Dr.
Berrenda Fox
Patricia Resch
tarafından yapılan röportajda DNA ve hücresel değişimlerin olduğuna
dair kanıtlar sunuyor. Dr. Fox
Kaliforniya'da bir sağlık merkezinde Avalon
Tıp Kliniğinde çalışan bir holistik(Bütüncül)
tıp uygulayıcısı, tıp doktoru. Dr.Fox
kan testleriyle bazı insanların şu anda yeni DNA
iplikleri geliştirmiş olduklarını kanıtladı.
-
Lütfen bize kısaca kariyerinizden bahseder misiniz?
- Fizyoloji ve
Naturopati üzerine doktoralarım var.
Avrupa'daki eğitimin sırasında, aynı zamanda yayın organları üzerine
de çalışmalarım var ve bu hala film yapımı ve yönetmenliği
konusunda devam ediyor. Şu anda Fox
televizyonuyla dünya dışı zeki
varlıkları ve insanlık üzerinde olan rollerinin anlaşılması amaçlı
yapımlarda çalışıyorum. Bunlardan en bilineni tüm dünya
televizyonlarında gösterilen X-dosyaları adlı yapım.
- Şu anda
gezegenimizde olan değişimler neler ve sizce vücutlarımız bundan
nasıl etkileniyor?
-
Büyük çapta değişimler var, daha önce hiç olmamış değişimler oluyor.
Genetikçilere göre söz konusu değişimler insanlığın sudan çıktığı
tarihten bu yana ilk defa gerçekleşiyor. Birkaç
sene önce Mexico
City şehrinde tüm dünyadan genetikçilerin katıldığı DNA'daki
değişimler konulu bir toplantı yapıldı. Şu anda insan bedenleri
büyük bir evrimsel değişim geçiriyor; fakat ne yazık ki henüz tam
olarak neye dönüştüğümüzü bilemiyoruz.
-
DNA'mız
nasıl değişiyor?
-
Herkesin bir çift helezonlu (Kıvrımlı) DNA'sı vardır. Bizim şu
andaki bulgularımıza göre ise oluşmaya başlayan başka helezonlarda
var. Çift helezonun içinde DNA'nın spiral şeklini almış iki DNA
kodonu var. Benim anlayabildiğim
kadarıyla insan DNA'larında 12 helezon gelişiyor. Tahminen 5 ila 20
sene önce kadar başlamış görünen bu değişim süreci içerisinde
insanlık sürekli bir değişim içindeydi. Bu
konunun bilimsel açıklaması. Ve bu türümüzün henüz sonuçlarının ne
olacağı bilinmeyen bir değişimi. Değişimler henüz kamuoyu
tarafından pek bilinmiyor çünkü bununla ilgilenen bilim adamları söz
konusu bulguların halkı korkutacağı endişesini taşıyor. Yine de
insanlar hücresel düzeyde değişiyorlar. Ben şu anda üç DNA helezonu
olan üç çocuk üzerinde araştırmalar yapıyorum. Bu değişimleri bilen
ve hisseden aslında birçok insan var dünyada. Birçok dinde ve kutsal
kitaplarında söz konusu değişimlerin değişik yollarla geleceğinden
bundan asırlar önce zaten bahsediliyordu. Ve söz konusu değişimler
fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak yanlış anlaşılabilir ve
korkutucu gözükebilir ve hafif rahatsızlıklar verici olabilir
olsalar da aslında tamamen olumlu değişimler.
-
Söz konusu üç DNA heliksine sahip çocuklar diğerlerine göre farklı
karakteristikler gösteriyorlar mı?
-
Bu çocuklar yalnızca yoğun olarak bir
odanın içinde eşyaları dokunmadan
hareket ettirebiliyorlar. Ve aşırı telepatikler. Çocukları kendiniz
görseydiniz bunların yarı melek yarı süper
insan olduklarını düşünürdünüz ama değiller. Fikrimce onlar
insanlığın bundan sonraki kuşaklarındaki bireylerin nasıl
olacağının zamanımızdaki örnekleri.
-
Sizce
bu değişim hepimizin başına gelecek mi?
-
Savunma ve
hormonal sistemlerimiz bu değişimlerin
gerçekleştiğine dair güçlü deliller sunuyorlar. Benim Bağışıklık
Bilimi testleri ve terapisinde çalışmam
ve araştırmalar yapmamın sebeplerinden biri de bu. Test ettiğim bazı
yetişkinlerde DNA'larındaki üçüncü kıvrım oluşmaya
başlamış. Bazılarında ise tıpkı o çocuklar gibi üç kıvrımlı
DNA'ları oluşmuş ve mevcut. Bu insanlar fiziksel
bedenlerinde ve bilinçlerinde büyük değişikliklere maruz kalıyorlar
çünkü bedenin her parçası bir bütün. Fikrimce DNA değişimleri
yoluyla dünya ve üzerinde yaşayan herkes titreşimini yükseltiyor. Ve
çocuklara oranla daha yaşlı bedenlere sahip olanlarımızdan değişimi
seçenler de birçok fiziksel değişiklik ve etkilerle yüzleşmek
zorundalar.
