“ Önyargılarımdan
kurtulup, doğallık içinde insanlara yaklaşamıyorum, BEN MELEK DEĞİLİM
Kİ, herkesin benim şablonlarıma göre davranmasını istiyorum” diyorsanız; sevginin her şeyin ilâcı olduğunu unutmayın lütfen!..
Uzmanlar, insanlarla yakın ilişki
hâlinde olan ölümcül hastalıklara yakalanmış kişilerin bile sevgi
iletişimiyle ömürlerinin uzadığını belirtiyorlar. Siz de, ilk başta
aileniz olmak üzere, yakından görüştüğünüz insanlarla temasınızı daima
sıcak ve sevgi dolu tutun. Çevrenizdeki kişilerin sizi
anlayamadıklarından dem vurup herkesten uzaklaşmaya çalışmak, sosyal
hayatınızı sıfıra indirir ve sağlığınızın bozulmasına neden olur.
“Onlar sizi
anlamıyorsa siz onları anlamaya çalışın, ne kaybedersiniz?”
Onlarla yaptığınız görüşmeler size, ıssız bir adada yaşamadığınızı ve
sorunları olan tek kişinin siz olmadığınızı hatırlatacak. Sizi seven
kişilere sevgiyle, hoşgörüyle yaklaştığınızda, pek çok sorunun da
ortadan kalkmasını sağlayacaksınız. Dertler ve sıkıntılar ancak
paylaşılınca hafiflerler.
İnsanlardan
uzak kalmak, duygu ve düşüncelerini yalnız kendine saklamak kimseye
yarar sağlamaz. İnsanlar ancak birbirlerine karşı önyargısız ilgi,
sevgi gösterdiklerinde ve görüş alışverişinde bulunduklarında yaşam
bir anlam kazanır. Etrafımızda görüş, duygu ve bilgi alışverişinde
bulunacağımız insanların olması bizi yaşama bağlar. Sıkıntılarımızı,
üzüntülerimizi, hatta korkularımızı açığa vurduğumuz zaman bunları
başkalarıyla paylaşmanın verdiği huzur insanı karamsarlıktan kurtarır.
Evimizde, işyerimizde ve çevremizde bizimle temas hâlinde olan
kişilerden kaçmayalım. İnsanların birbirleriyle halkaları, sonsuza
uzanan dostluk zincirleri (ortak alanlar) kurmaları; kişilerin,
toplumların, hatta ulusların sorunlarının çözülmesine neden olur.
“Yardımlaşma ve
Dayanışma Yasası”
ruhsal yasaların en önemlilerinden bir tanesidir.
YARDIMLAŞMA ve DAYANIŞMA
Yardımlaşma ve dayanışma öyle yüce bir birlik ve öyle büyük bir
yasadır ki, birbirlerini hiç tanımayan bireyleri bile tek bir şemsiye
ve tek bir anlayış etrafında birleştirip bütünler. Birbirine yardım,
diğer varlıklarla bütünleşmedir. Hizmet etmeyi, kendi bilgilerini
başkalarıyla da paylaşmayı bilenler, sonsuzluk zincirinin altın
halkaları olurlar.
Yardımlaşma ve başkalarına kendinden bir şeyler feda edebilme gücü,
lekesiz bir gökyüzünden, yeryüzünü kutsamak ve bereketli kılmak için
Yüce Doğa’nın tarlalarına düşen yağmur damlalarına benzer. Tarlayı
besler, ürünü bereketli kılar. Bu yasaya uygun davranmayan nekes
insanlar için söylenen güzel bir atasözü de vardır:
“Yağmur olsan
kimsenin tarlasına yağmazsın.”
Yağmur gibi bereketli
olup da, sırf tutuculuk, önyargı ve nekeslik yüzünden başka insanların
tarlalarına yağmaktan vazgeçenlerden olmayalım.
Nasıl ki yeni doğmuş bir çocuğun yüzünde parlayan bir gülümseme, bütün
insanların yüreğine serpilmiş olan huzura ve Yaşam Ağacı’nın dalında
açmış bir çiçeğe benzerse, aynı şekilde birbirine sevgiyle, saygıyla
yardım eden iki insanın oluşturdukları birlik halkası da, sonsuzluk
içinde bütün evreni var eden o tek tohumun açılmış meyvesi gibi saf ve
temiz olana benzer.
Doğu bilgeleri der ki: “ Rabbine
benzemek isteyen
başkalarına yardım eder.”
|