Kitabın
konusu olan “RUHSAL ŞİFA” 1850’li yıllardan itibaren kendini
hissettirmeye başlayan Spiritüalizm’in (Ruhçuluğun),
uygulamaya dayalı ve daha çok ‘Spiritizm’ ile ilgili
alanlarından biridir. Aslında, sadece ruhçuluğun ve genel
anlamda “ŞİFACILIĞIN” değil, “RUHSAL ŞİFA’NIN geçmişi, bu
kitapta da görüleceği gibi sanıldığından çok daha eskilere
dayanır.
Ruhsal şifa
uygulamaları, sadece Kadim Mısır ve Yunan mabetlerinde değil;
spiritüel öğretmenler, Çin’de lamalar, Tibet’te Gurular
tarafından,Hindistan’da ve hatta Galile Gölü çevresinde İsa
Peygamber ve havarileri tarafından da yapılıyordu. Ruhsal
Şifa’dan Romalıların haberi vardı: ilk hıristiyanlar, Ruhsal Şifa’yı birbirine öğretiyordu.
Günümüz
bilimleri maddeci kesimi bilimsel bir “tutuculuk” içinde,
Deneysel Ruhçuluk ve Parapsikoloji ile elde edilen birçok
kanıta rağmen, insanın metabiyolojik yanına inanmıyor. Oysa bu iki
alanda elde edilen binlerce, on binlerce kanıta ve bilgi
birikimine ek olarak “GENEL ŞİFACILIK’ın ve “RUHSAL ŞİFA”nın
geçmişiyle ilgili belge ve bilgilerde insanın gerçek doğası
hakkında pek çok kanıt vardır. Tutuculuktan uzak, ön
yargılardan arınmış bir zihin ile konuya yaklaşmak gerekir…
Daha yaygın
adıyla
“alternatif tıp”
olarak bilinen ruhsal şifa ve onun çağdaş tedavi şekilleri,
günümüz tıbbının önerdiği ilaçlara değerli bir ek olarak kabul
edilmeye başlanmıştır. Hatta şimdilerde İngiliz Medikal Kurumu
bile modern tıbbın başarısız olduğu bazı tıbbi tedavilerde
Ruhsal
Şifa’nın başarısını kabul etmiş görünmektedir. Oldukça
kapsamlı bir literatür taraması ile Ruhsal Şifa’nın tarihsel
süreçlerini içine alan bu yapıtta ayrıca günümüzde;
Aromaterapi, Ses ve Yoga ile şifa gibi pek çok şifa tedavi
yöntemlerini içine alan çalışmaları da bulacaksınız.
Nükleer
tehlikenin gölgesi altından, stres ve endişe günlük yaşamın
ayrılmaz parçaları olarak kabul edildiği bu günün sorunlu
gezegeni dünyada, günümüz tıbbının sunduğu tedavi
şekillerinden bir yarar sağlayamayan, sayıları giderek artan
bireyleriyle, ruhsal şifa başta olmak üzere alternatif tedavi
şekillerinden yardım bekler duruma gelmiştir. Bunun nedeni,
belki de tıp doktorlarının fiziksel rahatsızlıkları sürekli
olarak sadece “fiziksel tıp” ile tedavi etmeye çalışma
eğiliminden kaynaklanmakta, olaya holistik ve bütüncül
bakılmamaktadır. Bu durumdan dolayı, son 40-50 yılda ruhsal ya
da spiritüel şifaya olan saygı ve güven artmıştır.
1950’ lere
kadar alternatif tıp ile uğraşanlar (ruhsal şifacılar da
dahil) “şarlatan” olarak kabul edilirdi. Hastasına, kendisinin
iyileştiremediği bir rahatsızlık için bir ruhsal şifacıya
gitmesini öneren bir tıp doktoru; meslektaşları arasından
sadece “budala” olarak kabul edilmekle kalmaz, adının resmi
kayıtlardan silinmesi tehlikesini de üstlenmiş olurdu.
Bu
beşeri yanılgıdaki ilk büyük değişiklik; 1950’li ve 60
yıllardaki Harry Edwards’ın ve Gordon Turner’in halka açık
ruhsal şifa celseleriyle başlamıştı. Bu iki ünlü şifacının,
herkesin gözü önünde yaptığı başarılı şifa uygulamaları yerel
ve ulusal basını harekete geçirmeye yetmişti. Ruhsal şifayı da
okültizmin gizli bir dalı sanan birçok kişide işin aslını bu
sayede öğrenme fırsatı bulmuştu.
Teknolojik
çağın beşeriyete sunduğu bunca olanağa rağmen “modern yaşam”
henüz, daha sağlıklı bir yaşam şekli önermiş durumda değildir.
Bağımlılık oluşturan ilaçlar, alkol ve benzeri sahte mutluluk
verici yiyecek ve içecekler zaten sorunlu dünyaya ek sorunlar
getirmiştir. Bunlar, hiç kuşkusuz; AIDS, kanser, kronik
bronşit, hepatit vb. hastalıkların nedenleri arasında bulunan
etmenlerdir. Sonuçları belli olmasına rağmen, bunlara
meyledenlerin ihmal ettikleri ya da görmezlikten geldikleri
bir gerçek; fiziksel ve ruhsal bir denge içinde olmaları
gereğidir. Yani kişi, fiziksel ve ruhsal dengesini bünyede
oluşturmadıkça, olumsuzluklarla karşılaşması her zaman
olasıdır.
Ruhsal
şifa; zihin, beden ve ruh arasında girişim olduğu ilkesine
dayanır. Tıbbın önerdiği ilaçlar ve ilaçla tedavi şekilleri
bazen hastalığın belirtilerini bastırır ya da tamamen yok eder
ama çoğunlukla esas nedene inemez. Bu esas neden psişede
gömülüdür ve spiritüel dengesizliğin sonucudur. Aç gözlülük,
kıskançlık, nefret gibi duygusallığın kara lekeleri zaman
içinde fizik bedende çeşitli hastalıklar olarak ortaya çıkar.
Psikosomatik rahatsızlıklar doktorlar tarafından bilinir ama
önerilen tedavi hemen hemen her zaman sakinleştiriciler
almaktan öteye gitmez. Ayrıca bu kimyasallar belli bi süre
kullanıldıktan sonra da; tütün, alkol, kokain ve eroin gibi,
bireyi kendilerine bağımlı hale getirirler.
Tüm
yöntemler işe yaramadığında en etkin yöntem bu nedenle ruhsal
şifadır. Ruhsal Şifa
kimsenin tekelinde değildir ve söz konusu dengesizlikler
ruhsal şifa ile dengeye kavuşur aslı nedene ulaşılır. Şifanın
kadim yöntemleriyle, hastalıkları yenen yöntemleri öğrenmek ve
bu serüvene katılmak isterseniz, değerli şifa yöntemlerini ve
kadim geçmişini anlatan bu kitabı okumanızı Astroset olarak
öneririz.
|