İyonosfer
Tabakasının Önemi
Yeryüzünü çepeçevre saran gaz
tabakasının bütününe Atmosfer denmektedir. Sınırları tam
belirgin olmamakla birlikte Atmosfer ; (Yeryüzünden yukarıya
doğru) Traposfer, Stratosfer, Mezosfer ve İyonosfer şeklinde
4 katmandan ibarettir.
Kozmos'dan ve Güneş'imizden gelen,
enerji yüklü Atom Altı Parçacıklar Atmosferin en üst
katmanında bulunan Oksijen, Azot ve Hidrojen atomlarının
elektronlarını kopartmakta, onları İyonize ederek (+)Pozitif
Elektrik yüklü İYONOSFER tabakasını meydana getirmektedir.
Yeryüzünden 500-600 km. yüksekte oluşan İyonosfer tabakasının
sıcaklığı 1700 oC dereceye kadar çıkmaktadır. Atmosfere
giren göktaşlarını yakan, onları yok ederek dünyayı
koruyan bu tabakadır. İyonosfer tabakası aynı zamanda dünya
ısısını belli seviyelerde tutarak canlılara yaşam imkanı
sağlamakta, Radyo Dalgaları için yansıtıcı-ayna görevi de
yaparak radyo ve telefon haberleşmesini mümkün kılmaktadır.
Kozmos'dan ve Güneş'imizden gelen
enerji yüklü Atom Altı parçacıkların enerjisiyle devamlı
yüklenen İyonosfer tabakası, bu enerjileri, yeryüzü ile
iyonosfer tabakası arasında kalan boşluğa, Şimşek ve Yıldırımlar
şeklinde durmaksızın boşaltmaktadır. Öyleki her saniye
1000' nin üzerinde şimşek ve yıldırım şeklindeki elektrik
enerjisi, yeryüzüne akmaktadır. Yeryüzü ve üzerindeki tüm
canlılar da aşırı elektron akışı nedeniyle genelde
(-)Negatif elektrik yüklü bulunmaktadır. Şimşek ve yıldırımlar
olarak yeryüzüne akan elektrik enerjisi, yeryüzü ile
iyonosfer arasındaki boşlukta çeşitli Elektro Manyetik
Rezonans sahaları yani değişik frekanslarda titreşen
elektromanyetik alanlar meydana getirmektedir. İşte bu
elektromanyetik alanların titreşimine SCHUMANN Rezonansı
denmektedir. (Bir gücün etkilemesi sonucunda ortaya çıkan
titreşime Rezonans denir.) Zira Bu Rezonansların mahiyeti ilk
defa 1952 yılında Alman Fizikçi W. O. Schumann tarafından açıklanmıştır.
Schumann Rezonansı, yeryüzü ile
iyonosfer tabakası arasındaki boşluğun doğal titreşimidir.
Tespitlere göre Schumann Rezonans sahasının frekansı 7.8,14,
20, 26, 33, 39 ve 45 Hertz aralıklarında değişmektedir.
(Hertz = 1 Saniyedeki devir sayısıdır.) Diğer bir ifadeyle,
Yeryüzü ile İyonosfer tabakası arasındaki boşluk 7.8, 14,
20, 26 , 33 , 39 ve 45 Hertz aralıklarında titreşen Yedi
Elektro Manyetik Alan halindedir. Ancak en büyük Manyetik Alanın
frekansı 7.8 Hertz' dir. İyonosfer tabakasından yeryüzüne
akan enerji ile meydana gelen Elektromanyetik Alanlar, tüm
tabiat olaylarını ve tüm canlıları etkilemekte ve
tetiklemektedir. Zira hepimiz biokimyasal süreçlerle elektrik
üreten, ürettiğimiz elektron akımlarıyla düşünen,
hisseden, kaslarımızı ve bedenimizi hareket ettiren, çalışan,
konuşan ve faaliyet gösteren varlıklarız. Yani tüm madde
alemi nasıl atomlarının titreşimi nisbetinde ürettiği
enerji kadar etraflarında Elektromanyetik Alanlar teşekkül
ettiriyorsa, tüm canlılar da hücresel vibrasyonları
nisbetinde ürettikleri enerji kadar çevrelerinde
Elektromanyetik Alanlar teşekkül ettirmektedir. Sahip olduğumuz
elektromanyetik alanlar da, çevresel elektromanyetik alanların
değişiminden ve frekansından etkilenmektedir. Tüm dünyayı
çepeçevre sararak, tüm doğayı ve canlıları etkileyen
Schumann Rezonansı bu nedenle çok önemli olup dünyanın önde
gelen fizik araştırma merkezleri tarafından devamlı ölçülerek
kontrol edilmektedir.
Schumann Rezonansı kayıtlarını
tutan merkezlerin verilerine göre, 1980 yılından sonra yapılan
Schumann Rezonası ölçümlerinde, ortalama 7.8 Hertz olan en büyük
manyetik alanın frekansının yükseldiği ve 11 Hertz' in üzerine
çıktığı, ayrıca saniyede 1000' nin üstünde olan yıldırım
ve şimşek çakmalarının da, saniyede 2000' ne çıktığı
tespit edilmiştir.
Bilimsel
Açıdan Beyin Dalgaları Nelerdir ?
