Yeni
bir kıyıya yaklaşmış ya da gelmiş olan bir insan ne yapar?
Önce nerede olduğunu anlamak için çevreyi gözlemler değil mi?
İşte biz de kendimize yeni bir gözlem alanı
yaratacağız. Tıpkı astronomların
ya da astrologların yıldızları araştırması gibi...
İç varlığımızın derinliklerinde parlayan ışıl
ışıl yıldızlara ulaşmak için bir
iç yolculuğa hazır mısınız?
Eveeet!
Dediğinizi duyar gibiyiz. Peki! Hadi öyleyse yeni bir yaşamın
kıyısına doğru küçük bir yolculuğa çıkalım...
İçimizde çoook derinlerde bir
yerde, hepimiz, olmamız gereken biri olduğunu sessiz
sessiz biliriz. Ya da tam aksi bir
şeylerin yolunda gitmediğini, olmamız gereken kişiden
uzaklaştığımızı da biliriz de belki bu bilişi kendimize itiraf
edemez, korkar, üstünü kapatır, sesini sustururuz... Bilsek de bilmesek de en büyük gizimiz; yaşamın sunaklarına
ve öğretmek istediklerine sevgiyle, istekle, ilgiyle açık olma
gizidir. Korku ve suçluluk duygularını aslında hiçbirimiz
sevmeyiz.
Yaşamın
kıyısında iken ya da en karanlık günümüzde bile çok derinlerde
bir yerlerde anlam, sevgi ve güç olduğunu öyle derinden
biliriz ki... Bu biliş bizi güçlü kılar,
ve her seferinde yeniden ayağa kaldırır. Hepimizin en temel
gereksinimi, 'kim
olduğumuzu,
gerçekten
nasıl mutlu ve başarılı olacağımızı'
bulmak
değil mi?
Bu
soruların yanıtlarını bazen sevdiklerimizin yüzünde, bazen
öğretilerde, bazen de yaşamın deneyimlerinde ararız ama bu
soruların yanıtları sadece ve sadece
'Biz'dedir.
Dışarıdan hiç kimse ve hiç bir öğreti, bize kim olduğumuzu,
yolculuğumuzun nereye doğru
olduğunu söyleyemez! Oysa biz sık sık bu soruların
yanıtlarını parada, kariyerde, işte, şan ve şöhrette arar,
kendi kimliğimizi küçümseriz. Çünkü çok başarılı bulduğumuz
kimselere benzemiyoruzdur. Peki! Bizim yaşam derslerimiz ne
olacak?
Hiç kimsenin bir başkasına öykünmeye ihtiyacı yok ki!...
O yaşam sadece onun ve yalnız onu yeni bir yaşamın kıyısına
getirir ama benim işime hiç yaramaz ki... Üstelik dışarıdan
çok şaşaalı, iddialı, başarılı görünen o yaşamların gerçek iç
yüzünde acaba neler saklı!. Bunu da
dışarıdan ya da ikinci, üçüncü birey konumunda iken anlamak
pek mümkün değil!
Yaşamımızda hepimizin kendine has
yöntemlerle aradığı
anlamını
bulmak için, bu
anlam
arama yolculuğundan korkmamak, hatta biraz sempatik ve heyecan
verici bir serüven gibi görmek kimseye zarar vermez. Yeter ki,
'anlam'
arama
yolculuğundan sıkılıp, vazgeçmeyelim. İçimizde saklı olan o
derin giz, nasıl olsa birgün
ipuçlarını vermeye başlayacak... Anlam aramak yol aramaktır.
Yürünecek yeni bir yol…
Anlamı
ıstırap verecek yerlerde aramak da mümkün. O da başka bir
yaşam deneyimi ve çok değerli ama her sorunun yanıtını anlamak
için ıstırap çekmemiz gerektiği düşüncesinden de kurtulmak
gerekmez mi? Her
birey farklıdır. Bazıları araştırma, bilgilenme ya da
yaratıcılık yoluyla
anlam
bulur. Bazıları da
anlamı,
mutsuzluğun en diplerinde iken ya da ölümü gözlerken, ölüme
bakarken bulur. Belki sevdiğimiz birilerini yaşamak için
savaşırken gözlemlemek, bir felaket atlatmak bizim için
anlamın
taa kendisi olacaktır.
Şimdiden bunu bilmemiz pek mümkün görünmüyor.
Bilebileceğimiz tek şey kıyıda olduğumuz ve anlam
aradığımız...
Nerede
mi? Bizim için en gerekli yerde. Ama
anlamı
bulduğumuz anda, ne bulduğumuzu anlamak için bile donanımlı
olmak gerekiyor... Yoksa
o
anlam
minicik
bir anlayış parlaması yaratır ve çok kısa bir süre sonra sönüp
gider.
Anlama
giden
yolculukta
yeni
yazılarda ve yine Günün Penceresinde
birlikte
olmak
umuduyla
sevgili
Astroset
ziyaretçileri... |