DNA’LARIMIZDA
KADİM BİLGELİK
Gökyüzüne bu kadar merakla ve özlemle
bakıyor oluşumuzun bir nedeni var ve aynı nedenle engin
okyanusların güzelliğini de saatlerce izliyoruz. DNA'larımızda
kodlanmış ve sıkıştırılmış halde, kadim bilgelik gibi
birşey var ve bu tarafımız kökenini son derece net olarak
bilmektedir. Zihinsel olarak, oralara dönmek istemeyebiliriz
ama genlerimiz gerçeği bilir ve tuzlu derinliklerde kökenlerini
ararlar. Ama eğer denizler bizim acil kaynağımızsa sondan
bir önceki kaynak da gökyüzüdür. Şüpheyle bakılan gerçekse
şudur ki bunun DNA larımızın, bedeninizin atomlarının her
zaman biliyor olduğudur; demir, kalsiyum, fosfor, karbon,
nitrojen, oksijen ve diğerleri aslında ilk olarak uzun zaman
önce ölen yıldızlarda gelişim süreci geçirmişlerdi. Bu
da ayın olmadığı kırsal bir yerde gökyüzüne baktığınızda
içinizde tarifsiz bir çekilim hissetmenizin sebebidir. Özümüz
yıldızlardan geliyor. Yukarıya bakmaya devam edin.
Neil de Grasse Tyson
AYRILIKLAR İLLÜZYONDUR
Her birimiz tek bir evrensel şuurun
tezahürüyüz. Hepimizin bir olduğunu söyleyen kadim öğretide
derin bir Hakikat vardır. Hepimiz birbirimize bağlıyız,
sadece birbirimize değil, aynı zamanda tüm Doğaya ve
Evrendeki herşeye de bağlıyız. Bu Birin Yasasıdır. Başkalarına
ne yaparsanız kendinize de onu yapmış olursunuz. Doğaya olan
davranş biçiminiz kendinize olan davranışınızdır. Gördüğünüz
ayrılıklar kişilik egosunun bir illüzyonudur. Hakikatin doğasında
(madde kainatının üzerindeki Ünite’de) düalite yoktur…
The Sacred of Geometry
DNA KODUNUN DERİNLİKLERİNDEKİ
PROGRAM
Bedenlerimizin, kalbimizin ve
zihnimizin her bir hücresi Dünyanın kalp atışlarıyla gelişmiştir
ve ahenk içinde olmak, dünya üzerinde canlı olan herşeyi
canlı tutar. DNA kodunun derinlerinde esaslı bir program vardır
ki bu, bütün türlerin varlıklarını sürdürmesini ve gelişmesini
sağlar.
S.
Mitchell-The Sacred of Geometry
KUTSAL GEOMETRİ VE MAVİ KOPYA
Evrende tüm maddenin arka planında
geometrik kodlar var. Tüm yaratılışın modelinde ve tasarımında
bir tür matematiksel düzen vardır. Yaratılış gelişigüzel
meydana gelmiş değildir, bir geometrik düzeni izler.
Kutsal
Geometri doğada ve evrende bulunan bu tasarımları modelleri
anlamaya yönelik çalışmanın adıdır. Kutsal geometri doğa
tasarımlarının altında yatan mavikopyayı anlama dilidir.
Esoteric
Science
DNA IŞIK FORMU YAYINLIYOR
DNA’nın bir tür ahenkli bir ışık formu yayınladığını
biliyoruz, bu ışığın hücreler arasında ve hatta daha büyük
organizmalar arasında bir iletişim sistemi gibi çalıştığı
kanıtlandı. Bu anlamda, ışığın sanatı aynı zamanda
ruhun da sanatıdır. Bu, zihnin evrende varolmasını sağlayan
mekanizma bir tür system omurgasıdır. DNA tarafından emilen
ve yayılan Işığın dili tüm dillerin orjinali,
inisiyasyonun nihai dilidir.
Vincent Bridges Green,
Language of Light
DNA ENERJİSİNİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN
UYGULAMA YAPMAK GEREKİR
İnisiyasyonu en kısa tanımıyla
ruhsal ve içe doğru yapılan bir yolculuk olarak ele alırsak,
DNA' yı daha yüksek enerjilere çıkartmak için, kendimizi
tanıma, eğitme ve dönüştürme çabaları çok önemlidir,
birkaç pratik uygulamayla, DNA'nın enerjisi değişmez, buna
inanmayın, sizi kandırıyorlar. Ciddi ciddi, isteyerek ve
faydasını görerek uygulama yapmalısınız ki bir anlamı
olsun ve sizi dönüştürsün, arkadaşlarınız sizi tanımayaz
olsun, ne kadar değişmişsin desin. Herkes konuşuyor, hep laf
kalabalığı, herkes tanrı, herkes bilge...
