Bizler Evrensel Zihnin bir parçası olan
kendi bireysel zihnimiz ve doğadaki maddelerden oluşan
fiziksel bedenimiz aracılığıyla yaşamı
ifadelendiririz. Böylelikle şuurumuzu ve farkındalık
derecelerimizi başarılı bir şekilde ayarlayarak gezegen
enerjilerini daha uygun bir şekilde kullanabilir ve bize
fırsatlarını sunmak için hazır bekleyen bir evren anlayışına
özgürce kanat açabiliriz.
Diyebilirsiniz ki, özgürce işlev yapmak ve kendimizi fark
etmek, genişlemek, büyümek için buradaysak, niçin çoğunluk
bunu yapamıyor, hep mutsuz ve huzursuz
?
Evet! Haklısınız bu doğru
bir soru… Bunun iki nedeni var.
- Ruhsal farkındalığımızın
yetersiz oluşu - Doğuştan sahip
olunan kapasitelerin yanlış kullanımı
İnsanın ruhsal
farkındalığı arttıkça sahip olduğu yetenekleri
kullanması kolaylaşır eğer kısmen uyanıksa da yeteneklerini ve
kapasitesini doğru kullanmak için alternatif tıbbın
arındırıcı, doğal yöntemlerine ve kendi yaşam planını daha net
görmek için astroloji ve doğum haritasının dediklerine kulak
vermesinde büyük yarar vardır. Yetenek ve kapasitenin doğru
kullanımının ruhsal farkındalıkla sonuçlanmaması mümkün
değildir. Tabii bu açıklamalardan, erişilecek ya da açığa
çıkacak yeteneklerin tamamen maddesel sonuçlara ulaşmak
amacıyla kullanımı da asla anlaşılmamalıdır. Amaç
hiçbir zaman salt maddesel gelişim
ve daha zengin, daha güçlü olmak olmamalıdır. Öyle yaşam
planları vardır ki oradan elde edilecek deneyim; bir hastalığı
yaşamak ve dönüştürmek olabilir ya da sıradan
günlük hatta sıkıcı bir yaşamın
deneyimlenip, onun dönüştürülmesi
ve değişmesi de olabilir. O nedenle moda olan
popülist bilgelik akımlarına
kapılıp
‘her ne pahasına olursa olsun imgeleme
yeteneğimi kullanayım da o çok istediğim şey benim olsun’
dersek, bazen yolu çok uzatabilir ve hiç
ummadığımız sevimsiz sonuçlarla da karşılaşabiliriz.
Vurgulanmak istenen ana nokta; temel ihtiyaçların giderilmesi
ve yazgımızın hedefine ulaşması konusunda şuurlu, amacını
bilen, yaşam planına uygun bir yaşamı sürdürebilmeyi
başarabilen bir insan konumunda olmak ve huzura kavuşmaktır.
Huzursuzlukların ana kökeninde yaşam planına uygun olmayan
eylemleri sürdürmekte ısrarlı olmak saklıdır. Giderek artan
huzursuzluklar için ‘ben yaşam planıma uygun bir yaşam içinde
miyim?’ pratik sorusunu tüm içtenliğiyle soranların, önlerine
açılan yeni yolları ve kendilerini yeniden tanıma
imkanlarını fark etmemeleri pek
mümkün değildir… Dürüstçe kullanılan, Alternatif Tıp ve
Astroloji çalışmaları bu konuda iyi ve verimli rehberlerdir.
Bireyin temel ihtiyaçlarını
gidermesi ve makul ölçüde güvenlikte olmayı isteyeceği bir
yaşam sürmesi mümkündür ama bu gezegende bulunuşumuzun ana
hedefi sadece fiziksel ihtiyaçların karşılanması ve doyumlu
bir yaşam sürdürülmesi olmamalıdır. O
nedenle, sadece, bu gezegendeki yaşamımızda bize ayrılan
birkaç on yıllık zaman dilimi içindeki başarılarımızla
ilgilenmek kendimize ve evrene haksızlık olmaz mı? Olgunluktan uzak bazı
heveslerimizin ve sıradan arzularımızın tatmini için burada
olduğumuzu sanmak yanılgısına düşmek ise sadece zaman
kaybettirir zaten gezegen boyutunda hepimiz yeterince zaman
kaybetmedik mi?...
