ABD'li bilim adamları, küresel ısınmanın okyanuslardaki akıntı
sistemini aniden durdurabileceğini ve özellikle Avrupa'da
soğuk iklimin egemen olabileceğini açıkladı.
“American
Association
for the
Advancement of
Science”ın
yıllık olağan toplantısında konuşan okyanus bilimci Tim
Bernett, okyanus sularının
izlenmesi ile oluşturulan yeni bilgisayar modellerinin,
”küresel ısınmanın devam ettiğini açıkça
gösterdiğini” söyledi.
Küresel ısınmanın anlaşılmasının en iyi yolunun okyanusları
izlemek olduğunu vurgulayan Barnett,
“Çünkü atmosferde yapılan incelemelerin sonucu, yeterli
ipuçları sağlayamadığı için zayıf kalıyor” dedi. Okyanuslarda
yapılan milyonlarca sıcaklık ölçümü ile küresel ısınmanın
sürdüğünü kesinleştirdiklerini belirten
Barnett, “Bu çalışmalardan
sonra artık küresel ısınmanın işaretlerinin olup olmadığı
tartışması geride kalmıştır”
diye konuştu.
BULGULAR,
ABD'NİN TEZLERİNİ ÇÜRÜTÜYOR Küresel
ısınmaya karşı uygulamaya sokulan ancak ABD hükümetinin,
”küresel ısınmanın olup olmadığının kesinleştirilmediği, varsa
da bunun nedeninin insanlar olduğu kuşkulu”
şeklindeki bir
gerekçeyle kabul etmediği Kyoto
Protokolü için de Washington yönetimine çağrı yapan
Barnett, ABD yönetiminin, yeni
bulgulardan sonra tutumunu yeniden gözden geçirmesini istedi.
OKYANUS AKINTISI
SİSTEMİ DEĞİŞTİ Aynı
toplantıda konuşan,
“Woods Hole
Oceanographic
Institution”dan Ruth
Curry, kutuplardaki buzulların
incelmesinin, okyanuslardaki akıntı sistemini değiştirdiğini
belirtti. Bu değişimin, iklim değişikliklerine de yol açtığını
belirten Curry,
“Dünya ısındıkça, akıntı sistemi de değişiyor, bozuluyor”
dedi. Okyanus akıntı
sisteminin tamamen durma tehlikesi bulunduğunu kaydeden
Curry, bunun gerçekleşmesi halinde
Kuzey Avrupa'nın aşırı soğuk kışlarla karşı karşıya kalacağını
belirtti. Atlas okyanusundaki akıntı sistemi güneydeki sıcak
suları kuzeye, Kuzeybatı Avrupa kıyılarına taşıdığı için bu
bölgelerde ılıman bir iklime yol açıyor.
Curry,
okyanus akıntılarındaki değişikliklerin, ABD'nin batı
kıyılarında kuraklıklara yol açamaya başladığını da ifade
etti.
GRÖNLAND'IN BUZ
KÜTLESİ ERİRSE DENİZLER 7 METRE YÜKSELEBİLİR
Curry,
Grönland'daki buz kütlesinin
incelmeye başladığını ve buradaki buzul sisteminin
“aniden
çökebileceğini”
belirterek,
”Grönland'daki
buz kütlesi, tüm dünyada deniz seviyesini 7 metre
yükseltebilecek miktarda” diye konuştu.
KÜRESEL
ISINMA; BUZUL
ÇAĞI; KURAKLIK VE SELLER
Artık
hemen hemen
her gün yeni bir felaket teorisi ile karşı karşıyayız.
Küresel ısınma bir yandan patlarsa buzul çağını başlatacağı
söylenen Endonezya’daki yanardağ bir yandan sıkıştırırken;
şimdi de Nostradamusun binlerce
yıl öncesinden gelen kuraklık ve sel felaketlerine değin
kehanetleri var.
Öyle gözüküyor ki, bunlardan
biri veya hiç ummadığımız bir başka felaketle burun buruna
yaşıyoruz.
Peki! Neler oluyor? Bütün bunların anlamı ne?
Ya da biz ne yapmalıyız? Ne
yapabiliriz?
Bu doğal
afetlerden ruhsal yönümüzü ve anlayışımızı geliştirmek için
yararlanabilir miyiz? Elbette yararlanırız. Zaten
amaç da budur. Gezegen kendi değişimini gerçekleştirip, kabuk
değiştirirken bizim de anlayış
kabuklarımızı çatlatıp, derinlerde saklı özümüzün meyvesine
ya da asıl doğasına yakınlaşmamız
gerekmiyor mu?
Öncelikle kehanetlerin ve
öngörülerin bazılarının binlerce yıldır işaret ettiği gibi her
şeyin kontrol altında olduğunu bilmemiz gerekiyor. Hiçbir şey
tesadüfen, kendiliğinden olmaz. Her şey belli bir amaç
yönünde, hedefe doğru hızla ilerlemektedir. Yani eşyanın her
türü ve her varlık belli bir amaç içerisinde, belli bir yöne
doğru bütün gayreti ile gitmektedir. Varlığın yaptığı bütün
hareketler, bütün işler, bütün davranışlar hedefe ulaşmak
içindir.
O hedef şimdiki halde en büyük
amaç olarak görülmektedir. Fakat o hedefe ulaşıldıktan sonra
ufkun çok daha genişlediğini, çok daha yüksek amaçların da o
varlıkların önünde olduğu fark edilir. Ve
bu durum büyük kozmik tekamül açısından hiç durmadan sonsuza
dek uzanıp gider…
|