Ne tür
uygulamalar yapmalıyız
Yeni yolun uygulamaları hakkında
kendimize samimiyetle bazı sorular sormamız mümkündür örneğin:
‘Ne tür uygulamalar yapmalıyız ya da olaylarla önümüze
geldiğinde mi fark edeceğiz? Uygulamayı o zaman mı yapmamız
gerekecek? Peki öyleyse yüksek farkındalığa nasıl ulaşacağız?’
gibi pek çok soruyu ardı ardına sormak ihtiyacı duyabiliriz.
Bazen
samimiyetle eski alışkanlığımızı sürdürdüğümüzü bile fark
edemiyebiliyoruz ve kendimizi yeniledik sanıyoruz hatta daha
ileri gidip sözel olarak her türlü değişime çok açık
olduğumuzu söylüyoruz ama aşırı çay-kahve kullanma
alışkanlığımızı değiştirme gibi küçük bir örnekle
karşılaştığımızda bile hayli zorlanıp, hayli söylenebiliyoruz.
‘Tek keyfim, kahvem, sigaram, çayım, gazetemdi, o da mı
olmasın’ gibilerinden bir sızlanma dudaklarımızdan hiç fark
etmeden dökülüveriyor. Oysaki bu tip maddeler sağlığa zararlı
ve yeni çağ insanının yaşam formatında yeri yok. Aşırı
beslenme, aşırı et kullanma, ağır yiyecekler, alkol,
uyuşturucu ruhsal anlamda incelmemize ve süptil enerjiler
kullanmamıza engel oluyor, tek bir bedenimiz var ve ruh-beden
ilişkisini eskisi gibi kesin çizgilerle ayırmak, o ruhum- bu
bedenim ikisi birbirinden bağımsız, hem onu yaparım hem onu
demekte eski bir alışkanlıktır.
Daha önce
de belirttiğimiz gibi, yeni uygulamalara geçmek, hemen ve çok
kolaylıkla yapılabilecek bir şey değildir, bir anda hemen bir
aşamadan diğer bir aşamaya çok kesin ve net bir şekilde, ‘ben
eskiyi bıraktım şimdi yeniye geçtim’ diyerek geçilmemektedir.
Evrensel
sistemde, evrensel uygulamalarda bu kadar kesin bitişler ve
kesin başlangıçlar pek yoktur, iç içe geçen alanlar gibi
geçişler olur ama uygulamaların yapılmasını da olabildiğince
fazla uzatmamak yine bizim yararımızadır. O eski kalıp ve
alışkanlıkları fark edebildiğimiz oranda, olaylara verdiğimiz
tepkilere dikkat ederek, bu eski tip yanıtlarla artık
yürüyemeyeceğimizi de görmüş ve öğrenmiş oluruz. Neden
derseniz yanıtı çok basit çünkü eski çözümlerle yeni sorunun
halledilmediğini ve kapının açılmadığını görme imkanımız
olacaktır da ondan. Yeni kapıya yeni anahtar gerekiyor.
Eski
yanıtlarla yürümenin ne kadar zor olduğunu böylelikle görüp
anlamış olacağız. Olaylar bize bu yeni pratikleri getirecek
ama gören gözlerimiz, işiten kulaklarımız ve uyanık bir
duruşumuz olursa… O ince tertiplere karşı hassas ve uyanık
olmaya çalışmamız haline ‘yüksek
farkındalık halinde yaşamak’
diyebiliriz.
Yüksek
Farkındalık Halinde Yaşamak O zaman ilk
anahtar olarak şu cümleyi ısrarla tekrar etmek gerekiyor :
“olaylara verdiğimiz tepkilere bundan sonra çok dikkat
etmeliyiz.”
Gün
içerisindeki zihinsel durumumuz, olabildiğince dikeyse (ilkeli
bir yaşamımız varsa) yüksek enerjilerle kalabilme gayretimiz,
isteğimiz bizi yeniden yapılandırır. Özellikle de bireysel
gelişim için çaba harcamaktan ve bir ev inşa eder gibi
kendimizi yeni baştan inşa etmekten hoşlanan bir insansak,
uygulama için gösterdiğimiz çaba ve gayret bizi hep bir adım
ileriye taşıyacak ve yeni yolda ilerlememizi sağlayacaktır.
