Günün Penceresi

WWW.ASTROSET.COM

ALIŞKANLIKLARIMIZDAN NASIL KURTULABİLİRİZ ?

William James

Günlük alışkanlıklarımızla olayların gidişatını nasıl etkilediğimizin gerçekten bilincindemisiniz?

Birinci Kural: Her işe mümkün olan en kuvvetli inisiyatif ile (kişisel girişim) atılmaya çalışınız.

  Doğru yöndeki etkenleri kuvvetlendirmeye yarayacak bütün koşulları toplayıp, alışılmış yollar dışında davranınız, kararınızı bildiğiniz her türlü olanaklarla sarınız, kuvvetlendiriniz. Bunlar, kararınızda vazgeçmek üzere karşınıza çıkacak kötü eğilimleri yenebilmek için size kuvvet ve enerji verecektir. Böylece önünüze çıkacak her engeli erteledikçe, onların bir daha ortaya çıkma şansları da gittikçe azalacaktır.

İkinci Kural: Yeni alışkanlık hayatınızda bir kere sağlam bir şekilde kök salmadıkça küçükte olsa onu zayıflatabilecek herhangi bir taviz vermeyin.

  Her türlü sapma, büyük bir özenle sarmaya çalıştığınız ipten bir yumağın yere düşmesi gibidir. Ufak bir hata sardığınız sargılardan çok daha fazlasının açılmasına neden olur. Eğitimin sürekliliği, sinir sistemimizin hatasız ve tam devinime geçmesini sağlayan biricik vasıtadır.

  Başlangıçta başarı zorunludur. Başarısızlık gelecekteki bütün girişimler için gerekli olan enerjiyi frenler. Oysa geçmişteki başarılar gelecek için sinirlerimizin kuvvet kaynağı olur. Alman şairi Goethe kendisine bir girişimle ilgili danışmaya gelen, fakat kendi yetenek ve kuvvetine güveni olmayan birine, “dostum senin yapacağın şey şöyle derin bir nefes alıp derhal işe girişmektir.” demiştir. Bu sözler onun başarılarla dolu meslek hayatını etkileyen ruhu en güzel yansıtır.

  İçki içmek gibi alışkanlıklardan yavaş yavaş kurtulmak konusu da bu başlığın altına girer. Bu uzmanların kişilere göre fikirlerinin değişik olduğu bir meseledir. Bununla beraber asıl olarak bütün uzmanlar böyle bir alışkanlıktan kurtulmanın eğer onu uygulamaya olanak olursa en iyi yolun yeni bir alışkanlığın derhal kabulü olduğunda hemfikirdirler.

  Yalnız biz irademize, daha başlangıçta başarısızlığa uğrayacağı böyle güç bir görev vermemeye dikkat etmeliyiz. Fakat bir insan buna dayanabildiğinde, kesin bir ıstırap devresi ve bunu izleyecek serbest bir zaman elde edilmeye çalışılabilecek en iyi amaçtır. Bu ister içki içmek gibi bir alışkanlıktan vazgeçmek veya sabah bir saat daha erken kalkmak olsun. Bir arzunun hiç beslenmediğinde ne kadar çabuk söneceği şaşılacak bir şeydir.

  "İnsan ikinci adımını atabilmek için ilk önce birinci adımı iyice atmayı öğrenmelidir" der Dr. Bahnsen.

  Hergün yeni bir karar veren kimse atlamak üzere bir hendeğin yanına gelen ve her seferinde durup yeniden hız almak için geriye dönen bir adama benzer. Sürekli bir ilerleme olmadan yapıcı kuvvetlerin toplanması diye bir şey söz konusu olamaz.

Üçüncü Kural:  Verdiğimiz her kararı uygulamak için olası her uygun koşullardan faydalanınız.

  Kararların beyine yeni oyunu haber vermeleri onların meydana geldikleri anda değil, hareket etkilerini oluşturdukları andadır. İnsan istediği kadar çok güzel söz ve kurala sahip olsun ve insanın hisleri istediği kadar olumlu ve iyi olsun, eğer harekete geçmek için ortaya çıkan elle tutulabilir her fırsattan yararlanmazsa, karakteri daha iyinin etkisinden bütünüyle uzak kalabilir.

  J.S Mill’in dediği gibi “karakter tamamıyle şekillenmiş iradedir.” Ve onun anladığı manada da irade, hayatın başlıca güçlüklerine karşı sabit, ani ve belirli bir biçimde hareket etme eğilimlerinin bir toplamıdır. Yapmak, harekete geçmek eğilimi ancak gerçekten yaptığımız eylemlerle orantılı olarak içimizde kökleşebilir ve beyin onların uygulanması ile büyür. Eğer bir karar veya ateşli bir duygunun pratik hiçbir meyve taşımadan buhar olup uçmasına izin verilirse, bu kaybedilmiş bir fırsattan daha kötüdür, çünkü böylece o gelecekteki bütün olumlu karar ve duygularını ortaya çıkmasına engel olur.

