Doğal Yaşam

WWW.ASTROSET.COM

 GÜNLÜK YAŞAM PRATİKLERİ
Canlanmak için egzersiz yapın !

İlk işimiz de günlük basit yaşam pratikleri ile yaşama  yeniden merhaba demek!…

  Sonra sırası ile bilgilenmek, yeni araştırmalara, alternatif tüm bilgilere ve sağlık metotlarına akıllıca açık olmak ve son olarak da bu bize verilmiş en büyük hediyeye sahip çıkmak. Siz isterseniz buna yaşamına sahip çıkmak ya da kendi kaderinin yönetimini  ele almak da diyebilirsiniz…
  Bu yazı dizimizin amacı sade ve doğal pratiklerle günlük yaşamda neleri değiştirebileceğimizi ve bunun hiç de sandığımız kadar zor olmadığını gösterebilmekti.

   Yeni bir güne uyanırken kendimize ayıracağımız kısa bir sürenin amacını, doğru nefes almayı, meditasyon ve yogaya gereken önem vermenin anlamını daha önceki yazılarımızda belirttik. Bu basit günlük yaşam pratiklerini uygulamak, hem günü daha rahat geçirmemize hem de stresi yönetip, yaşamın bu dönem bize anlatmak istediklerini; daha farkındalıkla algılamamıza olanak tanıyabilir. Güne başlarken kendimize verebileceğimiz en iyi hediye, bir kaç dakika pencerenin önünde derin nefes çalışması yapmak olacaktır. Daha sonra küçük egzersizler yapabiliriz.
  Uzmanlara göre egzersiz yapmak, enerjiyi yükseltiyor ve zihni açıyor. Özellikle açık havada veya balkonunuzda, hiç olmazsa açık bir cam karşısında yaptığınız zaman son derece hızlı sonuç alıyorsunuz. Kendinizi yükselmiş, dinç ve keyifli hissediyorsunuz. Kan dolaşımınız hızlanıp beyninize daha fazla kan pompalandığı için kafanız daha iyi çalışıyor. Açık havada bol oksijen olduğu için beyniniz daha iyi besleniyor. Koşmak ya da yürüyüş yapmak da zindelik için çok gerekli ama trafiğin kilitlendiği caddelerde koşmak, insanı gevşeteceğine aksine insanı daha gergin de yapabilir. Yürüyüş ve egzersiz yapmak için oksijenin daha fazla olduğu ağaçlık alanlarda korular, parklar, bahçeler bulabiliriz. Böyle bir yer bulamıyorsak, odamızın pencerelerini ardına kadar açıp karşısına geçerek de, egzersizlerimizi tamamlayabiliriz.

İçsel Yolculuk
  Her şeyin başı hep söylediğimiz gibi istek!... Neden istek bu kadar önemli diyebilirsiniz ve haklısınız da ama kendimizi ve yaşamımızı daha olumlu bir hale dönüştürmeyi ve hiç durmadan büyümeyi, genişlemeyi istemezsek; önce kendimize sonra başkalarına nasıl yararlı oluruz ki?
  İnsanoğlunun keşfetmesi gereken gerçekten çok fazla şey var. Ama her konuda. Bilim, yaşam, evren, var oluş... Aslında belki de ilk önce kendinden başlaması daha acil bir durum. Kendini tanımakla başlayabiliriz içsel yolculuğumuza.
“Ben kimim? İhtiyaçlarım neler? Gerçekten kendim için doğru şeylerle mi uğraşıyorum? Bu uğraştıklarım benim gerçek ihtiyaçlarım mıdır? Varlığımı nasıl daha fazla genişletebilir ve büyütebilirim?” soruları günlük yaşam pratiklerinin felsefi ama temel soruları ve taşları üst üste oturtmanın belki da başka hiçbir yolu yok. Eğer bazı soruların yanıtlarını aramazsak günlük egzersizler de asıl anlamlarına ulaşamayabilir.
Gelişmek, genişletmek, büyümek kavramlarının doğru ele alınması gerekmektedir. Çoğumuz, varlığımızı daha maddesel yönlerde genişletmek ve geliştirmek peşinde koşuyoruz... Ve dolayısıyla sorularımız da, acabalarımız da çok farklı yönlerde oluyor. Ama ne için? Buradaki mevcudiyeti büyütmek ve genişletmenin asıl amacı ne olmalı?  Kapasitemi her anlamda genişletmeliyim diyeceksiniz de, içsel büyüme olmadan, içsel kapasite genişlemeden dışsal büyüme sadece hırs ve daha fazla daha fazlası benim olsun arzusundan başka bir şey getirmiyor ki! Gelen daha fazla da asla kimseyi doyurmuyor çünkü onun da daha bir fazlası mutlaka var.

