Günün Penceresi

SEVGİNİN PARMAK İZLERİ

David Spangler
Çeviren: Işık UÇKUN
Yayın Tarihi: 07.08.2008
WWW.ASTROSET.COM

  Ne zaman makalelerimi yazma zamanım gelse bir dizi düşünce ve fikir zihnimde kendilerine ilgi göstermem için haykırmaya başlıyor. Bazen önceki makaleyle ilgili devam eden düşüncelerim oluyor ya da bazen biri bana bir şeyler yazmış oluyor ve makalemle ilgili yaptığı yorumlardan veya sorduğu sorulardan ötürü o konuyu daha derinden araştırmam gerekiyor. Bazen dünya hayatında cereyan eden olaylar da iyi bir konu oluşturma potansiyelinde oluyor ve bazen de fikirler verdiğim derslerden açığa çıkıyor.

  Yazılarımın konuları ile ilgili bütün bu beni cezbeden olasılıklar şu anda da var, ama benim için içlerinde yeri en önemli olan, iki hafta önce içsel dünyama ait, fiziksel olmayan arkadaşlarımdan birinin yaptığı yorum. Benim için bu gerçekten anlamlıydı ve bana söylendiği andan itibaren şuurumda güzel bir etki yaratarak ve şaşırtıcı bir biçimde yankılanmaya ve büyümeye başladı. Bunu sizinle paylaşmak istedim.

  Ama önce biraz arka planına göz atalım. Yıllar önce bir konferansta Taoist münzevilik (hermit) geleneği eğitimi almış biriyle tanışmıştım. Sohbet etmeye başladığımızda farklı ruhsal yollar izlememize rağmen paylaşacak ortak çok şeyimizin olduğunu fark etmiştik. Kendisi, o sıralar Amerika’ya gelmiş olan Çinli bir Taocu münzevi ile çalışmış olmaktan dolayı pek çok ilginç deneyime sahipti. Hikayelerini dinlemek hoşuma gitmişti. Bu hikayelerden bir tanesi başka bir Taocu öğretmen ile çalışan bir arkadaşı ile ilgiliydi. Arkadaşının anlattığına göre bir gün öğretmeni ondan küçük bir taş bulup kendisine  vermesini istemişti. Öğrenci bunu yapmış ve öğretmen de taşı eline alıp bir süre başparmağı ile bastırarak avucunda tutmuştu. Taşı öğrenciye geri verdiğinde ise öğretmenin başparmağı taşın üzerine adeta kazınmış gibi geçmişti. “Normalde böyle şeyler yapmam” demişti öğrencisine, “ama bu sefer gerekli gördüm çünkü bu sana şüphelerinin ötesine geçmeni sağlayacak olan inancı verecek ve böylece sonraki adımı atabileceksin”. Bu deneyiminin kanıtı olarak öğrenci sözkonusu taşı arkadaşına göstermişti.

  Bu hikayeyi aradan yıllar geçince unutmuştum ama kısa bir süre önce size de gerçekten tavsiye edeceğim ve Elizabeth Lloyd Mayer’in yazarı olduğu Extraordinary Knowing (Olağandışı Biliş) adlı harika bir kitap okuyordum. Konusu, “insan zihninin açıklanamayan güçleri” idi. Kitabın kendisi zaten oldukça ilginçti ama bundan da öte, konusu bilimin doğası ve “alışılmışın dışındaki bilme hali” ile karşılaşılmaya ilişkin şüphecilik ve gerçekliğin mevcut materyalist paradigmasına meydan okuyan olaylardı. Bir psikoanalist olan Dr. Mayer sadece bu paradigmanın ötesine geçen fenomeni deneyimleme hikayesini anlatmıyor, aynı zamanda bilim adamlarını ve diğerlerini bu tür fenomenlerin kanıtlarını, etkileyici ve kusursuz olsalar bile reddetmeye iten kolektif psikolojik mekanizmaları da araştırıyor.

  Bu kitabı okumak bana zihin gücü ile kendi başparmağının izini taşın üzerine kazıyan öğretmeni hatırlatan güçlerin doğasını düşündürdü. İçsel arkadaşlarımdan birinin benimle yürüdüğünü fark ettiğinde böyle bir fenomenin nasıl bir mekanizmasının olması gerektiğini düşünüyor ve yürüyordum. “Güç yoktur” dedi yanımdaki varlık, “sadece ilişkiler vardır.” “Elbette” diye düşündüm, “o öğretmen o taş üzerinde güce sahip değildi. Onunla ilişkiye giriyordu”.

  Bu basit yorum düşüncelerimi aniden ilginç bir şekilde değiştirdi. Sadece normalde “güç” kelimesini kullandığınız yerlerde onun yerine “ilişki” sözcüğünü koyun ve ne olduğunu görün. Örneğin “iyileştirme gücüm var” demek yerine “iyileştiren ilişkinin içindeyim” deyin.

  Bu değişimi yaptığımda bende iki yeni anlayış oluştu; bunlardan birincisi şuydu: Güç yerine ilişkiler olarak düşünmek, enkarnasyon ruhsallığı açısından çok önemli olan ortaklık ve ortak-yaratıcılık unsurunu vurgulamaktadır. The Magus of Strovolos isimli kitapta Kıbrıslı Ruhsal Öğretmen Daskalos hakkındaki bir hikayeyi hatırladım. Bu kitapta Daskalos, bakır bir parayı alıp avucunda tutarak onu altına dönüştürüyordu. (Para altın olarak kalmaya devam etmiyordu sonradan tekrar bakıra dönüşüyordu çünkü onun gerçek enerji hali buydu) Bunu nasıl yaptığını sorduklarında Daskalos şöyle demiştir; “ ona spiritüel zeka ortamında zihinsel değişimi kabul edip etmediğini sordum, kabul etti, en azından bir süreliğine.” Yine burada da vurgulanan, üstadın para üzerindeki gücü değil, onunla olan işbirliğidir.

