1956'da S.
Serov ve A. Troskin adlı doktorlar Sverdlovsk'daki
laboratuarlarında, bir hastaya yapılan olumlu heyecanlara
ilişkin basit bir telkinin onun beyaz kan hücre sayısının bin
beş yüz civarında yükselmesine sebep olduğunu ispat ettiler.
Olumsuz heyecanlara ilişkin telkin ise beyaz kan
hücrelerini bin altı yüz civarında düşürmüştü. Amerikan bilim adamlarının
yaptığı deneyler, eşi ölen kişinin beyaz kan hücre sayısının
altı ay içinde dikkat çekici şekilde düştüğünü göstermiştir.
Beyaz kan
hücreleri (lökositler), vücudun hastalıkla savaşan temel
mekanizmalarından biri olduğundan bu keşifler, düşünce ya da
heyecanların bedeni iyileştirici etkileri olduğunu ya da en
azından şifa bulma sürecinde rolü olduğunu deneysel olarak
doğrulayan bir kanıt olmuştur.
Bulgar bilim adamı Dr. Georgi Lozanov ise
"telkin bilim"
dediği öğrenme teorisine dayalı tam bir okul geliştirmiştir.
Dr. Lozanov'un keşifleri uykuda öğrenme ve uykuda telkin verme
çalışmalarından sonra ortaya çıktı.
Lozanov'un uyku sırasında ders bantlarının dinleyen
öğrencileri vardı. Bir gece Lozanov uyumakta olan bir öğrenci
grubunun hoparlörlerini çıkardı. Ertesi gün her iki grup da
sınavlarda normalin üstünde puan tutturdu. Bunun üzerine
Lozanov, belki de sadece daha iyi öğreneceklerine dair
verilen telkinin bile ideomotor anı hatırlamasını faaliyete
geçirebileceği sonucuna vardı. Lozanov,
Bulgar okullarında çok büyük bir başarı elde etti. Dünyanın
her tarafından ( Avrupa, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri,
Kanada) öğretim görevlileri, öğrenme alanında telkini nasıl
kullanacaklarına dair kendisine talepte bulundu. Ortalama bir
insan, normal şartlar altında eğer geleneksel bağımsız çalışma
yöntemini kullanıyorsa, günde yaklaşık olarak yirmi ya da otuz
yabancı kelime öğrenebilirdi. Telkinsel
öğrenme tekniklerini kullanan Lozanov'un lisan öğrencileri ise
1966'da günde beş yüz kelime öğreniyordu. 1977'de ise bazı
öğrencileri yoğun lisan kurslarındaki öğrencilere nazaran
hatıralarında daha uzun süre kalacak şekilde, günde üç bin
kadar kelime öğreniyordu. Lozanov'un sistemindeki farklı ve
etkili unsur öğrencinin tutumu ve bu yönteme olan güvenidir.
Bilimsel bir deneyde öğrencilerinin bazılarına düşük zeka
seviyesinde, bazılarına ise yüksek zeka seviyesinde
olduklarını telkin eden bilim adamları, her iki grupta,
ortalama olarak aynı zeka seviyesinde olmalarına karşın düşük
zeka seviyesine sahip olduklarını zannedenlerin başarısız
olduklarını gözlemlediler. Düşük
zeka derecesine sahip olduğunu zannetmeden önce hep yüksek not
alan öğrencinin durumunda olduğu gibi, inanç ve güvenin,
performansı etkilemesi artık bilimsel bir gerçekliktir.
‘Olumlu telkin şifa bulmayı nasıl etkiliyorsa öğrenmeyi öyle
etkiler.’
GÜNÜMÜZDE GEÇMİŞTE ZİHİNSEL EĞİTİM PROGRAMLARI
Günümüzün
psikoterapik mantal (zihinsel) eğitim adını verdiğimiz tüm
teknikler, sofrolojik uygulamalardan önce Uzak Doğu'da,
Yoga-Meditasyon, Batı'da ipnoz ve telkin bilim çalışmaları adı
altında toplanıyordu.
"Sofrologlar iğneleri
olmayan akupunkturcular ve tozları olmayan homeopatlardır"
diyen
sofrolojinin mucidi Barselona Üniversitesine bağlı mesleki
psikiyatri okulu öğrenim görevlisi, İspanyol Nöropsikiyatrist
Dr. A. Caycedo I960 yılında, sofrolojinin bir bilim dalı
olarak tüm dünyada kabulünü sağladı. Zaten 1955 yılında da
İngiliz Tıp kurumu ipnotik ve telkinsel iyileştirmeyi, yasal
tıbbi ve psikolojik tedavi olarak kabul etmişti.
1958
yılında Amerikan Tıp Kurumu ipnozun bilimsel olarak
kanıtlanmış bir tedavi yöntemi olduğunu onayladı. O günden bu
yana telkin bilim, Sofroloji, enerji beden hekimliği ,
canlısal elektromanyetik alanlar, insanı ruhu ve bedeniyle bir
bütün kabul eden Homeopati metotlarında ve uygulamalarında çok
önemli gelişmeler kaydedildi. |