  Oysa Astrolojinin de işaret ettiği gibi doğum haritalarındaki bireye has özel verilere göre asıl geliştirilmesi gereken yön, her zaman bu fazlasını isteyen hırslı yönle örtüşmeyebiliyor. Bazen bir insanın o yaşamda sıradan gibi gözüken bir uygulama ve yaşam deneyimleri ile elde edecekleri çok önem kazanabiliyor. Bazen de yüksek hedeflere ve ideallere yöneltilmesi gereken yaşamlar olabiliyor.  Bu durumda, “Özümde Ben Kimim” sorusu yanıtlanmadan bulunacak yöntemler de her zaman işe yaramayabiliyor maalesef. Yani aradığımız huzur ve güvene ulaşamayabiliyoruz.
  Hepimiz özellikle duygu ve düşüncelerimizin çok karışık olduğu ve karamsar duygulara kapıldığımız zamanlarda ki, şu sıralarda dünya genelinde öyle bir dönem içindeyiz, hem psişik, hem zihinsel, hem de bedensel açıdan yükselmeye ihtiyaç duyuyoruz. Zihinsel karışıklıklarımız duygularımızın da karışmasına neden oluyor ve bunların sonucunda isteksizlik, yorgunluk ve halsizlik ortaya çıkıyor. Yorgunluk, halsizlik ve isteksizliği yenmek için
“Günlük Yaşam Pratiklerine” çok ihtiyacımız var. Çünkü her işin başı zihinsel ve fiziksel sağlık. Şayet sağlıklı olursanız, her türlü sorunun üstesinden gelebilir, her türlü karışıklığı çözebilirsiniz. Bu nedenle her ne olursa olsun, kendimizi ne derece yorgun ve halsiz hissetsek bile canlanmayı düşünebilir ve bunu isteyebiliriz gerçekten.
  Doğan güneşin hayat veren ışığının pencereden içeri girmesi için bütün perdeleri kenara çekelim ve pencereyi ardına kadar açalım. Aldığınız solukla birlikte yaşam enerjisinin içinize dolduğunu hissetmeye çalışalım. Ama bu açılan pencere, alınan nefes yalnız fiziksel olmasın, ruhsal olarak da yenilenmek için içsel pencereleri açmayı, ışığın içeri girmesini dileyebiliriz. Evet! Ne dedik? Pencereleri açalım ve Dikkatimizi aydınlanan güne ve sabahın serinliğine odaklayalım. Sonra egzersiz yapmaya başlayalım.
  Aldığınız ilk solukla birlikte canlanmaya başladığınızı hissedeceksiniz. Hatta neşeli bir müzik eşliğinde dans edebilir, böylece doğan güneşi selamladığınızı düşünebilirsiniz. Böylece güneşin hayat veren canlandırıcı enerjisiyle bütünleşebilirsiniz. Bu uygulama, halinizi hemen değiştirecek ve kendinizi enerjik ve istekli hissedeceksiniz. Bunun üstüne ılık bir duş alın, güzel bir kahvaltı yapın. Şimdi her türlü karışıklığı çözmeye, sorunlarla boğuşmaya hazırsınız.

Günlük yaşam için farkındalığı yükseltme uygulaması
  Bakış açımız ve düşüncelerimiz yani şuur halimiz çevremizdeki olayları doğru ya da çarpık algılamamızı etkiliyor. Yaşanmakta olan olaylar hatta çevremizdeki nesneler bizim düşüncenizle olduğu gibi ya da farklı gözükmeye başlıyor.
  Örneğin iş yerindesiniz ve birden olayların akışında bir terslik başladığını gözlemliyorsunuz. O anda bir farkındalık hali ile,
“Dur bakalım neler oluyor ve bunlardan etkilenmeden nasıl soğukkanlı kalabilirim de diyebilir; tam tersine güne bir beddua ile başlayıp, her kötü şeyin neden sizi bulduğu konusuna isyan da edebilir, işleri daha  çapraşık hale de sokabilirsiniz.” Belki örnek basit ama yanıtı hiç basit değil. Bizim günlük yaşam karşısındaki duruşumuzu gösteren bir örnek. Kısaca "Var olan bir durumun farkında  olmayı ve ona hakim olmayı seçebilirsiniz" ve bütün bunlar sizin yapabilme kapasitenizin dışında asla değil.
  Düşüncelerimizle sınırlı bir dünyanın farkında oluruz. Peki, bugüne kadar öğrendiklerimizin ötesinde başka gerçekler yok mudur? Tabii ki var. Biz bilmiyoruz diye olmamasını düşünemeyiz. İşte bu noktada bilinçsiz farkındalıktan bilinçli farkındalığa geçilir. Bu bir yaşam bilincidir, uygulaması da günlük yaşam pratikleri haline dönüşür, önce kendimize sonra kendimizin dışındaki diğerlerine yardım etmemize, destek sağlamamıza neden olur. Bazen sıradan gibi gözüken iki çift tatlı sözün ve bir gülümsemenin neleri, nasıl etkileyeceğini her zaman bilemeyebiliriz.