Hergün yeniden adım adım ilerliyor olmak, ışığa giden yolda
tıpkı bir merdivenin basamaklarına tırmanmak gibi bizi sürekli
ileri sıçratır. Daha ferah, daha geniş ruhsal ve fiziksel
imkanlara sahip bir yaşam elde etmemize neden olur.
An'ı
Farketmek Kendi
kendimize anı fark etme ile ilgili hatırlatmalar yapmamız,
sıradan düşünce formlarını olabildiğince elemine etmemiz,
sıradan zihin hallerinde fazla oyalanmamamız, hemen o zihin
halinden çıkabilmemiz, pratiklerimizin temel taşları. Tıpkı
bir koşucu veya yüksek atlamacı gibi sürekli yaşamımızın
hedefine ilerlediğimizi düşünmek rahatlatıcı ve motive edici
bir düşünce sistemi oluşturmamıza yardım eder.. Daha yüksek
formda düşünceler, fikirler, bizi yükseltecek hatırlatmalar,
zihin enerjilerimizi yükseltecek okumalar, uğraşlar, yeni
enerjilere ve tesirlere adapte olmamızı çok kolaylaştırır.
Tüm bunlar
hemen bir anda olacak, kolay olacak demiyoruz ama bu değişim
ve yenilenme yolunda da olabildiğince ilerlemek bizlerin çaba
ve gayretlerine bağlı. Pek çoğumuz muhakkak ki, samimi çabalar
içindeyiz fakat geçmiş realitelerin verdiği rehavetten de çok
kolay kurtulunamadığını da izliyor ve görüyoruz.
Eski
realitemiz daha rahat, daha tanıdık geliyor, o yüzden yeniye
adapte olup o yolda yürümenin zorlukları bazı tıkanmalar ve
blokajları da beraberinde getiriyor. Ama artık bu geçmiş
realiteyi bırakıp da yeni realitede yürüme dönemi geldiği için
ne yapıp edip, yeni yolda yürümeyi, yeni yolda verilen aracı
yeni yol üzerinde kullanmayı, bu yolun zeminine alışmayı
öğrenmemiz bizim için çok faydalı. Değişim
köprüsünden yolu daha uzatmadan, daha kolaylıkla, daha akışkan
bir şekilde de geçmek mümkündür bu yüzden de şuur uyanıklığı
ve her an bir farkındalık içinde olmaya çalışmak yeni yolda
yürürken bize ışık tutacaktır .
Yüksek
Zihin Halini Düşürmemek ve Yaşam Programı Ruhsallığı
günlük yaşamda yaşamayı ya da aydınlanma pratiklerini, yüksek
bir zihin halini gün içindeki olaylara kapılarak düşürmemek
olarak anlayabiliriz. Uygulamalar yapmamızın ardından yatan
gerçek neden de budur zaten. Farkındalığı yüksek tutmak, kim
olduğumuzu, bu gezegendeki gelişmek ve geliştirmekle ilgili
görevimizi hatırlamak, indirmek zorunda olduğumuz pozitif ve
kristal enerjileri indirmek; bu enerjileri sıradan zihin
halinde kaldığımızda indiremediğimizi öncelikle hissetmek
gerekir. Her insan kendi yaşam programını doğru dürüst
uyguladığında, en yakın çevresinden başlayarak önce küçük
sonra büyük bir daire halinde kendini ve başkalarını
geliştirmeye bilmeden de hizmet verir. Bu nedenle bu dönemin
en belirgin özelliklerinden biride doğum haritalarımız ve
yaşam planımız hakkında bazı genel bilgiler edinmenin çok
yararlı olacağını bilmektir. Sadece kendi duygusal
isteklerimize uygun olmadığı için bize en değerli dersleri
veren ve karmik bir borcumuz olan yakınımızdaki bir insanı
(eş,anne-baba-çocuk) kolaylıkla yaşamımızdan çıkarma kararı
alabilir, tüm programı alt-üst edebilir sonra de neden her şey
ters gidiyor? Bana neler oluyor? Yaşam çok acımasız
diyebiliriz. Az önceki örnek yeni uygulamaları ve hızla alınan
karşılıkları çok net tanımlamaktadır. Zaman enerjisi artık
daha hızlı kullanıldığı için yanıtlar da eskisi gibi yıllarca
bekledikten sonra gelmemekte birkaç gün ay veya saat içinde
çeşitli ve şaşırtıcı yanıtlarla karşılaşabilmekteyiz.