-
Normal çift kodonlu DNA'larla doğmuş
bedenlerdeki değişikliğe ne sebep oluyor?
-
DNA'yı değişime uğratmanın en kolayı yolu bir virüsle etkileşimidir.
Sonuç olarak virüsler her zaman zararlı değiller. Virüsler yalnızca
canlı dokularda yaşarlar. Epstein
Barr ve Herpes
6 gibi DNA virüsleri hücresel yapıda değişikliğe sebep oluyor. HIV
retro virüsü ise bir DNA virüsü değil.
Bedeni değişime uğratmaktansa,onu deyim yerindeyse yiyip bitiriyor.
DNA'daki
mutasyon sürecinden geçenler ilk önce
yeni bir düşünce sistemi oluşturuyorlar veya en azından yeni bir
yaşam biçimine geçiyorlar.
Dönem dönem kendilerini gerçekten hasta,
yorgun ve umutsuz hissetseler de, bu aslında bir hediye. Kendilerine
beden DNA'larının değişimi yoluyla ve sonraki kuşaklara da
aktarılacak daha hafif, daha sağlıklı bir beden
yapısı oluşturma şansı veriliyor. Ve söz konusu çocuklar gibi
melekler de insanlığın bedenen titreşimsel olarak yükseldiğini ve
büyük bir değişimin içinde olduğunun işaretleri. Ve anladığım
kadarıyla, bu değişimi tamamlamak için
2012 yılına kadar bir süreç söz konusu.
-
Başka hangi değişimler bekleniyor?
-
Hastalıklar
olmayacak, ölmemize gerek kalmayacak. Yaşam derslerimizi acılar
çekerek değil zevk ve sevgi içinde öğrenebilmeye başlayacağız. Eski
sistemin uzaklaşması gerekiyor, ve tabii ki o da bunu büyük bir
kavga vermeden yapmıyor, bırakıp
gitmiyor. Bu yüzden tüm bu savaşlar çıkıyor; tıpta kullanılan birçok
ilaç ve tedavi tam anlamıyla işe yaramıyor ve
devletler de toplumları mutlu edebilecek düzeyde çalışamıyorlar.
Birçok eski paradigma (Ortak
anlayışlar) daha uzun süre var olamayacak; varlıklarını sürdürmek
için mücadele etseler de, şüphe yok ki değişiyorlar ve değişecekler.
Bu zamanda yaşamayı seçmiş olan bizler yepyeni bir türün
müjdecileriyiz. Bu tür insan, ve aynı
zamanda Dünya'daki cenneti ortaya çıkaracak tür. Hepimiz ustalardan
ve dünya dışı varlıklardan, meleklerden farkında olsak da olmasak da
olağanüstü yardımlar alıyoruz ve içeri doğru ilerlemeyi öğreniyoruz.
Daha fazla içeri yönelebildiğimiz ve o sessiz sesi dinleyebildiğimiz
oranda, bedenimizdeki DNA değişimlerini hızlandırıyoruz ve her şeyi
yeni baştan değiştiren bu oluşumla
uyumlanıyoruz.
-
Bu değişimlerin bazı yan etkileri neler?
-
Hücresel bir
değişimlerden geçerken kendinizi bazı zamanlar aslında bulunduğunuz
yerde değilmişsiniz gibi hissedebilirsiniz.Yorgunluk
hissedebilirsiniz, çünkü hücrelerimizi harfi harfine değiştiriyoruz
ve yeni varlıklara dönüşüyoruz. Yeni bir bebek gibi, çok daha fazla
dinlenme ve uykuya ihtiyaç duyabilirsiniz. Zihinsel karışıklıklar
ve sıradan işlere yoğunlaşmada güçlükler daha geniş bir şeye
programlandığımızdan dolayı oluşabilir. Vücudunuzda belli bir sebebi
olmayan ağrı ve sızılar sıklaşabilir. Bazı insanlar kendileri tüm bu
değişimlerden geçerken çıldırmaya başladıkları fikrine kapılıyorlar.
