Nea Nepal'de

Bölüm 7

WWW.ASTROSET.COM

Gezi devam ediyor

  Katmandu’yu gezmeye devam ediyoruz. Hinduların çok sık basamaklı inşa edilen tapınakları kente inanılmaz bir zarafet ve incelik katıyor. Mistik havayı büsbütün arttıran tapınaklar Hinduların çok tanrıcı dinlerine uygun inşa edilmiş. Tanrılara sunularda bulunmak onlar için çok önemli.
Bu çok sık basamaklı, ahşap oymalı tapınaklarının içine girmek yasak ama basamaklarında isterseniz, bütün gün oturabilir ve miskinlik yapabilirsiniz. Kat kat olan çatılarını süsleyen ve taşıyıcı görev gören ahşap payandalarındaki o ince ince oymalar ise gerçekten görmeye değer.
  Tapınak önlerinde sebze tezgâhları ile yaşlı Nepal kadınları oturuyorlar, çocukları ya da torunları ise basamaklarda koşturup duruyor bütün gün. Gruptaki arkadaşlarla birlikte Katmandu’da, en çok hoşlandığımız şeylerden biri, Dubar Meydanı’ndaki tapınakların tırmanabildiğimiz en yüksek basamağına oturup, meydanda olup biteni seyretmek oldu. Tabii tur rehberinden izin aldığımızda. Hatta bir iki biz diğer turlara katılmayıp, buralarda gezinmeyi tercih ettik.Turistleri hiç rahat bırakmayan flüt, kilit, merhem ve biblo satıcılarını, bisikletli keşmekeşe dönüşen trafiği ve tüm bunlardan bağımsız akan güncel yaşamdaki kalabalığı, gürültüyü, devinimini seyretmek öyle eğlenceli ki…

 Tabii bu arada bisikletli taksicileri de unutmamak gerekiyor. Rickshaw adı verilen bu taksilere, uçan tekerlekli fayton ya da bisiklet demek çok yanlış olmaz herhalde… Kaldırımlarda, bazen de sokağın tam ortasında, taştan Hindu tapınaklarına rastlıyoruz, küçücük ve öyle sempatikler ki! İnsanlar tanrılara sunmak için çoğunlukla  kırmızı renkli çiçekler, tozlar, baharatlar ve pirinç getiriyorlar.

  Katmandu'ya ilk geldiğim günlerde, yerli halkın saçlarına, kulak arkalarına taktıkları çiçekler ve alınlarına sürdükleri kırmızı boyalar çok ilgimi çekmişti. Ne anlama geldiklerini sonradan öğrendim. Diğer arkadaşlar da merak etmiş, tur rehberine sorduk. Sokaklarda yürürken yere bakmak ve dikkat etmek gerekiyordu hep. Kaldırımlardaki, kapı önlerindeki Puca'larin üzerine basmak olmazdı tabii. Puca, ortası kırmızı boyalı yere çizilmiş bir çember; kutsal bir noktanın işareti gibi, bir tür ibadet, her gün yenilenen bir şeydi bu, itiraf etmeliyim ki çok etkilendim ve bana tasavvuftaki Melamileri anımsattı. Onlar da dikkat daha doğrusu rikkat halleri bozulmasın diye ayaklarına baka baka yürürlermiş. Yere çizilen çember de aynı etkiyi yaratıyor insan üzerinde, kutsallığını anımsayıp, dikkatinizi  artırmanızı sağlıyor  tabi bu gözle bakarsanız.

  Tapınaklardaki ahşap oymalarının yanı sıra, göz alıcı pencere oymalarından da mutlaka söz etmek istiyorum. Binalar bakımsızlıktan dökülüyor olsalar bile  bu güzelim el oyması ahşap pencereler görüntüyü öyle güzelleştiriyor  ve öyle mistik bir hava katıyor ki, görmek gerek, sözcükler her zaman yeterli değil!
  Tanrım ne zarafet. Katmandu vadisinin en güzel şehri olan Bhaktapur'daki binalar ve tavus kuşu oymalı pencereler insanı bu zamanın dışına çıkarıyor, bu pencereler bunu nasıl başarıyor anlamadım ama bakarken bakarken bir anda kendinizi bu zamanın dışında buluveriyorsunuz.

 Stupalar
   Budist tapınaklarına Stupa deniliyor. Yarım küre seklinde, üzeri kireçle bembeyaz boyanmış, betondan yapılmış bir kütle üzerine, dört bir yanına Buda’nın gözlerinin sembolik olarak çizilmiş olduğu kübik bir yapı oturtulmuş. Onun üzerinde ise Nirvanaya ulaşmanın kademelerini simgeleyen basamaklar yükseliyor. Nirvana budizmin temelini oluşturan aydınlanma hali. Budistler tek bir Nirvana öneriyorlar insana, oruç, konsantrasyon, meditasyon ve arzulardan kurtulmanın bedeli olan özgürlük ve aydınlanma kapısının adı Nirvana. Ama tek bir Nirvana yoktur ki… İnsanın bulunduğu realiteyi aşmasını, o realitenin üstüne çıkmasını simgeleyen Nirvana yani idrak etme, aydınlanma hali, hiç bitmez ki! Biz yaşadıkça Nirvanalarımız olacaktır.
  Neyse şimdi bunların düşünmenin hiç sırası değil, çevremle ilgilensem daha iyi olacak. Nasıl olsa hiç durmadan bu konuları düşünüyorum ben.

  Basamakların en tepesinde, şemsiyemsi bir şeyin altından dört bir yana açılarak asılmış ipler üzerinde yüzlerce dua bayrağı var. İnanışa göre bu bayraklar üzerinde yazılı olan dualar, rüzgârla etrafa taşınıp insanlara çok sevap kazandırıyorlar. Katmandu'da  birçok stupa var ama kocaman olanlar en güzelleri. Stupa'nın etrafında yürümek de sevap katıyormuş insanlara.Yani günahlarınızdan arınıyormuşsunuz, ‘Ah ah ne mümkün diye güldük ….’. Keşke bu kadar kolay olsaydı, her şey…

  Buralarda, saat yönünde dualar okunarak veya dua silindirleri çevrilerek yürünüyor.Bu çok sempatik geldi bu yürüyüş biçimi bana. Bazı Budistler ise secde hareketini andıran bir hareket ile dönüyorlar stupanın etrafını. Sayılar da çok önemli, ne kadar çok sayıda dönülürse o kadar sevap. Tapınağın etrafında tezgâhlar üzerinde pirinçten kandiller var, içlerinde yağlanıyor. Tanrılara, Buda'ya kandil yakıp dilek dileniyor. Geceleri Stupa'nin etrafındaki kandiller yakıldığında çok güzel bir görüntü çıkıyor ortaya. Hiçbir şey yapmadan üretilen dualar kabul olur mu? Onu bilemem, benim işim değil ama görüntü muhteşem diyebilirim. 

<< Önceki Bölüm

 Sonraki Bölüm >>

 

© Astroset 2003-2014