Yaşamımıza
yeni enerjileri indiremediğimiz sürece, bu yazı boyunca sözünü
ettiğimiz yeni yolda yürümek zorunda olduğumuz için
maddi-manevi bir takım tıkanmalar, hiç beklenmedik terslikler,
yeni yolların bir türlü açılamaması, bizi yeniye taşıyacak
fırsatların doğmaması olasılıkları artmaktadır. Artık o eski
yolda kullandığımız anahtarlar yeni kapıları açmayacaktır. Hız
la yeni anahtarlarımızla yeni kapılar açmaya, yeni yolda
yürümeye adapte olmaya çalışmamız gerekiyor.. .
İlk
başlarda biraz zor gelebilirse de bu pratikleri yapılamaz
pratikler değildir. Samimi çaba ve uygulamalarla kendimizi
yeniden yapmamız mümkündür, en azından imkânsız değildir, bunu
bilmemizde yarar vardır, yapılmış ve uygulanmış yollardır
bunlar. Bizden önce binlerce, milyonlarca hatta milyarlarca
ruhsal yolcu hep aynı yollardan geçerek, kendi Nirvanalarına,
Aydınlanma noktalarına ulaşmışlardır. Bazı zorlanmalar
yaşanabilir ama çaba ve gayreti bırakmamak bizi hep ileriye
taşır. Sanırız asıl zor olan yeni yolda eski alışkanlıklarla
yürümeye çalışmak, o alışkanlıkları yeni yolda sırtımızda
taşımaktır, bu bize yük ve fazlalık getirir. Hâlbuki onları ne
kadar kolay atabilirsek, yürüdüğümüz yol daha kolaylıkla ve
neşe içinde yürünür ve hafif hale gelecektir.
Günlük
Yaşamdaki Pratikler
Güne
başlarken ve gün içinde defalarca bize uygun gelen bazı
zihinsel egzersizler yapmak şarttır. Tekrar edelim, güne
başlarken de, gün içinde de zihnimiz sıradan ve adiyattan
olaylarla fazla meşgul olduğunda bu hatırlatmaları yapıp zihin
halini yüksek tutmaya çalışmak ilk ve en önemli adımdır.
Zihinsel
akışlar ve geçişler hepimiz için maalesef çok kolay
gerçekleşiyor. Kendimizi bir anda bu dünyanın karmaşık
olaylarının ve bu realitenin taa ortasında bulup, burada bazı
karşılanmadığını sandığınız suni ihtiyaçlarımız ön plana çıkıp
zihinsel enerjilerimizi bir anda düşürebiliyor, aşağıya
çekebiliyoruz. Örneğin: Önünden geçtiğimiz lüks bir ev,
yanımızdan geçen son model bir otomobil, çok şık bir bey veya
bayan, otokontrolü kaldırırsak, karşılanmadığını sandığımız
herhangi bir suni ihtiyacımızı bir anda açığa çıkarabilir.
Oysa şu anda içinde bulunduğumuz şartlar kişisel gelişimimize
en uygun şartlardır ve bizim kendi programımızdır ama daha
iyiye doğru gelişmeyecek anlamına da gelmemektedir. Şikâyet
yerine o şartları genişletmek için uygulama yapmak bize ve
yeni yolumuza daha uygun davranışlar olacaktır.
