Dünyadaki
tüm insanların tek bir atomu oluşturduğunu varsayarsak hepimiz
bir parçacık gibi bütünü oluşturmakta, bütünü ilgilendiren
süreçlere farkında olalım veya olmayalım katkıda
bulunmaktayız. Birlikte aynı ortamı paylaşmamız bir tesadüf
değildir. Biz ruh varlıkları olarak tekamül edebilmek için,
şuur olarak bu küreye enkarne olmuş bulunmaktayız. Uyum
sağlayabildiğimiz bu ortamda gelişmek ve maddeyi geliştirmek
daha doğrusu ruhsallaştırmak için varız. Gezegenimizin
titreşimlerini yükseltmek, pozitifleştirmek ve gezegen
enerjilerini ruhsallaştırmak bizim asli vazifemizdir…
Düşüncelerin Önemi Kuantum
fiziğine göre değil eylemlerimizden düşüncelerimizden bile
sorumluyuz yani bireysel gelişimimize gereken önemi vermek hem
bize, hem gezegenimize yararlı olacaktır. Bir kişiden de ne
olur ki dememek gerek…
“İnsanların gelişim basamaklarını çıkarlarken dikkat etmeleri
gereken çok önemli bir noktadır düşünceler…
Düşüncelerimizin sadece bize ait olduklarını zannetmek bir
yanılgıdır aslında.
Evet düşüncelerimizden sorumluyuz hepimiz. Yaşadığımız
evrende tüm varlıklar görünmez iplerle birbirlerine
bağlıdırlar. Kime ne zararım var ki yalnızca düşünüyorum
dememek gerekir.
Düşünce enerjidir ve yaydığımız bu enerjiler kollektif şuura
etki etmektedir. Yaydığımız pozitif ya da negatif düşünceler
tahmin dahi edemeyeceğimiz bir şekilde her bireyi ve her
ortamı etkilemektedirler.
Gelişim yolundaki insanın hedefi de olabildiğince pozitif
yayınları arttırarak negatif olanları azaltmak olmalıdır ki,
negatif yayınlar yaparak ortak şuura kirli enerjileri bırakıp
gitmeyelim!... Bu biriken kirli alanların hepimizin tepesine
çökeceğini unutmayalım.
İnsanlara karşı beslediğimiz yargılar, zihnimizde yaptığımız
dedikodular, bencilliklerimiz, anlayışsızlıklarımız,
alınganlıklarımız, kabuklarımız bizi özümüzden uzaklaştıran
negatif yayınlardır.
Düşüncelerimizi pozitif yönde arttırmak hem kendi
gelişimimiz hem de insanlığın gelişimi için çok önemli bir
adımdır.”
Düşünceler ve Eylemler Zihindeki düşünceler iletken ve akışkandır, o nedenle
birimizden bir diğerimize geçmesi çok kolaydır. Güçlü
ileticiler ve güçlü alıcı olan insanlarla bu iş daha da
kolaylaşır. Aslında bu iletkenlik her şeyin içinde, evrenin
kendisinde vardır. Öyle ki küçücük atom parçacıkları bile
iletkendir, enerjinin kendisinde bu geçirgenlik vardır. Ve her
şey bir enerjidir. O yüzden her şey arasında birbirine
iletilen sinyaller, mesajlar gidip gidip gelir. Kimisi düşük,
kimisi yüksektir ama mutlaka bir bağlantı vardır. Bu
bağlantılar düzgün ve
Evrensel Amaçlar
için kullanılırsa hepimize yarar sağlar. Aksi takdirde
tehlikeli sonuçlar doğabilir. O nedenle kötü ve olumsuz
düşünceler herkesin zararına olacaktır. Negatif düşünmekten
uzak durmamız kendi yararımızadır.
Düşüncelerimizden sorumluyuz!...
Metafor bölümünde tüm yazılıp çizilenlerden sonra yaydığımız
düşüncelerin ortak alanı etkiliyor olduğu kuantum fiziğine
göre de kesin… Bütünsel şuuru yukarı çekmek insanoğlunun ana
hedefi ise bu yükseliş aynı zamanda insanlığın gelişimi demek
olacaktır. O nedenle eğer dilersek bütünsel aklın, bütünsel
şuurun içine iyi şeyler bırakabiliriz yeterince kötü var
zaten!...
Bizim gelişimimiz, bir başkasının gelişimi demektir,
bulduğunuz ve keşfettiğimiz her şeyi o ortak alan içine, bir
tür bilgi-veri bankasına gönderiyoruz. Yaşam karşısında
“Duruş”
bu nedenle önemlidir. Biz bir irade ile bir evrensel yasayı
uygulamaya koyduğumuzda, bir duruş sergilediğimizde, o duruşu
gerçekten yaşadığımızda, o ortak alana gönderdiğimiz
sinyallerde bu yönde olacaktır. Evrensel yasaları uygulama
esası, atomaltı parçacık düzeyinde de bu nedenle büyük önem
taşıyor!...
İnsan bir düşünce üretiyor. Ve bu düşünceyi hem kendine hem
çevresine yayıyor. Eğer ürettiği düşünceler pozitif ise (yani
olumlu, uyumlu, esnek, evrenle paralel) öncelikle kendi
bedeni, zihni ve ruhu üzerinde faydalar görüyor. Evrenle
uyumlu olmanın getirdiği faydalara açık oluyor. Gerek
bedensel, gerek zihinsel hastalıklardan korunuyor, enerji
kitlenmeleri, ana enerji giriş çıkışlarının kapanmaması gibi
yararlar elde ediyor. Ve aynı zamanda bu olumlu duruşu ile
bütüne değdiğinden o alana da olumlu etkiler taşıyor. Ama bu
her dilediği oluyor anlamında anlaşılmamalı…
Sadece olumlu etkilerin bir taşıyıcısı oluyor ve elbette doğal
faydaları ile karşılaşıyor.