  İlk başta, bu geçişi yapabilmek çok zor gibi gelebilir. Aslında çok basit ancak, anlayış uyanmadan farkına varamıyoruz. En iyisi böyle bir durumda düşüncelerimizi ve bilincimizi yükseltip uyanık hale geçmek. Yani herhangi bir beklenti içine girmeden içinde bulunduğumuz durumu kavramaya yönelik bir uyanıklık içinde bulunmak gerek. Karmaşık ve aşamayacakmışsınız gibi görünen bir durum veya olayla karşılaştığınızda şu pratik uygulamaları yapabilirsiniz;
 
”İçinde bulunduğunuz durum her ne ise, bu durumla tamamen bütünleşiniz. Önyargısız, hiçbir beklenti içine girmeden ve duygularınızdan arınmış bir halde olmakta olanın içinde olmak, sizin kapasitenize uygun tam bir farkındalık içine girmenize neden olacaktır.
  Korku, endişe, sevinç, üzüntü gibi duygular farkındalığı ortadan kaldıran çok önemli duygular ve etkilerdir. Tabii bu duyguların yaratıcısı olan düşünceleri durdurmak gerekir. Derin bir soluk alarak dikkatinizi duyularınıza çevirin. Bulunduğunuz yerdeki sesleri duymaya, ısıyı hissetmeye ve kokuları ayırt etmeye çalışın. Böylece sizi engelleyecek düşüncelerden uzaklaşıp bulunduğunuz yerle bütünleşebilirsiniz.
  Ve bu arada da zihninize daha yüksek bir hedefin, duygunun ya da ruh halinin olumlu resmini getirebilir, olmak istediğiniz kişiye yönelebilir ve zihninizi, düşüncelerinizi meşgul eden gereksiz ayrıntılardan kurtulmayı deneyebilirsiniz. Zihninizde yaratacağınız olumlu imajı siz seçin ve o imajın sizi rahatlatmasına izin verin!
  Çevreniz ve olaylara bütünleşme haline kendinizi tamamen bırakın. Son derece huzurlu ve sakin bir hal içine girdiğinizi gözlemleyeceksiniz. Bu noktada, kuşkular, korkular ve benzeri hiçbir duygu pek fazla hissedilmez. Var olan durumla birlikte akma ve ondan alacağını alma ihtiyacı daha yoğundur. Çünkü zihin daha yüksek bir farkındalığa geçmiştir. Bu sırada çevrenizdeki her şeyin farkına varmaya başladığınızı da gözlemleyebilirsiniz. Bu gözlemin içinizi sevinçle kaplamasına izin verin. Hatta önsezi denilen duyunuz da harekete geçer ve sizin normal halde farkına varamadığınız ne varsa bütün bunların farkına varabilecek duruma geldiğinizi  de algılayabilirsiniz.
  Olmadan önce olacakları sezebilirsiniz. Olacaklar ise, zaten var olan şeylerdir. Fakat, siz farkında olmadığınız için yoktur, bilinmeyendir şimdilik. Bilinçli farkındalık haline geçiş yaptığınız andan itibaren ise, var olan her şeyi sezmeye ve anlamaya başladığınızı, anlayışınızın ve içsel görüşünüzün derinleştiğini göreceksiniz.”

  Böylesine anlamlı ruh halleri, bilinçli farkındalık durumları ve her gün daha da keskinleşen algılar yaşamak için biraz gayret gösterip biraz çaba harcamanın kime ne zararı olabilir ki? Aksine belki de böyle anlamlı içsel yolculuklara yönelmek, hiç tahmin edemeyeceğimiz noktalara gelmemizi, bize yeni kapıların, yeni algıların açılmasına da neden olabilir.
  Mutlaka deneyin diyoruz! Ne söylemeye çalıştığımızı yaşadıkça gözlemleyince pratik yapmaya duyduğunuz güven de artacaktır.

 

© Astroset 2004-2010