Kabul
edelim ki, bireysel gelişimizi hızlandırmak için özel bir
çalışma ya da eğitim uygulaması yapmıyorsak, yaşamın akışı
içinde günlük olaylar arasında kaybolmalar çok fazla oranda
gerçekleşiyor. Çok çabuk kaybolunabiliyor, zihnimize takılan
bir düşünce veya olayın peşinden gidilebiliyor ve
farkındalığımızı, yüksek şuur halimizi hemen yitirebiliyoruz.
Çok fazla dalgalanmaları olmayan disiplinli ve kaymayan bir
zihin hali, bu pratiklerde başarı sağlamak için öncelikle
gerekli..
Günlük olayları yüksek bir farkındalıkla yaşamak hepimizin çok
sevdiği biraz soğukkanlı bir tavır içinde olmak gibidir. Bu
gezegende bir anlam için bulunduğunu unutmayan insan için, her
şey ve her olay öyle değerlidir ki, şikayet etmeye zaman
bulamaz. Amacını aramaktan daha önemli ne olabilir ki? Belli
bir aşamaya ve olgunluğa gelen her insan, kendi yazgısını
aramaya başlar tıpkı Paulo Coelho’nun ünlü romanı Simyacı’da
ki gibi ve herkesin yazgısı öylesine farklıdır ki!...
İnsanın
yazgısına sahip çıkması kaymaları ve şikâyetleri azaltır.
Zihinsel ekranımızı evrensel enerjilere sürekli açık tutar ve
hepimizin kendi kapasitemize yaptığımız işlere, görevlere
bağlı olarak akışlar, ilhamlar, sezgiler içinde olmamızı,
kişisel hedefimize daha hızlı gitmemizi sağlar.
An'ı
yaşamak-Geçmişin Acılarını Aşmak Yeni yolun
gereklerini bilip, şuurumuzu yani şu andaki farkındalığımızı
geliştirerek, yeni adımlar atmaya başlarsak ne kadar çok şeyin
değiştiğine bizzat kendimiz şahit olacağız.
Eski
adımlarla yürüyemeyiz, yeni yol yeni adımlar gerektirir çünkü
bunlar yeni derslerdir, günlük yaşam içerisinde geçmiş
realitelere ait, geçmişte kullandığınız dönemlere ait şuur
haline geçmemiz, eskinin anıları ve acıları ile meşgul olmamız
bu aşamada geri adım attırıcı uygulama yapmak ve geriye gitmek
demektir. Geçmiş
dönemlere ait şuur hallerimizi sık sık hatırlamamaya ve geri
dönüş yoluyla kullanmamaya çalışmalıyız. Özellikle acılı
anıları bugüne getirmek, holistik şifalandırma ve özel bir
terapi yapılmayacaksa yani bir çalışmanın
ürünü değilse sadece zaman kaybıdır…
Acılı
geçmiş dönem zihin haline geçtiğimizi ilk fark ettiğimiz anda
hemen zihni yükseltecek yeni bir uygulamaya geçmemizde yarar
var. Bu bir yüksek okuma, kaliteli bir müzik dinleme
olabileceği gibi, bizi yükseltecek herhangi bir başka uygulama
da olabilir, yeter ki dikkatimizi ve şuur halimizi o kaymış
olduğu yerden geri alabilmeyi başaralım ve depresif ruh
hallerine kaymayı engelleyelim.
Çevremizde
ağır bizi aşağıya çeken çok fazla dağıtıcı etki ve birçok
enerji mevcut. Zihnimizi karıştırıcı, dağıtıcı, odaklanmayı
zorlaştırıcı, daha sıradan, daha dünyasal bir takım olaylarla
hemhal olmak durumundayız ancak bunlardan olabildiğince
sıyrılarak, belli bazı temrinlerle dikeyde kalabiliriz, biz bu
uygulamaları yaptıkça zamanla yeni zihin halimiz daha çok
oturacak ve bizim doğal halimizmiş gibi zihin acı veren,
yargılayan, karışık ve dengeyi bozan konularla ilgilenmeye
başladığında, kendimize verdiğimiz olumlu telkinler devreye
girmeye başlayacaktır. Hemen ani bir farkındalıkla, o
olayların ağır etkisinden sıyrılıp dikeye geçmek, kuşbakışı
ile bakmak (kartal bakışı) arzusu duyduğumuza kendimiz de
şahit olacağız. Sakin, huzurlu, dingin bir zihne sahip olmayı
kim istemez ki, sadece bugüne kadar nasıl yapacağımızı ve
metodları olduğunu bilmiyorduk o kadar…
Zihnin bu
arı ve duru haline uyumlanmamız pratiklerle birlikte gittikçe
artar çünkü bu hal zihnimizin çok özlediği asıl hali ve öze
dönüş uygulamasıdır. Bu nedenle bir süre sonra biz de, o ağır
enerjileri ve o ağır enerjili insanların yanında durmayı
istememeye başlarız. Bu bizim için yeni sayılan istememe hali,
değişimin bir habercisidir. Doğal ayıklanma yoluyla,
zihnimizin bahçesindeki dikenli otları ayıklamaya, sadece arık
otları bırakmaya başladığımızın işaretidir.
