Yeni bir bilim olan
psikonöroimünoloji, telkinin bedendeki bağışıklık sistemini
nasıl harekete geçirdiğini inceler. Beyin fizyolojisini
ayrıntılı olarak ele alan araştırmacılar düşünce ya da
inançtan, nöronlara uzanan sebep-sonuç zincirini incelemeye
başlıyorlar. Ve fark ediyorlar ki, bir düşünce ya da inancın
etkisiyle nöronlar, hastalık ve dengesizlikle savaşmak üzere
beyaz kan hücrelerini artıran bağışıklık sistemini harekete
geçirecek sinyalleri hipotalamusa ve hipofiz bezine
göndermektedir. Ya da tam tersi yine bir düşünce veya inancın
etkisiyle bağışıklık sisteminin çökmesine neden oluyorlar.
‘Bir düşünce nöronlar vasıtasıyla kaslara ve organlara
iletilen bir biyoelektrik sinyale nasıl dönüştürülmektedir?’
Cevap doğal olarak tüm canlıların bir parçası olduğu
keşfedilen biyoelektrik alanların yapısında yatmaktadır.
Bilimsel açıdan da Yeni Çağ bilgilerinin hepsinde alanlar
kavramı büyük bir önem taşımaktadır. Ruhsal ve fiziksel
alanlar aracılığı ile hem kendimize hem de çevremize olumlu ya
da olumsuz öyle sinyaller göndermekteyiz ki, etkileşimin bu
kadar ciddi olduğunu bilsek sanırız hepimiz Bireysel
Gelişimimizi hızlandırmak konusunda farklı bir bilinçle
hareket ederiz. Chi denen eski Çin'deki vital
(hayatsal) enerjinin Mesmer'in Canlısal Manyetizm'inin,
Reich'ın Orgon Enerjisi'nin, Harold Burr tarafından
keşfedilen L-Alanları'nın ya da Rus bilim adamları tarafından
Psikotronik denen biyoelektrik enerjinin aynı gerçekliğin
farklı adlarla ifadesi olduğu bir gün mutlaka anlaşılacaktır.
İngiliz Matematikçi G.D.Wasserman bu enerjiye
“Morfogenetik
Alanlar" ya da
"M-Alanları" dedi. Bu terim Rupert Sheldrake
tarafından geliştirildi. 1981’de yayınlanan Yeni Hayat Bilimi
(New Science Of Life) adlı kitabında bu alanların mümkün
yapısını ve rolünü ana hatlarıyla anlatır. Morfogenetik
terimi, yani
“varlık haline gelen
şekil”
bedenin alana göre şekillendiğini, alanın bedenden
yayılmadığını ifade etmektedir. Alan bedensel (maddesel)
tezahürden önce gelir, büyüme kasını yönlendirir ve bedeni
değiştirir.
Biyoelektrik alan dinamiktir.
Bedenin davranışı değişince o da değişir. Beden, alandaki
değişimlere cevap verir. Zihin-beden sistemi bazı
alışkanlıklar öğrenirken, alışkanlık, alan tarafından takviye
edilir. Teorisyenler şuuraltı ve şuurlu zihnimizle taşıdığımız
imajların bir şekilde alanı etkilediğini ve alanında bedeni
etkilediğini kabul ederler.
|