Küresel Isınma

WWW.ASTROSET.COM

 

KUTUPLARDA BUZULLAR ERİYOR!

  ”Son yıllarda gündemden düşmeyen küresel ısınma, beraberinde geleceğe ilişkin farklı senaryoları, farklı yapılanmaları da getiriyor. Küresel ısınma sonucu, kutuplardaki donmuş buz kütlelerinin erimesi ile dünyanın bu en ücra köşesindeki zengin potansiyel enerji bölgelerine ulaşma imkanı doğuyor. Ancak bu kez ülkeler arasında kıyasıya bir yarış, hatta giderek sertleşen bir çekişme söz konusu: Söz konusu bölgelerde kim hak sahibi olacak?”

  Oysa çıkar çekişmesi yerine buzulların erimesinin yaratacağı doğal afetlerle ilgilenmek daha insancıl değil mi? Bu düşünce yapısı değişmedikçe biz bu gezegene zarar vermekten vazgeçemeyeceğiz!
   Eskiden olsaydı Kuzey Kutbu’nda bulunan Hans Adaları’na sahip olmak için hiç kimse kılını bile kıpırdatmazdı. 1.5 kilometre kareden daha az bir yüzölçümüne sahip, eksi 40 dereceye kadar düşen iklim koşullarında foklar ve kutup ayılarından başka hiç kimsenin yaşama şansının olmadığı buz kütlesi için çaba sarf etmenin bir anlamı olmadığı düşünülürdü. Ancak bir süreden beri Kanada ve Danimarka, Hans Adaları’nda kimin söz hakkına sahip olacağı konusunda adeta soğuk bir savaşa tutuşmuş durumda. Her iki ülke de son yıllarda bu bölgeye keşif gezileri düzenleyip kendi bayraklarını dikiyor, kimi zaman iddialarını güçlendirmek için hücumbotlar gönderiyorlar. Peki birden alevlenen bu ilgi niye? İşin sorumlusu "küresel ısınma".

  BAKIR REZERVLERİN ÜÇTE BİRİ BURADA
   Bugüne kadar küresel ısınmanın yol açtığı tahribata, iklim değişikliklerine, kasırgalara, sel baskınlarına, canlı türlerinin nasıl olumsuz etkilendiğine ilişkin sayısız araştırma yapıldı, sayısız rapor gözler önüne serildi. Ancak kutuplarda küresel ısınmadan kaynaklanan bir toprak savaşının gündeme gelebileceği düşünülmemişti. Bilim insanlarının yaptıkları hesaplara göre, küresel ısınmadan dolayı buzulların erimesi sonucu, bu yüzyılın sonlarına doğru, kutuplardaki kuzey Buz Denizi tarih öncesi dönemden beri ilk kez açık su havzası haline gelecek. Bölgede henüz ortaya çıkarılmamış olsa bile geniş petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu tahmin ediliyor. Hatta, ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin yaptığı bir çalışmaya göre dünyanın henüz keşfedilmeyen rezervlerinin üçte biri bu bölgede. Bugün için bu gizli hazineye ulaşmak neredeyse imkansız.

  DENİZ HUKUKU SINIRLAR İÇİN DEVREDE
  Kuzey Buz Denizi’ne kıyı sınırı olan 5 ülke bulunuyor: Rusya, Norveç, ABD, Danimarka ve Kanada. Hepsi de bölgede hak iddia ediyor. Kuzey ülkeleri de, denizler hukukunun sınırlarını zorlayarak bölgeden pay kapma uğraşı içinde.
  Hans Adaları üzerinde yapılan tartışma aslında işin yalnızca küçük bir kısmı. Rus parlamentosu, Bering Boğazı’nın, Alaska ve Sibirya’nın doğru şekilde paylaşımı ve sınırların yeniden belirlenmesi konusunda ABD ile 1990 yılında yapılan anlaşmayı hálá onaylamaya çalışıyor.
  Yine Rusya ve Norveç, Barents Denizi’nde 176 bin kilometre karelik "gri alan" üzerindeki çekişmelerini sürdürüyor. İskandinavya’nın yukarısında bulunan denizin de, zengin petrol ve doğalgaz rezevlerine sahip olduğu düşünülüyor. Massachusetts’deki Hampshire Koleji’nde barış ve güvenlik konusunda ders veren Michael T. Klare’ye göre bu bölgelerde sınırları belirlemek son derece zor.
  Tüm bunlar bilimi, siyaseti ve uluslararası hukuku bir araya getiren yeni tartışmaları doğuruyor. Ülkeler bölgeye araştırma grupları göndererek buzulların erimesi ile değişecek olan şelf alanlarını incelemeye alıyorlar. Örneğin, ABD’de New Hempshire Üniversitesi’nin Okyanus Haritacılığı Bölümü, Alaska’nın kuzeyinde bulunan Chukchi Denizi’ne gönderdiği araştırmacı sayısını iki misli artırdı.


  YENİ ENERJİ KAYNAĞI DONDURULMUŞ METAN
  Bilim dünyasına göre, 50 yıl gibi bir zaman dilimi içinde, Kuzey Kutbu yalnız petrol ve doğalgaz açısından değil, biyolojik ve genetik kaynaklar açısından da büyük önem taşıyacak. Kuzey Buz Denizi’nin olağanüstü koşullarında yaşayan son derece ilginç mikroorganizmaların incelenmesi ile yeni açılımların ortaya çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor. Şimdiden Kanadalı ve Japon bilim insanları dondurulmuş metan üzerinde çalışmalar yapıyor. İstenilen ilerleme sağlanabilirse, dondurulmuş metan da yakın bir zaman dilimi içinde geleceğin enerji kaynakları arasına dahil edilecek.