Alfa Dalgaları: Bu dalgalar
frekansları (bir saniyedeki adedi) 8-13ve amplitütleri (dalganın
en küçük ve en yüksek noktası arasındaki yüksekliği)
30-50 mikro volt olan düzenli dalgalardır. Normal yetişkin şahıslarda
çoğunlukla iyi gelişmiş ortalama 9-11 frekanslı Alfa
dalgaları görülür. Alfa dalgaları insan gözlerini kapattığında
ve tamamen sakin olduğunda görülür. Yoga, Meditasyon gibi çalışmalar
yapılırken yapılan ölçümler beynin Alfa dalgaları yayınladığını
göstermektedir. Düşünme faaliyetinin olmadığı tam sükunet
anın da beyin bol miktarda Alfa dalgaları yayınlar. Kişilerin
sükunet ya da derin dinlenme hali bozulur bozulmaz Alfa
dalgaları Betaya dönüşürler. Örneğin derin bir
konsantrasyon veya meditasyon hali içinde bulunan bir kişiye
herhangi bir konu hakkında soru sorulacak olursa Alfa dalgaları
derhal daha düşük amplitütlü Beta dalgalarına dönüşürler.
Alfa dalgaları bilinen beyin dalgaları içinde en güçlü ve
sağlıklı dalgalardır.
Beta Dalgaları: Beta Dalgaları
14-30 frekanslı ve daha düşük amplitütlü Alfa
faaliyetleridir. Dimağın ön bölgelerinde görülürler. Alfa
dalgaları yayan bir kişiye ses ve ışık gibi bir uyarıcıyla
müdahale edildiği takdirde Alfalar derhal basılarak
kendilerinden dört kere daha düşük olan Beta dalgalarına dönüşürler.
Beta dalgalarının maddeyi uzaktan kontrol edip, onda istediği
hareketi temassız olarak meydana getirebileceği gibi teoriler
varsa da bunlar henüz ispatlanmış değildir.
Gama Dalgaları: Süratli
hareketlerde oluşan beyin dalgalarıdır. Amplitütleri düşük,
frekansları 30-50 arasındadır.
Delta Dalgaları : Hastalıklı sayılan
düzensiz dalgalardır. Frekansları 4-7 ve amplitütleri 50
mikro volt'un üstünde olan dalgalardır.
Teta Dalgaları: Frekansları
3-5,amplitütleri çok yüksek olan anormal veya paranormal,
bilimin sağlıksız olarak kabul ettiği dalgalardır. Ama sağlık
ve sağlıksızlık ölçütleri nelerdir tam bir tespit yapılmışda
değildir. Psişik yetenekleri güçlü olan bazı insanların
bu ritimlere giriş çıkış yaptığı da saptanmıştır.
Burada bahsettiğimiz bu Delta ve Teta dalgaları
epileptiklerde, saralılarda bolca rastlanan dalgalardır. Zaten
nöroloji dilinde de, saniyede 3 frekanslı dalga diken
kompleksi adıyla Petit Mal epilepsisi teşhisini koydurtur.
Asabi kişilerde, gözü sinirden kararmış kişilerde, hatta
bol bol negatif şeyler düşünen kişilerde bu iki dalga türünü
çok rastlanır. Beyin dalgaları hakkında bilinen veriler henüz
yeterli değildir. Ancak işin en enteresan bir tarafı
Psikokinezi dediğimiz olaylar oluşurken, bunları oluşturan
psişik süjelerin beyin dalgaları laboratuar olarak incelenmiş
ve bu kişilerin bol miktarda Deta ve Telta yayınladıkları gözlemlenmiştir.
Acaba bu dalgaların psikokinezi ile yakın bir alakası var mı
? gibi bir soru geliyor insanın aklına. Parapsikologların çoğu
bu soruya evetle karşılık veriyor. Ancak kesin bir şey henüz
ispatlanmış değil.
Gevşeme-Yoga-Meditasyon-
Dua Beyni Alfa Ritmine Getirir Pozitif İyonları Almamızı
Sağlar
Dua, Meditasyon, Rölaksasyon, Gevşeme,
Tha-Chi gibi uygulamalarla, beynimizi Alfa ritmine getiririz.
Alfa ritmi Schumann Rezonansı ile ahenkli ve aynı seviyede
titreşen bir ritmdir, hertz uygunluğu vardır. Alfa dalgaları:
8-13 Hz frekansında ritmik dalgalardır. 8-13 Hertz arasındaki
Alfa dalgalarını yaymaya başlayan beynimiz, bedensel olarak
da kaslarını gevşetmiş ve derin dinlenme haline geçmiş
demektir. Titreşimleriniz yükselince doğal şifa gerçekleşir,
evrensel enerjilerden daha fazla yararlanırsınız, hepimizin
bir biomanyetik alanı vardır ve zaman zaman taşıdığı
titreşimler düşer, beslenme, üzüntü, kaygı, düşük
rezonanslı etkilere tabi olma gibi pekçok neden vardır.
Nefes, yoga, meditasyon, rölaksasyon gibi uygulamalar
biomanyetik alanının titreşimleri yükselerek, tıpkı alkali
olmak gibi doğal iyileşme ve kendinizi iyi hissetme duygularının
artmasına neden olur, doğal bir depresyon tedavisi sağlar
çünkü beyin ihtiyacı olan serotonin maddesini alfa ritmi
sayesinde daha fazla salgılar.
Günümüz insanının karşılaştığı
sorunlarla başetmesinin doğal yolları vardır. Nefes, yoga,
meditasyon, tha-chi gibi uygulamaların daha ciddiye alınması
gerektiği özel frekanslı bir dönemdeyiz… Manyetik alanların
gücü arttıkça, bizim de burada bazı uygulamalar yapmamız
gerekmektedir.
|