Her olumlu sandığımız düşüncenin bazı metodlarla üretilip,
bize getiri sağlaması için oraya buraya gönderilmesi her zaman
sandığımız sonuçları getirmeyebilir, aksine her şey daha
karmakarışık hale de gelebilir.
Tam tersini ele alır isek; devamlı negatif düşünce üreten
biri de yine öncelikle kendine zarar veriyor. O da evrenle
uyumsuzluğun tüm zararlarından faydalanıyor. Ve bu duruşu ile
ortak alana da negatif etkiler bırakıyor. Ancak her ürettiği
negatif düşünce ya da dilekte karşılığını bulacak diye bir şey
de yok. İyi ya da kötü her dilek gerçekleşmez çünkü evrensel
bir plan ve program vardır ve birey iradeleriyle sanıldığı
kadar kolay şekilde bu ana programların dışına çıkılamıyor!...
Ancak insan pozitif ya da negatif düşünceleri hem kendine hem
de ortak alana yayıyor. Ve olumsuz yayınlar elbette bir
kirlilik, ağırlık oluşturur. Bu nedenle olumsuz düşüncelerin
öncelikle zararı kendimizedir ama ortak alana değiyor
oluşumuzdan ötürü diğerlerine de zararlıdır. Aynı ortak alan
kullanılmaktadır ve ortak alanı temiz tutmak çabası bir
sorumluluktur elbette…
Gerçekten hayırlı olanla olmayanı ayırmak Bütündeki Bilgiye
değme meselesidir. Yoksa her isteğimiz gerçekleşmeli ya da
gerçekleşmemeli midir? Bunun yanıtını tam olarak kim verebilir
ki, bilmek mümkün değil, bizim şu anda bu bilgiye vakıf
olmayışımız da, gezegenin haline şöyle bir bakınca anlaşılır
bir durum aslında...
Yaşadığımız olaylarla ilgili her şeyi mümkün olduğunca
tarafsız değerlendirmeye, kişisel fikir, düşünce ve yargılarla
olayın anlamını bozmamaya çalışmak ve objektif kalma çabası
içinde olmak elimizdeki en değerli anahtarlar. Evrenin
doğruları, bizimkinden oldukça farklı olabilir, hep
araştırmak, havayı koklamak, içimizin gerçek sesini dinlemeye
çalışmak, bir şey ters geliyorsa onu devamlı irdelemek, sorup,
öğrenmeye çalışmak, yaşamın gizemlerine ve zorluklarına karşı
alınabilecek en güzel tedbirler… O nedenle yeni çağ bize diyor
ki:
“Bütünün faydası açısından bireylerin önce kendi gelişimlerini
tamamlamaları gerekmektedir. Böylece daha doğru enerjiler
kullanabileceklerdir.”
Biz Kavramı ve Anlam Yaratmak
Spiritüel öğretilere göre, maddi sistemlere enkarne olmanın
(bedenlenmenin) nedenleri arasında birinci sırayı insanların
çeşitli eprövlerle(sınavlarla), sınayıcı etkilerle veya
olaylarla, çok çeşitli duygu halleriyle karşılaşmaları alır.
Daha sonra devam eden yaşam serüveni içinde sorunlarla,
ıstıraplarla, sevinçlerle, mutluluklarla, coşkularla yani
hergün karşılaştığımız türden günlük yaşam adını verdiğimiz
olaylara verilen yanıtlarla, yeni bir anlayışı geliştirilir, böylelikle bu gelişim; şuur alanlarının kapsamını
yükseltme ve uygulama alanlarını aşkınlaştırma deneyimini
oluşturur. Bu deneyimlerden elde edilen sonuçlar da tekamülün
anahtarıdır. Anahtar bilgeliğe giden yolun kapısını açar.
Bütün bu uğraşların ve çalışmaların ardında, yani görünenin
ardındaki görünmeyende; gelişme ve çevresindeki kişilerin,
maddenin gelişmesine hizmet etme anlayışı vardır.
Dağ başında yaşayan kişi de tekamül etmektedir ama topluluk
halinde yaşayan kişilerin gelişmesi daha hızlı olmaktadır.
Milenyumun bize yönlendirmiş olduğu kozmik enerjiyi doğru
değerlendirmek istiyorsak ben duygusundan vazgeçip her işimizi
mümkün olduğu kadar
"BİZ"
kavramı içinde sonuçlandırmaya çalışmalı, pozitif
katılımlarımızla gezegenin titreşim seviyesini
yükselttiğimizi, enerjilerini incelttiğimizi unutmamalıyız. O
halde hepimiz birbirimize ihtiyaç duymaktayız ve Bir’e hizmet
etmekteyiz. Nasıl ki alanından yalıtılmış maddesel
parçacıklarının hiçbir kıymeti yoksa bizlerin de tek başımıza
fazla bir değerimiz yoktur. Önemli olan birbirimizle bilgi,
veri, sevgi ve enerji alış-verişinde bulunmak ve bütünsel
gelişmeye hizmet etmek, yani kısacası birlikte ANLAMI
yaratmaktır. Kuantum fiziğinde anlamı yaratmak konusunda
ulaşılacak daha pek çok açılım vardır. Günümüzün en önemli
konularından biri de fizikle-metafizik arasında gerçek
köprüler kurmaktır. Fizikle-metafizik arasındaki köprüleri
kurmak konusunda kuantum fiziğinin temellendirici ve yapı
taşlarını oluşturucu etkilerinden, her geçen gün daha fazla
yararlanacağımızdan emin olabilirsiniz… |