Genellikle kendimizi günlük yaşamın karmaşasına öyle kaptırıyoruz ki,
yaşamın bizim için hazırladığı küçük mucizeleri fark
edemiyoruz. Oysa karşılaştığımız bütün insanlar ve olaylar bizlere,
ihtiyaç duyduğumuz mucizeleri hazırlıyorlar.
Mucize,
o süreç içinde duymak, bilmek, anlamak, tanımak ihtiyacında olduğumuz
haletler bütünüdür.
İnsanoğlu
çeşitli boyutlar arasında dolaşırken maddî birikimlerini sırtında
taşıyamaz, ama haletlerini ve şuur değişimlerinden elde ettiği kıymeti
yanında taşıyabilir. Bilgileri artık yalnız ona ait olan sonsuzluk
ışıklarıdır. İşte
bugünlerde karşınızda duran bir insan, olay, algı
ya da bilgi... Ona dikkatlice bakın. O yaşayan bir mucize.
Sizinle karşılaşmak ve bu karşılaşmanın hakkını vermek için sessizce
bekliyor. Sizden yepyeni bir anlayış, sabır ve önyargısız bir ilgi
bekliyor olabilir. Bizler sonsuzun çocuklarıyız. Hiç kimseye ve hiçbir
şeye ait değiliz. Tıpkı çalışkan bir arı gibi, o olayın derinliklerine
nüfuz ederek, balını, yani bilgisini alıp ve yine fazla oyalanmadan uçup
gidebiliriz.
Nereye mi? Yeni bir mucizeye…
Önyargısız,
sevecen, anlayışlı ve insandan yana bir bakış açısı, karşımıza çıkan
olayın bize çok gerekli olan bilinmeyen bir yönünü, âdeta küçük bir
mucize gibi gösterecek ve bize armağanını sunacaktır.
Karşılaştığımız insanlara önyargısız, anlamaya çalışan bir ilgiyle
bakmalıyız.
Her insanın
“Birlik
Prizmasından Kendi Rengine Göre Yansıttığı” özel bir
yönü ve yeteneği vardır. Siz onun bu farklı yönünü algılayıp fark
ettiğiniz anda, algılama kapasitenizin geliştiğini,
farkındalığınızın daha da arttığını hemen hissedeceksiniz.
|