Artık uyanma ve aydınlanma
zamanı !İlk işimiz de günlük
basit yaşam pratikleri ile yaşama yeniden merhaba demek!
Sonra, sırası ile
bilgilenmek, alternatif tüm bilgilere ve sağlık
metotlarına akıllıca açık olmak ve
son olarak da bu bize verilmiş en büyük hediyeye sahip çıkmak.
Siz isterseniz buna yaşamına sahip çıkmak ya da kendi
kaderinin yönetimini ele almak da
diyebilirsiniz…
Evreni besleyen sevgi dolu,
rahmet dolu bir güç vardır ve biz
bu güçle işbirliği yapmasını öğrenebiliriz. Öncelikle şunu
belirtmekte yarar var; her türlü kişisel dürtüye karşı uyanık
olun, daha çok bu gücün sizi kendi olumlu ve yüksek enerjili
amaçları için kullanma olasılığına açık olun. Bu sayede hiçbir
zaman büyük yanlışlar yapmaz ve ne kendinizi ne de bir
başkasını incitemezsiniz.
Asla kaderinize tam
anlamıyla hükmedebileceğinizi, yazgınız ve
yaşam planınız üzerinde tek kontrol sahibi etkenin
kendiniz olduğunuz yanılgısına kapılmayın. Sonu hüsran ve
zaman kaybı olur. Ama yaşamın günlük akışı içinde ona; özgür
iradeniz ve aklınızla katılmanız, şuurlu seçimler yapmayı
öğrenmeniz, yeteneklerinizi yaratıcı biçimde ama doğallık
yasasıyla uyum içinde kullanmayı öğrenmeniz mümkündür.
Birçok kişi, ben merkezci tutumlarını
sürdürerek yaratıcı yeteneklerini akılsızca kullanırlar ve
sonuç olarak hem kendilerine problem yaratırlar hem de doğanın
ahengine müdahale etmiş olurlar.
Güçlü ve başarılı olmayı istemek haksızlık mı derseniz?
Elbette ki hayır deriz ancak, olayın tam hakkını
vererek ve dürüstçe var gücü ile
çalışarak elde edilen bir güç hak edilmiş sayılır. Hak
edilenle hak edilmeyen güç nedir ?
Sorusunun yanıtı da hepimizin vicdanlarında, kutsal
kitaplarında, ruhsal öğretilerinde vardır. Öyleyse hak
edilmeyen bir gücü, çeşitli pratiklerle günlük yaşama
indirgemeye çalışmanın adı da bir anda sevilmeyen adlarla
değişebilir, ak derken kara oluverir her şey de ruhumuz
duymayabilir. Ancak kimseye zarar
vermeden ve sadece çalışarak, emek ve çaba harcayarak
kendimizi geliştirmeyi hedeflersek, bu hedefe çeşitli
pratiklerin eşlik etmesinin de
hiçbir zararı yoktur.
Kendini tanımak, uyanmak,
aydınlanmak, arınmak gibi kavramlara saygı ile yaklaşmak
gerekir. Yaşamdaki amacımızın ne olduğuna dair içsel bir
anlayışımız ve kendimize göre bir biliş halimizin olması çok
sağlıklıdır. Zor olaylara katlanmaya ve onları aşmaya neden
olur.
Yaratıcı ve başarılı
kabul ettiğimiz pek çok kişinin bu açıdan yeterli olup
olmadığını bir daha gözden geçirmekte ve yanlış kalıpları
değiştirmekte de çok yarar vardır. Ancak kendi gerçek doğamıza doğru gidiş bir değer ifade eder. Günlük yaşamın içinde
olmaktan korkmayalım! Bir köşeye çekilmek, pasif olmak ya da
şuursuzca dünyaya bağlanmak için gelmedik aksine şuurlu olmak,
evrenin nasıl işlediğini öğrenmek ve ortaya çıkan oyunda bize
düşen rolü en iyi şekilde oynamak için buradayız.
Bu tip günlük yaşam pratiklerini felsefesi ile birlikte
yaşamımıza almaya karar verirsek öznel iç dünyamızla
ilgilenmeyi sürdürürken bir yandan da nesnel dünyayla yani dış
çevre ile de daha rahat ilgilenmeyi sürdürebiliriz. Bunun adı
kozmik denge'dir
yani makro kozmik dengenin mikro insan bedeninde uygulama
alanı bulması…
|