Çok fazla
detaylara takılıp, çok fazla detaylarla meşgul olduğumuzda
bütünle bağımızı bir parçaya indirgemiş, zihnimizi bütünden
uzaklaştırmış oluyoruz. Küçük bir parça bizi boş yere meşgul
etmiş oluyor… Bu gereksiz
meşguliyet ruhsal anlamda olabildiği, fiziksel bir olayda da
olabilir, bu örneği kendi yaşamımıza uyarlayıp,
çeşitlendirmemiz mümkündür. Her insan kendi kaçış noktalarını
herkesten iyi bilir. Hepimizin içinde bize bizden yakın olan o
ince ve duyarlı vicdan sesimiz aslında sık sık doğruları
söylemekte ve bizi ikaz etmektedir. Buna iç sesini dinlemek
adını vermek de mümkündür ve iç sesi dinleyerek;
olabildiğince zihinsel karmaşadan, detaydan uzaklaşarak,
olayların içinde kaybolmadan, olaylarla yoğrulup onlarla
birlikte sürüklenmeden sadece olayın bilgisin alıp çıkarak,
dışından bakarak, olayı daha objektif bir şekilde
değerlendirerek, detaylarla uğraşmayı minimum seviyeye çekerek
yüksek bir zihin hali yaratmak olasıdır. Bu bilgiyi
tüm yaşamınızın her anına adapte etmek, yeni şartlar, olaylar
ve yeni imkanlarla karşılaşmak için gereklidir. Uygulama
olmazsa yeni yolda açılmaz, yaşayarak açılacak bir yolda
yürüdüğümüzü, tüm evrenin canlı olduğunu unutmamalıyız. Yollar
niye açılmıyor? Yaşamım neden hiç değişmiyor? Sorusunun saklı
yanıtı uygulama eksikliğidir.
Akışlardan
yararlanarak sizinle paylaşmaya çalıştıklarımızı özet olarak
kısaca bir iki cümle ile tanımlarsak;
değişimin gerçek
olduğunu kabullenmek, bu yeni şuur halini anlamak, yeniyi
istemek, yeniye her zaman açık olmak ve günlük yaşamımızın
mümkün olan her anına yaymak diyebiliriz…
Bizler
ancak bir prensip, ilke ve yasayı uyguladığımız zaman o
enerjileri alabiliyor, ışıkla, ana kaynakla temasa geçebiliyor
ve onu burada tezahür ettirebiliyoruz. Ama uygulamadığınız
zaman böyle bir tezahür de söz konusu olmuyor.
İlke ve
prensipte yasaları uygulayarak o tesirlerin bu gezegende yaşam
bulmasına olanak tanımış oluruz. Aksi takdirde, daha sıradan
bir zihin hali ile daha sıradan şeylere temas edip
dokunuyoruz. Ve bu realitelerde de çok fazla vakti
kaybedildiği zaman bu da bizim aleyhimize işleyen bir zaman
dilimi olarak karşımıza çıkıyor.O anda anın enerjisini
kullanamamış, o tesiri heba etmiş sayılıyoruz. Gezegenle
ilgili yeni platform ve oluşturulacak birlik alanını bu
çerçevede değerlendirmemizde fayda vardır.
|