiliklerine acıyarak gözyaşı dökmesi
daha sönük bir ölçüde her yerde olan ve rastlanan
olgulardır.
Sonradan onu
herhangi bir aktif bir durumda anlatmaksızın bir piyeste,
konserde veya kitap okurken heyecanlanarak ıstırap çekmemeliyiz.
Herhangi iyi bir düşünce
ne kadar basit olursa olsun o düşüncenin pratik (yararlı)
bir durumda ifade edilmesinden sakın vazgeçmeyiniz.
Eğer heyecanlarımızın
buharlaşıp uçmasına izin verirsek onlarda kolayca uçacak,
kaybolacak bir yo bulurlar. Aynı biçimde biz bir çaba göstermekten
kaçınırsak daha farkına varmadan çaba harcama yeteneğimiz
elimizden kaçar gider ve biz hala dikkatimizin dağılmasından
şikayetçiysek, o ileride de hep dağılacaktır.
Dördüncü
Kural: Çaba gösterme yeteneğinizi ayakta tutmak
istiyorsanız hergün nedensiz ve karşılıksız bir alıştırma
yapınız.
Bu herhangi ufak
gereksiz noktalarda sistematik bir biçimde fedakarlık ve
kahramanlık göstermek demektir. Hergün salt onu yapmayı
pek istemediğinizden başka bir neden gösteremeyeceğiniz
bir iki hareket yapınız. Ve gerçek ihtiyaç saati yaklaştığı
zaman, o sizi, sinirleriniz kuvvetli ve yetişmiş olarak sınava
hazır bulsun. İnsanın nefsinden yapacağı bu tür bir
fedakarlık, sigorta ettirdiği ev için verdiği prime
benzer. Prim zamanında ona hiçbirşey sağlamaz ve kazandırmaz.
Fakat günün birinde bir yangın çıkar da evi yanarsa o
zaman sigorta primini düzenli ödemiş olması onu sefaletten
kurtarır.
İşte her gün
dikkatini bir noktada toplamaya içinde şiddetli bir irade
kuvveti geliştirmeye ve gereksiz şeylere karşı özveride
bulunmaya kendisini alıştıran kişide ilerisi için
sigortalı demektir. Etrafında herşey kırılıp dökülürken
o bir kale gibi yerinde sapasağlam kalacaktır.
Teolojinin söz
ettiği öteki dünyadaki cehennem bile, alışkanlıklarımızın
yanlış yönlerde biçimlendirdiği kişiliklerimizin bizim için
bu dünyada oluşturduğu cehennemden daha kötü olamaz.
Kolayca yarattığımız yığınlarca alışkanlıklarımızın
bizi nereye götürdüğünü bir anlayabilsek, onların oluşumu
üzerinde biraz daha dikkatlice dururduk.
İnsan iyi yada kötü
kaderini kendisi yapar ve ileri atılan bir adım hiçbir
zaman geri alınamaz. İyi ve kötü en küçük bir hareket
bir daha kazınamayacak kadar derin izler bırakır.
Taa derinlerde
sinir hücreleri ve liflerinin molekülleri yaptığımız her
iyi yada kötü eylemi sayarlar, kaydederler ve gelecekteki
bir fırsatta lehimize yada aleyhimize karşı kullanmak üzere
depolarlar. Yaptığımız hiç bir şey tam manasıyla bir
daha ortadan silinemez. Yani ayrı ayrı yaptığımız bazı
kötü eylemlerimiz bizde iyi olmayan bir alışkanlığın
oluşmasını sağlar veya aynı biçimde birçok eylemler ve
saatlerce çalışmalar sonucu ahlak bakımından yüksek bir
kişi veya uygulamalı ve bilimsel alanlarda birer uzman
olabiliriz.
Hangi yolu tutarsanız
tutunuz (ister mesleğinizde ister hayattaki davranışlarınızda)
hiç kimsenin eğitiminin sonucu hakkında bir endişesi
olmamalıdır. Eğer iş gücünün her saatini kişi dolu geçirirse,
son sonuç birgün kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Kişi,
o gün seçtiği ve izlediği amaç ne olursa olsun, kendisini
kuşağının o konuda en bilgili insanlarından biri olarak
bulacaktır.
|