İnsanın mal sahibi, mülk sahibi
nerede bunun ilk sahibi diyesi geliyor, bu kadar kolay olsaydı
gezegen bu halde olur muydu? Yeni bir gayretle, aşkla, istekle
içsel yolcılığa devam, yüksek dağların zirvesi, dikey
duruş hakkedenlerindir.
Fulya Aykaç
HERŞEY FARKLI FREKANSLARDA TİTREŞEN
ENERJİDİR
Tesla bunu söyledi ve Einstein
kabul etti. Bilimse ispatladı. Şu artık bilinen bir gerçek
ki bedenlerimiz dahil herşey farklı frekanslarda titreşen
enerjilerden meydana geldi. Bu durumda ses frekansları bizi
etkiliyor diyebilir miyiz? Elbette etkiliyor. Frekanslar farklı
frekansları etkiliyor ve bu tıpkı birbirine eklenen farklı
malzemelerin yemeğin tamamının tadını etkilemesine
benziyor. Frekansların fiziksel dünyay etkileyiş biçimi
Cymatics bilimi ve su hafızası gibi çeşitli deneylerle
ispatlandı.
Cosmic Energy
BİLİM İNSANLARI SES DALGALARIYLA
MADDEYİ HAVADA YÜKSELTEBİLİYOR VE HAREKET ETTİREBİLİYOR
Bilimadamları
maddeyi havaya kaldırmak (levite etmek) ve kontrol edebilmek için
ses dalgalarını kullanıyor. İsviçre’de bir grup araştırmacı
küçük nesneleri havaya kaldırmak ve havada hareket etmesini
sağlamak için sadece sesi kullanarak bir yöntem geliştirdi.
Zürich’te İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nde
(Swiss Federal Institute of Technology in Zurich) bilimadamları
ultrasonik dalgaları; yani insanların duyamayacağı kadar
frekansı yüksek olan ses dalgalarını kullanarak su damlalarını,
kahve taneciklerini, suni köpükleri ve bir kürdanı, diğer
nesnelerin arasında havada asılı kalacak şekilde tutmayı başardı,
bir süre bir düzlemde hareket etmelerini ve birbirleriyle
etkileşimde bulunmalarını sağladı. Bilimadamları ilk defa
sesi kullanarak ve eşzamanlı olarak birkaç cismi yanyana
havaya kaldırabiliyor ve onları hareket ettirebiliyordu.
Ulusal
Bilimler Akademisinin Çalışmaları’nda yayınlanan araştırmada
(Proceedings of the National Academy of Sciences) iki yatay yüzey
arasına yerleştirilen nesnelerin aşağıda olan kısımlarının
yüksek ses dalgalarını emdiği ve üst tarafının da bu
emilen dalgaları yansıttığı ve böylelikle nesnenin havada
yükseltilebildiği ve hareket ettirilebildiği açıklanıyor.
Evinde
bir hoparlörü ve genç yaşta çocuğu olan herkes bilir ki
ses dalgaları bir basınç uygular. Bu dalgalar dikkatlice
yerleştirilmiş yüzeyler arasına sıçradığındaysa ayağa
kalkış dalgası olarak bilinen bir dalgayı
yaratabilmektedirler. Burada orjinal dalganın toplam basıncı
ve onun yansıması birbirlerini iterler. Dalga boyunca en düşük
genişlikte yerleştirilen nesneler düğüm noktaları olarak
biliniyor ve bunlar sabit kalmaya eğilimliler. Geçmişte
bilimadamları suni köpük parçalarını ve hatta böcek ve
balıkları da sesi kullanarak havada yüksletebilmişlerdi. Ama
şimdiye kadar kimse, havada asılı kalmaktan öte birşeyler
yapması amacıyla nesneleri levite etmemiştir, hatta onları
hareket ettirmek uzun sure teorik olarak imkansız kabul edilmiştir.
Çalışmanın
sorumlu kişisi mühendis Daniele Foresti bir telefon röportajında,
“Teorik olarak, teori ve Pratik arasında fark yoktur…”
diyor, “…ama pratikte vardır”.
Spirit Science and
Metaphysics-www.trunews.com
|