Evrensel
İnsanlık Anlayışı, insanlığın ruhsal, psikolojik, bedensel ve
maddesel bütünleşmesinin bir başka adıdır. Böyle bir
bütünleşme ve şuurlanma, yepyeni
ve gerçekten insana yakışan bir uygarlık ve kültürün
yeryüzünde ortaya çıkmasına ve tüm insanlık ailesine
yayılmasına neden olacaktır.
Yeni
bin yılın şafağındayız. İki binli
yıllar başlayalı çok olmadı ama değişimleri sandığımızdan çok
daha hızlı olacağa benziyor.. Işığın Altın Çağı yaklaşıyor.
Işık İşçileri görev başında. Galaksimizin yapısı ve özellikle
de manyetik alanı hakkında her geçen gün daha fazla şey
öğreniyoruz. İnsan evrendeki yerini, şuuruna
göre düzenler. Şuuru neyi aydınlatıyorsa algıları yerine
bilgisi de ona göre değişir. Gezegenimize hayat, enerji ve
ışık getiren, son derece yüklü parçacıklarla dolu enerjisini
manyetik alan hatlarıyla tüm sistemimize yayan
spiritüel etkiyi daha yakından
tanımak zamanı yaklaşıyor. Samanyolu Galaksimize
“Işık Getireni”
tanımak, Bilgi ve
Bilgelik yolunda yürümek bizleri
“Evrensel
Bilgilere” ulaştıracak ve Işığı kendi
iyiliğimiz için istemeyi öğreneceğiz. Karanlığı ışığa yeterince
tercih ettik zaten..
Işık yayılmak için iç
varlığımıza ihtiyaç duyar. İç varlığımızı genişletmenin tam
zamanı... Böylesine anlamlı tarihi bir fırsatla karşı karşıya
olduğumuz için çok şanslı sayılırız. Bizler ve bizden sonraki
nesiller, yeni dengelerin kurulduğu dönemleri yaşayacaklar.şu
anda bile dikkatli gözlerle gezegende olup bitenleri
incelersek, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını fark
edebiliriz. Işığı yaşamlarında var etmek
isteyenler, aydınlığı karanlığa tercih edenler;
“Evrensel
İnsanlık Anlayışının” yayılması ve zihinlere
“Işığın” nüfuz
etmesi için gayretle çalışıyor. Sessiz-sedasız,
gürültüsüz-patırtısız, iç varlığımızın gücüyle yapılacak olan
bu çalışmalar, koşulsuz sevgi ve yargılamasız, şefkatli
anlayış ve uygulama gerektirir. İyiye ulaşmak,
“Bilgi Işığını”
yayabildiğimiz yere kadar yaymak hepimizin hakkı.
EVRENDEKİ YERİMİZ Ruh ve
bedenin bir arada
bulunmasından oluşan üçüncü bir varlık olan insan, şuur
düzeyiyle evren içindeki konumunu belirler. Neyi idrak
edebiliyorsa, şuuru neyi aydınlatabiliyorsa, algıları da ona
göre değişir. İnsan, dünya ve evren içindeki yerini, şuur
ışığının projekte ettiği mekâna ve
zamana göre ayarlar. Şuur ışığımızı her an değişik noktaları
aydınlatma gücü olan bir projektör gibi düşünebiliriz. Ve bu
projektör sabit değildir. Şuur ışığımızı
projekte ettiğimiz alan kadar varız. Fizik evrende
maddî bir beden kullanmak zorundayız ama şuurumuz hiçbir maddî
engelle sınırlanamaz ki... Şuur ışığımızı galaksimizin
istediğimiz her köşesine gönderebilmek, yeni bilgi
enformasyonları almak, bilgi taneciklerinin gücünü arttırmak
istiyorsak; yıldız tozlarını sürekli kendine doğru çeken,
“Büyük Yıldızlar” gibi saflaşmalı, parlamalı, pozitif enerjiyi
ve bilgi taneciklerini kendimize
cezbetmeliyiz.
ÖĞRENİLEN BİLGİ
21. yüzyıl, her insanın kendi yolunun taşlarını kendisinin
oluşturduğu bir yüzyıl olacak. Her birimizin içindeki çeşitli
sıkıntılar, tartışmalar, isyanlar, duygu ve düşünce
alışverişleri, iç özgürlüğümüzü elde etme ve irademizi
kullanma konusunda gösterdiğimiz kararlılık, kendi yolumuzu
yeniden yapılandırmak istediğimizi gösteriyor. Eğitimin,
ailemizin, gelenek ve göreneklerin verdiği bilgiler öğretilen
bilgidir. Oysa yaşayarak, deneyerek, severek, kızarak,
ıstırabını ve sevincini çekerek elde ettiğimiz bilgiler
öğrendiğimiz, deneyimlediğimiz,
yaşamın içinden alın teriyle çekip aldığımız bilgilerdir.
Evrensel İnsanlık anlayışına ulaşmak için tüm insanî
değerlerin ruhsal değerlerden kaynaklandığını; insanın psişik
bir varlık olduğunu, ruhsuz bir psikoloji olamayacağını, ruh
hakkında bedenle karar verilemeyeceğini ve ruhsallığın kendine
özgü kanunlarını öğrenmek zorunda olduğumuzu anlamalıyız.
|