Ve modern bulguları tıp kurumlarına giderek
Prozac gibi ilaçlarla söz konusu
semptomları yok ettirilmeye çalışılıyorlar; çünkü ortada
görünen fiziksel bir sebep yok ve bu yüzden
mental bir ruhsal çöküntü ve problem olduğu teşhisine
varılıyor. Oysa gerçek böyle değil. Klasik tıpla uğraşan doktorlar
için de bu durum zor çünkü insanın enerji bedeni hakkında, tüm o
sistem hakkında hiçbir bilgiye sahip değiller.
Tek tanıdıkları sistemin tek bir parçası olan fiziksel beden.
Çakralar hormonal
sistemimizle bağlantılı oldukları için, kadınlar
hormonal değişimlerden geçecekler. Bazı
anlar sebebini bilmeden ağlayacaklar çünkü ağlamak birçok yararlı
hormonun salgılanmasına yol açıyor. Birçok kadın
menopoza daha erken yaşlarda giriyorlar
çünkü tür olarak gelişimimizde hızla değişiyoruz.
Erkekler
önceleri çok enerjik ve canlı olmaya alışmışken karşılaştıkları bu
yorgunluk ile huzursuzlaşabilirler. Sezgisel taraf olan
feminen, şefkat yönlerinin dışarı
çıktığını hissedebilirler. Son 20-30
yılda sayıları artan duygusal tedavi yöntemleri yeni tedavi
tekniklerinin geliştirilmesiyle daha büyük bir hızda artabilirler.
Çünkü şu anda tür olarak kısa bir dönem içerisinde büyük duygusal
değişimler gerçekleştiriyoruz. Normal koşullarda söz konusu işlerin
yapılması evrim düzeyinde belki binlerce yıl sürebilirdi.
-
Siz bu tür
değişimleri yoğun olarak yaşayan kişilere nasıl davranıyorsunuz?
- Ben
burada hastalıklarla değil bireylerle ilgilenen yaklaşımı
uyguluyorum. Doktor Latince de eğitimci
demektir. Gerçek bir şifacı olarak en etkili yapılabilecek şey
gerekli araçlarla bireylere kişisel güçlerini yeniden kazandırmaktan
ve olanların gerçek olduğunu onlara anlatmaktan geçiyor. Böylece
iyileşebilir ve bu süreç içinde negatif
semptomlardan özgürleşme yoluyla
kurtulabilirler.
İlk olarak,
geleneksel olarak yapılmayan savunma sistemi(immünoloji) testi
istiyorum. Bu uzman bir araştırma laboratuarı
tarafından yapılan bir kan testi. Bundan sonra hastayı kendim
bizzat bilgilendiriyorum. Bu hastaya kendi kendini
iyileştirebilmesi için verilen bir tür değişim haritası. Bu sebeple
aslında şifayı veren burada ben değilim. Yalnızca DNA değişimleri
geçiren ve etkilerinden yakınan hastaların bireysel şifa bulma
işlemlerindeki aracım. Her insanın içinde kan testlerine bakıp kendi
vücutlarında olup bitenin haritasını görme ve bunu oluşturan
sebepleri bilinçaltı düzeyinde yok etme gücü var.
Gerçek
anahtar ise bu insanın kendini iyileştirme sürecinin sorumluluğunu
üzerine alıp alamayacağı.
Kullandığım yöntemler geleneksel tıpta henüz yoğun olarak
kullanılmaya başlanmamış olanlardan bazıları. Bunlardan ilki,
hormonal sistemin DNA'daki değişimleri
kabul etmesi için kullandığım Avrupa'da öğrendiğim bir tür
hormonal bez tedavisi olan
Organoterapi. Ayrıca,
enerjetik bedenin üzerinde çalışmak için
Homeopati, vitamin, şifalı ot ve de
soğuk lazer terapisi
kullanıyorum. Terapiler tamamen hastanın bireysel
ihtiyaçlarına göre belirleniyor. Yaptıklarımın çoğuna kendilerine
eski kız ve erkek kardeşler denebilecek ruhsal atalarımızdan
öğrendim.
Bunların çoğu diğer güneş sistemlerindeki gezegenlerden bu gezegene
şimdiki değişim sürecinde yardım etmek için
enkarne olmuş varlıklar.
-
Yaptığınız işteki gelişimsel süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
-
İşime
bir köprü veya bir halden diğerine geçiş olarak bakıyorum. Hem
bilimsel hem de artistik. Şifalandırma
bir sanat olduğu kadar bir bilimdir de. Tüm yaşamım boyunca
insanları iyileştirmek için
çalışacağımı sanmıyorum çünkü inanıyorum ki DNA'mızda değişimlerin
tamamlanmasıyla hastalıklar ileride ortadan kalkacaklar. Bizler
bilinçli varlıklar olarak tüm hastalık ve acıları önleyebileceğiz.
|