  İkincisi, kendim hakkında düşünüş tarzımı değiştirmekle ilgiliydi. Kendimi “okült güçlere sahip biri” olarak düşünmüyorum, en azından paraları altına dönüştüren ya da parmak izlerini taşa kazıyan türden değil. Her ne kadar çocukken en büyük isteği büyüyünce Süpermen olmak olan biri olsam da (onun güçlerine sahip olmak hoş olurdu!) böyle güçler benim için gizemini koruyor.

  Ne var ki kendimi ilişkileri olan biri olarak düşünebilirim. Okült güçler geliştirmenin bir yolunu bilmesem bile ilişkiler geliştirmek hiç kimse için korkutucu görünmez. Bir sopa yardımıyla dik bir yamaca tırmanırken parmak izlerimi o sopaya kazımanın bir yolunu bilmeyebilirim ama parmaklarım aracılığıyla sopaya nasıl sevgi ve neşe göndereceğimi kesinlikle biliyorum. Ayrıca eğer o sopa benim parmak izlerimi üzerine alacak yeteneğe ve isteğe sahipse bu yeteneği kesinlikle benim onunla olan sevgi dolu ilişkim sayesinde beslenecek ve büyüyecektir.

  Güçler yerine ilişkiler bağlamında düşünmek son iki haftadır benim için eğlenceli ve aydınlatıcı bir zihin oyunu haline gelmenin yanı sıra bazı şeyler hakkında kendim de dahil olmak üzere düşünme şeklimi çok değiştirdi. Güçleri geliştirme düşüncesi ile gelen bir kendine odaklanma oluşuyor ama onun yerine ilişkileri geliştirmeyi düşündüğümde bu odak değişip dışımda olanla yer değiştiriyor ve ortaklıkları oluşturmak için gerekene dönüşüyor. Bunlarla ilgili olarak, tüm parmak izlerini taşın üzerine geçirmekte kullanılan güç ile ilgili olarak daha ileri aşamada bir farkındalığa sahip olduğumda birkaç gün boyunca bunu düşündüm. Hepimizin içinde olan o güçle ya da o ilişkiyle ilgili olarak bir uyumluluğumuz vardır. Bu ilişki biziz. Bu tür bir güç dünyamızı bile değiştirebilir.

  Her şey bir yana, hepimiz pek çok farklı parmak izine sahibiz. Parmaklarımızın uçlarında bunların fiziksel olanları bulunur ama hepimizin bir de enerjetik “parmak izlerimiz” var ve bunlar düşüncelerimiz ve duygularımızla yarattığımız ve şekillendirdiğimiz modellerdir. Pencereden dışarı bakıp bahçeyi en son temizlediğimizden beri çeşitli insanların orada bıraktığı kirli parmak izlerini ve kirleri görebilirim ama bunların hepimizin paylaştığı enerji alanında tekabül eden izlerini göremeyebilirim. Acaba bulunduğum ortamda nasıl bir iz bırakıyorum?

  Derslerim sırasında öğrettiğim bir uygulama, Sevgi Dokunuşu adını taşıyor. Bu basit bir uygulama, istek ve imajinasyonu kullanarak sevginin yüreğimizden akıp parmak uçlarımıza ulaştığı ve dokunduğumuz her şeye sevgiyle tesir ettiği düşüncesiyle hareket etme çalışması. İnsanlara değerli bir şeyi ellerinde tuttuklarında ya da sevdikleri ya da saydıkları birine dokunduklarında ellerinde hissettiklerinin ne olduğunu imajine etmelerini istiyorum. Sonra da ellerinde ve yüreklerinde bu hissetmiş olduklarını hayatlarındaki sıradan şeylere dokunurken de duyumsamalarını istiyorum, aradaki farkı görebilmek için.

  Bu fiziksel bir egzersiz ama fizik ötesinde de karşılığı olan bir eylem. Hepimiz birbirimize enerji alanlarımızla, düşünce ve duygularımızla dokunuyoruz. Hepimiz her zaman başkaları üzerinde enerjetik parmak izlerimizi bırakıyoruz. Öyleyse bu psişik dokunuşu sevgiyle yapmanın bize zorluğu ne olabilir ki? Onları dönüştürüp sevgi örüntüleri ve helezonları yaratmak, etrafımızdaki dünyayı oluşturan canlı enerji alanlarının ve diğerlerinin yaşamlarının taşlarına parmak izlerimizi önemseme ve şefkat, saygı ve sevinç olarak bırakmanın bize maliyeti ne olabilir ki? Kesinlikle, gerekli ilgiyi ve niyeti gösterdiğimizde bu hepimizin kapasitesinin yeteceği bir eylem olacaktır. İnsanın bunu yapabilmesi için bir Taocu ya da Kıbrıslı Üstat olmasına gerek yok. Sevginin parmak izleri: bu, üretmeye değer bir güç ya da bir ilişki.

 
 

© Astroset 2004-2010