Ruhsal
yasalara göre kendimizin dışındaki diğer varlıklarla iletişim,ruhun öz
bilgisini kullanılır hâle getirir. Ruhun gerçek hazinesi, kendinde saklı
bulunan bilgiyi yaşanır ve kullanılır hâle getirince ortaya çıkar.
Hepimiz özümüzde var olan bu bilgiyi uygulayabilmek için buradayız ve
ruhsal güce aracılık etmek için bedenleniyoruz.
Bedenlenmedeki amacımız, ruhun özünde saklı
bulunan bilgiyi kullanılır hâle getirmekten ibaret. Hepimizde Bütünsel
olana ait kudret saklı olarak vardır. Ve beden aracılığıyla yaptığımız
deneylerle evrene katkıda bulunuruz. Her varlık bu kudret hakkında kendi
anlayışına göre bilgi sahibi olur.
RUH NEDİR? RUHUN TANIMI YAPILABİLİR
Mİ?
Ruhun
tam bir tanımını yapmak mümkün değil. Ruh sonsuzdur. Tüm kelimeler sonlu
oldukları için en iyi şekilde bir araya getirilseler bile yaradılıştan
var olan kudreti tanımlamak için yine de yetersiz kalırlar. Ruh sayısız
görünümlerdeki yaşamın, o olmaksızın fonksiyon göremeyeceği sınırsız
evrenin sebebi olan kudrettir. Tüm yaşamların özünü oluşturan Tanrı
gücüdür. Ruh, irade ve gücü nedeniyle uyum
sağlayabildiği ortamlarda bedenlenen, yaşam
adını verdiğimiz olguyla bilgi ve deneyimlerini arttıran bir
cevherdir. (Töz) Yeryüzü fiziksel bir ortam olduğu için, ruh adı verilen
tanrısal enerjinin milyarlarca varlığa iletilebilmesi ancak beden
aracılığıyla gerçekleşir.
BEDENLENMEDEKİ AMAÇ Ruh
ve beden ilişkisinin asıl amacı fizik ötesine taşar ve bireyi ruhun
bilgisine uyandırmayı amaçlar. Yani maddî ortamlarda yaşayan varlık,
madde dünyası içindeyken de ruhsal dünyayı tanımalı ve onun gereklerini;
sevgiyle, isteyerek, sevinçle bir denge içinde yerine getirmeli… Bedenlenmenin
amacı kişinin kendi
kendisini şuurlandırmak isteği.Yani
neyi,neden, niçin, nasıl, nerede ve ne zaman yapacağını bilebilmenin,
uygulayabilmenin yollarını öğrenmektir
yaşamak. Her olayıyla da bizi bilgilendirdiği için yaşamı, insanı,
varoluşu sevmek öyle önemli ki!...
İLÂHÎ TOHUM
Varlık
ruhsal yapısının şuuruna vardıktan sonra doğal mirasının bir parçası
olarak içinde saklı olan ilâhî tohum
açılmaya başlar. Ve o andan
itibaren kişi tüm evreni kaplayan sonsuz yaratıcı gücün ortaya
çıkmasındaki rolünü şuurlu olarak yerine
getirir. Kendini bizim aracılığımızla ifade eden kudret, tüm evreni
meydana getirmiş olan kudretin bir bölümüdür. Bu kudret
tüm gezegen ve yıldızları donatan kudrettir. Okyanuslara gelgit
enerjisini o verir. Milyonlarca çiçeğe renk ve kokusunu veren,
yıldızlara güneşlere enerji sağlayan kudrettir. Bu kudret doğumsuz ve ölümsüzdür. Daima
vardır ve her şey onun bir parçasıdır. Evrensel kudret, var olan
ya da var olmayan şeyler kategorisine
sokulacak bir kavram değildir. Ölçülemez. Bir isimle, şekille veya
entelektüel varsayımla sınırlı hâle getirilemez. Evrensel kudreti şeklî
hâle getirmeye çabalamak boşunadır. Bizler ruhu tam olarak bilemeyiz ve
tanımlayamayız. Çünkü insan aklı sonsuzluk ifade eden ruhun
niteliklerini kavrayamaz.Bu yüzden de kutsal kitaplar siz ruhu
tanımlayamaz ve onun hakkında çok fazla bilgi edinemezsiniz demişlerdir.
Biz onu ancak bazı modellerle anlamaya çalışabilir, görünümlerini
algılayabiliriz. Aynen elektrik örneğinde olduğu gibi.
Elektriğin
aslını tam olarak bildiğimizi kim söyleyebilir ki? Ama ısı, ışık
şeklindeki görünümlerini biliyoruz.Ruhun da ne
olduğunu tam olarak bilmemiz mümkün değil, ama
görünüleni gözlem ve deney yoluyla saptanabiliyor. Deneysel ruh
bilimindeki gözlemlerin artmasıyla birlikte 20. yy.ın başından beri ruh
bilimi felsefe ve dinlerin zorunlu konusu olmaktan çıkmıştır.Metapsişik
deney ve araştırmalar, spiritüel çalışmalar,
özellikle yurtdışı üniversite ve laboratuarlarda,
enstitülerde bilimsel metotlarla da
araştırılarak bu konudaki bilgi ve tanımları sağlayan bilim dalları
olarak, ruhun bilimine ilişkin anlayış ve kavramları
geliştirmektedirler.
|