  Zayıf duygularına düşkün ve hayal dünyasında yaşayan ömrünü hassaslığın ve telaşın dengeli denizlerinde geçiren ve hiçbir zaman elle tutulmuş bir iş yapmamış olan bir insan kişiliğinden daha alçak bir olgu düşünülemez.

  Eski zamanlardaki bir Rus markisinin dışarıda arabacısı soğuktan donarken tiyatroda piyesin hayali kişiliklerine acıyarak gözyaşı dökmesi daha sönük bir ölçüde her yerde olan ve rastlanan olgulardır.

  Sonradan onu herhangi bir aktif bir durumda anlatmaksızın bir piyeste, konserde veya kitap okurken heyecanlanarak ıstırap çekmemeliyiz.

  Herhangi iyi bir düşünce ne kadar basit olursa olsun o düşüncenin pratik (yararlı) bir durumda ifade edilmesinden sakın vazgeçmeyiniz.

  Eğer heyecanlarımızın buharlaşıp uçmasına izin verirsek onlarda kolayca uçacak, kaybolacak bir yo bulurlar. Aynı biçimde biz bir çaba göstermekten kaçınırsak daha farkına varmadan çaba harcama yeteneğimiz elimizden kaçar gider ve biz hala dikkatimizin dağılmasından şikayetçiysek, o ileride de hep dağılacaktır.

Dördüncü Kural: Çaba gösterme yeteneğinizi ayakta tutmak istiyorsanız hergün nedensiz ve karşılıksız bir alıştırma yapınız.

  Bu herhangi ufak gereksiz noktalarda sistematik bir biçimde fedakarlık ve kahramanlık göstermek demektir. Hergün salt onu yapmayı pek istemediğinizden başka bir neden gösteremeyeceğiniz bir iki hareket yapınız. Ve gerçek ihtiyaç saati yaklaştığı zaman, o sizi, sinirleriniz kuvvetli ve yetişmiş olarak sınava hazır bulsun. İnsanın nefsinden yapacağı bu tür bir fedakarlık, sigorta ettirdiği ev için verdiği prime benzer. Prim zamanında ona hiçbirşey sağlamaz ve kazandırmaz. Fakat günün birinde bir yangın çıkar da evi yanarsa o zaman sigorta primini düzenli ödemiş olması onu sefaletten kurtarır.

  İşte her gün dikkatini bir noktada toplamaya içinde şiddetli bir irade kuvveti geliştirmeye ve gereksiz şeylere karşı özveride bulunmaya kendisini alıştıran kişide ilerisi için sigortalı demektir. Etrafında herşey kırılıp dökülürken o bir kale gibi yerinde sapasağlam kalacaktır.

  Teolojinin söz ettiği öteki dünyadaki cehennem bile, alışkanlıklarımızın yanlış yönlerde biçimlendirdiği kişiliklerimizin bizim için bu dünyada oluşturduğu cehennemden daha kötü olamaz. Kolayca yarattığımız yığınlarca alışkanlıklarımızın bizi nereye götürdüğünü bir anlayabilsek, onların oluşumu üzerinde biraz daha dikkatlice dururduk.

  İnsan iyi yada kötü kaderini kendisi yapar ve ileri atılan bir adım hiçbir zaman geri alınamaz. İyi ve kötü en küçük bir hareket bir daha kazınamayacak kadar derin izler bırakır. 

  Taa derinlerde sinir hücreleri ve liflerinin molekülleri yaptığımız her iyi yada kötü eylemi sayarlar, kaydederler ve gelecekteki bir fırsatta lehimize yada aleyhimize karşı kullanmak üzere depolarlar. Yaptığımız hiç bir şey tam manasıyla bir daha ortadan silinemez. Yani ayrı ayrı yaptığımız bazı kötü eylemlerimiz bizde iyi olmayan bir alışkanlığın oluşmasını sağlar veya aynı biçimde birçok eylemler ve saatlerce çalışmalar sonucu ahlak bakımından yüksek bir kişi veya uygulamalı ve bilimsel alanlarda birer uzman olabiliriz.

  Hangi yolu tutarsanız tutunuz (ister mesleğinizde ister hayattaki davranışlarınızda) hiç kimsenin eğitiminin sonucu hakkında bir endişesi olmamalıdır. Eğer iş gücünün her saatini kişi dolu geçirirse, son sonuç birgün kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Kişi, o gün seçtiği ve izlediği amaç ne olursa olsun, kendisini kuşağının o konuda en bilgili insanlarından biri olarak bulacaktır.  

Yayın Tarihi: 19.Temmuz.2014

 

© Astroset 2003-2014