  KUTUP PETROLÜ MEKSİKA PETROLÜNDEN BEŞ KAT MASRAFLI
  Büyük petrol şirketleri, kutuplardaki gelişmeleri şu an için uzaktan izlemeyi tercih ediyor. İncelemeler daha çok üniversiteler ve ülkelerin araştırma merkezleri tarafından yürütülüyor. Petrol ve doğalgaza gereksinim artınca birden gündeme oturan Kutup enerji kaynaklarının işlenmesi hiç de kolay değil. Kuzey buzullarında dondurucu soğukta petrol çıkarmanın maliyeti, örneğin Meksika Körfezi’nde petrol çıkarmaktan 5 kat daha yüksek. Büyük uğraşlar sonunda kalın buz tabakaları delinse bile petrole hemen ulaşılamıyor. Çünkü petrol yatakları buz katmanlarının altındaki suların en az 4 bin metre altında. Sorunlar bunlarla sınırlı değil doğal çevre şartlarındaki bu kontrol edilemeyen değişimler bilim adamlarını çok düşündürüyor ve ani iklim değişikleri olur mu? Sorusunun ortaya çıkmasına neden oluyor.

  DÜNYA ANİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YAŞAR MI?
  Dünya bir ani iklim değişikliği yaşar mı? İşte iklimbilimcilerin üzerinde en çok kafa yordukları ‘korkulu konu’ bu. Öncelikle belirtelim: Bütün iklimbilimciler ‘Evet böyle ani bir tehlike ortaya çıkabilir’ görüşünde. Ama, bazı beklenmedik olaylar olabilir derken, çoğunluk birkaç on yıl daha böyle bir olasılık beklemiyor. Yine de bu konuda kesin şeyler söylemek pek mümkün görünmüyor.

  Yani ani iklim değişikliği de yaşayabiliriz. Ama ne zaman olduğu konusunda anlaşmazlık var. Eğer bu beklenmedik ani dönüşüm yaşanırsa, dünyanın kimi bölgeleri daha yaşanır hale gelirken, birçok bölgede de yaşam boğucu hale gelir... Kışlar çok sert geçer, yollar buzla kaplanır ve kuraklık tarımı öldürebilir. Bu durumda Avrupa ve Türkiye’de kuraklık gündeme gelebilir ve dünyanın büyük bölgelerinde açlık baş gösterebilir.
Biz günlük yaşamımızı alıştığımız tempoda sürdürürken kıyıdan suların çekilmesinden biraz endişelenelim, tsunamilerin 225 bin insanı nasıl öldürebildiğini akıl almaz bulalım, nerede o kışlar karlar diye söylenelim, günlük hava raporlarını izleyeduralım... Dünya ikliminin geleceği üzerine kafa yoran bir grup iklimbilimcinin daha büyük derdi ve korkusu var: ANİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve KUTUPLARDA BUZUL ERİMELERİ
  Acaba biz hiç beklenmedik bir anda aniden böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalabilir miyiz, böyle bir olasılık var mı? Örneğin birden aylarca yağmayan yağmurlar, yakıcı ve kavurucu güneş altında sürekli bir Afrika hayatı ve tarımın tam iflası... Mesela kışın da tam tersi: Yollar sürekli buz tutmuş durumda, arabaları kullanmak mümkün değil, dondurucu soğuklarda titreyen ve ısınamayan milyonlarımız...Buzul erimelerinden kaynaklanan su basmaları, sel felaketleri.
  Felaket tellallığı mı bu? Hayır değil! Neden gerekli olduğunu gezegen boyutlarında anlamamak için direndiğimiz çevre bilinci oluşturma gayreti. Felaket tellallığı olsaydı, o zaman en büyük felaket tellalı, geçen sezon seyrettiğimiz ‘Yarından Sonra’ filmiydi. Anımsar mısınız, orada iklim değişikliği ile bastıran dondurucu kışın hayatı nasıl yok ettiğini?
Tabii o kadarı filmlerde olur... Demeyin öyle... İklimbilimciler filmi abartılı bulsa da, ani bir iklim değişikliği konusunda hemfikirler... Sadece bazı bilimciler birkaç on yıl daha bunu beklemiyor! Ancak konunun son derece önemli olduğu hususunda herkes hemfikir.

   Dünyamızı bekleyen olası böyle ciddi iklim değişikliği sorunu varken ve buzullar erimeye başlamışken onlar eridikten sonraki doğal gaz ve petrol rezervlerine kimin sahip olacağı sorusu bir kara mizah sorusu çünkü yaşanacak sel felaketleri ve diğer doğal afetlerle doğal bir katastrof olmayacağı ne malum? Bu tip zihinler gezegene çok zarar verdi vermeye de devam ediyor, şuur uyanıklığı, çevreye ve gezegene sahip çıkmak bu kadar zor mu? Madde hırsı bu kadar mı kararttı gözlerimizi? Bu sorular ciddi yanıtlar bekliyor!...

Gezegene ve birbirimize sahip çıkmak için ne bekliyoruz acaba?

(16.Nisan.2006 Hürriyetten)

 

© Astroset 2004-2010