Kanser hastalığını yenen
Dr.İlhami Güneral ile buğday çimi ve buğday şırasının
yararları üzerine bir röportaj:
" Buğday çimi ekin
buğday şırası için…
"
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta
Asya'da içtikleri buğday şırası geliyor. Klasik tedavi
yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası,
buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi. Pakistan'daki Hunzakut Prensliği'nde kanserden ölüm yok. Hunzakutlular,
acıbadem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere
yakalanmıyorlar. Türkiye'de de acıbadem ve kayısı tüketilen
bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor Ödemiş'le
Salihli arasında, bin bir efsaneye konu olmuş,
antik çağın şarap ve eğlence tanrısı Dionysos'un doğduğu yerde
Bozdağ'ın eteklerinde cennet Gölcük kıyısında kanseri yenen,
bu zaferi kazandıktan sonra mücadelesi herkese örnek olsun
diyerek bir de kitap yazan Doktor İlhami Güneral ile
sohbetimiz sürüyor.
Önemli olan bağışıklık
sisteminin güçlendirilmesidir. Bağışıklık sistemini
güçlendirmek çok da zor bir şey değildir. Buğday müthiş bir
kanser ilacıdır. Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir
bitkisel tedavi aracıdır. Buğday çimi, bol klorofil maddesi
dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir.
Taze olarak kullanılan buğday çiminde, aynı ağırlıktaki
portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve
aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat Fazla demir bulunmaktadır. Buğdayın bir
başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler
içermesidir. Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın
en güçlü anti kanseri olan 'laetril' içermektedir. Izgara
etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler
taşıdığı kanıtlanmıştır. Japon bilim adamı Nagivara, taze
buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale getiren enzimler ve
amino asitler bulmuştur.
-
Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir,
küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir.
Evde üretemeyen- lere tavsiyemiz ise
buğday şırası üretmeleri....
-
Buğday şırasını herkes yapabilir mi?
- Evet elbette
mutlaka üretilebilir. İsterseniz tarif edeyim. Bir bardak
aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam
kavanoza konur. Üzerine 3 bardak su klorlu olmamak şartıyla
ilave edilir. Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin
bir yerde 24 saat bekletilir. Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir. 24 saat
bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir
kaba aktarılır. Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış
ayların- da günde 5 kez, yazın ise günde 3 kez şıra alınır.
Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir. O
takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse,
nefis bir içecek ortaya çıkar
- Az önce
sözünü ettiğimiz 'laetril' buğday çiminden başka nelerde
bulunur? Çünkü anlaşılıyor ki, 'laetril' kanserin tedavisinde
en etkin maddelerden biri...
- Evet, Türkiye'de en kolay
laetrile ulaşabileceğimiz yer acı badem ve
kayısı çekirdeğidir. Ayrıca elma çekirdeğinde de vardır.
Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika'daki
ilaç sanayinin maşaları bu 'laetril'
adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika'da satılan
'laetril' bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD'ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi
sonuçlar alınmaktadır. 'Kanserin Ölümü' adlı kitabında Manner,
bu madde ile yüzde 90 başarı kazandığını söylemişti.
- Acıbadem
ve kayısı çekirdeği de laetril içeriyor öyle mi?
- Evet öyle. Türkiye'de
acıbadem ve kayısı çekirdeğinin sıkça tüketildiği yerlerde
resmi bir istatistik yok ama kanser vakalarının az olduğuna
inanılıyor. Resmi istatistik yapılan bir ülke var...
Pakistan'a komşu küçük bir prenslik olan Hunzakut'ta şimdiye
kadar hiç kanser olayına rastlanmadı. Hanzakut'un özelliği
temel besinleri kayısı ve kayısı çekirdeği...
- Dünyada
bugün kullanılmakta olan kemoterapi ve radyoterapi bağışıklık
sistemini bozduğunu iddia ediyorsunuz. Alternatif tedavilerin
bir sıralamasını yapsak en öne hangisini koyarsınız ?
- Önceliği bağışıklık
sistemini güçlendiren tedavilere veririm, daha sonra biyolojik
tedaviler ve bitkisel tedaviler gelir. Bağışıklık sistemi
konusunda Alman doktor Issel'in tüm beden tedavisi bugün
bu ülkedeki 60/70 klinikte başarı ile uygulanmaktadır.
Başarılı bir yöntem: Tüm beden tedavisi...
- Tüm beden
tedavisi nedir?
- Joseph Issel de bizim
gibi kanseri lokal bir hastalık olarak değil, tüm vücudu
ilgilendiren sistemik bir hastalık olarak ele alılyordu. Ona
göre vücutta sürekli olarak kanser hücreleri ürüyor fakat
sağlıklı bir bağışıklık sistemi bu hücreleri hemen tahrip
ediyor. Issel'in bir diğer tedavi yöntemi de, ayda bir
olmak üzere, özel olarak muamele görmüş bir kolibasil
aşısı olan Pyrifer ile ateş şoku tedavisi idi. Bu yöntemle
hastadan bir miktar kan alınıyor, bunu ozon oksijen birleşim
ile karıştırarak yeniden hastanın damarından enjekte ediyordu.
Binlerce kanser hastası bu yöntemle iyileşmişti.
- Biyolojik
tedavilerden de söz edelim biraz...
- Memnuniyetle efendim.
Kanserde belli başlı ölüm sebebi ya tümörün hayati
organları sararak yok etmesi,. Ya da glikojenezis denen bir
kısır döngü sonucu oluşan savunma gücünü yok eder ve hasta
basit bir enfeksiyonla bile ölebilir. Boston'daki Beth Israel
Hastanesi şef patoloğu Dr. Harold Dvorak, 'Gerçekte hiç kimse
kanserden ölmez' diyor. Çok başka sebeplerle, mesela
organların iflası sonucu ölür. Kanser hücresinin glikoza olan
açlığı, hızla çoğalmasından ötürü normal hücrelerden 10/15
kat fazladır. Üstelik glikozu da tam olarak yakmaz,
fermantasyon yoluyla kullanır ve geriye atık olarak laktik
asit bırakır. Bu atık karaciğere ulaştığında, bir enzim
vasıtasıyla enerji birikimi de harcayarak yeniden glikoza
dönüşürdü. Böylece karaciğerle tümör arasında hastayı tüketen
bir alışveriş sürer gider.
- Bu
durumda karaciğer ve kanser arasında yakın ilişki
ortaya çıkıyor...
- Evet efendim . Karaciğer
ile kanser kitlesi arasındaki bu kısır döngüyü durdurabilirsek
kanserin de ilerlemesini durdurabiliriz.
- Peki
bunun ilacı bulunabildi mi?
- Elbette bulundu. 1970
yılından beri de kullanılıyor. ilacın içindeki aktif madde
Hydrazine Sulphate... Bu madde laktik asidi, glikoza
dönüştürüyor ve hem glikojenizisi durduruyor, hem de
tümörlerin büyümesini. Eski Sovyetlerde, şimdiki Rusya'da
halen kullanılıyor.
Dr. Serap KIRMIZI
Uludag University
Faculty of Science
and Arts
Department of Biology
16059 Görükle/Bursa
TÜRKİYE
|